Adamın biri bir gun eşeğine buğday yukleyerek değirmene varır. Eşeğin sırtındaki buğday cuvallarını indirir indirmez eşek kacar ve kaybolur. Adam eşeğin peşine duşerek aramaya koyulsa Cuma namazını kacıracaktır.
Tam bu sıkışık anda adamın tarla komşusu cıkagelir ve der ki, “Bugun sulama sırası senindir; hemen git; nobetini kullanarak toprağına su ver. Sıranı kacırırsan bir daha nobet sana gelinceye kadar tarlanı sulayamazsın.“
Adamın biri bir gun eşeğine buğday yukleyerek değirmene varır. Eşeğin sırtındaki buğday cuvallarını indirir indirmez eşek kacar ve kaybolur. Adam eşeğin peşine duşerek aramaya koyulsa Cuma namazını kacıracaktır.
Tam bu sıkışık anda adamın tarla komşusu cıkagelir ve der ki, “Bugun sulama sırası senindir; hemen git; nobetini kullanarak toprağına su ver. Sıranı kacırırsan bir daha nobet sana gelinceye kadar tarlanı sulayamazsın.“
Adam, Cuma namazını kacırmamak icin kaybolmuş eşeğini aramaktan vaz gecmişken bu defa da başına tarla sulama derdi cıkar. Dunyalık gecim bakımından işlerin her ikisi de biri birinden muhimdir. Eşeğin peşine duşmezse hayvancağız tamamen kaybolabilir; ya da canavarların birine yem olur. Halbuki koylu eşeksiz gecinemez. Oteye beriye yuklerini kim taşıyacak ve neyin sırtına binerek yolculuğa cıkacak?
Tarla, zamanında ve duzgun aralıklarla sulanmadığı taktirde o yılki ekinler ya noksan olur. Ya da hic olmaz. Bu da bir koylu icin butun ev halkının o yıl aclıkla karşı karşıya kalması demektir. Ayrıca buğday cuvalları da değirmende kalmaktadır. Adamın sırasını bekleyip ekini oğutmesi ve onu evine goturmesi lazımdır ki karısı oğle yemeğine ekmek pişirebilsin.
Adam işlerin hangisine koşayım diye duşunup dururken Cuma namazının vakti gelip catar. Hemen hatırına varlıkların biricik sahibi Allah‘ın kesin emri gelir. “Cuma ezanı okunduğu zaman, dunyalık işlerinizi bırakarak Allah‘a ibadet etmeye koşunuz. Cumadan cıktıktan sonra işlerinize dağılarak helal yollardan geciminizin peşine duşunuz.“ Adam şoyle duşunur: “Az sonra yuce Allah‘ın kesin emri beni ibadet yerine cağıracaktır. Şu anda kafamı yoran dunyalık nimetlerle birlikte daha nice nimeti bana veren O değil midir? Ustun ve ortaksız bir gucun sahibi olarak, O verdiği nimetleri istediği anda geri alıp kulu caresizlik icinde cırıl cıplak bırakacağı gibi elden kacar gibi olan nimetleri tekrar kulunun eline ve emrine veremez mi? O halde tamam, herşey ne olursa olsun; ben Cuma namazına gidiyorum.“ Bu kesin karardan sonra saydığımız butun sıkışık işlerini yuzustu bırakarak camiye koşar. Dunya işlerinin kafa yoran duşuncelerinden sıyrılarak Allah‘ın evine gider.
Hatibin okuduğu hutbeyi can kulağıyla dinlerken, hafta icinde yaptığı gunahları bir bir aklından gecirir; daha onceki Cuma namazından cıkarken artık gunah işlemiyeceğine gonulden soz verdiği halde sozunu tutamıyarak yaptığı dine aykırı hareketlerden oturu yureğinde derin bir pişmanlık duyar. Esirgeyen ve bağışlayan Allah‘dan, her adımını O‘nun emrine uygun şekilde atamadığı icin samimi bir utanc duyar.
Pişmanlık ve utancının manevi gozyaşları ile gonlunu karartan gunah pasları silinir. Kalbinin bir hafta onceki o tatlı rahatlığa ve Allah (c.c.) huzurunda teslim olmuşluğa tekrar burunduğunu hisseder ve sevinir. Fakat bu sevincin yanında “Ya ibadetlerimi yuce Allah (c.c.) kabul etmezse; ya farkında olmadan ağır şekilde Allah‘ı gucendirecek bir gunah işliyor ve Allah‘ın yaygın esirgeciliğini kendimden uzaklaştırıyorsam“ diye icinde bir korku ve endişenin kıpırdadığı duyar. Sonra aklında gelir ki iyi bir mu‘min zaten her an Allah‘ın rahmetine guvenecek hem de O‘nun korkusunu hicbir an gonlunden cıkarmıyacak, bu iki duyguyu aynı anda taşıyarak kendini yolun doğrusu uzerinde tutacaktır.
O halde bu korkulu ve aynı zamanda umitli hali temiz bir mu‘minin ozlenen halidir. Sağlam bir mu‘mine yakışır duygu ve duşunceler taşıdığına ayrıca sevinir. Allah‘ın oz evinde O‘na bağlılıkların en samimisini sunarak Cuma namazını kıldıktan ve arınmış bir gonulle ibadet evinden cıktıktan sonra adam, evine varır.
Bir de ne gorsun!... Namazdan once kafasını yoran ve neredeyse Cumayı kacırmasına sebep olmak uzere bulunan butun işler, adeta kendiliğinden oluvermiştir. Eşeği eve donmuş, buğday oğutulmuş, tarlası da sulanmıştır. Yemek pişirip taze ekmek hazırlayan karısı sofrayı kurmuş kocasının camiden donmesini beklemekteydi. Karısına “Bu işler nasıl yoluna girdiğinden dolayı icinde katmerli sevinc duyar, ve karısı olanları anlatır; adamın birisi değirmene gitmişti, kendisinin sanarak bizim buğdayları oğutmuş, cuvalları evine getirince yanlışlık yaptığını anlamış ve bize gondermiş. Eşek az once kendiliğinden donerek eve geldi. Komşunun tarlasını doldurup taşan su, bizim tarlaya akarak toprağımızı sulamış ve işte işler gorduğun gibi yoluna girmiş.“
Adam bir yandan Allah‘a karşı, mu‘min kalabalığı ile birlikte samimi kulluk borcunu yerine getirip gonul rahatlığına kavuştuğundan oturu ote yandan namaz oncesi canını sıkan işler, zincirlemesine kendiliğinden yoluna girdiğinden dolayı ayrıca katmerli sevinc duyar, kullarının her işini yoluna koyan yuce Allah‘a şukurler ederek karısı ve coluk cocuğu ile birlikte sofraya oturur.
__________________
Eşeğini Kaybeden Koylu ve Cuma Namazı
Dini Bilgiler0 Mesaj
●30 Görüntüleme
- ReadBull.net
- Eğitim Forumları
- İslami Bilgiler
- Dini Bilgiler
- Eşeğini Kaybeden Koylu ve Cuma Namazı
-
12-09-2019, 21:02:32