7.1.1970 İstanbul doğumlu. Rahmetli merhum Erdoğan Uckaya’nın (Yeşilcam’ın cok yakından tanıdığı eski muzisyenlerden, ayrıca Osman Seden’in sağ kolu olarak bilinen, bircok unlu yapımcının, yonetmenin ve emektarlarının yakından tanıdığı bir isim) kızı. (Ama O, hicbir zaman bunu işinde kullanmaz) Nişantaşı Ruştu uzel / Beslenme ve cocuk gelişiminden mezun Mimar Sinan Sinema TV Bolumunu kazanan Nilgun, baba mesleği Televizyonculuk olduğundan annesinin ısrarlarını kıramayıp, sinemadan vazgecip İstanbul dışında işletme bolumunde okumak zorunda kaldı. Ancak İstanbul‘dan uzak kalamayan Nilgun, oğrenimini yarım bırakıp o donemler onemli sayılabilecek ceşitli kurslara giderek (İc mimarlık, bilgisayar vs…) Kendisini geliştirdi. Annesinin ille bankacı olacaksın aksi takdirde calışamazsın ısrarlarıyla, 1989 yılında ilk iş hayatına İktisat bankası pazarlama bolumunde başladı. Kısa sure icerisinde Tekfen Yatırım ve Finansman Bankası-pazarlama bolumune transfer oldu. Ancak aklı hep baba mesleği olan TV’cilikteydi. Artık agabeyide televizyoncu olmuştu ve Nilgun’u durduracak bir şey yoktu. Ancak ailesi kesinlikle istemiyordu. Cunku O donem TV’cilik bu kadar gelişmemiş, bir kız mesleği olarak gorulmuyordu. Bu yuzden ailesinden hicbir destek almadan, 1991 yılında Turkiye,nin ilk ozel kanallarından olan Kanal E TV,de muşteri temsilciliğine başladı. Kademe kademe ceşitli bolumlerde calıştı. Bu sırada Kanalın sağlamış olduğu Mehmet Saracoğlu ekibinden cok ciddi bir reklam satış eğitimi alarak, kendisini reklam konusunda ilerletti.)

Kanalın kuruluş aşamasında işe başladığı icin kanalla birlikte Reklam ve yapım aşamasında kendini geliştirme imkanı bulan Nilgun, Reklam pazarlama Genel Mudurluğune kadar ilerledi. Artık calışkanlığı, işe olan saygısı, ilk bankacılık eğitiminin verdiği disiplinli davranışlarıyla, artık TV reklam piyasasının aranan ismiydi. Aynı zamanda Barometre Gazetesi’nde Reklam bolum Başkanlığına getirildi. Turkiye’ye ilk getirilen teletext sisteminin ATV ve SHOW TV’nin Teletext produksiyon tanıtım ve pazarlamasını yaptı. Başarılı calışmalarından dolayı Medyatext şirketinin ortaklığına getirildi. Reklam sektorune reklamcı olarak cok iyi elemanlar yetiştirdi ve kazandırdı. O sırada Reklam Dunyasını anlatan Medyavizyon (Kanal D) programını hem yapıp hem sunarak yapımcılığa başladı. Ceşitli kanallarda ( SHOW TV, STAR, KANAL 6, TGRT v.s.) sunuculuk ve yapımcılık yapan Nilgun, Yapımcı olarak kalmaya karar verdi.

Yapımcılık yapmaya başlayan Nilgun’un en bilinen tarafı aldığı işi sonuna kadar başarı ve durustlukle goturmesi ve reklamcılığından dolayı gelen sponsorlu işlerle kanallara sağladığı kolaylıktı. Bu yuzden yaptığı her iş başarılı oluyordu. 1999 yılında Eski F.B.li Futbolcu Mecnur Colak’la birlikte bir ilişki yaşayan Nilgun’un 2000 yılında ikiz iki kızı dunyaya geldi. Bunun uzerine hic evlilik duşunmeyen Nilgun, 2001 Ocak ayında nikah kıydı. Evde oturmaya alışık olmayan Nilgun, eşinin de isteğiyle Manavizyon adlı şirketi kurdu. Turkiye’de ilk AVİD DS ve SONY 790 kamera alan cılgın yapımcı sıfatıyla işine geri dondu. Ancak kısa bir sure sonra eşinin başına gelen sıkıntılar dolayısıyla, bir cok sıkıntıya maruz kalan ve olmadık şeyler başına gelen Nilgun, icine kapanarak sektorden cekilmek zorunda kaldı. Manavizyonu kapattı.

Cunku eşinin cektiği sıkıntılar zaten yeteri kadar uzuyordu ve bu yapmak istediği işlere yansıyordu. Bu arada universiteyi bitirmediği icin hep eksikliğini hisseden Nilgun yıllar sonra sınavlara girerek Yıldız Teknik Universitesi, Turizm ve İşletme bolumunu kazanarak okumaya başladı. İşinde ve cevresinde durustluğu ile anılan Nilgun eşinin asılsız medya suclamalarıyla bir yandan eşinin arkasında dimdik durmaya calışırken, bir yandan da ne olduğunu anlamaya calışıyordu. Eşinin hakkında yapılan spekulasyonlardan sıkılan Nilgun tekrar atağa kalkıp eşinin hicbir desteği olmadan yapım işine tekrar başladı. Eşinden hicbir destek almayan, sadece kendi iş cevresiyle yaptığı işlerde başarılı olmaya başladı. SHOW TV’ye Mavi Kolye adlı işi yaparak tekrar yapımcılığa soyundu. Bu arada surekli yurt dışına giderek İngiltere, A.B.D.ve Berlin’deki seckin tanıdıklarıyla iş goruşup, Yurtdışında
Turkiye’nin tanıtımıyla ilgili organizasyon calışmaları yapıyordu. (Madonna’nın Turkiye’ye getirilmesi ve Anadolu Ateşinin Londra ve İsvicre Org. Gibi) Bu arada diğer iki buyuk kanalla yeni sezon iki dizi projesine hazırlanırken, Eşinin Borsa sebebiyle tutuklanması nedeniyle bir kez daha hayatı altust oldu. Borsa ile hic alakası olmayan, yapılan suclamalardan haberi bile olmadan, ne neden olduğunu dahi anlayamadan Nilgun’un ve 6 yaşındaki ikiz kızlarının suclu gibi medyada lanse edilmesi, kanuni olarak cocuklarının dahil tum hesaplarına el konulması, eşini bir anda parmaklıklar arasında gormesi, kızlarına bu durumu hissettirmemeye calışması, medyada cıkan haberler yuzunden hic tanımadığı, adını dahi duymadığı insanların hakaretlerine ve tehditlerine maruz kaldığı icin işine, yani yapımcılığa tekrar ara vermek zorunda kaldı. Kişilik haklarına tecavuz edilmiş, kariyer acısından zarar gormuş ve kızlarının babasını bir anda kaybetmişti. Kızlarına ne diyecekti nasıl anlatacaktı. Neyi anlatacaktı ki, Ne biliyordu ki anlatsın. Babası icin soylenen o sozler, telaffuz edilen rakamlar o kadar uzaktı ki, ondan O bile şaşırıyordu olanlara. Cunku boyle bir şey yoktu olamazdı. Olsaydı en azından ben bilirdim diye duşunuyordu. Ayrıca Nilgun’un işi bırakmasını paraya bağlayan herkes zannettiki para bitti yapımcılık gitti. Hayır bu iş, olan bir para ile yapılmamıştı ki; zaten. Para bitince iş gitsin. Bu Nilgun’un alın teri ile yapılmış bir işti. Ama bunu kimseye anlatamıyordu artık anlatmaya da calışmıyordu zaten. Nilgun sadece yaşadığı fırtınalardan dolayı eşine ve cocuklarına guc verebilmek adına ve kendi sağlığı icin ara vermişti işine. Yoğun ve tehlikeli bir donem atlatan ve bu donem boyunca sağlam ve dimdik ayakta kalmayı başaran Nilgun, her şeyi icine atarak guclu olduğunu gostermeyi başardı. Her mahkemede, evet bugun cıkacak, cocuklarımın yanına goturuceğim O’nu derken, yıkık bir şekilde evine donup, cocuklarına yalan soyleyerek, Onları Bayrampaşa’ya goturuyordu. Nitekim 6 ay sonra birgun eşinin tutukluluğu kalktı. Tutuklanmasının kaldırılmasıyla bir nevi ustundeki yukun kalktığını duşunurken, 2 ay sonra kucuk bir şikayet icin gittiği doktor muayeneleri ve tetkikleri sonucu buyuk bir haberle dunyası yıkıldı. Evet son yedi-sekiz ay icerisinde yaşadığı sıkıntılı gunler Nilgun’u bobrek kanseri yapmıştı. Ustelik iki milyonda bir gorulen atardamarla toplardamarın birleştiği kılcal damarın tam ustune yerleşmiş sinsi bir tumor. Sağ bobrek kesinlikle alınmalıydı. 37 yaşında ve henuz yetiştirmek zorunda olduğu iki dunya tatlısı kızı vardı. Hayalleri vardı. İnanıyordu. Ve inancını yitirmedi. Şu anda ameliyat oldu, hayatla yaşam savaşı veriyor. Belki de yaşam savaşını kaybedecek, bizleri yarı yolda bırakacak, ama genede bizler inanıyoruz ki Nilgun bunu da yenecek. O neleri yenmedi ki. Bir ufacık kanser mi onu yenecek. SENİ TEKRAR TV SAHALARINA BEKLİYORUZ NİLGUN. SEN YADA SENİN GİBİLER YAŞAMAK ZORUNDA. BU DUNYANIN SENİN GİBİLERE İHTİYACI VAR. HER NE KADAR KENDİNİ ANLATMASANDA, DEĞERİNİ SEN BİLMESENDE, BİZ SENİ BİLİYORUZ. LUTFEN ARAMIZA CABUK DON. ‘ Unutma hep derdin ki, ben olursem cenazem kalabalık olacak. Sen oyle iyi bir insansın ki unutma, sen yaşarken de senin etrafın kalabalık, bunun icin olmen gerekmez. yaşa ve bunu gor lutfen.
• Seni cok seven bir dost.
__________________