Sebe şehri, cok buyuk bir şehirdi. Oylesine buyuktu ki, buyukluğu bir tepsi kadardı. Bu ulu ve buyuk şehir, cok uzun olmasının yanında, cok da sağlamdı. Ama sağlamlığı bir soğan kadardı.


Sebe şehrinde sayısız insan ve diğer canlılar yaşardı. Fakat hepsi uc kişiden ibaretti. Onlardan biri kor, biri sağır, diğeri de cıplaktı.


Bir gun ucu bir aradayken kor: “Bakın şu taraftan atlı askerler geliyor. Hangi milletten, kac kişi olduklarını goruyorum” dedi.


Sağır: “Evet evet, ben de seslerini duyuyorum, gizli acık ne konuşuyorlarsa işitiyorum” dedi.


Cıplak: “Eğer buraya gelirlerse şu uzun eteğimden keserler diye korkuyorum” diye soyledi.


Kor: “İşte yaklaştılar, haydi bizlere zararları dokunmadan kacalım” diye arkadaşlarını uyarınca,


Sağır: “Evet, gurultuleri iyice yaklaştı” dedi.


Cıplak: “Haydi onlar bizi soymadan uzaklaşalım buralardan” diyerek harekete gectiler.


Birlikte panik halinde şehri terk ederek, bir koye sığındılar. Karınları iyice acıkmıştı. O koyde, cok semiz bir kuş buldular. Fakat kuşun zerre kadar eti yoktu. O kuşu, oturup yediler. Karnı doymuş filler gibi şiştiler. Şişmanladılar. Âdeta birer fil gibi irileştiler. Dunyaya sığmayacak bir duruma geldiler. Daha sonra, o kocaman govdeleriyle bir kapı catlağından gecerek kayboldular.


Bu hikÂyedeki sağır; hayattan cok şey isteyen, gozu doymayan, başkalarının olumunu duyup, kendi olumunu duşunmeyen insandır.


Uzağı goren kor de, hırs sahibi insanı temsil eder. Hırs sahibi insanlar kendi ayıplarını gormez, başkalarındaki kıl kadar hatayı araştırıp, ortaya dokerler.


Cıplak ise, gozu dunyadan başka bir şey gormeyenlerin durumuna ornektir. Dunyaya cıplak gelip, cıplak gideceğini bilen insan, nasıl olur da dunyevî kaygılarla kendini helÂk eder? Dunya hayatı bir ruyadan ibaret olduğu gibi, dunyada servet sahibi olmak, ruyada define bulmaya benzer.


Bu hikÂyedeki kapı catlağından maksat, olumdur. Olum yolu gizli, gorunmez bir yoldur. İnsanlar doğarken olumle nişanlanır, olurken de evlenmiş olurlar. Gelinin suslenip koca evine goturulduğu gibi, insanlar da olunce techîz ve tekfin edilip Âhirete yolcu edilir.


Kaynak: Mesnevi’de Gecen HikÂyeler – Hazreti MevlÂna Celaleddin-i Rûmi
__________________