Cıkar Ağzından Baklayı Deyiminin Hikayesi

"Cıkar ağzından baklayi" deyimin hikayesini biliyormusunuz?

* Vaktiyle cok kufurbaz bir adam yaşarmış. Zamanla kendine
yakıştırılan kufurbazlık şohretine tahammul edemez olmuş. Soluğu bir tekkede almış ve durumu tekkenin şeyhine anlatıp sırf bu huyundan vazgecmek icin dervişliğe soyunmaya geldiğini soylemiş. Şeyh efendi bakmış,
adamın niyeti halis, geri cevirmek olmaz, matbahtan bir avuc bakla tanesi getirtmiş.
Bunlara okuyup ufledikten sonra yeni dervişe donup tembih etmiş:

*-Şimdi bu bakla tanelerini al. Birini dilinin altına, diğerlerini
cebine koy.
Konuşmak istediğin vakit bakla diline takılacak, sende kufur
etmeme isteğini hatırlayıp o an da soyleyeceğin kufurden gececeksin.
Bakla ağzında ıslanıp da erimeye başlayacak olursa cebinden yeni bir baklayı dilinin altına yerleştirirsin. *

*Adamcık şeyhinin dediği gibi tekkede kalıp kendini kontrol etmeye başlar.
Bu arada şeyh efendi de bir yere gidince onu yanından ayırmamaktadır.
Yağmurlu bir gunde şeyh ile derviş bir sokaktan gecerlerken bir evin penceresi hızla acılır ve gencten bir kız cocuğu başını uzatarak, *

*- Şeyh efendi, biraz durur musun?
Deyip pencereyi kapatır. Şeyh efendi soyleneni yapar, illa yağmur sicim gibi yağmaktadır.
Sığınacak bir sacak altı da yoktur. Ustelik nicin durdurulduğunu henuz bilmemektedir ve kız
da pencereden kaybolmuştur. Bir ara evin kapısına varıp kızın ne
istediğini sormak gecer icinden ve tam kapıya yoneleceği sırada kız tekrar pencerede gorunur ve, *

*- Şeyh efendi, der, birkac dakika daha bekleseniz...*

*Şeyh icinden "lahavle" cekse de denileni yapmamak tarikat adabına mugayir olduğundan biraz daha beklemeyi goze alır. O sıra da kufurbaz derviş kendi kendine soylenmeye başlamıştır.
Yağmurun şiddeti gittikce artmakta, bizimkiler de iliklerine kadar ıslanmaktadırlar. Nihayet pencere ucuncu kez acılır ve kız seslenir: *

*- Gidebilirsiniz artık!.. *

*Şeyh efendi merak eder ve sorar:*

*- İyi de evladım bir şey yok ise bizi nicin beklettin? *

*- Efendim, der kız, elbette bir şey var, sizi sebepsiz
bekletmiş değiliz. Tavuklarımızı kuluckaya yatırıyorduk. Yumurtaları tavuğun
altına koyarken bir kavuklunun tepesine bakılırsa pilicler de tepeli olur,
horoz cıkarmış. Annem sizi gecerken gordu de yumurtaları kuluckaya koydu.

*Munasebetsizliğin bu derecesi uzerine şeyh efendi,
*- Ulan derviş, der, cıkar ağzından baklayı!.

__________________