Peygamberimiz (s.a.v.) zamanında Salebe isminde bir zat, Resulu Ekrem (s.a.v.) Hazretlerini o kadar severdi ki, nerede olursa olsun Efendimizin mubarek seslerini işitirlermiş. Lakin kendi cok fakir olduğu icin evlatlarının uzerlerini ortecek elbiseleri dahi yokmuş. Bu zat bir kac defa Resulullah (s.a.v.)a fakirliğinden şikayet eder ve Cenab-ı Hakkın kendisine bir miktar dunyalık vermesi icin dua temennisinde bulunur. Fakat Efendimiz (s.a.v.);

- Ya Salebe! Haline razı ol ve hamd et, hakkını ifa edemezsin buyururlar. Salebe:

- Ya Rasulullah, eğer Cenab-ı Hak beni zengin ederse Emri ilahi mucibinde zekatımı verip, hakkını ifa ederim diye ahdeder.

Bunun uzerine Resulu Ekrem Efendimiz dua buyururlar ve Cenab-ı Hak o kimseye dunyalık olarak koyun verir. Ve koyunların adedi zamanla o derece coğalır ki, Medine-i Munevvereye sığmaz ve sahralarda bile barındıramaz hale gelir. Bundan sonra Salebe, ibadetlerinde tembellik gosterip cemaatle namazı terk eder. Sadece akşam namazına gelir ve mescidin bir koşesinde yalnızca kılıp gider.

Bir gun Peygamber Efendimiz (s.a.v.), Salebenin malını hesap edip, zekat vermesine dair Ashab-ı Kiramdan bir heyet gonderir. Fakat bu emir, onun dunyaya meylinden dolayı kendisine pek hoş gelmez. Ahmaklık eder ve işin sonunu duşunmeyip varın Hz. Muhammede deyin ki,

- Haracı Yahudiler verir, Muslumanlar vermez der. Bunun uzerine sahabeler doner ve henuz Efendimizin huzuruna gelmeden, Salebenin zekatı inkar edip, vermekten cekindiğini ve bu cihetle kufur uzere gideceğine dair ayeti kerime nazil olur. Resulu Ekrem Efendimiz de uc defa Vah Salebe buyururlar. Biraz sonra sahabeler gelir ve Salebenin sozunu tebliğ eder. O mecliste bulunan Salebenin akrabası bu durumu Salebeye haber verir. O da bir miktar malı yanına alarak faydasız bazı ozurler beyan edip sadaka tarzında Efendimiz (s.a.v.)e getirir. Fakat fahri kainat Efendimiz kabul buyurmazlar. Hatta Efendimiz (s.a.v.) ahirete irtihal edinceye kadar her sene getirir, fakat asla kabul edilmez.

Resulullah Efendimiz Hazretlerinden sonra sırası ile Hz. Ebu Bekir Sıdık ve Hz. Omer (r.a.)e getirmiş ise de onlariz Resulullah (s.a.v.)ın kabul etmediğini kabul etmeyiz buyururlar.

Nihayet salebe Hz. Osman zamanında, uzerinde kafir nişanı zunnar ve hac olduğu halde, kufur uzere olu olarak bir vadide cesedi bulunur. Cenab-ı Hak butun ummet-i Muhammedi bu hal uzere olmekten muhafaza buyursun.

Zekat malın kiridir. Aslında zekat vermekle insan malını temizliyor. Kirlerden arındırmış oluyor. Ama gel gor ki bu nefis, bu şeytan insana oyle filimler yapıyor ki anlamak mumkun değil. Mevlam şerlerinden muhafaza eylesin. Boyle akıbete uğramaktan hepimizi muhafaza eylesin. Neydim, ne oldum, ne olucam demeliyiz.

Mevlamızdan bir şeyi isterken hayırlısını istemek gerekiyor. İnsan mal ister, ALLAH muhafaza boyle bir sona maruz kalır. Evlat ister, hayırsız cıkar sonrada ondan kurtulmak icin beddua eder.

Ya Rabbi! Biz beceremeyiz senden nasıl istememiz gerekiyorsa oyle istemeyi nasip eyle! Dostların senden nasıl istiyorlarsa oyle istemeyi nasip eyle. Sana nelerden sığınıyorlarsa bizde ondan sana sığınırız ya Rabbi! Goz acıp kapayıncaya kadar dahi olsa bizleri nefsimizin eline bırakma Ya Rabbi!

Amin velhamdulillahi Rabbil alemin.

__________________