The Flash

Cok zor durumdasınız cunku bomba patlamak uzere. Etkisiz hale getirme calışmalarınız komple beceriksizlikle sonuclandı. Artık bu binanın icindeki yuzlerce insanla birlikte oleceksiniz. Bombanın patlamasına bir saniye var! Kurtulmak imkansız!!! Ama o da ne? Kırmızı bir ışık gecti gozunuzun onunden. Bir ruzgar… Ve bir anda herkesle beraber dışarıda, cok uzaktasınız. Bir mermiden daha hızlı değil, cok daha hızlı koşan kahramanınız, kızıl kuyrukluyıldız, FLASH sizi kurtardı. FLASH, yani gercek ismiyle…
İşte orada işler karışıyor…
Hangi Flash?
Flash, gunumuzde her ne kadar “DC Comics’in hızlı koşan cocuğu” olarak bilinse ve başka bir numarası olmadığı sanılsa da aslında cizgi roman dunyasının en onemli karakterlerinden biridir. Ustelik pek cok Golden Age karakteri gibi tek bir karakterin ismi de değildir Flash. O yuzden Flash’ın gercek ismi okuduğunuz cizgi romanın yayın tarihine gore değişir.

Flash ailesi.
Gardner Fox’un yarattığı Flash isimli karakter ilk kez, daha sonra DC Comics ile birleşecek olan All American Publications’ın 1940’ta yayınladığı “Flash Comics #1”de Harry Lampert’in cizgileri ile hayat bulmuştur. Derginin ismi yanıltmasın. “Flash Comics” sadece Flash’ın maceralarının anlatıldığı bir yayın değildi. Ancak zaten o donemde herhangi bir kahramanın kendi ismini taşıyan bir dergi ile ortaya cıkması duşunulemezdi.
Lampert, ana teması “surat” olan Flash’ı tasarlarken gorsel olarak Roma mitolojisinde tanrıların habercisi olan ve insanustu hızlarda koşan Merkur’den etkilenmiştir. Bu orijinal tasarımında Flash’ın alamet-i farikası; yıldırımlı, kırmızı T-Shirt’u ve kafasına taktığı Merkur heykellerinden fırlamış kanatlı miğferdi. Daha sonra bu miğferin birinci dunya savaşı gazisi olan babasına ait olduğunu oğreniyorduk.

Orijinal Flash’ın boy gosterdiği ilk sayı ve esin kaynağı Mercury’nin heykeli.
Fox, Flash’ın, Superman gibi bir uzaylı veya Batman gibi super zengin bir fabrikator olmasını istemiyordu. Okuyucu karakterle kendini ozdeşleştirebilmeliydi. Boylece Flash’ın bir universite oğrencisi olmasına karar verildi.
Sert Suyun Hikmeti
Universite oğrencisi Jay Garrick kimya laboratuvarında calışırken canı sıkılır ve bir sigara yakmaya karar verir. İşte bu sırada kaza eseri sert su buharı soluyan kahramanımız birden bire insanustu hızlarda hareket edebilme yetisine kavuşur.
Evet… Sert su… Yani pH oranı yuksek su herhalde… Bu mantıkla İstanbul’da yaşayan herkesin ışık hızında hareket etmesi gerektiğinin farkındayım. Ote yandan radyoaktiviteye maruz kalmış bir orumcek tarafından ısırılırsanız en kotu ihtimalle cilt kanseri olacağınızı duşunursek buralara cok da takılmamak lazım.

Orijinal Flash; Jay Garrick
Garrick’in gucleri ve tarzı ilk başta tam oturmamıştır. Oncelikle cok hızlı hareket etme ve super hızlı reflekslere sahip olmayla sınırlı olan guclerine titreşim gucu sonradan eklenecektir. Jay Garrick, ilk başta pek cok super kahraman icin onemli olan gizli kimlik kavramına da pek itibar etmemiştir. Karakterin bu ilk halinde yuzunde bir maske yoktur ve cumle alem Jay Garrick’in suclularla savaşan super kahraman olan Flash olduğunu bilir. Sonraları bu durum değişmiş ve Garrick yuzunu titreştirerek kimliğini saklamaya başlamıştır. Ancak maske kavramı halen ortada yoktur.
Flash kısa surede populer bir kahraman olur. Bu başarıyı elbette karakterin ozelliklerine bağlayabiliriz. Ancak yıl ve yayın evi itibariyle Flash’ın doğru zamanda doğru yerde olduğunu soylemek de yanlış olmaz.
Aynı Evrendeki Kahramanlar
Cizgi roman dunyasında bu noktaya kadar super kahramanların birbirleri ile etkileşime gectiği hikayeler hic yazılmamıştır. Bu kahramanların birbirlerinden ayrı evrenlerde yaşadığı acıkca telaffuz edilmemiş olsa da karakterlerin ve hikayelerin birbirlerinden bağımsız, izole evrenlerde gectiği ima edilmekteydi. Donemin en yaratıcı yazarlarından olan Gardner Fox’un aklına Flash’tan sonra gelen fikir ise yayın evinin en onemli kahramanlarını tek bir dergide buluşturmaktı. Boylece farklı okuyucuların sevdiği karakterlerin bir arada olduğu maceralar yazılabilecek ve sonuc olarak ortaya cıkan dergi ciddi satış rakamlarına ulaşacaktı. Bu yolda ilk adım da bugun cizgi roman tarihinin en onemli eserlerinden olan “All-Star Comics #3”te atılmıştır.

All Star Comics #3 – Justice Society of America’nın kuruluşu
Fox, bu dergide ilk defa pek cok super kahramanın bir araya geldiği bir ekibin maceralarını anlatmaya başlar. Ekibin uyeleri Green Lantern, Sandman, Hawkman, Atom, Doctor Fate, Hourman, Spectre ve adamımız Flash’tır. Bu muhteşem ekibin ismi ise Justice Society of America. Yani Flash Superman’den de Batman’den de once bir super kahraman takımının kurucu uyesi olmuş ve super kahramanların aynı evrende yaşadığının anlatıldığı ilk hikayede rol almıştır.
Yukselişi durdurulamayan kahramanımızın hayranlarını tatmin etmek icin 1941 yılında “All-Flash” isminde sadece Flash’ın maceralarını anlatan dergi piyasaya cıkar. Jay Garick bu yıllarda JSA uyelerinden ozellikle Green Lantern ile yakın bir dostluk kurarak tum diğer super kahramanlar gibi ikinci dunya savaşında ozgur dunyayı kotulerden korur. Ne var ki 1945’te altın cağ super kahramanlarının başına gelen en kotu şey olur. İkinci dunya savaşı biter.

All-Flash #1, #8 ve #29 kapakları
İkinci dunya savaşının eğlence sektoru ve sanat uzerindeki etkisi uzerine ayrı bir kitap yazılabilir. Dolayısıyla burada bu konuyu derinlemesine incelemenin bir anlamı olmadığını duşunuyorum. Ancak savaş sırasında kahramanlık oykuleri ile komik ve eğlencelik cizgi romanlardan hoşlanan okuyucunun zevklerinin savaş sonrasında hızla değiştiğini belirtmekte fayda vardır. Bugun İngilizce’de cizgi romanlara hala “Comics” denmesinin sebeplerinden bir tanesi de savaş boyunca guldurmeye yonelik sanatın populer olmasıdır. Ancak belki de dunyanın tek gercek super kotusu olan Adolf Hitler’in yenilmiş olduğu bir cağda artık super kahramanlara gerek kalmamıştır.
Komunist Kırmızısı Kostum
Popularitesi hızla azalan super kahramanlar kervanına katılan Flash’ın kendi dergisi “All-Flash” 1948, “Flash Comics” ise 1949’da yayından kaldırılır. Justice Society of America’nın maceralarının anlatıldığı “All-Star Comics” ise ancak 1951 yılına kadar dayanabilir. Bu son maceralarda, haksız da olsa, komunistlikle suclanan JSA uyeleri arasında kızıl t-shirtu ile Flash da vardır. “All-Star Comics #57” hem Jay Garick’in emeklilik sayısı hem de bir bakıma Amerikan cizgi roman tarihinde Altın Cağ dediğimiz donemin sonu olur. Zira artık super kahramanların modası gecmiştir.

Super kahramanların yeniden populer olmasını sağlayan Showcase’in ilk 3 sayısı
1956 yılına geldiğimizde DC Comics yetkilileri altın cağı mumla aramaktadır. Cizgi roman sanatının olmeye yuz tuttuğuna inanmayan DC Comics bu yılın Mart ayında “Showcase” adında yepyeni bir dergi yayınlamaya başlar. Dergide daha evvel hic denenmemiş, yeni kahramanların tek seferlik maceraları yayınlanacak ve bu karakterler bir nevi test edilecektir. Amac “Showcase”de ilgi ceken yeni karakterlerden yeni cizgi roman trendlerini bulabilmektir. İlk uc sayıda pek kayda değer bir başarı sağlanmasa da Ekim ayında yayınlanan dorduncu sayıda Robert Kanigher tarafından yaratılan ve Carmine Infantino’nun cizgileri ile hayat bulan yepyeni bir kahraman cizgi roman dunyasına bomba gibi duşer. Bu kahramanın ismi ise Flash’tır.
Kafalar yeterince karıştı mı?
Flash, Cizgi Romanları Kurtarıyor
Aslında Flash’ı baştan yaratma fikri editor Julius Schwarz’a aittir. Ona gore kahramanların modası gecmemiş ama eldeki kahramanlar değişen dunyaya uyum sağlayamamıştı. DC Comics’ın bazı kahramanlar konusunda tasarım tahtasına geri donup yeni şeyler duşunmesinin vakti gelmişti. Bu projenin ilk halkasını hayata gecirmekle gorevlendirilen Kanigher’in ilk işi altın cağ evreni ile yeni Flash’ın ilgisini koparmak oldu. Bu yeni Flash sadece eskisinin kıyafetini giyen birisi olamazdı. Sil baştan calışmak ve eski hikaye devamlılığını cope atmak gerekiyordu. Bu yuzden Jay Garrick’in hikayesi rafa kaldırılmalıydı.
Kanigher’e gore Flash’ın orijinal hali oldukca sorunluydu. Her şeyden once bir universite oğrencisinin sucla savaşmaya başlaması ile ilgili gerekceler oldukca zayıftı. Ote yandan Infantino ise karakterin gorsel tasarımını sevmiyordu. Ozelikle o miğfer cok aptalca geliyordu. Bu nedenle ilk iş olarak Flash’ın kostumunu baştan tasarladı. Miğfer yerine kafayı kaplayan maske geldi, kanatlar ufaltıldı ve hepsinden onemlisi pantolon ve t-shirt yerine tum vucudu kaplayan sarı yıldırımlı klasik kostum geldi. Ve elbette o meşhur amblem. Bir başka değişle bugun bildiğimiz Flash imajının yaratıcısı Carmine Infantino’dur.

Showcase #4 – Yeni Flash, Barry Allen’ın okuyucuyla tanıştığı sayı
Yeni Flash, bir kriminologdu. Kanigher boylece bir taşla iki kuş vurmayı duşunmuştu. Karakterin bilim adamı yonu hem kendisi hem de duşmanları ile ilgili gizemleri araştırıp anlamasını, polis yonu ise işlenen suclardan daha kolay haberdar olmasını sağlayacaktı. Yağmurlu bir gecede laboratuvara isabet eden bir yıldırım sonucu guclerine kavuşan bu yeni Flash’ın ismi ise Kanigher’in en sevdiği iki talk show sunucusu, Barry Gray ve Steve Allen’ın birleşiminden oluşmuştu.
Barry Allen…
Flash Hayranı Flash
Barry, Jay’in aksine maskeli bir kahramandı. Onun yaptığı hataları yapmıyordu ama ona layık olmaya calışıyordu. Peki Barry Allen, Jay Garrick’i nereden tanıyordu? Elbette ki cizgi romanından… Yanlış duymadınız. Barry Allen’in dunyasında Jar Garrick, Flash isimli cizgi romanın kahramanıydı. Surekli her yere gec kalan ve bu nedenle nişanlısı Iris West ile surekli kavga eden adamımız yıldırım nedeniyle super hızlı hareket etme guclerine kavuşunca ismini ve imajını yaratırken en sevdiği hayali kahraman Jay Garrick’ten esinlenmişti. Kafalar yeterince karıştı mı? Daha durun…
Yeni Flash, o kadar başarılı olur ki, DC Comics’i populerliği azalan diğer kahramanları da aynı şekilde yenileme yoluna goturur. Bu sayede super kahramanlar cizgi roman dunyasına geri doner ve cizgi romanın gumuş cağı başlar.

50’li yıllardan Flash kapakları
Mart 1959’da “Flash Comics” bu yeni kahramanın maceraları ile kaldığı yerden, yani 105’inci sayıdan itibaren yeniden yayınlanmaya başlar. Cizer Carmine Infantino ve yazar John Broome ikilisi Flash’ı yeniden tanımlayan hikayeleri yaratırlar. Gorilla Grodd, Pied Piper, Mirror Master, Professor Zoom ve Abra Kadabra gibi klasik Flash kotuleri bu seride yaratılır ve ilk kez 1957 tarihli “Showcase #8”de gozuken baş kotu Captain Cold’a katılırlar.
Kotu adamlar icin genelde ayrı yazılar yazıyoruz ama Flash’ın kotulerine ozel bir yer ayırmak gerekir. Kendilerine Rogues diyen bu kadro diğer super kotulerden kendilerine has ahlak anlayışı ile ayrılırlar. Captain Cold kotuluk icin kotuluk yapmaz. O sadece cok iyi ve cok zeki bir hırsızdır. Diğer super kotuler gibi felaketler yaratmak bir yana, tek bir adamı oldurmek bile Rogue onuruna yakışmayan bir şeydir. Beceriksizliktir ve utanmazlıktır… Captain Cold’un adamları asla o seviyeye inmezler.
Hayır, O Reed Richards Değil!
Ote yandan Flash’ın dostları da artmakta ve hikayedeki karakter sayısı da coğalmaktadır. 1959 tarihli “The Flash #110” sayesinde Wally West ile tanışırız. Barry’nin sevgilisi Iris’in yeğeni olan Wally bir gun kahramanımızın calıştığı Central City polis laboratuvarında takılırken, garip ama gercek, Barry’yi Flash’a donuşturen kaza bu sefer Wally’nin başına gelir. Aşağı yukarı Barry ile aynı guclere kavuşan Wally, bundan sonra “Kid Flash” ismini alarak kotulerle savaşında kahramanımıza yardımcı olacaktır.

Wally West’in birebir aynı (!) şekilde guclerini kazandığı sahneler.
1960 tarihli “The Flash #112” cizgi roman tarihinin en talihsiz karakterlerinden birinin doğumuna sahne olur. Flash’a yan karakter yaratmaya calışan DC editorlerinden Julius Schwarz, Quality Comics’in Plastic Man isimli, vucudunun her yerini istediği gibi uzatıp esnetme gucune sahip karakterini araklayarak “Elongated Man”i yaratır. Oysa ki bu araklamaya hic gerek yoktur. Cunku Schwarz’ın sonradan oğrendiği uzere DC Comics zaten 1956 yılında Quality Comics’i ve butun karakterlerini satın almıştır. İşin acısı, Stan Lee de bunu bilmiyordu ve Kasım 1961’de bir Elongated Man kopyası olan Reed Richards, cizgi roman sayfalarında belirecek ve kaderin bir cilvesi sonucu taklidin taklidi olan Reed Richards, Plastic Man’den de Elongated Man’den de daha meşhur olacaktı.

Bahtsız kahraman Elongated Man
Daha durun demiştim ya. Kafa karıştırma zamanı şimdi geldi işte.
Oncelikle Flash’ın guclerinin daha belirgin olduğu bir donemde olduğumuzu belirtmemiz gerekir. Her şeyden once Flash dunyanın en hızlı insanıdır. Işıktan daha hızlı koştuğu ima edilir. Flash ayrıca kendisi de dahil olmak uzere pek cok objenin molekullerini cok hızlı titreştirebilir. Bu ona objelerin icinden gecme yeteneği verir. Ancak bunların hicbiri Flash’ın en enteresan gucu değildir.
Paralel Evrenlere Yolculuk
Flash gerceklikler arası uzay zaman duvarını aşacak kadar hızlı koşabilir. Ve burada işler cok ama cok karışır.
Gardner Fox’un yazdığı 1961 tarihli “Flash #123”te yer alan “Flash of Two Worlds” isimli macera o donemde Flash adına değil tum cizgi roman tarihi acısından onemli bir eserdir. Bu hikayede Iris’in duzenlediği yardım amaclı bir gosteride gec kalan sihirbazın yerine cocukları eğlendirmeye calışan kahramanımız Barry, titreşim gucunu kullanarak gorunmez olmaya calışınca aniden kendini cizgi romanlardan tanıdığı Keystone City’de bulur. Bu tuhaf paralel gerceklikte Flash, Barry’nin bir cizgi roman kahramanı olarak tanıdığı Jay Garrick’tir. Guc birliği yapan iki Flash, eski Flash kotulerinden Thinker, Fiddler ve Shade’i durdurmaya calışırlar.

Alternatif evren kavramının ilk cıktığı sayı
“Flash of Two Worlds” pek cok acıdan cizgi roman dunyasında devrim yaratan bir hikayedir. İlk defa bu dergide karşılaşırız paralel evrenler ve multiverse kavramı ile. DC daha sonra Jay Garrick gibi altın cağda var olan kahramanların hepsinin Earth 2 adındaki bu paralel evrende var olduğunu acıklar. Bundan sonra ana evren ve Earth 2 arasındaki ortak maceralar gelenek olur. Ustelik bu ileride hem DC hem de Marvel’e kendi evrenlerini değişik şekillerde yorumlama şansı verecektir. Aynı zamanda yine bu macerada Flash’ın gerceklik değiştiren guclerine ciddi bir şekilde tanık oluruz. Superman ne kadar guclu olursa olsun, gercekliği temellerinde değiştirebilen ve sarsabilen Flash gunumuzde de olduğu gibi DC evrenini kokunden sallayan en onemli olayların odak noktası olmuştur.
John Broome’un usta kalemi ile şekillenen Flash’ın o donemdeki diğer super kahramanlardan en farklı olan ozelliklerinden biri de kostumunu icine giymemesidir. Profesor Ira West tarafından tasarlanan ve son derece hafif olan kostum Barry’nin yuzuğunun icine sığacak kadar incedir. Gerektiğinde yuzukten cıkan bu kıyafet aynı zamanda kahramanımızı yuksek hızlarda hareket etmenin zararlarına karşı da korur. Yuksek hız derken tam neden bahsediyoruz peki?
Superman mi Flash mı Daha Hızlı?
Flash’ın tam olarak ne kadar hızlı gittiği hicbir zaman acıklanmamıştır. Kimi maceralarda sesten on kat daha hızlı, kimi maceralarda ise ışıktan on kat daha hızlı koşabildiği soylenir. John Broome’a gore Flash belli ki akla zarar bir hızda gitmektedir. İlk kez 1961 yılında “The Flash #125”te karşımıza cıkan kozmik koşu bandı kahramanımızın zamanda yolculuk yapabilecek kadar hızlı koşmasına izin veren bir cihaz olarak uzun sure Flash hikayelerinin onemli bir oğesi olarak kalmıştır.

Aslında hızla ilgili soru biraz da Superman ile ilgilidir. Sonucta Flash’ın dunyanın en hızlı insanı olduğu aşikardır. Ancak Kal-El insan değildir.
Okuyucular uzun sure bu iki kahraman yarış yapsa hangisinin kazanacağını tartışır. Soru 1967 tarihli “Superman #199”da cevap bulacak gibi olur. Kimsesiz cocuklara yardım toplama amaclı bir yarışta dunyanın cevresini uc kere donecek olan kahramanlarımız tartışmalara son noktayı koyacaktır. Ne var ki yarışı bilerek ve isteyerek berabere bitirirler. Zira yarış berabere bittiğinde tum bahisler icin yatırılan tum paralar da kimsesizlere bağışlanacaktır. Asil bir amac olsa da pek cok acıdan dolandırılmış olduğumuzu soyleyebiliriz gibime geliyor. Aynı sene yayınlanan “Flash #175”te karşılaştığımız kumarbaz uzaylılar tarafından zorla tekrar yarıştırılan kahramanlarımız bu sefer yarışın ortasında yarışmaktan vaz gecip uzaylıları dovmeye karar verince yine oğrenemeyiz kimin daha hızlı olduğunu.

En nihayetinde 1970 yılında “World’s Finest”ın 198. ve 199. sayılarında dunyayı kurtarmak icin yarışan kahramanlarımızdan Flash’ın birinci olduğunu goruruz. Bundan sonraki butun yarışları da Flash kazanır. Bir başka değişle DC evrenindeki en hızlı varlık Flash’tır.
Tum bu olaylar sırasında Kid Flash da Teen Titans’ın kurucu uyesi olarak maceralarına devam etmektedir. Onceleri Barry Allen ile aynı kostume sahip olan Kid Flash’ın kıyafeti “The Flash #135”te değişip kendine has sarı temasına kavuşur. “Bize ne Flash’ın yancısından?” diye soracak olursanız buyuk hata yaparsınız. Zira 1985 ve 1986 yılları arasında yayınlanan Marv Wolfman’ın kaleme aldığı meşhur Crisis on Infinite Earths sonrasında Barry Allen dunyayı kurtarırken olur. (ya da olur gibi olur… ama… uzun hikaye)
Daha Gucsuz, Yepyeni Bir Flash
Bunun uzerine Wally West’in buyume vakti gelmiştir. Yine Barry’nin kostumunu giyen Wally West artık yeni Flash olur.

Barry Allen’in olumu(!)
“Crisis On Infinite Earths” aslında civisi cıkan DC evrenini toparlama amaclı bir macera veya bir nevi resetleme aktivitesi olarak duşunulebilir. Zira seksenlere gelindiğinde DC Comics kahramanlarının guc seviyeleri cılgın noktalara varmıştır. Bu gidişe bir dur deyip guc setlerini tekrar tanımlamanın vakti coktan gelmiştir.
Wally West, Barry Allen’dan cok daha gucsuz bir Flash’tır. Işıktan değil ancak sesten daha hızlı koşabilir. Ustelik tıpkı CW’de yayınlanan dizide olduğu gibi bu kadar hızlı koşmak korkunc bir enerji tuketmesine sebep olur. Bu nedenle cok fazla yemek yemesi gerekir. Tum bu değişikliklere karşın yeni Flash onceleri eskisi kadar populer olmaz. Wally West’i tanımlayacak pek bir ozellik yoktur. Bir donem zengin olan Wally’nin kostumu de doksanlarda sıkca değişir. Ancak kuşkusuz ki hem Wally West hem de genel olarak Flash hikayelerine en buyuk katkı Mark Waid’den gelmiştir.

Wally West’in bayrağı devralması
Waid oncelikle Flash’ın hızını eski seviyesine getirmekle kalmayıp aynı zamanda Wally West’e ozgu bir takım gucler yaratır. Flash artık başka objelerin hızlarını sıfıra indirebilmekte ve meşhur sonsuz kutle yumruğunu kullanabilmektedir. Ancak Waid’in en hikayeye en buyuk katkısı Speed Force kavramıdır.
Use The Speed Force Wally
Boylece ilk defa Wally West zamanında hızlı koşan tum DC kahramanlarının guc kaynağı olan Speed Force ile tanışırız. Speed Force, evrenin temel taşlarından biri, boyutlar arası bir enerji ve hız kavramının vucuda geldiği boyuttur. Tum Flash’lar bu boyutla temas halindedir.
Seksenli ve doksanlı yılların Flash’ı Wally West bu donemde ozellikle Mark Waid ve Geoff Johns sayesinde cok sevilen bir karakter olur. Waid, 1994 yılında son derece karışık bir macera sonunda “The Flash #91”de bizi Barry Allen’in 30. Yuzyıldan gelen torunu Bart Allen’la da tanıştırır. Zamanda geriye gelen Bart da super hızlı koşma yeteneğine sahiptir. Buna yetenek yerine hastalık desek daha doğru aslında. Bart’la ilk karşılaştığımızda bu karakter sadece iki yaşındadır ama hızlı metabolizması yuzunden bedeni yaşlanmıştır. Wally, Bart’ı tedavi edince otuzuncu yuzyıldan gelen torunumuz da maceralarını bildiğimiz sevdiğimi kahramanlarla birlikte yaşamaya başlar.

Wally West ve Bart Allen
Once Impulse sonra Kid Flash ve sonra… Evet bildiniz:
Flash…
Cunku “Infinite Crisis” sonrasında başka bir evrende emekliye ayrılan Wally yerine artık Bart gececektir. Bart Allen’ın Flash’lık kariyeri nispeten kısa surecektir zira okuyucular Bart’ı Wally kadar sevmezler. Geoff Johns’un cabaları ile pek cok macerada konuk olarak gozuken eski Flash’ların ardından 2009 yılında Barry Allen geri doner. Bu geri donuşun tek bir amacı vardır. Flashpoint isimli yeni bir resetleme aktivitesi.
2011 yılında New 52 ile tum Flash tarihi yeniden yazılır. Artık Barry Allen tek gercek Flash’tır.
Televizyondan Sinemaya Koşmak
DC Comics’in en onemli karakterlerinden biri olmasına karşın Flash sinemada asla boy gostermemiştir (The Lego Movie sayılmazsa). Cizgi filmleri bir kenara koyarsak kahramanımızın televizyonda ilk belirdiği an 1979 tarihli Legends of the Superheroes isimli iki bolumluk dizidir. NBC’de yayınlanan bu dizi icin Superman ve Wonder Woman’ı kullanamayan yapımcılar diğer DC Comics kahramanlarına yonelmiş ve Rod Haase tarafından canlandırılan Flash da bunlardan biri olmuştur.

Rod Haase ve John Wesley Shipp
Televizyonda ilk Flash dizisi ise 1990 yılında CBS’te yayınlanmaya başlar. John Wesley Shipp’in canlandırdığı bu Flash’ın ismi Barry Allen olmasına karşın hikayesi Wally West’in başına gelenleri hatırlatır. Dizide ilginc bir oğe de Barry’nin Jay ismindeki kardeşidir. Yayınlandığı tarihlerde The Simpsons ve Cosby Show ile kapışan dizinin izlenme oranları duşmeye başladığında CBS pek cok unlu aktorle anlaşarak diziyi kurtarmaya calışır. Ancak Mark Hamill’in oynadığı Trickster bile diziyi kurtarmaya yetmez. The Flash dizisi iki sezon sonunda yayından kaldırılır.
1997 yılına geldiğimizde CBS bu sefer Flash’ın yanına başka kahramanlar da koyarak bir Justice League of America dizisi dener. Barry Allen’in Kenny Johnston tarafından canlandırıldığı dizi pilot aşamasını gecemez.
2003 yılında Warner Bros yeni bir Flash dizisi icin kolları sıvar. Ancak dizinin son derece tuhaf bir hikayesi vardır. Flash, Gotham’da oturmakta ve super hızı ile zamanda geriye giderek ceşitli sucluları yakalamaktadır. Bu dizi de sadece proje olarak kalır.

Kenny Johnston ve Kyle Gallner
2004 yılında ise kahramanımızın imdadına Smallville yetişir. Diziye dorduncu sezonda katılan Flash hicbir zaman Green Arrow gibi devamlı bir karakter olmasa da Smallville evreninde onemli bir karakter olur. Bu noktada Kyle Gallner tarafından canlandırılan bu karakterin isminin Bart Allen olduğunu belirtmemiz gerekir. Bart’ı birden fazla sahte kimlik kullanırken goruruz. Bu kimliklerdeki isimler ise tanıdıktır: Jay Garrick, Barry Allen ve Wally West…
Son olarak Grant Gustin’in canlandırdığı Barry Allen’i 2013 yılında ilk defa Arrow dizisinde goruruz. Aslında gizli bir pilot olarak kullanılan iki bolum sonunda izleyiciler tarafından cok beğenilen karakter 2014 yılında kendi dizisine kavuşur. Barry ve Wally arasında ozellikleri olan bu Flash temelde Barry Allen’a daha yakındır.

Grant Gustin ve Ezra Miller
Kahramanımızın sinema perdesinde ilk gorunuşu ise oyle gozukuyor ki 2018 yılında The Flash filminde olacak. Ezra Miller’in canlandıracağı Barry Allen, elbette ki daha once vizyona girecek DC filmlerinde gozukebilir.
En Onemli DC Kahramanı
Tum super kahramanlar icerisinde Flash’ın yeri ayrıdır. Onun yıkılmaz ahlak anlayışı ne Superman gibi tuhaf ne de Batman gibi akli dengesi tartışmalı bir mahiyette tezahur eder. Barry Allen başta olmak uzere tum Flash’lar işin ozunde gunahları ile sevapları ile… iyidirler. Flash’ın ahlak anlayışı bir kanuna dayanmaz. Aynı şekilde iyi adamlığı da ozel bir sebepten değildir.
Barry Allen ozenilesi derecede iyi bir adamdır, cunku adamın doğası boyledir. Bu konudaki en carpıcı lafı belki de “Justice #6”da Batman soyler. Der ki: “Ailem gozlerim onunde katledilmeseydi muhtemelen Barry gibi bir adam olurdum”.
Gunumuzde DC Comics’in en onemli kahramanları kimdir sorusuna genelde uc isimle cevap verilir. Superman, Batman ve Wonder Woman. Ama aslında unutulan şey Flash’ın DC Comics evrenindeki en onemli karakter olduğudur. Onun maceraları cağları kapar, acar. Onun başına gelen olaylardan dolayı evrenler değişir. İlk super kahraman grubunun kurucu uyesidir, paralel evren kavramını bize tanıtan ilk kahramandır.

Big Bang Theory’nin unutulmaz sahnelerinden biri
Ve hepsinden onemlisi, cizgi roman dunyasında hicbir kahramanın ulaşamayacağı bir başarıya imza atmış ve super kahraman cizgi romanlarını kurtarmıştır. Bir başka değişle…
Flash, kahramanlar kahramanıdır.
Flash hakkında daha fazla bilgi icin bolumumuzu takipte kalın.
frmtr.com/the-flash
Sinema filmi hakkındaki bilgiler icin The Flash [2018]
Kaynak

Cok zor durumdasınız cunku bomba patlamak uzere. Etkisiz hale getirme calışmalarınız komple beceriksizlikle sonuclandı. Artık bu binanın icindeki yuzlerce insanla birlikte oleceksiniz. Bombanın patlamasına bir saniye var! Kurtulmak imkansız!!! Ama o da ne? Kırmızı bir ışık gecti gozunuzun onunden. Bir ruzgar… Ve bir anda herkesle beraber dışarıda, cok uzaktasınız. Bir mermiden daha hızlı değil, cok daha hızlı koşan kahramanınız, kızıl kuyrukluyıldız, FLASH sizi kurtardı. FLASH, yani gercek ismiyle…
İşte orada işler karışıyor…
Hangi Flash?
Flash, gunumuzde her ne kadar “DC Comics’in hızlı koşan cocuğu” olarak bilinse ve başka bir numarası olmadığı sanılsa da aslında cizgi roman dunyasının en onemli karakterlerinden biridir. Ustelik pek cok Golden Age karakteri gibi tek bir karakterin ismi de değildir Flash. O yuzden Flash’ın gercek ismi okuduğunuz cizgi romanın yayın tarihine gore değişir.

Flash ailesi.
Gardner Fox’un yarattığı Flash isimli karakter ilk kez, daha sonra DC Comics ile birleşecek olan All American Publications’ın 1940’ta yayınladığı “Flash Comics #1”de Harry Lampert’in cizgileri ile hayat bulmuştur. Derginin ismi yanıltmasın. “Flash Comics” sadece Flash’ın maceralarının anlatıldığı bir yayın değildi. Ancak zaten o donemde herhangi bir kahramanın kendi ismini taşıyan bir dergi ile ortaya cıkması duşunulemezdi.
Lampert, ana teması “surat” olan Flash’ı tasarlarken gorsel olarak Roma mitolojisinde tanrıların habercisi olan ve insanustu hızlarda koşan Merkur’den etkilenmiştir. Bu orijinal tasarımında Flash’ın alamet-i farikası; yıldırımlı, kırmızı T-Shirt’u ve kafasına taktığı Merkur heykellerinden fırlamış kanatlı miğferdi. Daha sonra bu miğferin birinci dunya savaşı gazisi olan babasına ait olduğunu oğreniyorduk.

Orijinal Flash’ın boy gosterdiği ilk sayı ve esin kaynağı Mercury’nin heykeli.
Fox, Flash’ın, Superman gibi bir uzaylı veya Batman gibi super zengin bir fabrikator olmasını istemiyordu. Okuyucu karakterle kendini ozdeşleştirebilmeliydi. Boylece Flash’ın bir universite oğrencisi olmasına karar verildi.
Sert Suyun Hikmeti
Universite oğrencisi Jay Garrick kimya laboratuvarında calışırken canı sıkılır ve bir sigara yakmaya karar verir. İşte bu sırada kaza eseri sert su buharı soluyan kahramanımız birden bire insanustu hızlarda hareket edebilme yetisine kavuşur.
Evet… Sert su… Yani pH oranı yuksek su herhalde… Bu mantıkla İstanbul’da yaşayan herkesin ışık hızında hareket etmesi gerektiğinin farkındayım. Ote yandan radyoaktiviteye maruz kalmış bir orumcek tarafından ısırılırsanız en kotu ihtimalle cilt kanseri olacağınızı duşunursek buralara cok da takılmamak lazım.

Orijinal Flash; Jay Garrick
Garrick’in gucleri ve tarzı ilk başta tam oturmamıştır. Oncelikle cok hızlı hareket etme ve super hızlı reflekslere sahip olmayla sınırlı olan guclerine titreşim gucu sonradan eklenecektir. Jay Garrick, ilk başta pek cok super kahraman icin onemli olan gizli kimlik kavramına da pek itibar etmemiştir. Karakterin bu ilk halinde yuzunde bir maske yoktur ve cumle alem Jay Garrick’in suclularla savaşan super kahraman olan Flash olduğunu bilir. Sonraları bu durum değişmiş ve Garrick yuzunu titreştirerek kimliğini saklamaya başlamıştır. Ancak maske kavramı halen ortada yoktur.
Flash kısa surede populer bir kahraman olur. Bu başarıyı elbette karakterin ozelliklerine bağlayabiliriz. Ancak yıl ve yayın evi itibariyle Flash’ın doğru zamanda doğru yerde olduğunu soylemek de yanlış olmaz.
Aynı Evrendeki Kahramanlar
Cizgi roman dunyasında bu noktaya kadar super kahramanların birbirleri ile etkileşime gectiği hikayeler hic yazılmamıştır. Bu kahramanların birbirlerinden ayrı evrenlerde yaşadığı acıkca telaffuz edilmemiş olsa da karakterlerin ve hikayelerin birbirlerinden bağımsız, izole evrenlerde gectiği ima edilmekteydi. Donemin en yaratıcı yazarlarından olan Gardner Fox’un aklına Flash’tan sonra gelen fikir ise yayın evinin en onemli kahramanlarını tek bir dergide buluşturmaktı. Boylece farklı okuyucuların sevdiği karakterlerin bir arada olduğu maceralar yazılabilecek ve sonuc olarak ortaya cıkan dergi ciddi satış rakamlarına ulaşacaktı. Bu yolda ilk adım da bugun cizgi roman tarihinin en onemli eserlerinden olan “All-Star Comics #3”te atılmıştır.

All Star Comics #3 – Justice Society of America’nın kuruluşu
Fox, bu dergide ilk defa pek cok super kahramanın bir araya geldiği bir ekibin maceralarını anlatmaya başlar. Ekibin uyeleri Green Lantern, Sandman, Hawkman, Atom, Doctor Fate, Hourman, Spectre ve adamımız Flash’tır. Bu muhteşem ekibin ismi ise Justice Society of America. Yani Flash Superman’den de Batman’den de once bir super kahraman takımının kurucu uyesi olmuş ve super kahramanların aynı evrende yaşadığının anlatıldığı ilk hikayede rol almıştır.
Yukselişi durdurulamayan kahramanımızın hayranlarını tatmin etmek icin 1941 yılında “All-Flash” isminde sadece Flash’ın maceralarını anlatan dergi piyasaya cıkar. Jay Garick bu yıllarda JSA uyelerinden ozellikle Green Lantern ile yakın bir dostluk kurarak tum diğer super kahramanlar gibi ikinci dunya savaşında ozgur dunyayı kotulerden korur. Ne var ki 1945’te altın cağ super kahramanlarının başına gelen en kotu şey olur. İkinci dunya savaşı biter.

All-Flash #1, #8 ve #29 kapakları
İkinci dunya savaşının eğlence sektoru ve sanat uzerindeki etkisi uzerine ayrı bir kitap yazılabilir. Dolayısıyla burada bu konuyu derinlemesine incelemenin bir anlamı olmadığını duşunuyorum. Ancak savaş sırasında kahramanlık oykuleri ile komik ve eğlencelik cizgi romanlardan hoşlanan okuyucunun zevklerinin savaş sonrasında hızla değiştiğini belirtmekte fayda vardır. Bugun İngilizce’de cizgi romanlara hala “Comics” denmesinin sebeplerinden bir tanesi de savaş boyunca guldurmeye yonelik sanatın populer olmasıdır. Ancak belki de dunyanın tek gercek super kotusu olan Adolf Hitler’in yenilmiş olduğu bir cağda artık super kahramanlara gerek kalmamıştır.
Komunist Kırmızısı Kostum
Popularitesi hızla azalan super kahramanlar kervanına katılan Flash’ın kendi dergisi “All-Flash” 1948, “Flash Comics” ise 1949’da yayından kaldırılır. Justice Society of America’nın maceralarının anlatıldığı “All-Star Comics” ise ancak 1951 yılına kadar dayanabilir. Bu son maceralarda, haksız da olsa, komunistlikle suclanan JSA uyeleri arasında kızıl t-shirtu ile Flash da vardır. “All-Star Comics #57” hem Jay Garick’in emeklilik sayısı hem de bir bakıma Amerikan cizgi roman tarihinde Altın Cağ dediğimiz donemin sonu olur. Zira artık super kahramanların modası gecmiştir.

Super kahramanların yeniden populer olmasını sağlayan Showcase’in ilk 3 sayısı
1956 yılına geldiğimizde DC Comics yetkilileri altın cağı mumla aramaktadır. Cizgi roman sanatının olmeye yuz tuttuğuna inanmayan DC Comics bu yılın Mart ayında “Showcase” adında yepyeni bir dergi yayınlamaya başlar. Dergide daha evvel hic denenmemiş, yeni kahramanların tek seferlik maceraları yayınlanacak ve bu karakterler bir nevi test edilecektir. Amac “Showcase”de ilgi ceken yeni karakterlerden yeni cizgi roman trendlerini bulabilmektir. İlk uc sayıda pek kayda değer bir başarı sağlanmasa da Ekim ayında yayınlanan dorduncu sayıda Robert Kanigher tarafından yaratılan ve Carmine Infantino’nun cizgileri ile hayat bulan yepyeni bir kahraman cizgi roman dunyasına bomba gibi duşer. Bu kahramanın ismi ise Flash’tır.
Kafalar yeterince karıştı mı?
Flash, Cizgi Romanları Kurtarıyor
Aslında Flash’ı baştan yaratma fikri editor Julius Schwarz’a aittir. Ona gore kahramanların modası gecmemiş ama eldeki kahramanlar değişen dunyaya uyum sağlayamamıştı. DC Comics’ın bazı kahramanlar konusunda tasarım tahtasına geri donup yeni şeyler duşunmesinin vakti gelmişti. Bu projenin ilk halkasını hayata gecirmekle gorevlendirilen Kanigher’in ilk işi altın cağ evreni ile yeni Flash’ın ilgisini koparmak oldu. Bu yeni Flash sadece eskisinin kıyafetini giyen birisi olamazdı. Sil baştan calışmak ve eski hikaye devamlılığını cope atmak gerekiyordu. Bu yuzden Jay Garrick’in hikayesi rafa kaldırılmalıydı.
Kanigher’e gore Flash’ın orijinal hali oldukca sorunluydu. Her şeyden once bir universite oğrencisinin sucla savaşmaya başlaması ile ilgili gerekceler oldukca zayıftı. Ote yandan Infantino ise karakterin gorsel tasarımını sevmiyordu. Ozelikle o miğfer cok aptalca geliyordu. Bu nedenle ilk iş olarak Flash’ın kostumunu baştan tasarladı. Miğfer yerine kafayı kaplayan maske geldi, kanatlar ufaltıldı ve hepsinden onemlisi pantolon ve t-shirt yerine tum vucudu kaplayan sarı yıldırımlı klasik kostum geldi. Ve elbette o meşhur amblem. Bir başka değişle bugun bildiğimiz Flash imajının yaratıcısı Carmine Infantino’dur.

Showcase #4 – Yeni Flash, Barry Allen’ın okuyucuyla tanıştığı sayı
Yeni Flash, bir kriminologdu. Kanigher boylece bir taşla iki kuş vurmayı duşunmuştu. Karakterin bilim adamı yonu hem kendisi hem de duşmanları ile ilgili gizemleri araştırıp anlamasını, polis yonu ise işlenen suclardan daha kolay haberdar olmasını sağlayacaktı. Yağmurlu bir gecede laboratuvara isabet eden bir yıldırım sonucu guclerine kavuşan bu yeni Flash’ın ismi ise Kanigher’in en sevdiği iki talk show sunucusu, Barry Gray ve Steve Allen’ın birleşiminden oluşmuştu.
Barry Allen…
Flash Hayranı Flash
Barry, Jay’in aksine maskeli bir kahramandı. Onun yaptığı hataları yapmıyordu ama ona layık olmaya calışıyordu. Peki Barry Allen, Jay Garrick’i nereden tanıyordu? Elbette ki cizgi romanından… Yanlış duymadınız. Barry Allen’in dunyasında Jar Garrick, Flash isimli cizgi romanın kahramanıydı. Surekli her yere gec kalan ve bu nedenle nişanlısı Iris West ile surekli kavga eden adamımız yıldırım nedeniyle super hızlı hareket etme guclerine kavuşunca ismini ve imajını yaratırken en sevdiği hayali kahraman Jay Garrick’ten esinlenmişti. Kafalar yeterince karıştı mı? Daha durun…
Yeni Flash, o kadar başarılı olur ki, DC Comics’i populerliği azalan diğer kahramanları da aynı şekilde yenileme yoluna goturur. Bu sayede super kahramanlar cizgi roman dunyasına geri doner ve cizgi romanın gumuş cağı başlar.

50’li yıllardan Flash kapakları
Mart 1959’da “Flash Comics” bu yeni kahramanın maceraları ile kaldığı yerden, yani 105’inci sayıdan itibaren yeniden yayınlanmaya başlar. Cizer Carmine Infantino ve yazar John Broome ikilisi Flash’ı yeniden tanımlayan hikayeleri yaratırlar. Gorilla Grodd, Pied Piper, Mirror Master, Professor Zoom ve Abra Kadabra gibi klasik Flash kotuleri bu seride yaratılır ve ilk kez 1957 tarihli “Showcase #8”de gozuken baş kotu Captain Cold’a katılırlar.
Kotu adamlar icin genelde ayrı yazılar yazıyoruz ama Flash’ın kotulerine ozel bir yer ayırmak gerekir. Kendilerine Rogues diyen bu kadro diğer super kotulerden kendilerine has ahlak anlayışı ile ayrılırlar. Captain Cold kotuluk icin kotuluk yapmaz. O sadece cok iyi ve cok zeki bir hırsızdır. Diğer super kotuler gibi felaketler yaratmak bir yana, tek bir adamı oldurmek bile Rogue onuruna yakışmayan bir şeydir. Beceriksizliktir ve utanmazlıktır… Captain Cold’un adamları asla o seviyeye inmezler.
Hayır, O Reed Richards Değil!
Ote yandan Flash’ın dostları da artmakta ve hikayedeki karakter sayısı da coğalmaktadır. 1959 tarihli “The Flash #110” sayesinde Wally West ile tanışırız. Barry’nin sevgilisi Iris’in yeğeni olan Wally bir gun kahramanımızın calıştığı Central City polis laboratuvarında takılırken, garip ama gercek, Barry’yi Flash’a donuşturen kaza bu sefer Wally’nin başına gelir. Aşağı yukarı Barry ile aynı guclere kavuşan Wally, bundan sonra “Kid Flash” ismini alarak kotulerle savaşında kahramanımıza yardımcı olacaktır.

Wally West’in birebir aynı (!) şekilde guclerini kazandığı sahneler.
1960 tarihli “The Flash #112” cizgi roman tarihinin en talihsiz karakterlerinden birinin doğumuna sahne olur. Flash’a yan karakter yaratmaya calışan DC editorlerinden Julius Schwarz, Quality Comics’in Plastic Man isimli, vucudunun her yerini istediği gibi uzatıp esnetme gucune sahip karakterini araklayarak “Elongated Man”i yaratır. Oysa ki bu araklamaya hic gerek yoktur. Cunku Schwarz’ın sonradan oğrendiği uzere DC Comics zaten 1956 yılında Quality Comics’i ve butun karakterlerini satın almıştır. İşin acısı, Stan Lee de bunu bilmiyordu ve Kasım 1961’de bir Elongated Man kopyası olan Reed Richards, cizgi roman sayfalarında belirecek ve kaderin bir cilvesi sonucu taklidin taklidi olan Reed Richards, Plastic Man’den de Elongated Man’den de daha meşhur olacaktı.

Bahtsız kahraman Elongated Man
Daha durun demiştim ya. Kafa karıştırma zamanı şimdi geldi işte.
Oncelikle Flash’ın guclerinin daha belirgin olduğu bir donemde olduğumuzu belirtmemiz gerekir. Her şeyden once Flash dunyanın en hızlı insanıdır. Işıktan daha hızlı koştuğu ima edilir. Flash ayrıca kendisi de dahil olmak uzere pek cok objenin molekullerini cok hızlı titreştirebilir. Bu ona objelerin icinden gecme yeteneği verir. Ancak bunların hicbiri Flash’ın en enteresan gucu değildir.
Paralel Evrenlere Yolculuk
Flash gerceklikler arası uzay zaman duvarını aşacak kadar hızlı koşabilir. Ve burada işler cok ama cok karışır.
Gardner Fox’un yazdığı 1961 tarihli “Flash #123”te yer alan “Flash of Two Worlds” isimli macera o donemde Flash adına değil tum cizgi roman tarihi acısından onemli bir eserdir. Bu hikayede Iris’in duzenlediği yardım amaclı bir gosteride gec kalan sihirbazın yerine cocukları eğlendirmeye calışan kahramanımız Barry, titreşim gucunu kullanarak gorunmez olmaya calışınca aniden kendini cizgi romanlardan tanıdığı Keystone City’de bulur. Bu tuhaf paralel gerceklikte Flash, Barry’nin bir cizgi roman kahramanı olarak tanıdığı Jay Garrick’tir. Guc birliği yapan iki Flash, eski Flash kotulerinden Thinker, Fiddler ve Shade’i durdurmaya calışırlar.

Alternatif evren kavramının ilk cıktığı sayı
“Flash of Two Worlds” pek cok acıdan cizgi roman dunyasında devrim yaratan bir hikayedir. İlk defa bu dergide karşılaşırız paralel evrenler ve multiverse kavramı ile. DC daha sonra Jay Garrick gibi altın cağda var olan kahramanların hepsinin Earth 2 adındaki bu paralel evrende var olduğunu acıklar. Bundan sonra ana evren ve Earth 2 arasındaki ortak maceralar gelenek olur. Ustelik bu ileride hem DC hem de Marvel’e kendi evrenlerini değişik şekillerde yorumlama şansı verecektir. Aynı zamanda yine bu macerada Flash’ın gerceklik değiştiren guclerine ciddi bir şekilde tanık oluruz. Superman ne kadar guclu olursa olsun, gercekliği temellerinde değiştirebilen ve sarsabilen Flash gunumuzde de olduğu gibi DC evrenini kokunden sallayan en onemli olayların odak noktası olmuştur.
John Broome’un usta kalemi ile şekillenen Flash’ın o donemdeki diğer super kahramanlardan en farklı olan ozelliklerinden biri de kostumunu icine giymemesidir. Profesor Ira West tarafından tasarlanan ve son derece hafif olan kostum Barry’nin yuzuğunun icine sığacak kadar incedir. Gerektiğinde yuzukten cıkan bu kıyafet aynı zamanda kahramanımızı yuksek hızlarda hareket etmenin zararlarına karşı da korur. Yuksek hız derken tam neden bahsediyoruz peki?
Superman mi Flash mı Daha Hızlı?
Flash’ın tam olarak ne kadar hızlı gittiği hicbir zaman acıklanmamıştır. Kimi maceralarda sesten on kat daha hızlı, kimi maceralarda ise ışıktan on kat daha hızlı koşabildiği soylenir. John Broome’a gore Flash belli ki akla zarar bir hızda gitmektedir. İlk kez 1961 yılında “The Flash #125”te karşımıza cıkan kozmik koşu bandı kahramanımızın zamanda yolculuk yapabilecek kadar hızlı koşmasına izin veren bir cihaz olarak uzun sure Flash hikayelerinin onemli bir oğesi olarak kalmıştır.

Aslında hızla ilgili soru biraz da Superman ile ilgilidir. Sonucta Flash’ın dunyanın en hızlı insanı olduğu aşikardır. Ancak Kal-El insan değildir.
Okuyucular uzun sure bu iki kahraman yarış yapsa hangisinin kazanacağını tartışır. Soru 1967 tarihli “Superman #199”da cevap bulacak gibi olur. Kimsesiz cocuklara yardım toplama amaclı bir yarışta dunyanın cevresini uc kere donecek olan kahramanlarımız tartışmalara son noktayı koyacaktır. Ne var ki yarışı bilerek ve isteyerek berabere bitirirler. Zira yarış berabere bittiğinde tum bahisler icin yatırılan tum paralar da kimsesizlere bağışlanacaktır. Asil bir amac olsa da pek cok acıdan dolandırılmış olduğumuzu soyleyebiliriz gibime geliyor. Aynı sene yayınlanan “Flash #175”te karşılaştığımız kumarbaz uzaylılar tarafından zorla tekrar yarıştırılan kahramanlarımız bu sefer yarışın ortasında yarışmaktan vaz gecip uzaylıları dovmeye karar verince yine oğrenemeyiz kimin daha hızlı olduğunu.

En nihayetinde 1970 yılında “World’s Finest”ın 198. ve 199. sayılarında dunyayı kurtarmak icin yarışan kahramanlarımızdan Flash’ın birinci olduğunu goruruz. Bundan sonraki butun yarışları da Flash kazanır. Bir başka değişle DC evrenindeki en hızlı varlık Flash’tır.
Tum bu olaylar sırasında Kid Flash da Teen Titans’ın kurucu uyesi olarak maceralarına devam etmektedir. Onceleri Barry Allen ile aynı kostume sahip olan Kid Flash’ın kıyafeti “The Flash #135”te değişip kendine has sarı temasına kavuşur. “Bize ne Flash’ın yancısından?” diye soracak olursanız buyuk hata yaparsınız. Zira 1985 ve 1986 yılları arasında yayınlanan Marv Wolfman’ın kaleme aldığı meşhur Crisis on Infinite Earths sonrasında Barry Allen dunyayı kurtarırken olur. (ya da olur gibi olur… ama… uzun hikaye)
Daha Gucsuz, Yepyeni Bir Flash
Bunun uzerine Wally West’in buyume vakti gelmiştir. Yine Barry’nin kostumunu giyen Wally West artık yeni Flash olur.

Barry Allen’in olumu(!)
“Crisis On Infinite Earths” aslında civisi cıkan DC evrenini toparlama amaclı bir macera veya bir nevi resetleme aktivitesi olarak duşunulebilir. Zira seksenlere gelindiğinde DC Comics kahramanlarının guc seviyeleri cılgın noktalara varmıştır. Bu gidişe bir dur deyip guc setlerini tekrar tanımlamanın vakti coktan gelmiştir.
Wally West, Barry Allen’dan cok daha gucsuz bir Flash’tır. Işıktan değil ancak sesten daha hızlı koşabilir. Ustelik tıpkı CW’de yayınlanan dizide olduğu gibi bu kadar hızlı koşmak korkunc bir enerji tuketmesine sebep olur. Bu nedenle cok fazla yemek yemesi gerekir. Tum bu değişikliklere karşın yeni Flash onceleri eskisi kadar populer olmaz. Wally West’i tanımlayacak pek bir ozellik yoktur. Bir donem zengin olan Wally’nin kostumu de doksanlarda sıkca değişir. Ancak kuşkusuz ki hem Wally West hem de genel olarak Flash hikayelerine en buyuk katkı Mark Waid’den gelmiştir.

Wally West’in bayrağı devralması
Waid oncelikle Flash’ın hızını eski seviyesine getirmekle kalmayıp aynı zamanda Wally West’e ozgu bir takım gucler yaratır. Flash artık başka objelerin hızlarını sıfıra indirebilmekte ve meşhur sonsuz kutle yumruğunu kullanabilmektedir. Ancak Waid’in en hikayeye en buyuk katkısı Speed Force kavramıdır.
Use The Speed Force Wally
Boylece ilk defa Wally West zamanında hızlı koşan tum DC kahramanlarının guc kaynağı olan Speed Force ile tanışırız. Speed Force, evrenin temel taşlarından biri, boyutlar arası bir enerji ve hız kavramının vucuda geldiği boyuttur. Tum Flash’lar bu boyutla temas halindedir.
Seksenli ve doksanlı yılların Flash’ı Wally West bu donemde ozellikle Mark Waid ve Geoff Johns sayesinde cok sevilen bir karakter olur. Waid, 1994 yılında son derece karışık bir macera sonunda “The Flash #91”de bizi Barry Allen’in 30. Yuzyıldan gelen torunu Bart Allen’la da tanıştırır. Zamanda geriye gelen Bart da super hızlı koşma yeteneğine sahiptir. Buna yetenek yerine hastalık desek daha doğru aslında. Bart’la ilk karşılaştığımızda bu karakter sadece iki yaşındadır ama hızlı metabolizması yuzunden bedeni yaşlanmıştır. Wally, Bart’ı tedavi edince otuzuncu yuzyıldan gelen torunumuz da maceralarını bildiğimiz sevdiğimi kahramanlarla birlikte yaşamaya başlar.

Wally West ve Bart Allen
Once Impulse sonra Kid Flash ve sonra… Evet bildiniz:
Flash…
Cunku “Infinite Crisis” sonrasında başka bir evrende emekliye ayrılan Wally yerine artık Bart gececektir. Bart Allen’ın Flash’lık kariyeri nispeten kısa surecektir zira okuyucular Bart’ı Wally kadar sevmezler. Geoff Johns’un cabaları ile pek cok macerada konuk olarak gozuken eski Flash’ların ardından 2009 yılında Barry Allen geri doner. Bu geri donuşun tek bir amacı vardır. Flashpoint isimli yeni bir resetleme aktivitesi.
2011 yılında New 52 ile tum Flash tarihi yeniden yazılır. Artık Barry Allen tek gercek Flash’tır.
Televizyondan Sinemaya Koşmak
DC Comics’in en onemli karakterlerinden biri olmasına karşın Flash sinemada asla boy gostermemiştir (The Lego Movie sayılmazsa). Cizgi filmleri bir kenara koyarsak kahramanımızın televizyonda ilk belirdiği an 1979 tarihli Legends of the Superheroes isimli iki bolumluk dizidir. NBC’de yayınlanan bu dizi icin Superman ve Wonder Woman’ı kullanamayan yapımcılar diğer DC Comics kahramanlarına yonelmiş ve Rod Haase tarafından canlandırılan Flash da bunlardan biri olmuştur.

Rod Haase ve John Wesley Shipp
Televizyonda ilk Flash dizisi ise 1990 yılında CBS’te yayınlanmaya başlar. John Wesley Shipp’in canlandırdığı bu Flash’ın ismi Barry Allen olmasına karşın hikayesi Wally West’in başına gelenleri hatırlatır. Dizide ilginc bir oğe de Barry’nin Jay ismindeki kardeşidir. Yayınlandığı tarihlerde The Simpsons ve Cosby Show ile kapışan dizinin izlenme oranları duşmeye başladığında CBS pek cok unlu aktorle anlaşarak diziyi kurtarmaya calışır. Ancak Mark Hamill’in oynadığı Trickster bile diziyi kurtarmaya yetmez. The Flash dizisi iki sezon sonunda yayından kaldırılır.
1997 yılına geldiğimizde CBS bu sefer Flash’ın yanına başka kahramanlar da koyarak bir Justice League of America dizisi dener. Barry Allen’in Kenny Johnston tarafından canlandırıldığı dizi pilot aşamasını gecemez.
2003 yılında Warner Bros yeni bir Flash dizisi icin kolları sıvar. Ancak dizinin son derece tuhaf bir hikayesi vardır. Flash, Gotham’da oturmakta ve super hızı ile zamanda geriye giderek ceşitli sucluları yakalamaktadır. Bu dizi de sadece proje olarak kalır.

Kenny Johnston ve Kyle Gallner
2004 yılında ise kahramanımızın imdadına Smallville yetişir. Diziye dorduncu sezonda katılan Flash hicbir zaman Green Arrow gibi devamlı bir karakter olmasa da Smallville evreninde onemli bir karakter olur. Bu noktada Kyle Gallner tarafından canlandırılan bu karakterin isminin Bart Allen olduğunu belirtmemiz gerekir. Bart’ı birden fazla sahte kimlik kullanırken goruruz. Bu kimliklerdeki isimler ise tanıdıktır: Jay Garrick, Barry Allen ve Wally West…
Son olarak Grant Gustin’in canlandırdığı Barry Allen’i 2013 yılında ilk defa Arrow dizisinde goruruz. Aslında gizli bir pilot olarak kullanılan iki bolum sonunda izleyiciler tarafından cok beğenilen karakter 2014 yılında kendi dizisine kavuşur. Barry ve Wally arasında ozellikleri olan bu Flash temelde Barry Allen’a daha yakındır.

Grant Gustin ve Ezra Miller
Kahramanımızın sinema perdesinde ilk gorunuşu ise oyle gozukuyor ki 2018 yılında The Flash filminde olacak. Ezra Miller’in canlandıracağı Barry Allen, elbette ki daha once vizyona girecek DC filmlerinde gozukebilir.
En Onemli DC Kahramanı
Tum super kahramanlar icerisinde Flash’ın yeri ayrıdır. Onun yıkılmaz ahlak anlayışı ne Superman gibi tuhaf ne de Batman gibi akli dengesi tartışmalı bir mahiyette tezahur eder. Barry Allen başta olmak uzere tum Flash’lar işin ozunde gunahları ile sevapları ile… iyidirler. Flash’ın ahlak anlayışı bir kanuna dayanmaz. Aynı şekilde iyi adamlığı da ozel bir sebepten değildir.
Barry Allen ozenilesi derecede iyi bir adamdır, cunku adamın doğası boyledir. Bu konudaki en carpıcı lafı belki de “Justice #6”da Batman soyler. Der ki: “Ailem gozlerim onunde katledilmeseydi muhtemelen Barry gibi bir adam olurdum”.
Gunumuzde DC Comics’in en onemli kahramanları kimdir sorusuna genelde uc isimle cevap verilir. Superman, Batman ve Wonder Woman. Ama aslında unutulan şey Flash’ın DC Comics evrenindeki en onemli karakter olduğudur. Onun maceraları cağları kapar, acar. Onun başına gelen olaylardan dolayı evrenler değişir. İlk super kahraman grubunun kurucu uyesidir, paralel evren kavramını bize tanıtan ilk kahramandır.

Big Bang Theory’nin unutulmaz sahnelerinden biri
Ve hepsinden onemlisi, cizgi roman dunyasında hicbir kahramanın ulaşamayacağı bir başarıya imza atmış ve super kahraman cizgi romanlarını kurtarmıştır. Bir başka değişle…
Flash, kahramanlar kahramanıdır.
Flash hakkında daha fazla bilgi icin bolumumuzu takipte kalın.

frmtr.com/the-flash
Sinema filmi hakkındaki bilgiler icin The Flash [2018]
Kaynak
__________________