Muğla’nın Milas kazasında orta yaşlı bir adam, bir gece ruya gormektedir:
Kendisi olmuştur. Yıkarlar, kefenlerler ve mezara defnederler. Ruya cok net ve berraktır. Adam mezara konduktan ve uzeri ortuldukten sonra kapkaranlık bir yerde kalır. Bir muddet sonra sağ tarafından bir menfez acılır ve iki kişi girer. Bunlar kendilerinin munker ve nekir olduğunu soylerler. Kendisini alıp o menfezden gecirerek geniş bir sahaya, pazar gibi bir yere getirirler. Bir uzum tezgahının basma gecirerek karşıdan gelen bir zata uzum satmasını soylerler. Munker ve nekir de kendisinin sağ ve solunda muhafız gibi durarak satışa nezaret ederler. Kendisinin alış-verişte cuzî bir haksızlık yaptığını goren munker ve nekir hemen tezgahın basından alarak cok buyuk bir kapının yanma getirirler. Kapı kale kapışı gibi cok buyuktur. Kapının yanına gelir gelmez kapı otomatik olarak acılır.

Ruya sahibinin o anda gorduğu manzara cok korkunctur. Muthiş bir yangın ve icerisinde yanan insanlar vardır.İnsanlar bir taraftan yangın ve icerisinde yanan insanlar vardır, insanlar bir taraftan yanmakta; bir taraftan da derileri ve vucutları tazelenmektedir. Yanan insanların cıkardıkları feryatlara dayanılır gibi değildir.

Munker ve nekir adamı, meydanın tekrar ortasına getirirler. Kendisine: Cezanın orada gorduğu gibi yanarak mı, yoksa bir başka şekilde verilmesini mi, istediğini; hangisine razı olduğunu sorarlar. Adam gorduğu o muthiş yangında yanan insanların yanmasındaki cezaya razı olmayıp bir başka cezaya razı olduğunu soylemesi uzerine, birdenbire vucudunda binlerce derece bir hararetin baş gosterdiğini butun dehşetiyle hisseder. Dayanılmaz bir ızdırap, cekilmesi mumkun olmayan acı ve azap başlamıştır. Avazı cıktığı kadar feryat ve figana başlar.

(Bu anda donelim ruyanın gectiği adamın evine, adam gercekten avazı cıktığı kadar bağırmaya başlıyor, vakit gece yarısı, karısı uyanıyor, bitişik odadaki iki yetişkin oğlu uyanıyor. Konu-komşu duyup geliyor, adam bağırıyor, yanındakiler uğraşıyor, fakat bir turlu uyandıramıyorlar. Belki bir veya biraz daha fazla saat geciyor butun uğraşmalar nafile, adam uyanmıyor bir turlu.)

Donelim gene ruya icine adamın hararetten yani icerisine duşen yangından butun vucudu fokur fokur kaynıyor ve dayanılmaz bir hal alıyor. Feryatlar dayanılmaz şekilde… Bir muddet sonra munker ve nekir’in mudahalesiyle ceza tatbiki sona erdiriliyor. Ve adama deniliyor ki, “îşte gordun ve anladın ki ufak bir hatanın cezası bu. Şimdi seni tekrar hayata, dunyaya iade ediyoruz. Bundan soma yaşayışını buna gore tanzim et.”

Bu musaadeden sonra ruya sahibi uyanır amma, simsiyah olan sacları da, bu ruyanın dehşetiyle bembeyaz olur.

Vakayı bize nakleden ve bu şahsı goren Avukat Fethi Un’un ifadesine gore, şimdi artık o, hayatım kılı kırk yararak gecirmekte, bundan sonraki menzili olan kabirde kendisine faydası olacak salih amellerin, guzel şeylerin peşinden gitmektedir.

__________________