Resûlullah (s.a.v) ile Ebû Bekr (r.a) Mekke-i mukerremeden hicret ederken bir mağarada uc gun uc gece kaldılar. Ebû Bekr (r.a) o mağaranın tavanında bir kuş gordu ki, yerinden hareket etmeyip, birşey yimez ve su icmez.

Ebû Bekr (r.a) dedi ki,

- YÂ Resûlallah! Bu kuşa ben hayrÂnım. ZîrÂ, biz bu mağaraya geleliden beri, bu kuş yerinden hareket etmedi. Bir nesne yimedi. Allahu teÂlÂ, kelÂm-ı kadîminde,

(Allahu teÂlÂnın rızk vermediği, yeryuzunde bir mahlûk yokdur.) buyurmuşdur.

Ebû Bekr-i Sıddîk, boyle duşunurken, o hÂlde hazret-i CebrÂîl (a.s) nÂzil olup, havÂda muallak durup, dedi ki,

- Y Muhammed! Hak subhÂnehu ve teÂl sana selÂm eder. Ve buyurur ki, "Ebû Bekrin hÂtırına geleni bilirim. O kuşa emr eyledim ki, Ebû Bekr ile konuşsun. Ebû Bekre soyle ki, o kuş ile soyleşsin"; dedi.

Resûl-i ekrem hazretleri, Ebû Bekre, hazret-i CebrÂîlin sozunu acıkladıkda, Ebû Bekr (r.a) sevinip, ileri vardı. Dedi ki,

- Ey mubÂrek kuş! Allahu teÂl hazretlerinin izni şerîfiyle, bana soyle ki, yiyeceğin ve iceceğin nedir.

O kuş ağlayıp, bir zemÂn kendinden gecip, yere duşdu. Sonra ayılıp, kalkdı. Tebessum ederek dedi ki,

- Y Eb Bekr! Bana bundan suÂl etme! Bu bir sırdır. Hak subhÂnehu ve teÂl ile benim aramda olan sırrımı kimsenin bilmesini istemem.

Ebû Bekr (r.a) dedi:

- Ey mubÂrek kuş! Eğer bana soylemeğe me'mûr oldun ise, soyle.

Kuş dedi.

- Ma'lûmun olsun ki, hazret-i Âdem (a.s) yaratılmazdan iki bin yıl evvel, Hak subhÂnehu ve teÂl beni yaratdı. Yiyeceğimi ve iceceğimi iki kelime eyledi. Ac olduğum zemÂn birisini soylerim; tok olurum. Susuz olduğum zemÂn birini soylerim; kanarım.

Ebû Bekr (r.a) dedi ki:
- O kelime nedir. Kuş dedi, o kelimenin biri budur ki, ac olduğum zemÂn sana buğz edene la'net ederim; tok olurum. Susuz olduğum zemÂn, sana muhabbet edene, istigfÂr ederim, kanarım.

Hazret-i Resûl-i ekrem (s.a.v), bunu işitip, ağladı. Ummetinden ba'zıları şakÂvet edip, hazret-i Ebû Bekre buğz edeceklerine mahzûn oldu.

Dini Hikayeler
__________________