Alıntı:
Aralarında Allah yolunda ilerlemeye karar veren iki kardeşten biri, bu amacına ancak kırlık bir yerde, bir dağ başında ulaşabileceğini duşundu ve bunun icin bir dağ başına cekilip cobanlık yapmaya başladı Diğeri zorluklarına rağmen insanların kalabalık olarak yaşadığı bir yerde bu niyetini gercekleştirmenin daha doğru ve sevaplı olacağını duşundu ve şehre yerleşip ayakkabı tamircisi oldu Sonra aradan yıllar gecti İki kardeş de sozlerini tuttular İşlerinde durustlukten ibadetlerinde ihlastan (samimiyetten) ayrılmayarak, haramlardan dikkatle kacınarak Allah yolunda kucumsenmeyecek mesafe aldılar Artık herkes biliyor ve inanıyordu ki bu iki kardeş Allah'ın veli kulları arasındadır Durum bu aşamada iken birgun coban olan kardeş şehirdekini ziyaret etmek istedi Bez bir torbaya birkac litre sut koyup şehrin yolunu tuttu Kardeşinin dukkanını bulup iceri girdi ve selam verdikten sonra elindeki ici sut dolu torbayı bir cengele astı İki kardeş hasretle kucaklaştıktan sonra derinden derine sohbete daldılar Bu sırada dukkana bir kadın geldi Ayakkabısının sallanan topuğuna civi caktırmak istiyordu Kadın ayakkabısını cıkartırken, giyerken ona bakmakta olan coban kardeşin kalbi bozuldu O Âna kadar bir keramet işareti olarak torbada duran sut şıp şıp diye akmaya başladı Kadın işi bitip ayrıldıktan sonra ayakkabıcı olan tam fırsattır diye coban olana onemli bir gerceği acıkladı:

- Ey kardeşim, gerek din, gerek dunya bakımından insanlardan uzak yaşamak kolaydır Boyle, insanlardan soyutlanmış bir yaşayışta gunaha girme tehlikesi yoktur Allah yolunda daha rahat ilerlenir Fakat onemli olan insanlarla sıkı ilişkiler surdururken durust kalabilmek, ortamın elverişli olmasına rağmen gunaha duşmemektir Allah katında durustluğun makbul olanı budur

*************
__________________