Okuyacağınız bu olay hayÂl değil, senaryo değil, kurgu değil, roman hic değildir. BizzÂt yakınımda gercekleşen bu olayın kahramanı, 25-26 yaşlarında genc bir kız…

Konu ise şu soru: "İslÂm’da kadınlara, nicin erkeklerden daha disiplinli giyinmesi emrediliyor?" (Bknz. 24. S., 31. Â. ve 33. S.,59. A.) Benim de dikkatimi ceken bu sorunun ilginc ve mantıklı cevaplarından birini, bizzat şÃ‚hit olduğum ilginc bir olayın icinde, net olarak bulmuştum.
Yıllar once arşivime attığım bu ilginc hÂtırayı, siz dostlarımla da paylaşmak istiyorum.

Şoyle ki; 5-6 sene kadar once (Adidas, Nike, Puma v.d. Spor mlz.lerimağazacılığı yaptığım yıllarda) 2. lig kuluplerinin de malzeme taleplerini, firma olarak biz karşılıyorduk.

2. lig kuluplerin finansmanını genelde buyuk şirketler veya belediyeler karşılar. Bir gun bu maksatla, Darıca kulubunun başkanı olan belediye başkanlığının, kulupten sorumlu 2. başkanın odasında oturuyoruz.
Başkanın biraz uzgun ve duşunceli olduğunu gordum.

-Hayırdır başkan?… dedim.

-Bu gorevde her gun bir başka surpriz ile karşılaşıyoruz Raif’ciğim… dedi. ..ve devam etti.

Senden once goruştuğum bayan var ya, hani kapıda karşılaştınız. Dekolte giyimli…

-..Evet evet, manken zannettim. Dedim.

-İşte o bayan, geliş maksadının dışında ve dikine sorular sordu da, ona hayret ettim ve kafam takıldı. Cok ilginc olduğu icin sana şoyle ozetleyebilirim. Kulubumuzun bir yıllık sağlık hizmetleri icin ihÂle actık. Bu kardeş de, bir hastaneyi temsîlen gelmiş. Sozleşmeyi bana 25-30 dakikada okudu. Bitirince de:

-Başkanım, 30 dakikadır yuzume bile bakmıyorsunuz!… Sağa-sola bakarak cevap verip geciştiriyorsunuz… Nicin?… ..dedi.

Ben de, cok sıkılmıştım:

-Kardeşim, cok ozur dilerim ama, oyle dekolte bir kıyafetiyle gelmişsiniz ki… Gozlerimi gunahtan korumak icin bakmıyorum!… Yuce Rabbimin biz erkeklere emri bu!… Sizi, sozleşme imzalamaya bunun icin gonderiyorlar zÂten, yani kullanıyorlar sizi kardeşim. Sizin adınıza da cok uzuluyorum…
Kız, goğuslerini dosya ile kapatıp, biraz mahcûp ve utanarak:

-Başkanım, gerci kravatlısınız ama, siz erkekler bu sıcakta kısa kollu gomlekle gezerken, biz kadınlara İslÂmiyet "giyimde disiplin" uyguluyor…

Hani eşitlik.? Haksızlık değil mi bu?...

Cok ciddî ve itham edici bir soru olduğu icin, devam etmeye mecbur kaldım:

-Elektrikten anlıyor musun kardeşim?…

-Evet başkanım, babam elektrikci idi…

-Şu prizde kac kablo var?…

-2 ana kablo var. Bir de sarı-yeşil izoleli topraklama kablosu var… Ama ne alaka?

-Devam ediniz kardeşim!

-İki ana kablolardan biri elektrik yuklu "FAZ", diğeri "NOTR…" Elektrik yuklu olan mutlaka izoleli olmalı, yani birkac mm.’lik kısmı bile "CIPLAK" olmamalı…

-Nicin oyle?…

-Cunku; notre yakın olduğu yerlerde elektron atlaması olacağından, ısınma başlar fark edilip tedbir alınmaz ise yangın cıkarır. Veya sigortaları attırır!…

-Bravvo kardeşim, işte kendi sorunuzun cevabını kendiniz verdiniz!…

-Nasıl yÂni başkanım?…

-Allah c.c. kadın ve erkeği hukûk ve adalette EŞİT yaratmış fakat, gorev bolumu ve hayÂtı paylaşımda, fıtrat olarak farklı yaratmıştır. Yani kabaca ozetlersek erkek, aileyi koruma, ailenin erzak, giyim ve tum sosyal ihtiyacları temini icin, daha guclu yani dış işlerine daha uydun fıtratta yaratılmış. Kadını da ailenin ic hizmetleri, doğum-bakım, cocuk terbiyesi, ’insan yetiştirme oğretmeni’ olarak ic işlerine uygun ve zarif yaratmıştır. Zorunlu hallerde gorev paslaşmaları olabilir… Kadına verilen zariflik, lÂtiflik, guzellik, aynen elektrik gibi "cekicilik & cÂzibe" bir ailenin katalizorudur, bağlayıcı artı’lardır. Kadındaki butun bu artı farklılıklar, huzûr ve mutluluk icin, ailenin erkeğine (eşine) tahsis edilmiş. Yani erkeğe aittir. Başkalarının ilgilenmesi kıskanclık sebebi ve icten-ice huzursuzluk, şuphe, tartışma kaynağıdır. Televizyonlarda her gun bu konuda işlenen tecÂvuzler, boşanmalar ve cinayetler bu tezimin doğruluğunu ispat etmektedir… İslamiyet ise sosyal huzûrun tesisi icin, (Âdet koruyucu hekimlik gibi,) on tedbirler vÂzetmektedir. İşte, ortunmek de’… ..derken, o kız sozumu kesti:

-Evet başkanım, gercekten anladım… Cok cok teşekkur ederim…
-Kardeşim, sorunuzun sadece bir yonune kısaca temas ettik… Aile boyutundan başka, guvence boyutu, zarÂfet boyutu, sosyal boyutu, kulluk boyutu, imtihan boyutu, ozellikle yaratıcıya itÂat boyutu ve benim de şu anda hatırlayamadığım bircok boyutları var!…

-Başkanım, bir daha sizinle karşılaştığımızda, karşınızda "bambaşka bir Serpil" goreceksiniz. Bugunden sonra da hastanem ile ilişkilerimi bu cizdiğiniz şablona gore yeniden değerlendireceğim!… ..dedi ve gozleri dolu dolu oldu, azÂmi saygı gostererek ayrıldı…

******

Başkan ile goruşmemizi tamamlayınca ben de ayrıldım fakat, birkac gun hep bu olayı duşundum… Acaba, Serpil gercekleri anlamış mı idi?…

Başkana 3-4 gun sonra telefon actım. Selam-kelam, hal-hatırdan sonra:
- Serpil ile ilgili bir gelişme var mı? ..dedim.

-Evet… dedi başkan ve devam etti:

Bir gun sonraki randevuya gelmeyince şirketini aradım. O gun buradan gidince dosyaları teslim etmiş…

30 dakika kadar masasında bir şeyler yazarak, o kÂğıdı mudurunun masasına bırakmış, bazı arkadaşları ile kucaklaşarak ayrılmış…

-Peki başkanım, mudurunun masasına bıraktığı kÂğıtta ne yazılı imiş? ..diye sordum.

Cevap cok ilginc:

-Bundan sonraki calışma hayÂtımı, "BAŞORTULU surdurme" teklifimi kabul etmeyeceğinizi bildiğim icin, istif ediyorum..*

A. RAİF OZTURK
Moralhaber

__________________