Mevzu acısından benzer bir hadise de İmam-ı Azam Ebu Hanife hazretlerinin muhterem pederi SÂbit hakkında anlatılmaktadır: SÂbit, bir gun dere kenarında abdest alırken, suya duşmuş bir elma gorur. Abdestini tamamladıktan sonra, nasıl olsa curuyup gideceğini duşunerek “Bari zÂyi olmasın!” der ve o elmayı alıp yer. Fakat, cok gecmeden tukurme ihtiyacı hisseder ve tukruğunde kan gorur. O zamana kadar benzer bir haline şahit olmadığı icin o kanın yediği elmadan ileri geldiğini duşunur ve onu yediğine cok pişman olur. Elmanın sahibiyle helalleşmek icin dere boyunca yurur; sorup araştırır ve sonunda adamı bulur. Hadiseyi ona anlatıp helallik dileyince adam hakkından vazgecmek icin onu uzun bir sure yanında calıştırır, değişik şekillerde imtihan eder, salih bir Hak eri olduğuna inanınca da son bir şart koşar: “Benim kor, sağır, dilsiz ve koturum bir kızım var. Bununla evlenmeye razı olursan o zaman elmayı sana helal edebilirim.” der. SÂbit Hazretleri ahirete kul hakkıyla gitmemek icin bu teklifi kabul eder.

Nikahları kıyılınca SÂbit Hazretleri henuz yuzunu goremediği zevcesinin bulunduğu odaya girer; fakat, odaya girmesiyle cıkması bir olur. Hemen kayınpederine koşup, “Bir yanlışlık var galiba, iceride sizin bahsettiğiniz vasıflarda bir kız yok!” der. Kayınpederi tebessum ederek, “Evladım o benim sana nikahladığım kızımdır, senin de helalindir. Ben sana kor dediysem, o hic haram gormemiştir. Sağır dediysem, o hic haram duymamıştır. Dilsiz dediysem, o hic haram konuşmamıştır. Koturum dediysem, o hic harama gitmemiştir. Var git helalinin yanına, Allah TeÂl hanenizi mubarek ve mesut etsin.” cevabını verir.

İşte boyle bir ana ve babadan da İmam-ı Azam Ebu Hanife Hazretleri dunyaya gelir. Tabii, bu da bir menkıbedir. Fakat, onemli olan, İmam-ı Azam gibi bir sultanın yetişmesine dayelik eden o yuvanın hangi esaslar uzerine bina edilmiş olabileceğine dair ip ucları yakalayabilmek ve bunlardan kendi hesabımıza ibretler cıkarabilmektir.ALINTI#


__________________