Karşılaştığımız bircok olaylarda gercek sebebi goremediğimiz ve bilemediğimiz icin hayrete duşeriz.



Sadece insanların zulmunu gorup kaderin payını duşunmeyiz.

İnsanlar bazı durumlarda gizli gunahlarının veya daha once yaptıkları bir zulmun cezasını cekerler. Bazen de haksız yere zulme uğrayan kimselere cok acır olayın gercek yuzu olan kaderin belirmesini ve adaletini dikkate alamayız.

HÂlbuki zulmun yerde kalmayacağı er gec zalimin cezasını cekeceği gerceği her zaman ibretli bir şekilde ortaya cıkar.
İşte bunlardan bir ornek olarak Hz. Musa'nın şahit olduğu bir olay ibret vericidir.

Bir gun Hz. Musa (a.s.) Allah'a yalvararak İlahî adaletin tecellisini gozuyle gormek ister. Allah'a dua ederek boyle bir olaya şahit olmak ister.

Duasını kabul eden Cenab-ı Hak Hz. Musa'ya:

"Falan sahradaki ceşmenin yanına git bir tarafa gizlen hikmet ve adaletimi seyret" buyurur.

Hz. Musa sahraya varır ceşmenin bulunduğu yerde bir ağacın arkasına gizlenir beklemeye başlar. Sahranın bir ucundan genc bir atlı ceşmenin başına gelir. Atından iner suyunu icer koynundan bir kese altın cıkararak ceşmenin başına bırakır. Biraz dinlendikten sonra atına atlayarak yoluna devam eder fakat altın kesesini koyduğu yerden almayı unutur.

Biraz sonra suyun başına bir delikanlı gelir. Suyunu icip dinlendiği sırada ceşmenin yanında bir kese altın gorur. Keseyi alır oradan ayrılarak kaybolur. Yoluna koyulur.

Bir muddet sonra ceşme başına bu defa da kor bir adam gelir. Abdest alarak namaz kılar yorgunluğunu cıkarmak icin bir tarafa oturur. İşte tam bu sırada altın kesesini unutan genc gelir. Bıraktığı yerde keseyi gormeyince kor adama cıkışır.

"Altınlar nerede ne yaptın" der ve keseyi adamın aldığını
duşunerek onu sıkıştırır. Adam almadığına dair her ne kadar yemin ettiyse de inandıramaz.
Sonunda delikanlı belinden kılıcını sıyırdığı gibi kor adamın başını govdesinden ayırır. Adamın uzerini ararsa da bir şey bulamaz ve cekilir gider.

Hz. Musa gorduğu urkutucu manzara karşısında hayrete duşer. Olayların gercek hikmetini oğrenmek icin Allah'a duada bulunur:

Allah'ım der. "Azamet ve Kibriyan hakkı icin beni bu hikmet ve ibretten haberdar et."
O sırada Cenab-ı Hak Hz. Cebrail'i gonderir. İlahî fermanı acıklamasını emreder. Olayların gercek sebebini ve hikmetini Hz. Cebrail teker teker anlatır:

"Ya Musa gozlerinle gorup de bir mana veremediğin olayın hikmeti şudur: Ceşme başında altınları gorup de alan gencin babası altını bırakan gencin babasının yanında birkac sene işci olarak calışmıştı. Fakat haksızlık ederek ucretini vermemişti. Adam hakkını ne kadar istediyse de alamamıştı. İşini yaptıran adam bir Musluman'a zulmederek hakkını zimmetine gecirdi. Oldukten sonra da işcinin hakkı olan para oğluna miras kaldı. İşte ceşme başında gencin aldığı bir kese dolusu altın babasının hakkı olup da alamadığı altın kadardı. Bu suretle Cenab-ı Hak seneler sonra hak sahibine hakkını vermiş oldu.

O kor adam ise gozleri varken altınları ceşme başında unutan gencin babasını oldurmuştu. O zamanlar bu genc cocuk yaştaydı. İşte babasının katilini oldurerek kısası yerine getirmiş oldu. Allah'ın takdiri de zaten bu şekildedir."
Boylece bir nesil sonra kaderin adaleti tecelli etmiş oldu. Zalim cezasını cekti hak sahibi de hakkına kavuşmuş oldu.


__________________