Hz. Muhammed ( s.a.v ) ile yapılan fikir tartışmalarında, O’nu alt edemeyeceklerini anlayan Mekkeli muşrikler, bolca altın vererek, Orta doğunun en buyuk şair ve ediplerinden Ebu Cemal’i Tebriz’den getirtirler. Mekke meydanında halk toplanır. Ebu Cemal oldukca hırslıdır ve doğaclama dortluklerle, Hz. Muhammed’i caresiz bırakıp, O’nu Mekkeli muşriklerin ve Muslumanların gozunde kucuk duşurmeye kararlıdır.

Ebu Cemal, şarap kadehini masanın ustune bırakır ve ayağa kalkar:

“ Ey Muhammed gelsene
Sen de şarap icsene
Gununu gun etsene
Kızlarla eğlensene. “

Bunun uzerine Hz. Muhammed karşılık verir:

“ Ben Muhammed gelemem
Hayır, şarap icemem
Gunumu gun edemem
Kızlarla eğlenemem. “

Ebu Cemal:

“ Gel Muhammed, koş da gel
Bol bol şarap iciver
Gununu gun ediver
Kızlarla eğleniver. “

Hz. Muhammed:

“ Boş boş konuşmayalım
Bel bel bakınmayalım
Susalım duşunelim
Allah’ı zikredelim. “

Ebu Cemal:

“ Bu Allah nerededir?
Bize faydası nedir?
O’nun tayfası kimdir?
Allah, nelere kadir? “

Hz. Muhammed:

“ Cebrail ve Azrail
Mikail ve İsrafil
Cennette milyon melek
Ondan emir beklerler”

“ Allah şimdi buradadır
Bizim yanımızdadır
Şah damarımızdadır
Belki ondan yakındır.”

“ Allah ismi ozeldir
Gorunuşu guzeldir
Sesi pek cok guzeldir
Varoluşu ezeldir. “

Hz. Muhammed, dortlukleri birbiri peşi sıra inci gibi dizdikce, karşılık vermekte zorlanan Ebu Cemal’e ani bir titreme geldi.

Hz. Muhammed:

“ Ebu Cemal sen kimsin?
Neden duyulmaz sesin?
Nedir benimle derdin?
Postu ateşe serdin. “

“ Sayma bunu felaket
Yok, ustune saadet
Kelime-i şahadet
Getir ve Musluman ol. “

Ebu Cemal, Hz. Muhammed’in soylediklerini tekrarlayıp, Kelime-i Şahadet getirince, titremesi durdu ve kalbi sukûn buldu.

Tebriz’e donduğunde, yakın dostlarına, arkadaşlarına olanları anlattı ve sonucu kayıp değil, kazanc saydı. Maddi yonden hicbir kazancı olmamıştı, cunku aldığı altınları Mekkeli muşriklere geri vermişti. Ebu Cemal’in kazancı manevi yondendi. Ebu Cemal bir aya yakın bir sure Hz. Muhammed’in misafiri olmuş, O buyuk insanı ve diğer Muslumanları yakından tanımak olanağını bulmuştu. Bu zaman suresince, Hz, Muhammed’in sohbetlerinde bulunmuş ve O’nun guzel sesine ve billur anlatımına hayran kalmıştı. Ara sıra, ucer beşer sohbetlere gelen Mekkeli muşriklerin edebe aykırı sorularına cevap verirken, kesinlikle kızmıyor, onları gonulden dinliyor, olculu bicimde cevap verirken bile, oğretmeyi amaclıyordu.

Hz, Muhammed’in soylediklerine kızıp sohbeti terk eden Mekkeli muşrik, birkac gun sonra sohbete geldiğinde bakışı, duruşu, oturuşu değişmiş, bambaşka bir hal almış oluyordu. O Mekkeli muşrik, artık bir Musluman adayıydı. Hz. Muhammed, onu tekrar sohbetinde gorunce hal-hatır sorar, havadan sudan olaylardan bahseder ve konuyu maneviyata getirirdi. O Mekkelinin, Hz. Muhammed’in sevgisine, ilgisine kavuşup Musluman olması an meselesiydi.


ALINTI#


__________________