Delinin biri camiye girer, belli ki namaz kılacak. Ama oturmaz, meraklı ve şaşkın gozlerle etrafı suzer-dolanır. Bir oraya, bir buraya her koşeye dikkatlice bakar ve hızla cıkar gider.
Az sonra sırtında bağlanmış odunlarla tekrar gelir camiye ve tam namaza başlamak uzere olan cemaatle birlikte saf tutar. Ama sırtındaki odunlarla guc bela bitirir namazını. Eğilip kalktıkca yere duşen odunlar, cıkardığı ses vs. derken, tabii cemaat de rahatsız olmuştur bu durumdan. Nihayet biter namaz, bitmesine ama her kafadan bir ses cıkar. Herkes kıpırdanmaya, adama soylenmeye başlamıştır bile. İmama kadar ulaşır sesler, hafiften tartışmalar.
İmam aynı mahalleden, bilir az cok garibin halini, şefkatle yaklaşır meczubun yanına ve der ki:
“Oğlum boyle namaz mı olur, sırtında odunlarla, sen ne yaptın? Hem kendini hem de cevreni rahatsız ettin bak, bir daha namaz kılmaya yuksuz gel olur mu?”

Bunu duyan meczub melul-mahzun, ama manalı bir bakışla sorar

“Âdetiniz boyle değil mi?”
“Ne Âdeti?!” der Hoca..

Cemaat da toplanmış, merak ve şaşkınlıkla olayı izlemektedir o sıra..

Der ki meczub bu kez:

“Hocam ben namaz kılmak icin girdim camiye, şoyle kendime uygun bir yer ararken iceridekilere baktım, gordum ki herkesin sırtında bir şeyler var. Zannettim ki adet boyledir, ben de şu odunları yuklendim geldim işte, neden kızıyorsun? Kızacaksan herkese kız, tek bana değil!

Hoca şaşırır: “Benim sırtımda da mı var?” der..

“Evet” der meczub, “Hepinizin sırtı yuklu!”..

Cemaatte ise hafiften “deli işte!” manasına,bıyık altından guluşmeler başlamıştır. Meczub bu kez one atılır ve tek tek cemaati işaret ederek, saf bir cocukca, heyecanla bağırır:

“Bak bunun sırtında mavi gozlu bir cocuk, bunda kocaman bir elma ağacı vardı..

Bunda kırık bir kapı, bunda bir tencere yemek, bunda kızarmış tavuk, şunun sırtında yeşil gozlu esmer bir hatun, bununkinde de yaşlı annesi vardı!..”
Sonra iki elini yanlarına salar başını sallar ve umutsuzca;

“ Boş yok, boş yok hic!. diye tekrarlar.

O boyle soyleyince, herkes dehşet icinde şaşkınlıkla birbirinin yuzune bakar!

Aynen doğrudur dedikleri cunku; kimi doğacak cocuğunu duşunuyordur namazda,kimi bahcesindeki meyve ağaclarını, biri onaracağı kapıyı, diğeri lokantasında pişireceği yemeği. Biri actır aklında yiyeceği tavuk, birinin sırtında sevdiği kadın, diğerinde de bakıma muhtac annesi vardır.

“Peki soyle bakalım bende ne vardı?” der, bu kez endişeyle Hoca..

O da der ki:

“Zaten en cok da sana şaştım hoca! Sırtında kocaman bir inek vardı!

Meğerse efendim, hocanın ineği hastaymış, “oldu mu olecek mi?” diye duşunurmuş namazda...

HarÂbÂt ehlini hor gorme sakın, defineye mÂlik viraneler var
Bildirince bildiren, yureği olan goruyor elbet

ALINTI#

__________________