Gorgu Kuralları Vaaz
Dini Bilgiler0 Mesaj
●26 Görüntüleme
- ReadBull.net
- Eğitim Forumları
- İslami Bilgiler
- Dini Bilgiler
- Gorgu Kuralları Vaaz
-
12-09-2019, 23:46:40
Vaazımız guncellenerek yeniden hazırlanmıştır.
Toplum yaşayışını belirleyen yazılı kurallar olduğu gibi yazılı olmayan kurallar vardır ki, toplumda yaşam bulan bizler icin olmazsa olmazlarımızdandır. Bir toplumda yaşamayı kabul etmiş isek o toplumda bulunan yazılı olmasa bile insanlar arasındaki ilişkileri belirleyen kurallara uymak mecburiyetindeyiz. Bu davranış şekli hem insan olmamızın bir gerekliliği, hem de birlikteliğimizin kacınılmaz tezahurudur. İşte toplumda bulunan, yazılı olmayan, insanlar arasındaki ilişkileri duzenleyen, toplum duzeninin ahenk icerisinde devam etmesini sağlayan kurallara gorgu kuralları demekteyiz.
Sosyal hayatta duzen getiren onemli gorgu kuralları vardır. Bu kurallar “Adab-ı Muaşeret” olarak adlandırılmaktadır. Kelime anlamı olarak Adab-ı Muaşeret, toplum icinde ceşitli kesimlerin birbirlerine karşı takınmaları gereken medeni ve ahlaki davranış tarzları ile bu hususlarda gerekli olan pratik bilgiler olarak tarif edilmektedir.[1]
Toplum hayatımızda oluşturmuş olduğumuz gorgu kurallarımız Yuce Dinimizin getirmiş olduğu o eşsiz ahlaki ilkeler ile ozumuzden getirdiğimiz o nadide kulturumuzun birlikteliğinin tezahuru olarak şekillenmiştir. Bu sebeple Toplumumuzda bulunan gorgu kuralları insanın insanca yaşamasına katkı sağlamakta, toplumun huzur ve refahını artırmaktadır.
Yaşam bulduğumuz cevremizde oluşturmuş olduğumuz gorgu kurallarına butun insanların harfiyen uyması mumkun değildir. Bununla birlikte gorgu kurallarının nesilden nesile en doğru bir şekilde aktarılması icin mutlaka bazılarımızın bu gorgu kurallarını en ince ayrıntısıyla hayatına aktarmak gerekmektedir. Kur’an-ı Kerim’de bildirilen bir ayette bildirilenleri bu manada da duşunebiliriz.Yuce Rabbimiz şoyle buyurmaktadır.
وَلْتَكُن مِّنكُمْ أُمَّةٌ يَدْعُونَ إِلَى الْخَيْرِ وَيَأْمُرُونَ بِالْمَعْرُوفِ وَيَنْهَوْنَ عَنِ الْمُنكَرِ وَأُوْلَـئِكَ هُمُ الْمُفْلِحُونَ
“Sizden, hayra cağıran, iyiliği emreden ve kotulukten men eden bir topluluk bulunsun. İşte kurtuluşa erenler onlardır.”[2] Yuce rabbimiz icimizde iyiliği emreden kotulukten men eden insanların mutlaka bulunması gerekliliğini bizlere bildirmektedir. Bu sebeple toplumuzda gorgu kurallarına artık kimse riayet etmiyor diyerek gorgu kurallarını terk edemeyiz. Hatta onemli olan insanların yapmayı terk ettiği guzel şeyleri yaşatmak adına uğraşta bulunmaktır. Kur’an-ı Kerimde bir başka ayette ise Allah-u Teala (c.c.) cirkin şeylerin inananlar arasında yayılmasına sebep olanlar icin dunya ve ahiret sıkıntısı olduğunu şoyle bildirmektedir.
إِنَّ الَّذِينَ يُحِبُّونَ أَن تَشِيعَ الْفَاحِشَةُ فِي الَّذِينَ آمَنُوا لَهُمْ عَذَابٌ أَلِيمٌ فِي الدُّنْيَا وَالْآخِرَةِ وَاللَّهُ يَعْلَمُ وَأَنتُمْ لَا تَعْلَمُونَ
“İnananlar arasında cirkin şeylerin yayılmasını arzulayan kimseler icin dunyada da ahrette de cetin bir ceza vardır. Allah bilir, siz bilmezsiniz.”[3]
Gorgu kurallarını ana başlıklar altında zikretmeden once bir başka hususu da sizlerle paylaşmak isterim. Toplum yapısı farklılık arz eder. Kimimiz şehirde doğmuş orda yetişmiş insanlar olabilmekte, kimimiz ise koyden kente goc etmiş daha sosyal hayatla adaptasyonumuzu gercekleştirememiş olabilmekteyiz. Kimimizin eğitim seviyesi yuksek, kimimiz az okumuş olabilmekte, kimimizin kultur seviyesi cok yuksekken kimimiz daha az kulturumuzden haberdar olabilmekteyiz. İşte bu veya daha bircok sebepten dolayı gorgu kurallarına herkesin harfiyen uymasını beklememiz cok doğru olmayacaktır. Onemli olan toplum olarak iyiye doğru gelişmemizde ortak noktaları bulmamızdır. Bu sebeple gorgu kurallarını hayatımıza aktarmak ne kadar onemli ise, gorgu kurallarını hayatına aktarmamış insanlara karşı musamahalı yaklaşmamız o kadar onemlidir.
Vaazımızın bu kısmında ana başlıklarıyla gorgu kurallarını sizlere aktarmaya calışacağız. Yuce Rabbim en guzel davranışları hayatımıza aktarmayı, insanların ve Rabbimizin bizden memnun olacağı bir yaşam gecirmeyi bizlere nasip etsin.
Selamlaşmak
İnsanlar arasında muhabbeti artıran en temel hususların başında selamlaşmak gelmektedir. Nitekim bir selam ile tanıştığımız ve kendisiyle ahbaplık yaptığımız nice insanlar olmuştur. Bu sebeple yaşadığımız toplumda buyuk kucuk demeden herkesle selamlaşmayı arzu etmeliyiz. Sevgili Peygamberimiz kucuk buyuk demeden onlarla selamlaşırdı. Kuran-ı Kerimde şoyle buyrulmaktadır.
“Size bir selÂm verildiği zaman, ondan daha guzeliyle veya aynı selamla karşılık verin. Şuphesiz Allah her şeyin hesabını gereği gibi yapandır.”[4] “Ey iman edenler! Kendi evlerinizden başka evlere, geldiğinizi hissettirip (izin alıp) ev sahiplerine selam vermeden girmeyin...”[5]
Kendi Evinin Dışındaki Evlere İzin Almadan Girmemek
Yaşadığımız toplumda kendimize nasıl davranılmasını istiyorsak, bizlerde diğer insanlara karşı oyle davranmalıyız. İzin alınmadan evimize girenlerden elbette hoşnut olmayız. Bu sebeple Yuce Rabbimizin koymuş olduğu şu dusturu hayatımıza aktarmalı, bizden yana rahatsızlık verecek bir davranışta bulunmamalıyız. Allah-u Teala Hazretleri şoyle buyurmaktadır.
“Ey iman edenler, evlerinizden başka evlere, yakınlık kurup (izin almadan) ve (ev halkına) selam vermeden girmeyin. Bu sizin icin daha hayırlıdır; umulur ki oğut alıp duşunursunuz. Eğer orada kimseyi bulamazsanız, size izin verilinceye kadar artık oraya girmeyin; ve eğer "Donun" denirse, siz de donun, bu sizin icin daha temizdir. Allah yaptıklarınızı bilendir. İcinde oturulmayan ve sizin icin bir meta (yarar) bulunan evlere girmenizde bir sakınca yoktur. Allah, acığa vurduklarınızı da, sakladıklarınızı da bilir.”[6]
Yuruyuş ve Konuşma Adabı
Yuruyuş ve konuşma, insanoğlunun ic yapısının nasıl olduğu hakkında ipucu veren iki onemli husustur. Yuruyuşun kibirli olması insanlar arasında beğenilmeyen ve Allah katında da yasaklanan bir davranış şeklidir. Konuşmak ise, insanlarla ilişkimizde en onemli iletişim aracıdır. Nitekim konuşarak analaşır, konuşarak dertlerimizi cozme yoluna gideriz. Konuşma iyi olursa muhatabımızın bize karşı davranışı da o nispette iyi olacaktır. “Tatlı dil yılanı deliğinden cıkarır” atasozu konumuzu ne kadar da guzel ozetlemektedir. İslam Dinide inananları yuruyuşte adaplı davranmaya ve tatlı dilli olmaya teşvik etmiş, kibirden, yalandan, iftiradan vb. gibi her turlu kotu sozlerden uzat durmayı emretmiştir.
“Kucumseyerek surat asıp insanlardan yuz cevirme ve yeryuzunde boburlenerek yurume! Cunku Allah hicbir kibirleneni, ovungeni sevmez. Yuruyuşunde orta bir yol tut, sesinden de (yuksek perdeleri) eksilt. Cunku, seslerin en cirkin olanı gercekten eşeklerin sesidir.”[7]
“Ey iman edenler! Yapmayacağınız şeyleri nicin soyluyorsunuz?”[8]
“Guzel soz ve bağışlama, arkasından incitme gelen sadakadan daha iyidir. Allah zengindir, acelesi de yoktur.”[9]
“Ey iman edenler! Allah’a karşı gelmekten sakının ve doğru soz soyleyin ki Allah sizin işlerinizi duzeltsin ve gunahlarınızı bağışlasın. Kim Allah’a ve Resulune itaat ederse, muhakkak buyuk bir başarıya ulaşmıştır.”[10]
Yeme ve İcme Adabı
Yaşam bulduğumuz bu hayatta yaşamımızı devam ettirmenin temel yolu bedeni ihtiyaclarımızı karşılamak gelmektedir. Bedeni ihtiyaclarımızı karşılamamızın en onemli yol ise yemek ve icmektir. Yeme ve icmek hususunda Yuce Rabbimizin bizden istemiş olduğu emir ve yasaklar vardır. Bu hususlar ile ilgili bildirilmiş ayetlerden bazıları şunlardır.
“Yiyin icin fakat israf etmeyin. Cunku o, israf edenleri sevmez.”[11] “Ey peygamberler! Temiz şeylerden yiyiniz ve iyi ameller işleyiniz. Doğrusu ben, sizin yaptığınız şeyleri tamamen bilirim.”[12] “Size rızık olarak verdiğimiz şeylerin temiz ve helal olanlarından yiyin. Bu konuda aşırı da gitmeyin, yoksa uzerinize gazabım iner. Gazabım da kimin uzerine inerse o muhakkak helak olmuş demektir.”[13]
Mutevazı Olmak
“Sakın onlardan bazı sınıflara verdiğimiz dunya malına goz dikme, onlardan dolayı uzulme ve muminlere alcak gonullu ol.”[14] “(Ey Muhammed!) O ihlÂslı ve mutevazi insanları mujdele!”[15]
“RahmÂn'ın(has) kulları onlardır ki, yeryuzunde tevazu ile yururler ve kendini bilmez kimseler onlara laf attığında (incitmeksizin) "Selam!" derler (gecerler);”[16]
Alay Etmemek
“Ey muminler! Bir topluluk diğer bir topluluğu alaya almasın. Belki de onlar, kendilerinden daha iyidirler. Kadınlar da kadınları alaya almasınlar. Belki onlar kendilerinden daha iyidirler. Kendi kendinizi ayıplamayın, birbirinizi kotu lakaplarla cağırmayın. İmandan sonra fÂsıklık ne kotu bir isimdir! Kim de tevbe etmezse işte onlar zalimlerdir.”[17]
Ayeti Kerimenin de bizlere aktardığı gibi hangi gayeyle ne sebeple olursa olsun alay etmek insana, hele hele bir Musluman’a yakışmayacak bir davranıştır.
İyilikte Bulunmak
Ahlaken en ustun meziyetlerin başında iyilik gelmektedir. İyi bir insan olmak, dunyadan ayrıldıktan sonra iyiler arasında anılmak, elde edeceğimiz en kıymetli hazinedir. Yuce Rabbimizde bizlerden iyi bir kul olmamızı, kendimize, ailemize, topluma ve butun insanlığa karşı iyilik yapmamız istemektedir. Konumuzla ilgili Yuce Allah (c.c.) şoyle buyurmaktadır.
“İyilikle kotuluk eşit olmaz. Sen, en guzel olan bir tarzda (kotuluğu) uzaklaştır; o zaman, (gorursun ki) seninle onun arasında duşmanlık bulunan kimse, sanki sıcak bir dost(un) oluvermiştir.”[18]
“İman edip iyi davranışlarda bulunanlara, icinden ırmaklar akan cennetler olduğunu mujdele!”[19]
“Hayır, kim (guzel davranış ve) iyilikte bulunarak kendisini Allah'a teslim ederse, artık onun Rabbi katında ecri vardır. Onlar icin korku yoktur ve onlar mahzun olmayacaklardır.”[20] “Sizden; hayra cağıran, iyiliği (marufu) emreden ve kotulukten (munkerden) sakındıran bir topluluk bulunsun. Kurtuluşa erenler işte bunlardır.”[21]
“Onlar, Allah'a ve ahiret gunune inanırlar; iyiliği emreder, kotulukten menederler; hayırlı işlere koşuşurlar. İşte bunlar iyi insanlardandır.”[22]
“Eğer iyilik ederseniz kendinize iyilik etmiş olursunuz ve eğer kotuluk ederseniz o da (kendi) aleyhinizedir.”[23] “İşte onlar, iyiliklere koşuşurlar ve iyilik icin yarışırlar.”[24]
Yetimleri Korumak, Kimsesizlere ve Muhtaclara Yardım Etmek
Sosyal hayatın temel dayanağı yardımlaşmaktır. Yardımlaşma olmayan bir toplumda huzur bulmak mumkun değildir. Bu sebeple ailesi olmayan yetimlere, kimsesizlere ve muhtaclara karşı ailemize nasıl davranıyorsak onlara da oyle davranmalıyız. Unutmayalım ki, paylaşılmayan sevginin insana kazandıracağı fazla bir şey yoksa, paylaşılmayan, ihtiyac sahiplerine aktarılmayan malında dunyada ve ahirette hicbir kıymeti yoktur. Konumuzla ilgili ayetler zikredelim.
“…Bir de sana yetimleri soruyorlar. De ki: “Onların durumlarını duzeltmek hayırlıdır. Eğer onlara karışıp (birlikte yaşar)sanız (sakıncası yok). (Onlar da) sizin kardeşlerinizdir. Allah bozguncuyu yapıcı olandan ayırır. Allah dileseydi sizi zora sokardı. Şuphesiz Allah mutlak guc sahibidir, hukum ve hikmet sahibidir.”[25]
“Ruşdune erişinceye kadar yetimin malına ancak en guzel şekilde yaklaşın…”[26]
“Yetimlere mallarını verin. Temizi pis olanla (helÂli haramla) değişmeyin. Onların mallarını kendi mallarınıza katıp yemeyin. Cunku bu, buyuk bir gunahtır.”[27]
“Onlar, seve seve yiyeceği yoksula, yetime ve esire yedirirler.”[28]
“Allah yolunda infak edin ve kendinizi kendi ellerinizle tehlikeye atmayın. İyilik edin. Şuphesiz Allah, iyilik edenleri sever.”[29]
“Mallarını Allah yolunda harcayıp da arkasından başa kakmayan, fakirlerin gonlunu kırmayan kimseler var ya, onların Allah katında has mukÂfatları vardır. Onlar icin korku yoktur, uzuntu de cekmeyeceklerdir.”[30]
“Allah'ın rızasını kazanmak ve ruhlarındaki comertliği kuvvetlendirmek icin mallarını hayra sarf edenlerin durumu, bir tepede kurulmuş guzel bir bahceye benzer ki, uzerine bol yağmur yağmış da iki kat urun vermiştir. Bol yağmur yağmasa bile bir cisinti duşer (de yine urun verir). Allah, yaptıklarınızı gormektedir.”[31] “Sevdiğiniz şeylerden infak edinceye kadar asla iyiliğe eremezsiniz. Her ne infak ederseniz, şuphesiz Allah onu bilir.”[32]
Adaletli Olmak
Adaletin kelime anlamı, herkese kendine uygun duşeni, kendi hakkı olanı verme, hak ve hukuka uygunluk, hakkı gozetme, doğruluk,[33] anlamlarına gelmektedir. Kuran-ı Kerim’de ve hadislerde ise, duzen, denge, denklik, eşitlik, gerceğe uygun hukmetme, doğru yolu izleme, takvaya yonelme, durustluk, tarafsızlık[34] anlamarlına gelmektedir. Bu haliyle yaşantımızı şekillendirmede başvuracağımız temel ilkelerden biride adalettir. Yuce Rabbimiz adalet hakkında şoyle buyurmaktadır.
“Allah size, emanetleri mutlaka ehline vermenizi ve insanlar arasında hukmettiğiniz zaman adaletle hukmetmenizi emrediyor. Doğrusu Allah, bununla size ne guzel oğut veriyor! Şuphesiz ki Allah hakkıyla işitendir, hakkıyla gorendir.”[35]
“Ey iman edenler! Kendiniz, ana babanız ve en yakınlarınızın aleyhine de olsa Allah icin şahitlik yaparak adaleti titizlikle ayakta tutan kimseler olun. (Şahitlik ettikleriniz) zengin veya fakir de olsalar (adaletten ayrılmayın). Cunku Allah ikisine de daha yakındır. (Onları sizden cok kayırır.) Oyle ise adaleti yerine getirmede nefsinize uymayın. Eğer (şahitlik ederken gerceği) carpıtırsanız veya (şahitlikten) cekinirseniz (bilin ki) şuphesiz Allah yaptıklarınızdan hakkıyla haberdardır.”[36]
“Ey iman edenler! Allah icin hakkı titizlikle ayakta tutan, adalet ile şahitlik eden kimseler olun. Bir topluma olan kininiz sizi adaletsizliğe itmesin. Adil olun. Bu, Allah’a karşı gelmekten sakınmaya daha yakındır. Allah’a karşı gelmekten sakının. Şuphesiz Allah yaptıklarınızdan hakkıyla haberdardır.”[37]
Aile Hayatında Adab-ı Muaşeret Kuralları
Yaratılmış olan her şey mutlak manada bir şeylere ihtiyac duymaktadır. Hayatını tek başına gecirmek hicbir canlıya has bir davranış değildir. Nitekim hicbir şeye muhtac olmayan, her şeyin kendisine ihtiyac duyduğu varlık Allah’tır.[38] Dunyada ise kendisiyle en yakın olduğumuz insanların başında ailemiz gelmektedir. Aile ilişkilerimizde her daim guzellikler icerisinde olmanın yolu, Kuran-ı Kerim’de Yuce Rabbimizin bildirdiği istekleri yerine getirmekle olur. Bu istekler şunlardır.
“Mu’min erkeklere soyle, gozlerini haramdan sakınsınlar, ırzlarını korusunlar. Bu davranış onlar icin daha nezihtir. Şuphe yok ki, Allah onların yaptıklarından hakkıyla haberdardır. Mu’min kadınlara da soyle, gozlerini haramdan sakınsınlar, ırzlarını korusunlar….”[39]
“Ey iman edenler! Kadınlara zorla mirascı olmanız size helal değildir. Acık bir hayasızlık yapmış olmaları dışında, kendilerine verdiklerinizin bir kısmını onlardan geri almak icin onları sıkıştırmayın. Onlarla iyi gecinin. Eğer onlardan hoşlanmadıysanız, olabilir ki, siz bir şeyden hoşlanmazsınız da Allah onda pek cok hayır yaratmış olur.”[40]
“Erkekler, kadınların koruyup kollayıcılarıdırlar. Cunku Allah insanların kimini kiminden ustun kılmıştır. Bir de erkekler kendi mallarından harcamakta (ve ailenin gecimini sağlamakta)dırlar. İyi kadınlar, itaatkÂrdırlar. Allah’ın (kendilerini) koruması sayesinde onlar da “gayb”ı korurlar...”[41]
“Sana kadınların ay halini sorarlar. De ki: “O bir ezadır (rahatsızlıktır). Ay halinde kadınlardan uzak durun. Temizleninceye kadar onlara yaklaşmayın. Temizlendikleri vakit, Allah’ın size emrettiği yerden onlara yaklaşın. Şuphesiz Allah cok tovbe edenleri sever, cok temizlenenleri sever.”[42]
“Kadınlarınız sizin ekinliğinizdir. Ekinliğinize dilediğiniz bicimde varın. Kendiniz icin (geleceğe hazırlık olarak) guzel davranışlar takdim edin. Allah’a karşı gelmekten sakının ve her hÂlde onun huzuruna varacağınızı bilin. (Ey Muhammed!) Muminleri mujdele.”[43]
“Eğer karı-kocanın arasının acılmasından endişe ederseniz, erkeğin ailesinden bir hakem, kadının ailesinden bir hakem gonderin. İki taraf (arayı) duzeltmek isterlerse, Allah da onları uzlaştırır. Şuphesiz, Allah hakkıyla bilendir, hakkıyla haberdardır.”[44]
Toplum yaşantımızda yukarıda saymış olduğumuz şeylerden başka bircok gorgu kuralı vardır. Sokakta yururken ister bakışlarımızla ister davranışlarımızla etrafımıza rahatsızlık vermemek, sokağa tukurmemek, copleri gelişiguzel etrafa atmamak, yaşlı insanlara yardımcı olmak, yolcu taşıma araclarına inip binerken insanlara eziyet vermemek, araclarda yaşlı ve duşkunlere, hamilelere yer vermek onemli gorgu kurallarımız arasındadır.
Bize yakışan davranış şekillerini hayatımıza aktarmak ne kadar da guzeldir. Konuşurken sesimizi yukseltmemek, nazik olmak, saygı ve sevgiyi hicbir zaman eksik etmemek, duğunlere katılıp sevincleri paylaşmak, cenazeler katılıp uzuntuleri paylaşmak, hasta ziyaretlerine gidip hastanın acısını hafifletmeye calışmak, muhtac olanların ihtiyac duyduğu şeyleri kendilerine aktarmak ne guzeldir. Komşuluk ilişkilerimizi kesmemek, komşunun komşuya ihtiyac duyduğunu unutmamak gerekmektedir. İş hayatımızda, okul hayatımızda yaşam bulduğumuz her alanda davranışlarımıza dikkat etmek, kırıcı ve incitici olmamak ne kadar da onemlidir.
Teşekkur etmeyen şukredemez, ozur dilemeyen af dileyemez. Bu sebeple teşekkuru dilimizden eksik etmemeli, yapmış olduğumuz hatalardan dolayı sıkılmadan ozur dilemeliyiz. Yaratılmış mahluklardan hata sadır olması doğaldır. Bu sebeple bizden hatalar zuhur edecektir. Bu hatalar icin ozur dilemesini bilmek ise cok buyuk bir erdemdir. Ayrıca yapılan iyiliklere teşekkur etmemek ise bir nankorluktur. İnsanlara karşı teşekkur etmemizin yanı sıra bizlere butun nimetleri veren Rabbimize karşı, sozlu, fiili şukurde bulunmamız gerekmektedir. Rabbimizin emirlerini yerine getirmek, yasaklarından sakınmak suretiyle de şukrumuzu ifa etmeliyiz.
Sonuc olarak Dinimize ve Kulturumuze uygun olan yazılı olmayan kuralların tamamı gorgu kurallarını oluşturmaktadır. Bu gorgu kurallarımız bolge bolge ayrılık gosterebilmektedir. Onemli olan yaşam bulduğumuz yerde insanları rencide etmeden, onların yanlışlarını yuzlerine vurmadan, gorgu kurallarını yaşamamız ve yaşatmamızdır.
Yuce Rabbim bizi birbirimizden ayırmasın. Toplum olarak birlik ve beraberliğimizi bozmak isteyenlere fırsat vermesin. En guzel ahlaki ilkeleri, gorgu kurallarını hayatımıza aktarmak suretiyle, insanların ve nihayetinde Kendisinin rızasını kazanmayı bizlere nasip etsin. Cumanız mubarek olsun. Allah’a emanet olun.
__________________