...Kur'Ân-ı Kerim ister humusta olsun, ister zekÂtta, ister yapılan malî infaklarda, ister savaşta ve duşmanla yapılan cihadda olsun, her yerde kurbet kastının uzerinde durmaktadır. Kur'Ân-ı Kerim'in "Allah yolunda", "Allah icin" ve "Allah'ın rızasını kazanmak icin" kelimelerinin uzerinde durması kurbet kastının onemini gostermektedir.

Okul, hastane ve yol yapımı gibi halk icin yararlı işler yapanların niyetleri ilÂhî olmazsa kendilerine zulmetmiş olurlar; cunku her ne kadar diğerleri ondan yarar sağlasalar da kendilerine ondan hicbir yarar ulaşmaz.

Kur'Ân-ı Kerim, surekli salih ameli imanla birlikte zikredilir: "İnananlar ve iyi ameller yapanlar" veya "Kadın veya erkeklerden inanarak iyi amel yapanlar." Bu, sadece amelin iyi olmasının yeterli olmadığını, onu yapan failin de iyi olması gerektiğini vurgulamak icindir.

İki Hatıra

1- Resulullah'ın (s.a.a) muezzini Bilal Habeşi, "eşhedu en la ilahe illellah" derken dili peltek olduğu icin "ş" yerine "s" diyordu. İnsanlar bunu eleştirince Resulullah (s.a.a), "Bilal'ın "s"si Allah katında "ş"dir." buyurdu.

Her ne kadar da gorunuşte Bilal'in işi eksiktiyse de, ancak kurbet kastı (Allah'a yakınlık amacı) olduğu ve iyi niyetle yaptığı icin sevabı vardır.

2- Resulullah'ın (s.a.a) ashabından olan ve gozleri gormeyen Abdullah b. Mektum, bir gun Resulullah (s.a.a) bazı kişilerle konuşurken mescide girdi. Abdullah mescittekileri goremediği icin yuksek sesle konuşmaya başlayınca oradakilerden biri ona karşı yuzunu ekşiterek rahatsız oldu.

Kor biri etrafını goremediği icin yuzunu ekşitmeyle ona gulumsemek hicbir şeyi değiştirmediği hÂlde, Kur'Ân-ı Kerim onun hakkında bir sure nazil kılmış ve arka arkaya on ayette yuzunu ekşiten adamı kınamıştır.

"Surat astı ve dondu; kor geldi diye. Ne bilirsin belki o arınacak..."

Demek ki amelin olcusu, yararlı veya zararlı olması değildir. Dolayısıyla ameli başka şeylerle mukayese edip, "başkalarına yararı olursa salihtir, zararı olursa salih değildir", dememiz doğru olmaz; aksine, ameli, onu gercekleştirenle birlikte değerlendirip hangi amacla yapıldığına, amelin diğerlerine bir yararı ve zararı olmazsa bile, haddi zatında nasıl olduğuna dikkat etmemiz gerekir.

Evet, peygamberler mektebinde ahlÂkın arazî değil, zatî bir değeri vardır; tıpkı insanın muşteri cekmek, uretimini artırmak ve halkı etrafına toplamak icin sergilediği guzel ahlÂk gibi.

Abese Suresi'nde, "neden kor birine yuzunu ekşittin" diye kınama vardır; o gormese bile bunun yapılmaması gerektiği vurgulanıyor; cunku insanın bir mumine yuzunu ekşitmesi kendiliğinden cirkin bir ameldir.

Her halukÂrda, kurbet kastı, butun amellerin ilÂhî olcuyle yapılması, onun siyasî ve ictimaî yankılarına, diğerleri tarafından hoş gorulup gorulmemesine onem verilmemesi demektir.

Kurbet kastı, "işi Allah icin yap ve diğerlerinin kınamasından endişe etme" anlamındadır. Kur'Ân-ı Kerim gercek muminler hakkında buyuruyor ki:

"Allah yolunda cihat ederler ve hicbir kınayıcının kınamasından korkmazlar."

Kurbet kastı, hakkı hic kimseden cekinmeden soylemektir. Kur'Ân-ı Kerim, ilÂhî davetcileri şoyle tavsif etmektedir:

"Allah'ın buyruklarını tebliğ ederler, Allah'tan korkarlar ve O'ndan başka kimseden korkmazlar.".../...

Zikir ve Dualarıyla Namazın Gerceği adlı kitabın "NİYET" babından kısa bir alıntıdır.
__________________