Mumsema Bir bakırcı ustası muthiş bir ilim arzusuyla elindeki tencereleri ve eşyayı tamamen dağıtmış ve evindeki hamile karısına butun masraflarını karşılayacak bir miktar bırakıp onun iznini ve rızasını da alarak ilim tahsil etmek icin bir başka ulkeye yola cıkmış. Yirmi sene boyunca Arabî ve dînî ilimler uzerine tahsilini tamamlamış, sonra vatanına donmek uzere yola cıkmış. Yolda erenlerden birine misafir olmuş ve ona durumunu anlatmş. O da ona:

“İlimlerin ve amellerin aslı nedir?”

diye sormuş. Bu soruya cevap veremeyip yine o kÂmil zatın cevap vermesini istemiş. O zat da: “Eğer bize bir muddet hizmet edersen ilmin aslını oğrenip evine donersin” demiş. Bunun uzerine o alim, o mubarek zatın hizmetini kabul etmiş, onun yanında iki yıl kalmış.Sonra o yetkin insan, o alime şevkat edip şoyle demiş:

“Oğlum gel sana bunun cevabını vereyim de evine, zevcene don ve omrun oldukca bize hayırla dua et. Şunu kesinlikle bil ki, butun ilim ve amellerin, her mÂrifet ve kemÂlin aslı sabırdır, bunlar ancak sabırla kazanılır. Tahammul ve teenni de sabra dahildir. Eğer her işte sabırlı olursan her turlu pişmanlıktan kurtulur ve iki alemde de her yonden saadete kavuşursun. Bu nefis cevheri sana oğretmek icin seni bir muddet alıkoydumsa, bunun kıymetini bilesin ve bunu kulağından cıkarmayıp, bu oğudu cok iyi muhafaza edesin ve asla unutmayasın diyedir.”

Bunun uzerine, o Âlim bu cevheri aldığından dolayı o zÂta dua edip rızasını almış ve ulkesinin yolunu tutmuş. Nihayet yatsıdan sonra evinin kapısına ulaşmış. O anda: “yirmi iki yıldan beri haber alamadığım evin kapısını vurmadan once pencereden şoyle bir bakayım, bunca zaman bu evde kim kalmış” diye duşunerek gizlice evin penceresinden iceriyi gozetlemiş. Bir de ne gorsun, kendi karısıyla genc bir erkek yanyana oturmuş mutlu bir şekilde sohbet ediyorlar. O an aklı başından gitmiş ve kendinden gecip pencereden bir okla tam o genci oldurecekken, son anda aklına sabır gelmiş. “İki yıl bekleyip de kazandığım cevheri acele edip kaybetmeyeyim, kapıya gideyim de o herifi oyle oldureyim” diye duşunmuş. Nihayet kendini tutup kapıyı calmış. İcerden o genc, “Kimsin?” diye sormuş, o da, “Bu evin eski sahibiyim” diye cevap vermiş. Karısı sesinden hemen onu tanıyıp sevincle, “Ac oğlum kapıyı ac, sen doğmadan once gurbete giden pederin geldi” diye bağırmış. Ofkesini yenip sabreden o alim, bu sozden o gencin kendi oğlu olduğunu anlamış. Boylece sabrın kerametini gormuş ve buyuk bir pişmanlıktan kurtulmuş. Sevincinden ona sabrı ihsan eden MevlÂ’ya hamdedip ovguler yukseltmiş. Omru boyunca sabra ozen gostererek mutlu olmuş, kendisine sabrı telkin eden o ustun ve ermiş insana dualar etmiş. Kendisi de buyuk bir Âlim olup Hanefi fıkhını genişletmiş. Kudûrî kitabını te’lîf eden bu zattır .

__________________