
doktor, siyaset adamı
İttihat ve Terakki Cemiyeti Kurucu Uyesi
1874 yılında İstanbul'da doğdu. Askeri Tıbbiye'yi 1896'da tabip yuzbaşı olarak bitirdi. 1900'de aynı okulun tıbbi kanuni muallim muavinliğine getirildi. Bu gorevine ek olarak Şehzade Yusuf İzzettin Efendi'nin ozel hekimliğini de yaptı. Bu arada Ahmed Celalettin Paşa'nın maiyetine girdi. Ahmet Rıza ve İttihat ve Terakki Cemiyeti ileri gelenleri ile ilişki kurdu.
Ahmed Celalettin Paşa'nın muhalefete katılmasından sonra İttihatcılarla ilişkili olmasından dolayı Erzincan'a surgune gonderildi. Cemiyete gonderdiği yardımın ortaya cıkması uzerine tutuklandı. Ardından Trabzon'a suruldu. 1905 yılında Mısır'a, oradan da Paris'e kactı.
Bir ara gizlice İstanbul'a geldi. İttihat ve Terakki Cemiyeti'nin calışmalarının canlandırılmasında Ahmet Rıza ile birlikte etkin rol oynadı.
1908 yılında II. Meşrutiyet'in ilanından sonra İstanbul'a geldi. Askeri Tıbbiye'deki eski gorevine dondu.
Daha once Kahire ve Paris'te cıkan Şura-yı Ummet gazetesinin yayınını İstanbul'da surdurdu. Bu arada "Ali Kemal Davası" ve "Kanuni Esasimizi İhlal Edenler" adlarıyla imzasız olarak yayınladığı kitaplarında karşıtlarını sert bir dille eleştirdi.
1909'da askeri ve sivil tıbbiyelerin birleştirilmesi ile kurulan Haydarpaşa Tıp Fakultesi'nde adli tıp muderrisi oldu. Ertesi yıl Tıp Fakultesi ikinci reisliğine secildi. Balkan Savaşı'nda Edirne'nin Bulgarlar tarafından kuşatılması sırasında oradaki hastanede başhekim olarak calıştı (1912). Edirne'nin işgali uzerine tutsak duştu. Bir sure sonra serbest bırakıldı.
1913'te Teşkilatı Mahsusa'nın siyasi bolum şefliğine getirildi. Aynı yıl Sıhhiye Muduriyet-i Umumiyesi'ne bağlı olarak kurulan Tababet-i Adliye Mudurluğu'ne ve Tababet-i Adliye Encumeni Reisliği'ne getirildi.
Birinci Dunya Savaşı yıllarında Erzincan ve yoresinde Teşkilat-ı Mahsusa yoneticisi olarak gorev yaptı. Ermeni Tehciri icinde etkin rol oynadı.
Mondros Mutarekesi'yle birlikte savaş suclusu ilan edildi. 2 Kasım 1918'de Enver Paşa ve Talat Paşa ile birlikte bir Alman savaş gemisiyle Sivastopol uzerinden Berlin'e gitti.
Eylul 1920'de Baku'de toplanan Doğu Halkları Kurultayı'na katıldı. 1920'de İslam İhtilal Cemiyetleri İttihadı'nın Baku temsilcisi oldu. 1921 ilkbaharında bu orgutun Moskova'da yapılan kongresine katıldı. Buradan tekrar Almanya'ya gitti.
17 Nisan 1922 tarihinde Berlin'de Cemal Azmi Bey ile birlikte Ermeni suikastcılar tarafından olduruldu.
Dr. Bahattin Şakir'in Ozellikleri
II. Meşrutiyet doneminde, milletvekili ve bakan unvanı taşımamış olmakla birlikte, İttihat ve Terakki'nin onde gelen siyasetcileri arasında yer almıştır. İttihat ve Terakki icindeki unlu "Doktorlar grubu"nun uc onemli isminden birisi olmuş, Cemiyet'in Turkcu-Turancı kanadında yer almış, teşkilatcı kimliğiyle on plana cıkmıştır. Ayrıca, Teşkilatı Mahsusa'nın kurucularından ve siyasi bolum şefidir.
HAKKINDA YAZILANLAR
Salih Bozok'un hatıralarında Bahattin Şakir
8 Aralık 1915'de Ali Fethi Okyar, Dr. Bahattin Şakir ve Dr. Tevfik Ruştu Aras Beyler akşam Mustafa Kemal'in misafiri olarak Anafartalar Grubu Karargahı'na geldiler. Ertesi gun, Mustafa Kemal Paşa'nın aldığı hava değişimi izni uzerine Anafartalar Grubu Komutan Vekilliğine atanan Fevzi Cakmak Paşa da Anafartalar Grubu Karargahı'na geldi. 10 Aralık 1915 gunu Mustafa Kemal -ve beraberinde misafirleri Fethi Okyar, Bahattin Şakir ve Tevfik Ruştu Aras Bey'ler- Canakkale'den İstanbul'a hareket ettiler. 11 Aralık 1915 İstanbul'a geldiler. Paşa; "Ben duşmanın cekileceğini anladığım icin bir taarruz yapılmasını teklif etmiştim. Fakat benim bu teklifimi kabul etmediler. Bundan dolayı canım sıkıldı. Cok da yorgun olduğum icin izin alarak İstanbul'a geldim. Eğer ben orada iken duşman şimdiki gibi cekilmiş olsaydı, herhalde daha cok sıkılacaktım. Burada bulunmaklığım benim icin bir talih eseridir. " demekteydi.
Huseyin Cahit Yalcın'ın hatıralarında Bahattin Şakir
'Tehcir işinde Bahattin Şakir'in rolu nedir' En hususi toplantılarımızda bile bu mesele tasrih edilmemiştir, aydınlanmamıştır. Acık, kati bir kanaatim yok, fakat başka meseleler konuşulurken, ağızdan cıkmış bir kelimeden, sızmış bir fikirden, zapt edilememiş jestlerden, hasılı gozle gorulmeyen, fakat insanda bir şuphe uyandıran ince ve hafif delillerden, bende kuvvetle peyda olan zanna gore, tehcir işinin en buyuk amili ve haliki odur. Yalnız başına Şark vilayetlerini dolaşarak zemin hazırladığını, esası kararlaştırdığını ve şahsi kanaatlerini tatbike calışırken, haiz olduğu mevki dolayısıyla, emirlerinin Merkezi Umumi ve hukumet emirleri diye telakki olunduğunu ve nihayet hukumetteki bazı nafiz arkadaşlarını da suruklediğini kuvvetle zannediyorum. Onun icin, bir gun Bahattin Şakir'in hatırasını ihya etmek lazım gelirse, onun heykeline Şark vilayetleri goğuslerini minnetle acacaklardır.'
Tanıdıklarım (Huseyin Cahit Yalcın)
İttihat ve Terakki'den Teşkilatı Mahsusa'ya Bir Turk Jakobeni
Hikmet Cicek
Temmuz 2004
Kaynak Yayınları
__________________