Yalancının mumu yatsıya kadar yanmadı

Devr-i Saadet'te bir Yahûdi, bir Musluman'a iftira ederek Peygamberimiz'e şikÂyette bulundu:
-Bu adam benim devemi caldı. Bu deve benimdir, işte şahidlerim, diyerek iki de munÂfıklardan yalancı şahid gosterdi.
Gerekli inceleme yapıldı, durum Musluman'ın aleyhine tecelli ederek devenin Yahûdi'nin olduğuna hukmolundu ve deve Musluman'dan alınarak Yahûdi'ye teslim edildi.

Bununla kalsa iyi. Hırsızlık yaptığı icin o Musluman'ın ayrıca eli de kesilecekti. İslÂm'ın hukumlerini bilen o sahabî ellerini acarak:
-Ya Rabbi! Sen her şeyi bilensin, goruyorsun ki Yahûdi yalancı şahidler gostererek devemi aldı. Şimdi de elim kesilecek. Her gece okuduğum Salavat-ı Şerife'nin yuzu suyu hurmetine sen beni bu belÂdan kurtar! Şu anda beni kurtaracak hicbir merci yok, diyerek Allah'a hulûs-i kalb ile yalvardı.

Daha Huzur-u Saadet'ten ayrılmadan deveye Cenab-ı Allah lisan ihsan etti, deve konuşmaya ve hakikatı olduğu gibi soylemeye başladı:
-Ya Resûlellah! Ben bu Yahûdi'nin değil Musluman'ın malıyım. Beni sahibime iade et ki, adalet tecelli etsin, diyerek sahibinin huzuruna varıp diz coktu.

İnsana konuşma hassasını veren Allah değil mi? Neye kadir değil ki, bir Yahûdi'nin karşısında bir Musluman'ı kucuk duşurmekten korudu ve deveye lisan bahşetti. Deve sahibine verildikten sonra Cenab-ı Peygamber Efendimiz, orada bulunanlar da bilsin diye bu Musluman'a ne ile bu dereceye eriştiğini sordu. O sahabî de:
-Ya Resûlellah! Ben her gece sana 10 defa salavat okumadan yatmam! Burada da o salavatın yuzu suyu hurmetine Allah'tan yardım diledim. Allah Celle Celaluhu hamdolsun ki benim yuzumu kara cıkarmadı, dedi.
Bunun uzerine Efendimiz (s.a.s):
-Ne mutlu sana, salavat hurmetine dunyada elin kesilmekten kurtulduğun gibi, ahirette de cehennem azabından kurtulacaksın, buyurdular.

Orada bulunan munÂfıkların coğu îmanlarını yenilediler, kalblerini temizlediler, mu'minlerin ise bir kat daha îmanı ziyadeleşti...

Yeni Şafak Gazetesi
18 Kasım 2001
__________________