Sevgili dostlar;
Kanatlanıp ucsak bile kaderden ve yazgımızdan kacamayacağımızı bilmemiz gerekir.
Ozellikle olum ve evliligin mutlaka kader olduguna iman eden biri olarak, taa cocukluğumdan beri aklımın koşesinde olan ve ibretle dolu bir hikayeyi sizlerle paylaşmak istedim.
Cocukluk gunlerimden bana kalan bu hikayeleri sizlere aktarırken, surc-u lisan edecek olursam affola..
Padişah ve Evlilik :
Vakt-i zamanında padişahın biri 40 yaşlarına gelmesine rağmen henuz evlenememiş ve cok mutsuzdur.
Butun ulke halkı ve ulke zenginligi emrinde olmasına ragmen, hicbir şeyden zevk alamaz hale gelmiştir ve dunyasına kusmuştur.
Sarayda emrinde olan herkes ve ulke halkı padişahın bu durumuna cok uzulmekte ama ellerinden birşey gelmemektedir.
Padişahın evlenebilmesi icin ne yapılırsa yapılsın padişah hic bir kız veya kadında karar kılmaz, beğenmez ve bir turlu evlenemez.
Birgun canı cok sıkılır ve vezirini yanına cağırarak kendisinin atını ve yanında kendisine yetecek kadar da azık hazırlanmasını emreder.
Vezir sorar; Padişahım hayrola nereye gideceksiniz, nedir bu hazırlıklar boyle ?
Padişah der ki; bir muddet kendimi dağa taşa vurup yalnız kalmak istiyorum, artık bu duruma katlanamıyorum.
Biraz kendimle başbaşa kalmak istiyorum, bir muddet beni aramayın der.
Vezir'in padişaha itiraz edecek hali yoktur, hemen hazırlıkları yaptırır ve padişahı yolcular.
Padişah artık atı ile başbaşadır, nereye gittigini dahi bilmeden kendisini yollara vurur.
Epey gun dağlarda ormanlarda dolanıp durur. Bu gezintisinin dorduncu gununde dağlarda dolaşırken; Bir manzara ile karşılaşır.
Hemen az ileride cok yaşlı, nur yuzlu bir ihtiyar gorur, bu ihtiyar kişi yerde oturmuş ve hayvan derisi uzerine birşeyler karalamaktadır.
Yaşlı adam padişahı gorur gormez hemen yazdığı şeyleri saklamaya calışır.
Yaşlı adamın bu telaşı padişahın dikkatini ceker ve hemen adamın yanına yanaşır.
Padişah at ustunde, adam yerde comemiş vaziyette... Padişah seslenir adama.
Heyy sen ne yazıyordun bakayım diye sorar.
Fakat yaşlı adam kendinden emin bir tavır ve cesaretle padişahın kim olduğunu bilmeden cevap verir... Sanane be adam, seni ilgilendirmez.
Padişah hiddetlenir ve yaşlı adama tekrar seslenir;
Ben padişahım, sorduğum soruyu cevapla hemen, ne yazıyordun soyle hemen der.
Yaşlı adam yine takmaz padişahı... soyleyemem sırdır der.
padişah kılıcını cekip atından iner ve yaşlı adamın tepesinde durur.
Son kez soruyorum, eğer beni cevaplamazsan boynunu ucururum der.
Yaşlı adam bakar durum vahim, etme eyleme oğul, ben ne yazdığımı soylersem zaten yaşayamaz olurum diye cevaplar.
Padişah usteler... eğer sen soylemezsen yine oleceksin ver şu yazdığın şeyleri bana okuyacağım der.
Yaşlı adam bakar care kalmamıştır.. Padişaha sırrını acıklamaya karar verir, dur oğul anlatayım der.
Padişah bekliyorum hadi cabuk anlat ..!! diye bağırır.
Yaşlı adam cevap verir... oğul ben kaderleri yazmakla gorevlendirilmiştim onları yazıyordum.
Padişah bu cevaba hem şaşırır hem kızar..
Sen benimle dalgamı geciyorsun bre gafil diye yaşlı adama bağırır.
Kaderleri yazmak ne ola ki; bu işle nasıl sen gorevlendirilirsin diye sitem eder.
Yaşlı adam cevaplar... yemin ederimki ben bu işle gorevlendirilmiştim der.
Ancak kimin kaderini onceden acıklayacak olursam ardından olurum, bu sebeple fazla soru sorma bana diye yalvarır.
Padişah daha da meraklanarak bağırır.. hadi bakalım o zaman soylede oğreneyim, ben hala bekarım kaderimde hangi kadın var, kiminle evleneceğim ben diye sorar adama.
Yaşlı adam der ki ; ama bu sırrı acıklarsam yaşayamam...
Padişah, ben onu bunu bilmem soylemezsen ben kelleni ucuracağım zaten der.
Yaşlı adam nacar bir durumdadır... ve sırrı acıklamaya karar verir.
Padişaha der ki ; dur bakalım senin icin bana ne emredilmişti ve ne yazmıştım birlikte bakalım.
Padişah tamam hadi soylede bir an once kaderimin kim olduğunu oğreneyim der.
Yaşlı adam onceden yazmış olduğu deri parcalarını karıştırır ve padişaha ait olanı bulur.
ve okumaya başlar... senin kaderin filan obada cobanlık yapan falan kişinin yeni doğmuş kırk gunluk kızıdır der..
Padişah dahada gur bir sesle.. Sen delimisin be adam, benim gibi kırk yaşında birinin kaderi nasıl yeni doğmuş bir bebek olabilir der.
Yaşlı adam... valla bana emredilen ne ise ben onu yazmakla mukellefim, kaderinde ne varsa onu goreceksin der.
Padişah iyice zıvanadan cıkar ve ben boyle bir kadere razı gelemem, kırk gunluk bir kız benim kaderim olamaz diye bağırır ve ardından ekler.
Ben şimdi gidip benim kaderim olarak yazılan o kızı ellerimle oldureyim de gor bakalım kader nasıl engellenirmiş der.
ve padişah atına atladığı gibi tozu dumana katarak yaşlı adamın yanından uzaklaşır.
Yaşlı adam ise vermemesi gereken bir sırrı acıkladığı icin padişahın ardından yere yığılıp olur.
Padişah kendisine tarif edilen obaya gelir... yuksek bir tepeden obayı inceler ve sonunda obaya iner.
Tarif edilen adamın cadırının hangisi olduğunu sorar etraftan birine.
verilen tarife uyan cadırı bulur ve iceri girer, cadırda kimse yoktur.
Aile resi olan adam cobanlık yapmak icin yayladadır, karısı ise dere kenarında camaşır yıkamaya gitmiştir.
Cadırın icinde bir beşik vardır ve icinde yeni doğmuş bir kız cocuğu uyumaktadır.
Padişah; bana kader olarak yazılan kız cocuğu bu olmalı herhalde deyip, kaderinden kurtulmak icin kızı oldurmeye karar verir.
Kuşağıdan kamasını cıkardığı gibi uyuyan kızın gogsunden başlayıp, gobegine kadar olan bolumu keser ve hemen cadırı terk edip gider.
Kızın bağırsakları bile dışarıya cıkmıştır, aradan fazla bir sure gecmeden kızın annesi cadıra doner ve gordugu manzara karşısında kanı tutulur.
Cadırdan fırlayıp yardım ister etraftan.. koşarlar birileri yardımına hemen.
O zamanlar doktor hastane filan olmadığından, kızın bağırsaklarını tekrar karnının icine toplayıp cuvaldız ile egreti olarak dikerler.
Oldurmeyen Allah oldurmemiştir, Kızın kaderine varması icin yaşaması gerekmektedir ve kız kurtulur.
Padişahta artık sarayına donmuştur... epey zaman gecer padişah artık neredeyse 60 yaşlarına varmıştır ve henuz bekardır.
Birgun dere kenarına inen padişahın, gordugu manzara karşısında dili tutulmuştur.
Aman yarabbi dere kenarında bir kız var, yaşı 18-20 arası.
Padişah kızın guzelligini gorur gormez onunla evlenmeyi duşunur ve kafasına koyar. (Kader olacak ya, Allah guzel gostermiştir gozune)
Padişah kıza yanaşır ve benimle evlenmeni istiyorum, ben padişahım der.
Kız boyun eger padişaha, karşı durması mumkun degildir, nasıl emrederseniz padişahım der.
Padişah kızın, 20 yıla yakın once elleriyle oldurmeye calıştığı kız olduğunu bilemez haliyle.
Padişah kıza der ki; hemen anneni, babanı bilgilendir seni onlardan isteyeceğim ve karım olacaksın.
Neyse soz uzamadan, kızın ailesinden ister kızı padişah ve evlenmeleri icin hazırlıklar yapılır.
Butun ulke bayram yerine donmuştur, artık padişahları evlenecektir.
Dugun dernek kurulur ve sonunda padişah evlenir.
Gerdek gecesi gece karanlığında hanımına yanaşır, ve ona sarılır
Fakat birşey padişahın dikkatini cekmiştir... kızın vucudunda gogsunden gobegine kadar bazı topluklar ve buzulmeler vardır.
Hemen sorar; nedir senin vucudundaki bu izler der hanımına.
Hanımı cevaplar; sorma padişahım.. ben daha kırk gunluk bir bebek iken, zalimin biri cadırımıza girip benim beni bıcakla oldurmeye calışmış, ama Rabbim oldurmemiş der.
Padişah bunu duyar duymaz yatağından fırlayıp, hemen seccadesini serip namaza durur.
Ve namaza başlamadan , şu sozleri mırıldanır YARATICI'sına ...
Eyy Rabbim; senin yazmış olduğun kaderden kacılamayacağını bilemedim, beni affet diye yalvarır.
ve sabaha kadar kendisini affetmesi icin Allah'ına secde eder padişah.
Evet arkadaşlar, hikayelerden biri buydu .. umarım beğenmişsinizdir.
Bunun gibi birkac ibretlik kader hikayesi daha biliyorum, eğer lutfeder bunu begenirseniz, onlarıda fırsatım olursa yazarım.
Allah'a emanet olunuz,saygılar.
__________________
** Kaderinden Kacamazsın ** İbretlik Hikayeler
Dini Bilgiler0 Mesaj
●28 Görüntüleme
- ReadBull.net
- Eğitim Forumları
- İslami Bilgiler
- Dini Bilgiler
- ** Kaderinden Kacamazsın ** İbretlik Hikayeler
-
12-09-2019, 23:47:30