Fatih Sultan Mehmet, murşidi Akşemseddin'den ayrı, İstanbul'da gecirdiği gunlerde Şeyh Vefa'ya fazla ilgi gostermiş, yalnızlığına onda deva aramış, fakat ikisi arasında gecen cok ince bir hesapla bu ilgisine, Şeyh Vefa tarafından bir cevap bulamamıştı. İnce bir hesap dedim, boyle bir hesap ancak, soz konusu olan o iki insan tarafından anlaşılabilir. Dışarıdan seyirci olan bizlere işin tartışması duşer. Bir rivayete gore, Sultan Fatih tam uc defa Şeyh Vefa'yı makamında ziyarete gitmiş, fakat, ucunde kendisini gormeden goremeden donmuştur. Sultan Fatih, Şeyh Vefa'nın tekkesi onundeki demir kapıya gelmiş, fakat kapıyı kilitli bulmuştur. Bahcede ne bir kul, ne bir can... Hukumdar Ârif bir kişiydi. Bunun ne demek olduğunu anladı. Rengi kul gibi solmuştu.Bu yapılan ona hukumdar olarak değil,insan olarak dokunuyordu. O, yaralıydı, dinlenecek, dertlerini dokecek bir makam, sığınacak bir yer arıyordu. Sultan Fatih gibi, Şeyh Vefa da bu donuşleri solgun bir yuzle bekler, indirilmiş hucre pencerelerinin demirlerine başını dayar, mahzun, mukedder, hunkÂr alayının evi onunden uzaklaşmasını dinlerdi. Bir gundu, cesareti ve nazı gecer dervişlerden biri:"Şeyhim!" dedi. "Mademki Hunkar'ı gormek dilemezsin, neden gelişinden rengin sararır, Mahzun olursun? Madem Hunkar'ı seversin, neden gormek dilemezsin?" Şeyh Vefa, derin bir duşunceden sonra, konuşmaya karar verdi: "-Benim ona meylim ve onun bana ihtiyacı o derece fazladır ki, bir defa bir birimizi gordukten sonra, o benden ayrılmak istemeyecek, ben onu bırakmayacağım. Halbuki o saltanatı yurutmekle yukumlu. Biz de dunya duzenini korumaya mecburuz. Bizim birbirimizi gormemizin bir sakıncası daha var: HunkÂr gelecek, ziyade şevkinden, ihsanlarda, Âtiyelerde bulunacak, biz bunları kendi adımıza kabul etmeyeceğiz. Sizlerin adına da reddetmeyeceğiz. Boylece, ihvanımla benim arama, ister istemez, dunya girecek. Şimdi anladınmı? Gonlum onu gormek diler, gorevim ona kapılarını kapar, beni mahzun eden, benzimi sarartan işte budur!" Şeyh Vefa, bu tavrıyla koca hukumdarı ne darıltmış, ne gucendirmiştir. Darılıp ofkelenme diğini anlamak icin şu kadarını soylemek yeter ki Fatih ve oğlu Bayezit, Şeyh Vefa adına İstanbul'da bir cami, bir medrese, halvethane, turbe yaptırmışlar, ona olan bağlılık ve saygılarını boylece ifade etmişlerdir. Sultan Fatih'in olumunde, HunkÂr'ın cenaze namazını kıldırmak, Şeyh Vefa'ya duştu. Bu guc bir işti. Fakat Şeyh Vefa bu guc gorevi, HunkÂr'ın son isteği bilip, uzerine aldı. Sade namazını kıldırmak değil, ihtiyar veli, HunkÂr tabutunu omuzlamış, caminin arkasındaki turbeye kadar goturenlere yardım etmiştir. Fatih'in yerine hukumdarlığa gelen Bayezit, Şeyh Vefa adına ne gorduyse işte o gun gordu. O da babası gibi gorduğunun peşini bırakmak istemiyordu. Fakat Vefa tekkesinin demirli kapısı İkinci Bayezid'e de asla acılmadı.. Ta Şeyh Vefa bu dunyadan gocunceye kadar... Yeni hunkÂr, şeyhin vefatını duyunca:"Sağlığında mubarek yuzunu bize gostermek istemedi, bari gidip şimdi kendisini ziyaret edelim" dedi. Derhal dergÂha geldi. O geldiği zaman butun hazırlıklar bitirilmiş gibiydi. Bayezid, yuzunu acıp buyuk veliyi gormek arzusunu acıklayınca etraftakiler bunun usule uygun olmadığını hukumdara anlatmak istediler. O, ne de olsa henuz babası gibi olgun değildi. Boyle bir duzeni bozabilirim diye duşundu. ve ortuyu actı. Fakat yazık ki genede bir şey goremedi. Goremedi, cunku dunya duzenini korumakla gorevli olan Hak ereni elini kaldırp yuzunu peceleyivermişti. Duşmişem Aşkın oduna ta ezel,Kendi duşen ağlamaz vardır mesel,Ta ebede yanmak bana oldu mahal,Yaneyim ey şem'i ruşen yaneyim. Işkının pervanesiyim pes nidem, Sen şehin yerin koyam kande gidem, Şevkin ile tutuşup şer t kadem, Yaneyim ey şem'i ruşen yaneyim
__________________
şeyh vefa ve sultan bayezid
Dini Bilgiler0 Mesaj
●28 Görüntüleme
- ReadBull.net
- Eğitim Forumları
- İslami Bilgiler
- Dini Bilgiler
- şeyh vefa ve sultan bayezid
-
12-09-2019, 23:27:10