HAZRETİ İSA VE HAVARİLERİ
Isa aleyhisselÂm otuz yaşında iken İsrail Oğullarına peygamber olarak vazifelendirildi. Hazreti Allah bu buyuk peygamberinin gelişini Kur'Ân'ında meÂlen şoyle beyan ediyor:

«Habîbim, Meleklerim Meryem'e şoyle dediklerini de an: Ey Meryem! Allah sana kendi tarafından bir kelime, bir mucize olarak vucud bulacak bir cocuk mujdeler. Onun adı Meryem oğlu Mesîh isa'dır. Bu cocuk sana dunyada ve Âhirette şerefli ve Allah'a yakınlardan olarak verildi. O, beşikte iken mucize olacak ve yaşı kemÂle erince peygamberlik iktizasınca halka hitÂb edecek, aynı zamanda sahillerden olacak. Meryem:

— Rabbim! Benim icin bir cocuk nasıl olabilir ki, bana hic bir insan dokunmadı ? diye cevap verdi. Allahu TeÂlÂ:

— Hakîkaten oyledir. Ancak Allah neyi dilerse onu yaratır. O bir şeyi murad edince ona, sÂde: Ol! der, o da hemen oluverir. Hem Allah ona yazı oğretecek ve eşyaya vukuf, Allah'a ibÂdet oğretecek. Tevrat ve incil oğretecek, İsrail Oğullarına da yuce bir peygamber kalacak. Bu suretle ki, İsa onlara: Ben size Rabbiniz tarafından peygamberlik deliliyle geldim. Emin olunuz ki, ben size camurdan kuş kılığı gibi bir şey duzerim ve icine liflerim de Allah'ın izniyle derhal bir kuş oluverir. Yine Allah'ın izniyle anadan doğma koru ve abraşı iyi ederim, oluleri de diriltirim. Evlerinizde ne yiyor ve ne biriktiriyorsanız size haber veririm. Ey İsrail Oğulları! Eğer siz imÂn etmek isterseniz bu haber verdiğim mucizelerde elbette size kanaat verecek kat'î bir delil vardır.»

Hazreti isa'nın ilk imÂn eden seckin talebelerinden on iki kişilik ve kendilerine «havariler» denilen bir grup vardı kî, bunlar Allah'ın dinini yaymak icin yer yuzune dağılmışlardı. Kendilerine «İsa'nın Elcileri» de denilirdi. Hazreti İsa bunları yer yuzune yaymıştı ki, Batris ve Pavlos Roma'ya, Endiravs ve Mett ahalisi insan yiyen arza, Bukas Babil'e, Filibs Kartaoa yani Afrika'ya, Yuhanna EshÂbı Kehf'in koyu olan Efsus'a iki Yakublar Beyt-i Makdis'e, Ibni Buleymin Hicaz arzına, Testemir Berber arzına ve havalisine vazifelendirilmişti. İsimlerde rivayetlere gore değişiklikler vardır.

Mett incil'inin onuncu babında havariler hakkında şoyle denilmektedir:

«Ve (Hazreti İsa) on iki talebesini yanına cağırıp temiz olmayan ruhlar uzerine onları cıkarmaya ve her hastayı, her hastalığı gidermeye dair onlara kudret verdi. O gonderilen on ikilerin isimleri şunlardır: Eatris ismi verilen Şem'un ile kardeşi Endravs, Zibidi oğlu Yakub ile kardeşi Yuhanna, Filibs, Bertolmavs Torna, gumrukcu MettÂ, Halfi oğlu Yakub Tedavs lakaplı Lebaus Fanvi Şem'un ve onu ele veren Isharyoti YehudÂ, İsa bu on ikileri gonderip onlara tenbih ederek dedi ki:

— Taiflerin yoluna gitmeyiniz ve Samirîlerin bir şehrine girmeyiniz. Bundan ise İsrail beytinin kaybolmuş koyunlarına varınız ve vardığınız zaman da «MelekûtussemavÂt yaklaşmıştır» diye vaaz ediniz, hastalara şif veriniz. Cuzzamlıları temizleyiniz, cinleri cıkarınız, karşılıksız aldığınızı karşılıksız veriniz. Kemerlerinizde ne altın, ne gumuş, ne bakır ve yol icin ne dağarcık, ne entari, ne ayakkabıları, ne de Âs temin etmeyiniz. Zira işci kendi yiyeceğine lÂyıktır. Hangi şehire ve koye giderseniz onda kimin lÂyık olduğunu sorup, cıkıncaya kadar orada kalınız ve haneye girdiğinizde ona selÂm veriniz. Eğer o haneye lÂyık ise selÂmınız onun uzerine gelsin ve eğer lÂyık değilse selÂmınız size geri donsun ve sizi her kim kabul etmeyip sozlerinizi o haneden yahud o şehirden cıktığınızda ayaklarınızın tozunu silkiniz. Hakikaten ben size derim ki, ceza gununde Sedum ve Gamure diyarının hali o şehrin halinden ehven olur. İşte ben sizi koyunlar gibi kurtlar arasına gonderiyorum. Şimdi yılanlar gibi akıllı guvercinler gibi sÂdedil olunuz, ancak adamlardan sakınınız. Cunku sizi millet meclislerine teslim edîp Sinagoglarda dovecekler, hem de benim icin onlara ve taifelere şehadet olmak uzere hÂkimler ve hukumdarlar huzuruna cıkarılacaksınız. Şimdi sizi teslim ettikleri zaman nasıl ve ne soyleyelim diye endişe etmeyiniz. Cunku ne soyleyeceğiniz size o saatte verilecektir. Zira soyleyenler siz değilsiniz, sizde soyleyen pederinizin ruhudur. Ve kardeş kardeşi, peder evlÂdı olume teslim edecek ve evlÂd anne - baba aleyhine kalkışıp onları oldurecekler ve ismim icin cumle tarafından buğz olunacaksınız. Ancak kim sonuna kadar tahammul ederse o halÂs bulacaktır. Size bir şehirde tecavuz ettikleri takdirde diğerine firar ediniz. Cunku hakikaten size derim ki, insanoğlu gelinceye kadar İsrail şehirlerinin devrini tamamlayacakdınız. Talebe muallimine ve kul efendisine ustun değildir. Talebeye muallimi gibi ve kula efendisi gibi olmak kÂfidir. Hane sahibine balezbul dedikleri halde onun hanesi halkına ne kadar ziyade diyeceklerdir. Şimdi onlardan korkmayınız. Cunku keşfolunmayacak gizlilik ve bilinmeyecek gizli bir şey yoktur. Size karanlıkta dediğimi aydınlıkta soyleyiniz ve kulağınıza soyleneni damlar uzerinde ilÂn ediniz ve canı oldurmeye kaadir olmayıp cesedi oldurenlerden korkmayınız. LÂkin hem canrhem de cesedi Cehennem'de helak etmeye kaadir olandan korkunuz. .»

Hazreti isa'nın İsrail Oğullarını ve diğer kavimleri irşad icin bir cok mucizeler gostermesine rağmen, onlar Hazreti Zekeriyya ve Hazreti Yahya'dan sonra bu yuce peygamberi de ortadan kaldırmak icin suikast plÂnlan hazırlıyorlardı. İsa aleyhisselÂm bu durumdan haberdar bulunuyordu, ancak ilÂhî emrin tecellîsini beklemekteydi.

Ibn-i Abbas'tan nakledilen bir rivayete gore, Allahu TeÂl Isa aleyhısselÂmı bu zalimlerin elinden SemÂya ref'etmek murad ettiği vakit, Hazreti Isa eshabına cıktı. Onlar on iki kişi bir evde bulunuyorlardı.

Allah'ın Resulu o evde bir menbÂdan onların karşısına cıktı, başından su damlıyordu da:

— icinizden birisi yakında bana on iki defa kufredecek, dedi. Sonra da benim benzerim kendi uzerine bırakılıp da benim yerime katlolunacak ve benimle beraber benim derecemde bulunacak hanginiz? diye sordu. Yaş bakımından en tazelerinden bir genc «ben!> dedi. Ona «otur!» dedi. Sonra yine aynı şeyi tekrarladı, yine o genc kalkıp «ben!» dedi. Hazreti îsa da «Evet, sen o benim dereceme ulaşacak olansın!» dedi. Bunun uzerine o gence Hazreti îsa'nın benzeri bırakıldı ve îsa aleyhisselÂm evdeki bir pencereden SemÂya ref'olundu. Derken Yahudilerden Hazreti îsa'yı oldurmek icin arayanlar geldi ve onun benzerini tutup oldurduler, carmıha gererek idam ettiler. Bazıları Hazreti isa'ya imÂn etmiş iken on iki defa inkÂr ettiler

Bu hususta muhtelif rivayetler vardır, ancak kat'î olan Hazreti isa'nın kÂfirler tarafından katlolunmayıp SemÂ'ya ref'olunduğu ve duşmanlarının bu işi yapmaları hususunda bir benzetme ve şupheye duşmuş olmalarıdır. Hakikatini Allah bilir.

Havarilerin dinî tebliğleri uzerine İsrail Oğullarından bir taife imÂn şerefine erişti ve dine yardımcı oldu. Diğer bir taife de kufre dalıp gitti. Neticede Allahu TeÂl imÂn edenleri, duşmanlarına karşı kuvvetlendirdi.

Hıristiyanlar Hazreti Isa hakkında «ilÂh, Allah'ın oğlu ve teslis = ucleme akidesi» gibi mufrit telÂkkilere saplanmışlardır ki Allahu TeÂl bunu Yuce Kitabında meÂlen şoyle beyan buyurmaktadır: «Ey incil'e imÂn edenler, dininizde hadden aşırı gitmeyiniz!. Ve Allah'a karşı haktan başka şirk ifade eden sakın bir şey soylemeyiniz. Hakikat şudur ki: Mesih, Allah değil Meryem'in oğlu isa'dır, Allah'ın Resulu, Allah'ın tekvini bir emirle Meryem'in rahmine bıraktığı bir kelimesi ve Allah'dan sadır olan «Ol!» emriyle vucud bulmuş bir ruhtur. Şu halde ey îsa ummeti! Siz Allah'ın birliğine ve O'nun Peygamberlerine inanınız da, uctur demeyiniz! Teslisten cekininiz! Sizin icin cok hayırh olan Tevhide inanınız! Hic şuphe etmeyiniz ki, Allah, bir tek ilÂhtır. O'nu, oğul sahibi olmaktan tenzih ederim. Goklerde ve yerde her ne varsa hep O'nundur. Bunları idare etmeye Allah'ın gucu yetişir! Oğulun, uşağın yardımına muhtac değildir, Mesih ise Allah'ın kulu olmaktan ebedî arlanıp cekinmezler. Allah'a yakın olan Melekler de kulluktan cekinmezler. Şimdi her kim Allah'a kulluktan cekinir de kibirlenirse, iyi bilmelidir ki, Allah yarın onları toptan divÂnına toplayacaktır.»

Teslis, Hıristiyanlığın uc ilÂh kabul etme akîdesidir ki, bunlar: Allah, Mesih ve Meryem'dir. Tevhidin, birliğin zıddı olup acık bir şirktir. Daha sonra buna felsefî bir şekil verilerek: Baba, Oğul, Rûhu'l Kudus; yahut Uknum olarak te'vil ile bir cevhere irca etmişlerdir ki, bu da te'villi bir şirktir. Yine Kur'Ân-ı Kerim'e kulak verelim:

Hazreti Allah İsa aleyhisselÂm'a:

— Ey Meryem oğlu İsa! «Beni ve anamı, Allah'dan başka iki ilÂh tanıyınız,» diye halka sen mi soyledin.? diye sorduğu zaman Isa:

— Allah'ım! Seni şirkten tenzih ederim, ulûhiyet ibadet ortağından uzak tutarım. Kendim icin hak olmayan bir sozu soylemekliğim bana duşmez. Şayet onu ben soylemiş olsam gereği gibi onu bilmiş olacaksın. Sen, benim gonlumdeki saklı şeyi bilirsin, halbuki ben zÂtindekini bilmem. Cunku Allah'ım! Sen, butun gayıpları bilirsin. Ben onlara yalnız bana soylenumesini emir buyurduğun şeyi soyledim. Benim Rabbim, sizin de Rabbiruz olan Allah'a ibadet ediniz! dedim. Ben iclerinde bulunduğum surece onlar uzerinde dikkatli bir murÂkıb oldum, muşrikce sozlerden uzaklaştırdım. Ne zaman ki beni iclerinden SemÂ'ya aldın, uzerlerinde yalnız Sen murÂkıb bulundun. Sen de her şeye tamamiyle şahiddin! Onların hallerine, sozlerine vÂkıfsın! Şimdi eğer onlara azÂb edersen, itiraz edilmez. Cunku onlar şuphesiz kullarındır. Eğer mağfiret edersen, bu Âciz sayılmaz. Cunku Sen elbette Azîz'sin, Hakîm'sin!»


(MÂide, Nisa ve Âl-i İmran Sûreleri)
* * *
__________________