Onlar, Davud AleyhisselÂm’ın zamanında “Eyle” denilen bir şehirde yaşıyorlardı. Eyle Medine ile Şam arasında bir yerde ve Kızıldenizin sahilinde bir yerdeydi. Allah onlara cumartesi gunu balık avlamayı yasak etti. Cumartesi gunu olduğu zaman, denizde balık kalmaz, hepsi sahile gelirdi. Her cumartesi gunu butun balıklar. Yunus balığını ziyaret etmek icin toplanırdı. Başlarını ve kuyruklarını sudan cıkarır oynaşırlardı. Oyle ki, balıkların cokluğundan su bile gorulmez olurdu. Cumartesi gunu gectiğinde, balıklar ayrılırdı. Her biri denizin bir tarafına dağılır, diğer zamanlarda olduğu gibi cok az balık bulunurdu. O balıklardan hic bir eser gorulmezdi. Sonra şeytan onlara vesvese verdi. “Siz sadece cumartesi gunu balık tutmaktan nehiy olundunuz. (Halbuki o gun balık daha cok oluyor. Siz esas o gun tutun dedi)”
Bu şehirden bazı kişiler, balık tutmak niyetiyle denizin kenarında bazı havuzlar kazdılar. Oradan da suyu nehirlere doktuler. Cuma gecesi olduğunda, bu havuzun başına giderlerdi. Dalgalar, balıkları bu havuzlara atıyordu. Bu havuzlar, cok derin olduğu ve icinde cok az su bulunduğundan o havuzların icine duşen balıklar, cıkamıyordu. Boylece havuz, balıklar ile doluyordu. Pazar gunu olduğundan da Yahudiler, gelir o balıklan avlarlardı. O balıkları tutarlar, yerler, tuzlarlar ve satarlardı. Bu şekilde malları coğaldı. Zengin oldular. Bunu kırk sene veya yetmiş sene kadar yaptılar. Uzerlerine bir ceza inmedi. Amma onlar uzerlerine ilÂhî bir azabın inmesinden de korkuyorlardı. Uzerlerine herhangi bir azab gelmeyince, birbirlerini mujdelediler ve gunahlara karşı daha da cesur oldular. Onlar: Biz bu işi yıllardır yapıyoruz, uzerimize bir bel ve azab inmediğine gore, cumartesi gunu balık avlamak muhakkak ki bize helaldir. Yoksa şimdiye kadar uzerimize azab inerdi, dediler. Yetişen cocukları da babalarının yolunda gitti. Bir iki kere yapmakla zarar gelmedi. Bunu butun şehir ehli yapmaya başladı. Şehrin nufûsu, yetmişbin kadardı. Cumartesi gunu balık avlama konusunda şehir uce bolundu.

(Birinci) Sınıf, kendileri, balık tutmadıkları gibi, halkı da bu kotu hareketlerinden vaaz ve nasihatlarıyla alıkoymaya calışıyordu.

(İkinci) Sınıf, kendileri balık tutmuyordu ama, halkı da bu hareketlerinden alıkoymak icin calışmıyordu. Kimseye bir şey demiyorlardı.

(Ucuncu) Sınıf, ise cumartesi gunu calışma emrini ciğnemişti. Hic korkusuz ve vicdanları titremeden balık avlıyorlardı.

Kendileri balık tutmadıkları gibi, insanları balık tutmaktan alıkoymaya calışan ve insanlara nasihat edenlerin sayısı oniki bin kadardı. Bu nasihat edenler şoyle diyordu:

-”Ey kavmim! Siz Rabbinize isyan ettiniz. Peygamberinizin sunnetine muhalefet ettiniz uzerinize bel gelmeden once bu işi bırakın. Yahudiler, vaaz ve oğutlere kulak asmadılar. Onların nasihatlerini kabul etmediler. Onları alıkoymaya calışanlar: Vallahi sizinle aynı şehirde oturmayız, dediler. Şehri duvar ile ikiye bolduler. Bu şekilde şehir ikiye bolunmuş oldu. Davud AleyhisselÂm, onlara lanet etti. Yahudilerin gunahlara isrÂr etmeleri uzerine Allah onlara gadab etti. Allahu TeÂl Hazretleri de Yahudileri, “mesh” (insandan maymuna cevirmekle) cezalandırdı.
Bir gece hepsi maymun oldular. Onları nehyedenler. sabahladıklarında onların kapılarına geldiklerinde kapılarını kapalı gorduler. Evlerinde bir ses işitilmiyordu. Evlerinde duman yukselmiyordu. İki şehrin arasında bulunan duvara tırmandılar. Genclerin maymun, yaşlıların hınzır (domuz) olduğunu gorduler. Kuyrukları vardı. Kuyruklarını sallayıp, insanlardan olan akrabalarını tanıyıp, yanına sokuldular. Amma insanlar, maymunlardan olan akrabalarını tanımadılar. Maymunlar gelip, insanlardan olan akrabalarının elbisesini kokluyor ve ağlıyorlardı.
İnsanlar:

– Biz sizi bundan nehyetmedik mi? diyorlardı.
Onlar da:
-Evet! manÂsında başlarını sallıyorlardı. Gozlerinden yaşlar akıyordu.
Bu hadise onların, maymun olduktan sonra, akıl ve anlayışlarının kaldığına işaret etmektedir. Maymunların başlangıcı bunlar değildir. Onlardan once de maymunlar vardı. Bunlar, amellerinin kotuluğunden dolayı bu kotu hale dondurulduler. Maymuna donuşen bu insanlar, uc gun sonra hepsi oldu. Onlardan kimse turemedi. Nesillleri coğalmadı. Dunyadaki maymunlar daha once de var olan maymunlardır.

Kaynak : Rûhu’l-Beyan Tefsiri Tercumesinden ozetle, Araf Suresi

__________________