Uygarlık beşiği Anadolu’nun en eski tarihi kentlerinden olan Manisa’da Mesir geleneği ile anlamlı bir yardımlaşma ve bayram havası hissedilir. Onceleri tedavi amaclı kullanılan daha sonra ise gelenek haline gelen Mesir’in ortaya cıkışı hakkında ceşitli inanışlar bulunmaktadır.
İnanışa gore; Osmanlı Padişahı Yavuz Sultan Selim’in eşi, Muhteşem Suleyman diye tarihe gecen Kanuni Sultan Suleyman’ın Annesi Hafsa Sultan Manisa’dayken hastalanır. Hastalığına care bulunamayan Sultan’ın kendisinin yaptırdığı Sultan Camii Medresesi’nin başına getirilen Merkez Efendi bitki ve baharatların karışımından oluşan bir macun hazırlar.
41 ceşit baharat karıştırılarak hazırlanan macunu yiyerek sağlığına kavuşan Hafsa Sultan hastalara bu ilacın verilmesini ister. Halktan gelen isteğin artması uzerine kağıtlara sardırılan macunun Sultan Camii’nin kubbe ve minarelerinden sacılmasını buyurur. Manisa Mesir Şenlikleri bu şekilde doğmuştur.
Mesir'in Ozellikleri
Mesir macununun cok faydalı olduğu, hastalara şifa verdiği, bir efsane olarak Anadolu’da yayıldı. Genel ozellikleri, beden ve ruh sağılığına şifa olması, hoş lezzeti ve kokusudur. Diğer ozellikleri arasında ağrılara, sancılara, soğuk algınlıklarına, hazımsızlıklara, iştahsızlıklara ve ağız kokusuna karşı kullanılmasını sayabiliriz. Ayrıca halk arasındaki inanışa gore; macundan yiyen kimseyi bir yıl boyunca zehirli hayvanların sokmayacağına inanılır. Nevruz gunu en ağır hastalar bile yese iyi olurlar. Cocuk hastalıklarına da faydalı olduğu soylenir.
Mesir’in hazırlanışında kullanılan 41 ceşit baharat şunlardır;
Zencefil, Zulumba, Kremtartar, Kişmiş, Kebabiye, Havlican, Hindistan Cevizi, Anason, Yenibahar, Hiyerşambe, Camsakızı, Zağfran, Udul Kahr, Copcini, Hardal, Eksir, Karanfil, Civit, Meyan Balı, Tiryak, Sarı Helile, Raziyane, Kimyon, Zerdecal, Tarcın Ciceği, Karabiber, Corek Otu, Darıfulful, Ravend, Limon Tuzu, Kakule, Şamlı, Vanilya, Şeker, Gunbalı, Hindistan Ciceği, Limon Kabuğu, Galanda, Tekemercini Tohumu ve Portakal Kabuğu’dur.
Saray-ı Amire
1445 yılında II. Murat tarafından inşaa ettirilen Fatih Sultan Mehmet zamanında genişletilen Saray-ı Amire yuz yıl boyunca bircok şehzadenin ve mahiyetindekilerin ikametgahı olmuştur. Manisa, Osmanlı İmparatorluğu’nun politik, sosyal ve kulturel hayatının vazgecilmez şehri haline gelmiştir.
Evliya Celebi Seyahatnamesi’nde “Beşbin adam girse her yanı boş kalır” diye yazar Manisa Sarayı’ndan bahsederken... Katip Celebi ise Cihannuması’nda “…ve Saray-ı ŞehzadegÂn şark ve şimal canibinde haid şimal saray ki kapıları ol canibedir. Onu vasi meydandır. Kuzey-doğu tarafından duvarlarla cevrili şehzadeler sarayı vardır ki bu sarayın kapıları kuzey tarafında olup, on tarafı geniş bir meydandır”.
Manisa Sarayı Minyaturu, II Mehmet doneminin onemli Nakkaşı Hasan Paşa’nın Topkapı Saray Muzesi’nde kayıtlı “Şemailname-i Al-i Osman” adlı eserinde yer almaktadır.
Şehzadeler Şehri
Uygarlık beşiği Anadolu’nun en eski tarihi kentlerinden olan Manisa’da Mesir geleneği ile anlamlı bir yardımlaşma ve bayram havası hissedilir. Onceleri tedavi amaclı kullanılan daha sonra ise gelenek haline gelen Mesir’in ortaya cıkışı hakkında ceşitli inanışlar bulunmaktadır.
İnanışa gore; Osmanlı Padişahı Yavuz Sultan Selim’in eşi, Muhteşem Suleyman diye tarihe gecen Kanuni Sultan Suleyman’ın Annesi Hafsa Sultan Manisa’dayken hastalanır. Hastalığına care bulunamayan Sultan’ın kendisinin yaptırdığı Sultan Camii Medresesi’nin başına getirilen Merkez Efendi bitki ve baharatların karışımından oluşan bir macun hazırlar.
41 ceşit baharat karıştırılarak hazırlanan macunu yiyerek sağlığına kavuşan Hafsa Sultan hastalara bu ilacın verilmesini ister. Halktan gelenurur. Manisa Mesir Şenlikleri bu şekilde doğmuştur.
teşekkurler sultanımm bilgiler ve resimler cok guzel emeğine sağlık harika bilgi paylaşım eline sağlık Hazan