Evet, bir bebeğin, anne karnındaki teşekkulunun ilk doneminden başlanarak helal ve meşrû rızıkla beslenmesi fevkalÂde onemlidir. Oyle ki, cocuğun gelişme surecinde, Allah’a bağlama mecburiyetinde olduğumuz herhangi bir hadisedeki kopukluk, negatif bir vÂkıa olarak -muvakkaten dahi olsa- cocuğa akseder. Anne-babanın damarlarındaki bir parca haram, cocuğun muvakkat veya muebbet kayma sebeplerinden biri olabilir.

Ebu Vefa Hazretleri bu mevzuyu anlatırken şahsî hayatından ve kendi cocuğunun bir huyundan misal verir: Hazret’in oğlu surekli elinde bir cuvaldızla dolaşmakta ve devamlı surette tulumlarla su taşıyan insanların tulumlarını delmektedir. Ebu Vefa Hazretlerinin uzulmesine gonulleri razı olmayan ahÂlî bu durumu uzun sure gizli tutar ve şikayetci olmazlar. Fakat, zamanla iş cığırından cıkar ve cekilmez hale gelir; halk mecburen meseleyi Hak dostuna acar ve oğlundan şikayetci olurlar. Hazret, oğlunun yaptıklarını oğrenince gercekten cok uzulur ve bir o kadar da şaşırır. Durumu eşine anlatır; bunun sebebinin ikisinden biri olduğunu soyleyip hanımından cocuğa hamileyken yanlış bir harekette bulunup bulunmadığını sorar.



Anne duşunur taşınır ve eşine şunları soyler: “Cocuğun doğmasından birkac ay evvel komşunun evine gitmiştim. Orada portakal ve nar gibi meyveler gordum. Canım cok cekti ama istemeye de utandım. Komşum gormeden elimdeki orgu tığımı meyvelere saplayıp saplayıp ağzıma goturdum ve boylece onları tadarak meyve arzumu giderdim.” Ebu Vefa hazretleri bunu duyunca “İşte tığını meyveye saplayıp birkac damla da olsa izinsiz ve haram olan meyve suyunu tatman, evladımızda tulumları delme şeklinde tezahur etti. Şimdi huzur-u kibriyaya yonel, ağla ki Allah gunahını affetsin.” der. Annenin, kabahatini anlayıp ağlayarak dua dua yalvardığı ve sonra da komşusundan helallik aldığı aynı anda, cocuğunun icini bir pişmanlık hissi doldurur ve “Bu yaptığım iş bana hic yakışmıyor. Artık, boyle bir şey yapmayacağım” diyerek elindeki cuvaldızı atar.

HÂsılı, kendimiz ve cocuklarımız hakkında en cok korkmamız gereken hususlardan biri de haram yemek olmalıdır. Zira, Peygamber Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem), “Haram lokma ile beslenip buyuyen bir insana ateş daha layıktır.” buyurmuştur. Her haram, ya yiyip icenden ya da onun coluk cocuğundan burada olmazsa otede mutlaka cıkacaktır. Evet, helal, kalbin cilası olduğu gibi, haram da onun karasıdır. İbadetlerinin mûteber, dualarının makbul ve cocuklarının salih birer kul olmasını arzu edenler, helal dairesinden ayrılmamaya azamî îtîna gostermelidirler.
ALINTI#


__________________