
tarihci, akademisyen
1914 yılı Ocak ayında Burdur’da doğdu. Babası Receb Bey, I

Universitelerimizin ceşitli kademelerinde binlerce oğrenci yetiştirdikten sonra, 18 Ağustos 1984’de İstanbul’a vefat etti.
Turk Edebiyatı Cemiyeti (Şimdiki Turk Edebiyatı Vakfı) kurucusu.
ESERLERİ:
1- Macaristan Tarihi,
2- Sultan Melikşah Devrinde Buyuk Selcuklu İmparatorluğu,
3- Selcuklu Ailesinin Menşei Hakkında,
4- Harzemşahlar Tarihi,
5- Turkler ve Medeniyet,
6- Malazgirt Meydan Muharebesi,
7- Turk Milliyetciliğinin Meseleleri,
8- Eski Turk Dini,
9- Selcuklu Tarihi,
10- Sultan Melikşah
11- Turk Tarih ve Kulturu,
12- Tarih (Lise I ve II. sınıfları icin),
13- Turk Millî Kulturu
14- Kutadgu Bilik ve Kultur Tarihimizdeki Yeri
15- Ataturk İlkeleri ve Dayandığı Tarihî Temeller
16- Turk-İslÂm Sentezi.
Yayınlanacak pek cok eseri de henuz kitaplaşmamıştır. “Turk Millî Kulturu” eserinden dolayı Turkiye Millî Kultur Vakfı’nın buyuk armağanını kazandı. Yine aynı vakıf tarafından verilen buyuk kultur armağanını aldı.
BAZI ESER DETAYLARI
TURK İSLAM SENTEZİ
"Devlet kuruculuk ve teşkilÂtcılıkta kabiliyetli, bu itibarla da toleranslı, nizamperver, futûhata yatkın fakat somurucu değil, hakikatlere acık, gercekci bir millet olarak tanınan Turklerin bu ozellikleri duşunce sistemlerinde temellenmektedir. Turk ne herşeyi, insana sağladığı fayda derecesinde değerlendiren maddeci eski Grek gibi, ne de kÂinatı mechuller alemi sayıp cozemediği hadiseleri hemen "mucize"ye bağlayan SÂmî-İranlı-Hindli gibi duşunmektedir. Turk'un mevcut duşunce tarzları arasındaki yeri, mutedil olcude akılcı-maneviyatcı olmaktır. Bu hususiyet İslÂm felsefî tefekkurunde muhim rol oynamış, dolayısıyla Turk kultur cevresine mensup şahsiyetler musbet duşunce ve ilim sahasında buyuk hizmetler ifa etmişlerdir.Bu ortamda, iradeyi on safa alan, ilahî emirleri akıl ve deliller ışığında kavrayan İslÂmî duşunce tarzının gelişmesi, zaman ve mekÂn şartlarını gozeten bir hukuk nizamı, eski Bozkır Turk siyasî teşekkullerinde gorulen devlet anlayışı, vicdan hurriyeti ve askerî geleneklerin İslÂm'la terkibi, siyasetten ilme, sanata kadar hayatın her safhasında Turk uslûplu bir İslÂm anlayışını ve uygulamasını meydana getirmiştir."Elinizdeki kitap, bu sentezin tarihî surecini ozetlemektedir.
TURK MİLLİYETCİLİĞİNİN MESELELERİ
"Turk olmanın gercekten mutluluk sayıldığı Cumhuriyetin ilk yıllarında, istiklÂl, huzur ve emniyetin bahşettiği rahatlık icinde, albayrak golgesindeki aziz Turk toprakları uzerine mes'ut bir tevekkulle eğilen Turk koylusu; yurdu yeniden kurmak şevki ile tezgÂhına ve makinasına sarılan işcisi; Turkluğu genc dimağlara aşılamak heyecanı ile gonlu dolu oğretmeni; vazife namustur şiarı ile calışan memuru; milliyetcilik aşkı ile geleceğin bahtiyar Turkiye'sinde vazife alma nobetine hazırlanan iradeli, vatanperver asil genci ile Turkluk şuurunun celikleştirdiği bir millet vardı.Halbuki o zamanın parolası da, tıpkı şimdiki gibi, Batılı bir cemiyet olmak, "yurdu muasır medeniyet seviyesine ulaştırmak"tı. Ancak, medeniyet yolunun millî kulturden gectiği hakikatine erildiği icin, eğitim ve oğretim Turk tarih ve kulturune yoneltilmiş, ilk ve orta oğretim programları bu maksada gore duzenlenmiş, universite kursulerinde Turkluk bahisleri ana mevzu haline getirilmişti. Turk milletinin zihninde iftihara değer tarihî ve zengin kulturu ile Turkluk şuurunun yerleştirilmesine calışılırdı. Medenî´eşmede hareket noktasının millî kulturu geliştirme olduğunun idrak edildiği o heyecan cağında Turkiye'nin kulturel panoraması boyle olduğu icin başarı kazanılmıştı. Fakat sonra durum değişti."
TURK MİLLİ KULTURU
Her millet maddî imkÂnları ve manevî değerleri ile bir kultur butunudur. Bir millet yaşamakta ise, onun bir kulturu olacaktır. Biz de takriben 4000 yıllık tarihe sahip Turk milletinin kulturunu araştırdık. Asya bozkırlarında gercekleştirilen bu kulturu ceşitli cepheleri ile belirtmeğe calıştık. Kultur unsurlarının da zamanın ve cevrenin şartlarına uygun bazı değişiklikler gosterdiği, fakat ana vasıflarını daima koruduğu gerceğinden hareket ederek yaptığımız iş, butun yonleri ile Turk milletince ortaya konup geliştirilmiş kulturun catısını kurmak ve onun yuzyıllarca karakterini muhafaza eden ozelliklerini tesbit etmek gayretinden ibarettir.
KAFESOĞLU DİYOR Kİ:
Turk milliyetciliğinin pozitif prensipleri:
1- Turkce: Turk milliyetciliğinde millî dilin ehemmiyetini belirttikten sonra: dort bin yıla varan zengin tarihimizin İslÂm dışı ve İslÂmî safhalarından şekil ve muhteva kazanan Turk dilinin milli kulturumuzun başlıca temsilcisi olarak korunması ve cağdaş medeniyetin ilmini, fikrini, felsefesini ifadeye muktedir bir kıvama getirilmesi Turk milliyetciliğinin ana gayelerinden biridir.
Burada korunması ve geliştirilmesi istenen Turkce tabiatıyla mazinin eski, tarihe mÂl olmuş Osmanlıcası olmadığı gibi, kavimlik devrinin kelimelerinden kurulu Turkcesi de değildir. Hele Turkce’den başka her şey olan uydurmaca hic değildir. Cunku, ne olmuş kelimeleri diriltmek, ne kullanılmaz hale gelmiş kelimeleri canlandırmak, ne de hic kimsenin anlamadığı sun’i bir dil meydana getirmek mumkundur.
Korunması ve geliştirilmesi gerekli Turkce, dilin kendi kanunları icinde, son yarım asırlık fikri yenileşmemizle paralel olarak sadeleşen, zenginleşen, her vatandaşın konuştuğu, okuyup yazdığı Turkce’dir. Turk milliyetcisi binlerce yıllık kulturumuzun maaddî-manevî değerlerini sinesinde saklayan millet dilini muhafaza ve mudafaada ilmin gosterdiği yoldan ayrılmayacak ve tabiatıyle, Turkce’yi soysuzlaştırarak millî kulturu tahribe yonelen her teşebbuse karşı duracaktır.
2-Din: İnsanları kardeşlik hÂlesi icinde kader birliğine sevk eden din Turk Milleti’nin tarihinde İslÂmiyet olarak tecelli etmiştir. Bu itibarla Turk milliyetcisi islamiyeti daima muhterem tutmak mevkiindedir. Turk dilini zorlamalarla yıkmaya calışan zihniyet dini de tahrip hedefi olarak almış, dindar insanı ve din temsilcilerini gulunc gostermeği Âdeta alışkanlık haline getirmiştir. Değişmez lÂiklik prensibi ışığında dinin tamamen bir vicdan meselesi bulunduğu şuurunda olarak Turk milliyetcisi, memleketimizdeki din aleyhtarlığı ile mucadeleyi buyuk vazife sayar.
3-Tarih şuuru: Milletin varlığını devam ettiren, fertler arasındaki, mukadderatta iştirak duygusu ortak tarih şuuru ile beslenir. Mazinin kederli ve sevincli binbir hÂdisesi icinde beraberce yoğrulmuş olmak inancı, millet birliğini percinleyen ve milletin topluca, ahenkli şekilde geleceğe yonelmesini sağlayan başlıca teminattır. Bu sebeple Turk milliyetciliği milli tarih şuurunu prensiplerinden biri saymıştır. Turk milliyetcisi de insanlık mucadelesi ve kahramanlık destanları ile dolu Turk tarihinin zengin hatıralarını zihinlerde daima uyanık tutacak ve bu şuuru geliştirmeğe calışacaktır.
4- Seciye ve ahlÂk: Turklerin tarihten gelen ve asli huviyetini kaybetmeyen bir seciyesi ve bu seciyenin fiili hayattaki belirtilerinden ibaret bir ahlaki davranışı vardır ki, Turk Milleti’ni başka topluluklardan ayıran bir karakter cizgisi olmuştur. “Kucuğu sevmek, buyuğu saymak” diye formule edilebilecek olan Turk seciye ve ahlÂkı eski devirlerde Turk alp’leri, İslÂmî cağda Turk gazileri tarafından temsil edilmiştir. Beşerî duygularla donanmış Turk cengaverliği, hakseverlik ve hurriyetperverliğe dayanan Turk kahramanlığı bu ahlak ve seciyenin mahsuludur. Sevgi ve saygıdan kaynak alan Turk ahlakının baba ocağına bağlılık, aile namusu uzerinde hassasiyet, kadına hurmet, vekar ve calışkanlık gibi vasıflarını daha da yukseltmek ve sağlamlaştırmak Turk milliyetcisinin ehemmiyetle dikkate alacağı hususlar olacaktır. Burada, dile ve dine taarruz edenlerin Turk ahlakına saldırmaktan geri durmadıkları hatırlanırsa, milli ahlak ve seciye mefhumunun ifade ettiği mana daha iyi anlaşılır.
__________________