Belki yuz, belki bin kez duymuşuzdur. Nerde ve ne zaman kitap okuma, ilim vs, uzerine konuşuluyorsa, muhakkak şu da soylenir: Yuce dinimiz de okumaya buyuk onem vermiştir. Nitekim, Kuran'ın ilk emri "Oku!" olmuştur.
Doğrudur. Kuran'ın ilk emri okumaktır. Ne var ki, bu ilahi emre pek uyduğumuzu
soylemek mumkun gozukmuyor. Zira, bu ilk Kuran'i kelimenin devamını olsun okumayı, hemen her zaman ihmal ediyoruz.
Ummi Peygamber(a.s.m) ve O'nun elciliğiyle hepimize gelen "Oku!" emrinden kasıt
nedir? Okuma-yazma bilmek midir? Mesela hz. Peygamber bu emre muhatap olur olmaz okuma-yazma kurslarına mı gitmiştir? Değilse "Oku!" emrinden aldığı ders nedir? Hem bu emir, Ne okuduğun, nasıl okuduğun onemli değil, yeterki oku anlamına mı gelir?
Butun bu soruların cevaplarını bulmak icin ne tarih, ne siyer kitaplarını karıştırmak gerekiyor; ne de uzun uzun duşunmek...
Aksine bu soruların cevabını bulmak icin, kucuk, cok kucuk bir gayret gerekiyor.
Sadece "ikra" ile başlayan bu ayetin diğer uc, hatta iki cumlesini okumak
"ikra" yani "oku" emriyle kastedilenin ne olduğunu anlamaya yetiyor.
İlk emir, "oku" idi; doğru. Sozluk anlamıyla satırdan değil sadırdan okunan
anlamına gelen Kuran," ikra/oku" emriyle nazil olmaya başlamıştı: doğru. Ama
nazil olan o ilk ayetin, okumayı ve duşunmeyi coğu kez unuttuğumuz bir devamı da vardı: "ikra bismi Rabbik" yani "Rabbinin adıyla oku".
Bir sonraki kelimede okununca, "okumaktan" kasıtın ne olduğu acıkca anlaşılıyordu: "İkra bismi Rabbikellezi halak" "yani, yaratan Rabbinin adıyla oku"
Sozun kısası, rastgele bir "okuma" değildi Kuran'ın kasdı.
Muhakkak yazılı bir kitabı okumak da değildi. İster bir kitabı okusun,ister hafızasına yazılmış bir sozu okusun, ister her cumlesi ve her bir harfi ayrı bir guzellik ve hikmet yuklu kainat kitabını okusun. "Yaratan Rabbinin adıyla" okumaktı. Oysa onca okullar, okumaklar, dergiler ve kitaplar arasında ozellikle
bir vurguyu atlıyoruz. Nasıl okuduğumuzu duşunmeden; akıl kalbimizi bu noktada, "yaratan Rabbinin adıyla" okuma hususunda eğitmeden, her hangi bir okumayla bu ilahi emre uymuş olduğumuzu sanıyoruz.
Halbuki, bu emrin ilk kez kendisine verdiği Hz. Peygamber(a.s.m) ayeti tam da
bu mana da okumuş; ve o an dan sonra her anı, her şeyi "Rabbinin adıyla"
okuma cehdiyle yoğrulmuştu. Oyle ki Alman şair Rilke'nin deyimiyle "meleklerin
bile hayran kaldığı" bir okumaydı bu. O, ummi bir peygamberdi, okuma yazma bilmiyordu. Ama kainat kitabını, fıtrat kitabını, Kuran'ı en guzel o okumuştu.
Cunku yalnız ayetin ilk kelimesini değil tamamını okumuştu...
"Yaratan Rabbinin adıyla oku" muştu...
__________________