Kalem suresi 51. ayet: Ve kafirler, zikri (Kuran’ı) işittikleri zaman neredeyse seni gozleriyle kaydıracaklardı. Ve şuphesiz o, mecnundur (delidir). ” derler.


Hastalıkların Zihinsel Sebepleri:


Şaşılık: Dışarıda olanları gormek istememe. Ayrı amaclar peşinde olma.


Kalem suresi 51. ayeti bilimsel olarak ele aldığımızda:
Kafirler, Kuran ayetlerini işittiklerinde:
1. Kuran ayetlerin getirdiği hukumler kafirlerin hoşuna gitmemiştir.
2. Kuran ayetleri kabullenmek yada gormek istememişlerdir.
3. Kuran ayetlerin kendilerinden istediği şeyleri yerine getirmek istemeyip kendi amaclarının peşinde gitmek istemişlerdir.
Şeklinde duşunebiliriz.


Kalem suresi 51. ayeti: Kafirler Kuran ayetlerini işittiklerinde; gercekler hoşlarına gitmemiştir, kabullenmek istememişlerdir, amaclarına uymamıştır ve bu sebepten az kalsın şaşı olacaklardı şeklinde yorumlayabiliriz.

Kuran’da: Sizin gozlerinize ozel gucler verdik, gozlerinizden gorunmeyen ışınlar cıkar, insanları yerlerinden kaydırırlar gibisinden ayetler yoktur. Eğer ki boyle bir şey olsaydı biz yaşantımızda buna şahit olurduk.


Nazar bilimsel olarak cozuldu, insanların gozlerinden gama ışınları cıkıyor, bu ışınlar nazardır gibisinden iddialar var. Gercekten de insanların gozleri gama ışınımı meydana getiriyorsa iyi duşunmek gerekir ki guneşten, cep telefonu ekranlarından, bilgisayar ekranlarından uzerimize surekli gama ışınları geliyor. Bu durumda guneş yada mevcut ekranlar bizlere nazar değiriyor diyebiliriz.
Eğer ki bu iddia doğru olsaydı; en cok goz onunde bulunan oğretmenler, siyasetciler ve de karşıt goruşleri savunan kişiler uzerinde surekli nazar meydana gelir, boylece hepsi de yataklarından kalkamazlardı.


En cok goz onunde bulunan ve halkın karşısına cıkan siyasetciler olduğuna gore surekli nazara maruz kalırlardı. Aynı şekilde meclisteki tartışmalarda da siyasetcilerin surekli birbirine nazarı dokunurdu.


Bizler icin onemli olan nazar inancının kime ve neye hizmet ettiğidir.
Nazar inancının ilk olarak doğurduğu sonuc:
Şu goz rengine sahip olan insanların şu goz rengine sahip olan insanlara nazarı dokunur gibi iddiaların hizmet ettiği şey insanların arasını acmaktır. Nazar inancının temelinde insanların arasını acmak yatar. Dikkat ederseniz bu inanc meydana getirdiği tartışmalardan dolayı da insanların arasını acıyor.


Kullarıma, sozun en guzel olanını soylemelerini soyle. Cunku şeytan aralarını acıp bozmaktadır. Şuphesiz şeytan insanın acıkca bir duşmanıdır. (İsra 53)


(Şeytan) Onlara vaadler ediyor, onları en olmadık kuruntulara duşuruyor. Oysa şeytan, onlara bir aldanıştan başka bir şey va`detmez. (Nisa 120)


Nazar inancı bir kuruntudan başka bir şey değildir. Nazar inancını yaymaya calışmak şeytana hizmet etmektir.


Nazar inancının ikinci olarak doğurduğu sonuc:

Nazar inancından dolayı nazar boncukları ortaya cıkmıştır. Nazar boncuğu; kendisine faydası yada zararı dokunmayan bir şeydir. Eğer ki buna inanlar varsa nazar boncuklarını celikten yaptırsınlar. Camdan olunca kendilerine daha kolay zarar veriliyor. Nazar boncuğuna inanmak apacık bir şirktir. Nazar boncuğu ve buna benzer şeyler gunumuzun putlarıdır.


Nazar inancının doğurduğu sonuclar; insanların arasını acmak ve insanları putlara inandırıp şirk yoluna goturmektir.


Nazar inancı tam olarak şeytanın isteklerine hizmet eden bir inanctır. Bu inancı yaymaya calışmak da şeytana hizmet etmektir.


Bir insanın zeki olması yada hafızasının kuvvetli olması doğru yolda olduğuna dair bir kanıt değildir. Onemli olan zekasını hangi yonde kullandığıdır. İnsanların bazıları zekalarını iyiye hizmet icin kullanır, bazıları da arzularının peşinde koşup kotuye hizmet icin kullanır.


Bizlerin Kuran ayetlerini yorumlarken dikkat etmemiz gereken husus zekamızın ve zannımızın neye hizmet ettiğidir.


Hani Rabbin Ademoğullarının bellerinden zurriyetlerini almış, onları nefislerine karşı şahit tutarak, “Ben sizin Rabbiniz değil miyim?” demişti. Onlar da, “Evet, şahit olduk” demişlerdi. Boyle yapmamız kıyamet gunu, “Biz bundan habersizdik” dememeniz icindir. (Araf 172)

Yahut, “Bizden once atalarımız Allah’a ortak koşmuşlar. Biz onlardan sonra gelen bir nesiliz. Şimdi batılı başlatanların yuzunden bizi helak mı edeceksin?” dememeniz icindir. (Araf 173)

İşte biz ayetlerimizi boyle acıklıyoruz ve gerektir ki hatalarından donsunler. (Araf 174)

Onlara o kimsenin kıssasını oku ki, ona ayetlerimizi verdik, onlardan sıyrılıp cıktı da şeytanın onu peşine taktı. (Araf 175)

Dileseydik onu ayetlerle yukseltirdik. Fakat o, dunyaya meyletti ve hevesine tabi oldu. Onun durumu kopeğin durumu gibidir: Uzerine varsan da dilini sarkıtıp solur; kendi hÂline bıraksan da dilini sarkıtıp solur. İşte bu, ayetlerimizi yalanlayan toplumun durumudur. Şimdi onlara bu olayları anlat ki duşunsunler. (Araf 176)

Allah’ı bırakıp da sana ne fayda ve ne de zarar verebilecek olan şeylere yalvarma. Eğer boyle yaparsan, şuphesiz ki sen zÂlimlerden olursun. (Yunus 106)

Eğer Allah sana herhangi bir zarar verecek olursa, bil ki onu, O’ndan başka giderebilecek yoktur. Eğer sana bir hayır dilerse, O’nun lutfunu engelleyebilecek de yoktur. O, bunu kullarından dilediğine eriştirir. O, cok bağışlayıcıdır, cok merhamet edicidir. (Yunus 107)

Ey iman edenler! Zannın coğundan sakının. Cunku zannın bir kısmı gunahtır. (Hucurat 12)

Bilmediğin şeyin ardından gitme! Cunku kulak, goz ve kalp, bunların hepsi ondan sorumludur. (İsra 36)


Nazar inancı ve nazar boncukları; insanların Yunus suresi 106. ve 107. ayetler, Hucurat suresi 12. ayet ve İsra suresi 36. ayetten sıyrılıp cıkmaları sonucu ortaya cıkmıştır. Bu ayetlerden sıyrılıp cıkmak da bu ayetleri hukumsuz ve gecersiz saymaktır. Nazar inancın ortadan kaldırılması gerekmektedir.


Kim guzel bir (işte) aracılık ederse, ona o işin sevabından bir pay vardır. Kim de kotu bir (işte) aracılık ederse, ona da o kotulukten bir pay vardır. Allah’ın her şeye gucu yeter. (Nisa 85)


Sonucta buyuk coğunluğumuz bu inancın yayılmasına bir şekilde hizmet etmiştir ve hata yapmıştır. İnşallah hep beraber hatamızdan doneceğiz. Ve hep beraber bu inanışın ortadan kalkmasına aracılık edeceğiz.


Bu inancın yayılmasına aracı olanlara ofke duyup kin gutmeyin. Hepimiz cahillikle hata yapıp gunaha girebiliriz. En guzel davranış; insanın hatasını gorduğunde hemen hatasından donup Allah’tan af dilemesidir. Allah affedenlerin en hayırlısıdır.


Allah ofkesini yutup, insanların kusurlarını affedenleri sever. İnsanların kusurlarını affetmesini ve ortmesini bilmezseniz ki Allah’ın sevmediği kulları arasına girmeyesiniz.


Ey Ademoğulları! Avret yerlerini kendilerine acmak icin, elbiselerini soyarak ana babanızı cennetten cıkardığı gibi, şeytan sizi de saptırmasın. Cunku o ve kabilesi, onları goremeyeceğiniz yerden sizi gorurler. Şuphesiz biz, şeytanları, iman etmeyenlerin dostları kılmışızdır. (Araf 27)


Bizler şeytan ve kabilesini gozumuzle goremesek de onlar nazar boncuğu ve benzeri putlar uzerinden bizleri gormektedir. Şeytan bunlar uzerinden bizlere vesvese verir ve şirk duygusunu icimize aşılamaya calışır. Bu sebepten dolayıdır ki cevremizdeki putları imha etmek zorundayız.

Evlerinizi, icinde bulunduğunuz mekanları ve uzerinizdeki putları imha edin. Bunu yapınız ki gonlunuze ve icinde bulunduğunuz mekanlara bir ferahlık ve bir huzur gelsin.


İnsanlar tek bir ummetti. Allah, mujdeciler ve uyarıcılar olarak peygamberler gonderdi ve beraberlerinde, insanların anlaşmazlığa duştukleri şeyler konusunda, aralarında hukum vermek uzere kitapları hak olarak indirdi. Kendilerine apacık ayetler geldikten sonra o konuda ancak; kitap verilenler, aralarındaki kıskanclık yuzunden anlaşmazlığa duştuler. Bunun uzerine Allah iman edenlere, kendi izniyle, onların hakkında ayrılığa duştukleri gerceği gosterdi. Allah, dilediğini doğru yola iletir. (Bakara 213)

Şuphesiz biz seni hak ile mujdeleyici ve uyarıcı olarak gonderdik. Sen cehennemlik olanlardan sorumlu tutulacak değilsin. (Bakara 119)

Biz, peygamberleri ancak mujdeleyiciler ve uyarıcılar olarak gondeririz. Kim iman eder ve kendini duzeltirse onlara korku yoktur. Onlar uzuntu de cekmeyecekler. (Enam 48)


Ve yarattıklarımızdan bir ummet vardır ki daima hak ile hidayete eriştirirler ve onunla hukum verirler. (Araf 181)


Ey iman edenler! Siz kendinize bakın. Siz doğru yolda olunca sapan kimse size zarar veremez. Hepinizin donuşu Allah`adır. Artık O, size yaptıklarınızı bildirecektir. (Maide 105)

Tovbe edenler, ibadet edenler, hamd edenler, Allah rızası icin sefer edenler, ruku edenler, secdeye kapananlar, iyilikleri yayanlar, kotulukleri onleyenler ve Allah’ın hudutlarını koruyanlar yok mu? İşte o muminleri mujdele. (Tevbe 112)

Kitab’a sımsıkı sarılanlara ve namazı dosdoğru kılanlara gelince, şuphesiz biz, iyiliğe calışan kimselerin mukafatını zayi etmeyiz. (Araf 170)


İman edenlerin Allah’ı zikretmekten ve inen haktan dolayı kalplerinin saygı ile urpermesinin zamanı gelmedi mi? Daha once kendilerine kitap verilip de, uzerinden uzun zaman gecen, boylece kalpleri katılaşanlar gibi olmasınlar. Onlardan bircoğu fasık kimselerdir. (Hadid 16)



Sevgi ve Saygılarımla,
Barış ve huzur icinde kalın.
Yazar : Mehmet / Diniyazilar
__________________