Padişahlardan biri butun bir geceyi eğlence ile gecirmişti. Sarhoşluk neşesiyle arada şu beyti okuyordu:

Dunyada bize bundan iyi bir dem yok
Yok iyi kotu endişesi, hicbir gam yok.

Sokakta, acıkta yatmakta olan bir derviş bunu işitti. Karşılık olarak o da şu beyti soyledi:

Farzeyleyelim şahımızın hic gamı yok
İhtiyac sahipleri icin endişe de mi yok?

Bu sozu duyan padişah, dervişin haline acıdı. İcinde 1000 altın bulunan bir keseyi pencereden aşağı uzatarak,

-Derviş baba, eteğini ac! dedi.

Derviş,

-Eteğim nereden olsun? Cıplağım, deyince padişah, bir kat da elbise ilÂve ederek gonderdi. Fakat derviş, birkac gun icinde bu paranın altından girdi, ustunden cıktı, tekrar geldi ve,

-Mal mulk kalenderler elinde durur mu? Âşıkta sabır olur mu, kalburda su durur mu? dedi.

Dervişin bu gelişi oyle bir zamana rastlamıştı ki padişahın onu dinleyecek ne vakti ne de hali vardı. Bu durumda bilge sahipleri şoyle der: “Padişahların gazabından sakınmak lÂzım. Cunku onlar, zamanlarının coğunun memleketin onemli işleriyle meşgul olarak gecirirler. Boyle zamanlarda hususi muracaatlara tahammul edemezler.”

Padişahın nimeti her zamanı bir bilen cahillere haram olsun. Soz soylemek icin uygun ortam gozetilmelidir, yersiz soylenen sozun değeri duşer.

Padişah, dervişi bu halde gorunce ofkelendi, dedi ki:

-Kovun gitsin şu adamı, şu savurgan dilenciyi. O kadar parayı kısa zamanda harcadı. Bilmiyor ki devletin hazinesi fukaranın lokmasıdır, israf edilecek arpalık değildir.

Gupegunduz kÂfurdan mum yakanın gece kandilinde yağ bulunmaz.

Akıllı ve ileri guruşlu vezirlerden biri şoyle soyledi,

-Efendim, bu gibilere gunluk yetişecek kadar nafaka tahsis edilirse israfa meydan bırakılmaz. İrade buyurduğunuz kovmak işine gelince, herhangi bir şahsi umitlendirdikten sonra umitsiz bırakmak, zannederim ki buyukluk şerefinize eksiklik getirir.

Yuce istek kapısını ya acmamalı ya da acınca kabalıkla kapatmamalı.

Hicaz yolunda susuzluk cekenlerin acı su başında toplandığını kimse gormemiştir. Hele bir de tatlı su varsa canlı olan her şey o semte akın eder.

Kuş, yemin olduğu semtte dolaşır, bomboş corak yere kim gider?

Gulistan – Şeyh Sa’di-i Şirazi
__________________