eleştirmen, yazar, yayıncı


1927 yılında Giresun'da doğdu. Asıl ismi İsmail Naci Kalpakcıoğlu'dur. İstanbul Universitesi İktisat Fakultesi'ni bitirdi. 1940'tan başlayarak ceşitli gazete ve dergilerde şiirler ve oykuler yayınladı. 1953'ten sonra yazdığı eleştirilerde 'Fethi Naci' adını kullanmaya başladı. 1965 yılında Gercek Yayınevi'ni kurdu. Bu yayınevinde başlattığı "Yuz Soruda" dizisi buyuk ilgi gordu. 5 Ağustos 2008 tarihinde İstanbul'da oldu.

ESERLERİ:
İnsan Tukenmez (1956), Gercek Saygısı (1959), On Turk Romanı (1971), Edebiyat Yazıları (1976), Turkiye'de Roman ve Toplumsal Değişme (1981), Eleştiri Gunluğu (1986), Bir HikÂyeci: Sait Faik - Bir Romancı: Yaşar Kemal (1990 - 1991 Sedat Simavi Vakfı Edebiyat Odulu), Gucunu Yitiren Edebiyat (1990), Roman ve Yaşam (1992), Eleştiride Kırk Yıl (1994), Kırk Yılda Kırk Roman (1994), Reşat Nuri'nin Romancılığı (1995).



HAKKINDA YAZILANLAR

Fethi Naci’yi anmak
Hilmi Yavuz
Zaman 24 Nisan 2013

Fethi Naci’yi tanıdığımda, yıl 1955 olmalıdır. Baylan’da biz ‘Baylancılar’ Attila İlhan’ın cevresinde toplanmışken, Attila’nın sosyalistliğinden kuşku duyan, radikal Marksist ‘eski tufekler’, ayrı bir masada otururlardı.

Sanki iki masa arasında, bazen iyice acığa cıkan, ama genellikle ortuk bir, nasıl soyleyeyim, rekabet var gibiydi. Sanırım, ‘eski tufekler’, o yılların genc entelektuel adaylarının, Attila İlhan’ı bir tur yolgosterici olarak benimsemiş olmalarından rahatsızlık duyuyorlar, ama o yılların ozellikle ‘sol’ uzerindeki faşizan baskılarını somut ve acımasız yaptırımlarla bizzat ve bilfiil yaşadıkları icin cekiniyorlar, genc ‘Baylancılar’la ilişki de kuramıyorlardı. Coğu, ya Fethi Naci gibi 1940’lı yılların sonlarında ‘Yuksek Tahsil Genclik Derneği’ uyeleri olarak tutuklanmış ve cezaevinde yatmışlar, kimi ise, ‘1952 Tevkifatı’nın yaşattığı dehşet havasının ağır etkilerinden kurtulamamış oldukları icin, cevreye daima kuşkuyla bakmaya alışmışlardı. Almanların ‘angstpolizei’ dedikleri durum! Ya da her yerde kendilerini gozetleyen gizli bir polisin var olduğu korkusu!

Fethi Naci, oteki ‘eski tufekler’e gore, cok daha gencti ve yaşca biz ‘Baylancılar’a daha yakındı. Ve galiba polis korkusunu, pek takmıyordu da! -O nedenlerle olacak, bizimle ilişki kurmakta tereddut etmedi. ‘Baylan Pastanesi’nde, ‘Genc Baylancılar’ olarak Fethi Naci ile (‘Naci Abi’ydi bizim icin) de oturup konuşmaya başladık. ‘İnsan Tukenmez’i ve ‘Gercek Saygısı’nı, o yıllarda gercekten cok şey oğrenerek okumuştum.

Benim gazetecilik yıllarımda, Fethi Naci’yle birlikte olduğumuzu pek anımsamıyorum. Ama asıl yakınlığımız Londra’dan donduğumde başlamıştır. ‘Cumhuriyet’te, rahmetli Ecvet Guresin’in onerisiyle, 1970 başlarında kitap tanıtma yazıları yazma işini ustlendiğimde, Naci Abi, ‘Gercek Yayınevi’ni kurmuştu ve daha sonra klasikleşecek olan ‘100 Soruda’ dizisini surduruyordu. Bu diziden birkac kitabı tanıtmıştım. Daha sonra, ‘10 Turk Romanı’nı yayımladığında, yine ‘Cumhuriyet’te, uzunca bir tanıtma yazısı yazmış, kitabı değerlendirmiştim. Naci Abi’nin bu yazılardan hoşnut kaldığını sanıyorum.

Fethi Naci, edebiyat eleştirisi bağlamında at gozluklu bir Marksist olmadı hicbir zaman. Romanın (asıl uğraş alanı, romandı), hikayenin, şiirin artistik ya da estetik değerini, asla goz ardı etmemiştir ve bu anlamda, Marksizmin kurucularının edebiyat beğenisi kriterlerine bağlı kalmıştır.

Fethi Naci, yaşamı bir haz şolenine donuşturme ustasıydı. Yıllarca, yaz aylarında Bodrum’daki birlikteliğimizde, bu ustalığının yakın tanığı oldum. Yaşamı bir şolen gibiydi gercekten ve bu şolenin haz nesnesi, şiirdi. Fethi Naci, roman ve hikayeyle uğraşan eleştirmenlerin buyuk bir kesiminin aksine, daima şiirle ilgilenmiş, eleştirmenliğini roman ve hikayeyle sınırlandırsa bile şiirden asla vazgecmemiştir. Yakın arkadaşlarının buyuk bir kesimi, şairlerden oluşuyordu: Edip Cansever, Turgut Uyar, Behcet Necatigil, Cemal Sureya, Cevat Capan… Bana sorarsanız, iki buyuk nesir yazarını, Yaşar Kemal ve Sait Faik’i ozellikle ele alışının temelinde, onların anlatım bicemlerinde şiirselliğin başat olmasına oncelik vermiş olmalarının buyuk payı vardır. Bir soruşturmaya verdiği yanıtta, ‘Cumhuriyet Doneminde En Beğendiği On Şair’ arasında Hilmi Yavuz’u da sayması, benim icin buyuk bir onurdur.

Fethi Naci’yi, sevgili Naci Abi’yi Turk edebiyatının en onemli eleştirmeni sayanlar, durumu hic de abartmıyorlar: Gercekten de metodluluğu, entelektuel donanımı, acık zihinli ve sozunu sakınmayan acık sozlu oluşuyla elbet… Onu daima, Bodrum’da Turkbuku’nde (henuz ‘sosyetik’ olmadığı gecmiş yıllardaki Turkbuku’nde), bir yaz denizi olarak anacağım.

Fethi Naci! Evet, o şimdi belleğimde bir yaz denizi gibidir…

__________________