HRİSTİYAN VE ALİ (a.s)’IN ZIRHI
*
Ali (a.s)’ın, halifeliği zamanında, Kufe’de zırhı kayboldu. Bir muddet sonra bir Hrıstiyan’ın yanında ortaya cıktı. Ali onu hakimin huzuruna goturdu.
“Bu zırh benim malımdır; onu ne sattım, ne de birine bağışladım; şimdi onu, bu adamın yanında buldum.” diye iddia etti.
Hakim:
“Halife iddiasını soyledi, sen ne dersin?” diye Hıristiyan’a sordu. O, bu zırhın, kendi malı olduğunu, aynı zamanda halifenin sozunu yalanlamadığını, soyledi.
Hakim Ali’ye donerek
“Sen iddia ettin, bu şahıs ise inkar ediyor. Bu durumda iddian icin şahit getirmen lazım” dedi.
Ali guldu ve
“Hakim doğru soyluyor, şimdi şahit getirmem gerek, fakat hic bir şahidim yok” dedi.
Hakim, iddia edenin şahidinin olmamasına dayanarak, hırıstiyan’ın lehine karar verdi. O da zırhı aldı ve gitti.
Fakat, zırhın, kimin malı olduğunu daha iyi bilen Hristiyan’ ın, bir kac adım yurudukten sonra vicdanı uyandı ve geri donerek “Boylesine bir hukumet ve davranış şekli alelade insanların keyfinden değil, peygamberlerin hukumet tarzıdır” dedi ve
“Zırh Ali’nindir” diye itiraf etti.
Kısa bir zaman sonra, onu, musluman olarak Ali (a.s)’ın sancağı altında, Nehrivan harbinde, savaşırken gorduler.
*
El- İmam Ali Savt-ul Adalet-ul İnsaniyet, S. 63 ve devamı Bihar C: 9 Tebriz basımı S. 598.
*
__________________