Zulkarneyn (a.s), olum endişesi ve nefs engelini aşmaya calışan bir kavme uğradı. Oradaki insanların elinde dunya serveti namına bir şey yoktu. Rızıklarını sebzeden temin ederlerdi. Sebzelerini korumakta cok ihtimam gosterirlerdi. Ayrıca bu kavimde herkes kendi mezarını kazar, hergun mezarını temizler ve ibadetlerini burada yapardı. Zulkarneyn (a.s.), bunların hukumdarlarını cağırttı.
Hukumdar:

"Ben kimseyi istemiyorum. Beni isteyen de yanıma gelir." dedi.

Zulkarneyn (a.s.), bu soz uzerine hukumdarın yanına giderek:

"Ben seni davet ettim, niye gelmedin?" dedi.

Hukumdar:

"Sana bir ihtiyacım yok, olsa gelirdim." cevabını verdi.

Bunun uzerine Zulkarneyn (a.s):
"Bu haliniz nedir? Sizdeki bu hali kimsede gormedim." deyince hukumdar:
"Evet biz altın ve gumuşe kıymet vermiyoruz. Cunku baktık ki, bunlardan bir miktar, bir kimsenin eline gecerse, bu sefer daha fazlasını isteyecek ve huzuru bozulacak. Onun icin dunyalık peşinde değiliz." dedi.

Zulkarneyn (a.s):

"Bu mezar nedir? Neden bunları kazıyor ve ibadetlerinizi burada yapıyorsunuz?" diye sordu.

Hukumdar:

"Dunyalık peşinde koşmamak icin bunu boyle yaptık. Mezarları gorup de oraya gireceğimizi hatırlayınca, her şeyden vazgeceriz." dedi.

Zulkarneyn (a.s.):

"Nicin sebzeden başka yiyeceğiniz yoktur? Hayvan yetiştirseniz, sutunden, etinden istifade etseniz olmaz mı?" dedi.

Hukumdar:
"Midelerimizin canlı hayvanlara mezar olmasını istemedik. Bitkilerle gecimimizi sağlıyoruz. Zaten boğazdan aşağı gectikten sonra hic birinin tadını alamayız." diye cevap verdi.

Osman Nuri, Mesnevi Bahcesinden Bir Testi Su

__________________