
siyaset adamı, yazar
1912 yılında Isparta’nın Senirkent ilcesinde doğdu. Nufus cuzdanında 1914 tarihi yazılıdır. Babası İbrahim Bey, aslen Konya’nın Taşkent kasabasındandır. Senirkent’e sonradan yerleşmiş bir muderristir. Mısır el Ezher universitesinden mezundur. Annesi Nogaylar’dan Hacı Hıdır Efendi’nin kızı Emine Hanım’dır. İlkokulu Senirkent’te okuduktan sonra Bursa Askeri Lisesi’ne kaydoldu. 1934 yılında askeri liseden 1937 yılında Harp Okulu’ndan mezun oldu. 1946 yılında sağlık raporu ile emekliye sevk edildi. 1947’de Afyon Senirkent Talebe Yurdu Mudurluğune başladı. Bu gorevi 1949 ‘a kadar devam etti. Uzun yıllar İstanbul Başbakanlık Osmanlı Arşivi’nde eski metinler uzmanı olarak hizmet etti. 1952 yılında yayınlanan “İhtilaller, İnkılÂplar ve Siyonizm” adlı unlu kitabı İngilizce ve Arapca’ya cevrilerek defalarca basıldı.
HAKKINDA YAZILANLAR
BİR DAVA ADAMI TAŞKENTLİ ARAŞTIRMACI YAZAR ZİYA UYGUR
Cocukluk donemimden hatırımda kalan babamın arkadaşlarından Ziya bey amcanın (Araştırmacı-Yazar Ziya UYGUR) yeri bir başkadır. Beşiktaş Serencebeyde, Citlenbik sokakta otururlardı. Biz de Yıldızda Cediciye sokakta. Gecenlerde, o yıllardan (1955-1960) kalan birkac eski fotoğraf gecti elime. Ziya bey amca, babamla beraber. Son 30-35 senedir hic gormedim. Taşkentli olduğunu soylemişti babam. Acaba şimdi nerede, ne yapıyor....? Ramazan bayramında dayımla eskileri yad ederken yine hatırladık onu ve ziyaretine karar verdik. Dayımda telefonu varmış. Randevulaştık ve 5 Mart 1995 pazartesi akşamı, Goztepe Ayşe kadındaki evindeydik Ziya bey amcanın. Dayım Dr. Emin Emiroğlu (emekli albay diş tabibi), eşi, annem, eşim ve ben.Ziya bey amca 85 yaşındaymış. Once bizi tanımakta zorlandı. Hatta yıllar sonra gercekleşen bu ziyareti yadırgadı da başlangıcta ama daha sonra sohbet koyulaştı. Omrunu harcadığı kitaplar, arşiv belgeleri, Masonlar, Abdulhamit, Menderes....
Taşkentli olduğunu bildiğim, bu unutulmuş, koşesine cekilmiş dava adamını cağrı dergisinde genc hemşehrilerime tanıtmak istedim.
- Ziya bey amca Taşkentli olduğunuzu biliyorum. Bu doğru mu?
Ziya UYGUR- Babam Taşkentli, PERHİZLER sulalesinden, Hoca İbrahim Efendi. Annem Isparta Senirkentli. Oraya yerleşmiş olan Nogay Turklerinden. Senirkent'te doğmuşum. Ama babam nufusa doğum yeri Taşkent yazdırmış.
- Hic Taşkent’e gittiniz mi?
Ziya UYGUR - Kısmet olmadı. Hic Taşkent’e gidemedim. Şimdi 85 yaşındayım. Sağlığım yerinde. İnsan yaşamadığı yaşı bilmez. Bu yaşın kıymetini bu yaşa gelen bilir.
-Senirkent'den Askeri Liseye Uzanan Tahsil hayatınızı anlatır mısınız?
Ziya UYGUR - İlkokulu bitirdikten sonra Yalvac'ta ki ortaokula başladım. Yaz tatilinde koyde cobanlık yapıyordum. Koye bir gazete gelmişti. "Kuleli Askeri Lisesine oğrenci alınıyor" diye bir ilan gordum gazetede. Bir istida yazdım. 15 gun sonra bir cağrı mektubu aldım. Babamdan habersiz, 175 kuruşa bir koyun sattım. O parayla İstanbul'a geldim. Sınava girdim. O zaman Erzincan Askeri Ortaokuluna cıktı ismim. One cıktım. "Gitmiyorum" dedim. Gorevli Subay, "Şuraya dur, biraz bekle" dedi. Bekledim sonra Bursa'ya gider misin" dedi. "Giderim" dedim. Ve askeri okula başladım.
- Askerlik hayatınız kısa surmuş neden? Subaylık mesleği size gore değil miydi?
Ziya UYGUR - Askeri okulda bana "istikbalin Turan orduları komutanı" derlerdi. Gercekten iyi komutanlık ozelliklerim vardı. Ama, emir almayı sevmem. Yuzbaşı iken, bir teftiş sırasında Paşa ile takıştık. Boluğe, 200 metre ilerde ki top ağacı gosterip, "İstikamet top ağac, ileri" komutunu verdim. Sonra paşaya donup, "teftiş bitti" dedim. Bu olaydan sonra yuzbaşılıktan sağlık sebebi ile emekli ettiler beni.
- Genc yaşta ordudan emekli olduktan sonra ne işle meşgul oldunuz? Devlet Arşivindeki calışmalarınızı anlatır mısınız?
Ziya UYGUR - On ceşit eski yazı okurum. Yuzbaşı iken ordudan ayrıldıktan sonra, 15 sene Devlet Arşivinde calıştım. Osmanlı tarihinin en eski evraklarını tasnif ettim. 3 Milyondan fazla gizli evrak okudum. Arşivde iken Abdulhamit devrini ayrıntıları ile inceledim. Tevrat’ı, incili ezbere bilirim. Masonların en gizli tuzuklerini, bile topladım. Bu konuda okumadığım kitap kalmadı.Omrum, İstanbul kutuphanelerinde kitap karıştırmakla gecti.
- Kitaplarınızı bu donemde mi yazdınız?
Ziya UYGUR - 1954 de ilk kitabım cıktı. O donemde, Yahudilik ve masonlukla ilgili, belgelere dayanan, ciddi bir eser yoktu. Cok ilgi cekti. Sonra 1964 ve 1967 de Tarih boyunca ihtilaller, inkılaplar ve Tevrat’a gore Siyonizm’in ana prensipleri, gayeleri, protokoller.
- Kitaplarınız ve yazılarınız o yıllarda onemli tepkiler almıştı. O donem siyasiler sizinle ilgilendi mi?
Ziya UYGUR - İhtilalden 2 ay once, Park Otel'de Menderesle baş başa goruştuk. Beni duymuş Kitaplarımla ilgilenmiş.Davet etti. Menderes bana hep dert yandı. Ben konuşamadım. Ayrılırken, "bir daha goruşelim" dedim. İhtilalle ilgili uyaracaktım. Arşivde, Abdulhamit donemini iyi incelediğimden, ihtilalin geldiğini hissediyordum. Abdulhamit 33 yıl, ihtilali bekleyerek, devleti nasıl idare etti? Onu anlatacaktım. "Harekat yapma ihtimali olanları cağırır. Doyur, nemalandır onları. Erzurum’da, Konya da şurda, burda arazi ver. Onları pasifize et. Aldılar mı, biter. Abdulhamit, isyan eden Kurt beyini yaver yapıp saraya hapsetmiş. Cebine para koy veya arazi ver, onu pasifize et diyecektim Zaman yetmedi. Tekrar goruşecektik. Kısmet olmadı. İhtilal oldu.
- Masonların ic yuzunu anlatan belgelere dayanan kitaplar yazmak hayatımızı olumlu mu etkiledi, olumsuz mu?
Ziya UYGUR- 17 yaşında askeri okulda iken "İslamda Rehberi Siyaset" adlı bir kitap okudum. O kitap ufkumu actı. Masonlukla o cağdan beri ilgilenirim. Masonların hepsi beni tanır. Kitaplarımdan rahatsız oldular. Once, "Mason ol" diye ısrar ettiler. Sonra, mason duşmanı olduğum icin başıma gelmeyen kalmadı. Tecrit edildim. Kitaplarıma yeni baskılar yaptıramadım. Sultan Hamit donemine ait siyasi tarih vesikalarından bir kitap hazırladım.Yayınlatamadım. (Araştırmacı-Yazar Ziya Uygur, yayınlatamadığı bu kitabının musveddesini gosterdi. Tamamen belgelere dayalı, son doneme ait bir siyasi tarih belgeseli. Eski belgelerin hepsi /atin harflerine cevrilmiş ve ozenle daktilo edilmiş. Kitap yayına hazır. İnşallah bir yayıncı ilgilenir bu eserin yayınlanmasını sağlar da yakın tarihimize ait yeni bilgi ve belgeleri oğrenmiş oluruz.)
-Turkiye’nin ve dunyanın bu gunku durumunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Ziya UYGUR - Bugun dunyayı Yahudiler idare ediyor. Tevrat; "Borc vereceksin, borc almayacaksın" der. Yahudi’nin omru faizcilikle gecer. Onları biz zengin ediyoruz. Duşmanımızı tanımıyoruz. 3,5 Yahudi’nin esiriyiz. Turkiye borclu bir ulke. Borcluluk esarettir. Bunun sonu olmaz. Bu millet bunu idrak etmedikce duzelmez.
Eğitim yok. Eğitim Yahudi’nin kontrolunde. Eğitim duzelse, Turk yine dunyaya hakim olur. Turk milleti atılgan, hareketli millet. Turk milleti oturan millet değil. Bu millet iyi eğitilirse 15-20 senede dunya capında olur. Bu millet Allah’ın lutfuna uğrayan bir millet.
- Genclere soylemek istediğiniz bir mesaj var mı?
Ziya UYGUR - İkinci cihan harbinde zırhlı tugayda ayniyat muhasibi idim. Haram yesem milyarder olurdum. Hayatımda haram yemedim. Haram yemeyin ama zengin olmak icin caba harcayın. Etrafa yardım etmek icin para gerekir. Allah’tan sonra egemenlik paradadır.Otuz yılı aşkın bir sureden sonra yaptığımız ziyaret ve sohbet hepimizi cok memnun etmişti. Sağlık ve uzun omur dileklerimizle, musaade isteyip Ziya Uygur ve eşinden ayrıldık. Biz asansore binerken o, "Yine beklerim" dedi. " Bu kadar gecikmeyin.
Dr. Latif ALPKAN
Bu roportaj Taşkent Cağrı Dergisinin 13. sayısında yayınlanmıştır.
Vefatının 12'nci yılında Ziya Uygur'u anarken...
Sami NOGAY
30 Mart 2010 habertaraf
Turkiye gazetesi 17 Mart 1999 tarihli nushasında: “Araştırmacı, tarihci, yazar Ziya Uygur vefat etti” haberini veriyordu. Aramızdan ayrılalı tam 11 yıl gecti. Halen Sayın Ziya Uygur hakkında yalan yanlış bilgilerle dedikodu yapanların olması beni bu yazıyı yazmaya mecbur etti. Mecbur etti cunku merhum Ziya Uygur aile buyuğumuzdur. Sayın Ziya Uygur merhum babam Hacı Hıdır Nogay ile hala-dayı cocuklarıdır. Daha acık ifade ile babamın halasının oğludur. Bu nedenle vefatının 12’nci yılında kıymetli buyuğumuz merhum Ziya Uygur hakkında kısa bilgi vermek istedim.
Ziya Uygur nufus cuzdanına gore 1330 (1914) gercekte 1912 yılında Isparta’nın Senirkent ilcesinde doğdu. Babası İbrahim Bey aslen Konya’nın Taşkent kasabasından olup, Senirkent’e sonradan yerleşmiş bir muderristir. Mısır el Ezher universitesinden mezundur. Annesi Nogaylardan Hacı Hıdır efendinin kızı Emine hanımdır. İlkokulu Senirkent’te okuduktan sonra Bursa Askeri Lisesine kaydolmuş 1934 yılında askeri liseden 1937 yılında harp okulundan mezun olmuştur. 1946 yılında sağlık raporu ile emekliye sevk edilen Ziya Uygur’un 1952 yılında yayınlanan “İhtilaller, İnkılÂplar ve Siyonizm” adlı unlu kitabı İngilizce ve Arapcaya cevrilerek defalarca basıldı. Zıya Uygur, 1947’ de Afyon Senirkent Talebe Yurdu Mudurluğune başladı. Bu gorevi 1949 ‘a kadar devam etti. Uzun yıllar İstanbul Başbakanlık Osmanlı Arşivinde eski metinler uzmanı olarak hizmet eden Uygur, Turk ve İslam tarihini derinlemesine biliyordu. Bu kısa bilgiden sonra Ziya Uygur’un “Yeniden Milli Mucadele Hareketi” ile ilgisine değinelim.
Afyon’da Senirkent Talebe Yurdu muduru iken Sayın Aykut Edibali'nin babası ile tanıştığını biliyoruz. 1960'lı yılların başında İstanbul Hukuk Fakultesi oğrencisi olan Sayın Edibali, aslen Senirkent’li (Afyondan evli olan) Sayın Kemal Cabıoğlu’nun işyerinde merhum Ziya Uygur’la tanışır. Ve bildiğimiz kadarı ile Sayın Aykut Edibali’nin de icinde bulunduğu 4–5 kişilik bir arkadaş gurubu ile 5–6 yıl seminer yaparlar. Ziya beyin 5–6 yıllık seminer calışmasının sonunda “Mucadele Birliği” derneği kurulur. 1970'li yılların başına kadar Ziya Bey'le birliktelik devam eder. Sonra Ziya Bey, kimin talimat verdiği hakkında yorum yapmayı uygun gormediğim o tarihte Tuzla'da askerlik yapan iki "mucadeleci" yedek subay tarafından tartaklanarak “Yeniden Milli Mucadele Gurubu”ndan uzaklaştırılır. Butun teşkilata Ziya Uygur ile goruşulmesi ve selam verilmesi yasaklanır.
Burada şunu belirtmemde fayda var. Sayın Ziya Uygur, 87 yıllık omrunun her doneminde bilgisinden faydalanmak isteyen herkese kapısını acmış ve yardımcı olmuştur. Bugun universitelerde onun bilgisinden faydalanarak yetişen pek cok profesor ilim adamımız ve hatta bazı siyasilerimiz vardır. Ancak Sayın Aykut Edibali ve arkadaşları orgutlenerek bir kadro hareketi başlatmıştır. Netice alamamalarının sebebi bence merhum Uygur’dan uzaklaştıktan sonra hareketi surukleyecek bilgi birikimi azlığı ve hareketin başının derin guclerin tesirinde kalmış olabileceği ihtimalidir.
Mucadele Birliği Hareketi kuruluş, gelişme ve dağılma sureci ile ne ilk harekettir, ne de son hareket olacaktır. 1952 yılında kapatılan “Turkiye Milliyetciler Federasyonu” son genel kurulunu 1500 delege ile yapmış ve Turkiye’nin 60 yerinde şubesi olan guclu bir orgut olmasına rağmen 10 lira para cezası ile kapatıveren irade ne ise, Mucadele Birliği gibi kuruluşları kapatan irade de aynıdır. Bu konu İrfan Kucukkoy'un penceresinden gorulduğu gibi değildir. Once gelişmesine musaade edilmiş sonra bir şekilde dağıtılmıştır. Yani her 30–40 yılda bir bu yuce millete umit verilmiş ve sonra hep hayal kırıklığına uğratılmıştır. Bunun gibi onlarca teşekkul sayılabilir. Bu nedenle kimsenin kimseye "sen eskiden şu teşkilattaydın, bu teşkilattaydın" gibi yanlış anlaşılacak soz soylemeye hakkı yoktur.
Bu derin irade, “Buyuk Doğu” dergisinin ilk 9 sayısını merhum Ziya Uygur ile merhum Necip Fazıl Kısakurek'in birlikte yayınlamasına once ses cıkartmamış, sonra araya fesat karıştırıp iki dava adamını ayırmıştır.
Bu bilgi kırıntılarını, bazı dostlarımızın gereksizce birbirini suclamaması, kırmaması ve ne Rahmetli Ziya Uygur’un, ne de diğer dava adamlarının boşuna sorgulanmaması icin yazdım.
Vefatının 12’nci yılında Sayın Ziya Uygur’u rahmetle anarken, dostlarımızın daha akıllıca hareket etmelerini yuce Allah’tan niyaz ediyorum.
__________________