Bizlere yuzyıllar boyu Kur’anı anladığımız dilden okutmadıklarının en onemli nedeni, soyledikleri ve inandıkları ile Kur’anın aynı şeyleri soylemediğinin, fark edilmesini istemediklerindendir. Aklını zerre kadar kullanan bir insan, Rabbinden gelen bir kitabın, bilginin, rehberin yetersiz, ozet ve anlaşılması zor olduğunu soyleyenlere inanması, mumkun değildir.

Allah sizlere rehber, guneş, gonul gozu olsun ve sizlere yol gostersin diye indirdim dediği kitabın, anlaşılması zor olduğunu duşunmek, daha sonra bu kitaptan sorumlu tutulacağımıza inanmak, Rahmanın adaletini sorgulayıp, ona saygısızlık yapmaktır.

Her yazımda aynı konulara işaret etmeye calışıyorum, cunku yaptığımız hatanın en buyuğu Kur’anı yeterli gormeyip, Kur’an dışından hukumlere inanmakla, Allaha giden yolu ellerimizle değiştirdiğimizin, engellediğimizin inancımıza, yani hakka bakıl karıştırdığımızın, hala farkında bile değiliz.

Bizler Kur’anı doğru anlamak, hayatımıza rehber olarak yansıtmak istiyorsak, ilk once onu ilk elden anladığımız dilden, anlayıncaya kadar okuyup, uzerinde duşunmeliyiz, bu yolu oneren Rahmanın bizzat kendisidir, bunu da unutmayalım. Okulda okurken, bizlere sorumlu olduğumuz dersin kitabı verilir. Hic birimiz bu kitabı bizler anlayamayız demeden, dikkatle okur ve anlamaya calışırız, iyice anlamak icin caba gosteririz. Cunku oğretmenimiz sınıfı gecmemiz icin yapacağı imtihanda, bizlere verdiği kitaptan sorular soracaktır. İşte Rabbimde aynısını soyluyor Kur’an da bizlere. Sizlere bir rehber gonderdim, bu rehberi anlayarak okuyup, uzerinde cok dikkatle duşunun. Bu kitap sizler icin rehberdir diyor. İşin ilginci, okulda oğretmenimiz bizlere calışmamız icin verdiği kitabın dışından, imtihanda yanlışlıkla tek bir soru sorsa, hocam işlediğimiz kitapta bu konu yok, nasıl bu konudan soru sorarsınız diye, hemen karşı savunmaya geceriz. İşte aynı mantıkla Rabbim bizlere sesleniyor ve hatırlayalım bakalım ne diyordu?

Zuhruf 44: Doğrusu Kur'an, sana ve kavmine bir oğuttur. İleride ondan sorumlu tutulacaksınız.

Allah cok acık ve net, sizleri Kur’an dan sorumlu tutacağım diyorsa, acaba bu kitabın dışından bizlere oğretilen, onlarca Kur’anın hic bahsetmediği bilgilerden, hukumlerden sorumlu tutar mı? Beşerin oğretisinde bile yapacağına inanmadığımız bir adaleti, nasıl olurda Rabbim e layık goruruz, bunu anlamakta zorluk cekiyorum.

Sizlere bugun uzerinde duşunmeye davet edeceğim Bakara suresi 2. 4. ve 5. ayetler olacak. Once 2. ayeti ele alalım. Aynı ayeti iki farklı meallerden yazalım once.

Diyanet işleri Başk. Bakara 2: Bu, kendisinde şuphe olmayan kitaptır. Allah’a karşı gelmekten sakınanlar icin yol gostericidir.

Elmalı Hamdi YazırBakara 2: İşte o Kitap, bunda şuphe yok; korunacaklar icin hidayetin ta kendisi.

Gercekten hic şuphemizin olmadığı, acıkca bizlerinde soylediği, iman ettiğimiz Kur’an, Allaha karşı gelmekten sakınanlar icin YOL GOSTERİCİDİR diyor.Yani bir başka deyişle, hidayetimizin ta kendisi Kur’an dır diyor. Şimdi Rabbin bu sozleri uzerinde duşunelim birlikte. Uzerinde hicbir şuphemizin olmadığı bir kitap olduğunu, kabul etmemizi soyluyor Rahman. Bizlerde buna inanıyoruz. Peki, gercekten inandık diyoruz ama, yaşantımızda bunu uyguluyor muyuz? İşte en oneli sorunun cevabını gelin birlikte arayalım.

Bir ornek verelim, yine okuldayız ve oğretmenimiz dersimiz ile ilgili bir kitap dağıttı ve dedi ki; Cocuklar size oyle bir kitap verdim ki, işlediğimiz konuyu hic şupheniz olmasın, buradan okuduğunuzda ornekleriyle beraber cok iyi anlayacaksınız, size rehber olacak dedi. Fakat başka bir oğretmen de gelip bizlere, cocuklar hocanızın size verdiği kitapta konular cok acık anlatılmamıştır, sizler anlayamazsınız bizler zor anlıyoruz, kitapta tum ornekler verilmemiştir, ozet bilgiler vardır. Hem sizin anlayacağınız şekilde yazılmamıştır dese, bu durumda siz bu kitap icin, kendisinden şuphe etmeden guvenebileceğiniz bir kitap olarak bakar mısınız? Bu kitap sizin icin hidayeti gosteren, yani doğruyu gosteren, anlatan bir kitap olur mu? Elbette olmaz, cunku eğer okumadan soylenenlere inanırsak, etki altında kalmışsak, artık biz bu kitabın acıklayıcı, anlaşılır bir tarzda bir kitap olduğunu anlayamayız. İşin ilginci, bu kitaba şuphe ile yaklaşırız.

Şimdi gelin aynı orneği duşunerek, bizler Kur’an icin neler soyluyoruz. Once yukarıdaki ayeti hatırlayalım. Allah kur’an icin ne diyordu;

1. Kendisinden şuphe olmayan bir kitaptır.
2. Allah’a karşı gelmekten sakınanlar icin yol gostericidir.

Yazdığımız bu ayette gecen, kendisinden şuphe olmayan bir kitaptır sozlerini okuduğumuzu ve iman ettiğimizi soyleyen bizler, acaba gunumuzde Kur’an icin neler soyluyoruz ve bu sozlerimizle, Kur’an icin şupheleri kendi ellerimizle yaratıp, şirk batağına boğazımıza kadar batmıyor muyuz, gelin şimdide ona bakalım.

Bakın bizler Kur’an icin neler soyluyoruz, Kur’anın kendisi icin soylediğinin tam tersi olan, beşerin oğretisine, sozlerine inanarak, nasıl bir yanlışın icinde oluyoruz.

1.Kur’an ozet bilgi icerir.
2. Kur’an da iman adına her şey acıklanmamıştır, detay verilmemiştir.

3.Kur’anı herkes anlayamaz, onu Âlimler, veliler anlar.

4. İslam ı tam ve doğru yaşamak, anlamak istiyorsanız, fıkıh kitaplarından istifade edeceksiniz.

Buna benzer daha bircok şupheleri, bizler ne yazık ki Kur’an adına soyleyebiliyoruz gunumuzde. Peki, tum bunları kabul ettiğimiz de, yukarı da yazdığım ayette gecen, kendisinden şuphe olmadığımız bir kitabın ozelliklerine yakışıyor mu? Bunların olduğuna inandığımız da, Kur’a na hic şuphe etmeden bakabilir misiniz? Bunlara inandığımızda, başta hata yapmaktan korkar, onu anlayarak okumak, uzerinde duşunmeye calışmak yerine, beşerin peşi sıra gider onların oğretilerini okuruz. İşin ilginci Kur’anı anlayarak okuyan bir insan, Allah ın bunu da yasakladığını cok iyi bilir. Din ve iman adına, Velilerin ardı sıra gitmeyin diyen Rahman, Kur’anı zor anlaşılır gonderip, daha sonrada velilere muhtac kılar mı kullarını?

İşte İslam Âlemini Kur’an dan uzaklaştırdıkları, onunla buluşmasına engel oldukları ve Kur’ana yaptıkları en buyuk saygısızlığı, ne yazık ki bu rivayetlere inanmakla yapmaktayız. Eğer Kur’anı herkes anlayamaz ise, bir Musluman ona muracaat etmekten korkar, belki yanlış anlarım diye, her an şuphe icinde olur. Kur’an da her şey acıklanmamışsa, her şeyin acıklandığını soyledikleri kitaplara bakmak, daha akılcı olmaz mı bu durumda.

Bakın nasıl şupheler doğuyor kafamızda, yanlış bilgilere inandığımızda, nasıl uzaklaşıyoruz Rabbin rehberinden. Kur’an tabiriyle gercekten Kur’anı devre dışı bırakmışız da, haberimiz bile yok. HÂlbuki Kur’an da olmayanların, bizlere beşerin oğretisi olduğunu, din ve iman adına sorumlu olmadığımız bilgiler olduğunu duşunmuyoruz bile. İşte bunu yarattığımızda, ne yazık ki Kur’an ile bizlerin arasına, beşerin kitapları girmekte ve istedikleri gibi toplumu da yonlendirmektedirler. Tabi Kur’an dan yani Rahmandan uzaklaştırarak. HÂlbuki Rabbim ayetin sonunda ne diyordu hatırlayalım tekrar.

(Allah’a karşı gelmekten sakınanlar icin yol gostericidir.)

Şimdide bu cumle uzerinde duşunelim. Allah kendisinden sakınanlar icin, Kur’anın yol gostermeye yeteceğini cok acık ve sade bir şekilde anlatmış bizlere. Bu durumda Allaha karşı gelmemek adına, yol gosterici olarak, Kur’anı yeterli gormeyenlerin, ona ozet bilgidir, onu herkes anlayamaz diyenlerin durumu, nedir diye duşunursek ortaya ne cıkıyor? Doğrusu onu da siz duşunun, sanırım cok fazla duşunmeden bulacağınıza eminim. Bulamayanlara da zaten sozum yok.

Şimdide Bakara suresi 2. ayetten sonra gelen iki ayete bakalım ki, anlatmak istenilen cok daha acık anlaşılsın.

Bakara 4:Yine onlar, sana indirilene ve senden once indirilene iman ederler; ahi ret gunune de kesinkes inanırlar. 5. İşte onlar, Rablerinden gelen bir hidayet uzeredirler ve kurtuluşa erenler de ancak onlardır.

Kur’an ayetlerinin acık, anlaşılır ve her şeyden nice orneklerle izah edildiğini soyler bizlere. Gercektende Bakara suresi 2. ayetinde anlatılan daha net anlaşılması icin, bakın 4 ve 5. ayetinde de bizlere, uzerine basa basa nasıl konuya acıklık getiriyor.

Allah cok acık ve net sana indirdiğimiz Kur’ana inananlar, yani Rabbimden gelen hidayet uzerinden ayrılmayanlar, onun dışından hukumlere sapmayanlar, ancak kurtuluşa erenlerdir diyor. Peki, dostlar Rabbimin hidayet kitabına bizler ozet bilgidir dersek, orada her hukmun olmadığından bahsedip, bu kitabı herkez anlayamaz inancı ile imanımızı yaşarsak, sizce Rabbin KURTULUŞA ERENLER listesinde olabilir miyiz bu durumda? Yorum sizlerin. Gercek doğruyu huzuru mahşerde goreceğiz, şimdi ne soylesek boşuna biliyorum.

Allahın, ayetlerini hatırlattığımızda, bazı kardeşlerim, hani peygamberimizin hadisleri yok, sen hadis duşmanısın, peygamberimizi devre dışı bırakıyorsun diyorlar. HÂlbuki peygamberimizde yalnız ve yalnız Kur’an ile topluma hukmetme gorevi almamış mıydı? Kur’an onun bizlere emaneti değil mi? O yalnız Kur’anı yaşayan, onun dışına asla cıkmayan bizler icin ornek bir insan değil miydi?

Başoğretmenimiz, peygamberimiz bize bir hadisinde, benim adıma uydurulacak sozlere sakın kanmayın, benim sozum olup olmadığını Kur’an ile karşılaştırarak anlayınız dediğini, sakın unutmayalım. Peygamberimiz Rahmanın vermediği bir hukmu asla vermeyeceğini, onun verdiği hukumlerle topluma hukmettiğini, hatırımızdan cıkarmayalım. Peygamberimiz soylemediği halde bu peygamberimizin sozu diye inananların, ona iftira attıklarını, onun ardı sıra gidenlerden olamayacağını bilmeliyiz. Yalnız şunu da hatırlatmakta fayda goruyorum, bakın Rabbim akıllarını guzelce calıştırmayanlara hurafe, rivayet peşinden gidenlere hitaben ne soylemiş.

Yunus 100:Allah'ın izni olmadıkca hic bir kimsenin iman etmesi mumkun değildir. Akıllarını guzelce kullanmayanları Allah pislik icinde bırakır.


Gercekten Kur’an akla, duşunmeye cok onem verir. Onun icindir ki, bizlere anlayamayacağımız bir rehber asla gondermez. Bircok ayetinin sonunda bizleri duşunmeye sevk ediyorsa Rabbim, demek ki bu kitap duşunulduğunde, akıl edildiğinde anlaşılıyor demektir. Muhkem ayetleri herkezin anlayamayacağını soyleyenler, akıllarını kullanmayanlardır. Allah hukmu yalnız ben veririm der ayetinde. Rahmanın hukum vermediği, acıklık getirmediği hicbir konuda da bizlerin konuşmasını, HARAM kıldığını cok acık soyler. Bunun tersini yapanların, yani Kur’an da hukum vermediği halde, bunlarda Allah katındadır diyenlere, elbette Rabbimin cok ciddi bir ikazı vardır, onu da hatırlatmak isterim.


Zumer 60:Allah'a yalan isnat edenleri, kıyamet gunu yuzleri simsiyah halde gorursun. Kibirliler icin cehennemde bir barınak mı yok.

Bu ayeti ve Rabbimin bu sozlerini cok ama cok dikkatle duşunmenizi rica ediyorum. Allah ben Kur’an da soylemediğim, acıklamadığım halde, bunlarda Allah katındandır diyenlere, bakın neler soyluyor? Eğer hesap gunu şaşırıp kalmak istemiyorsak, beşerin sozlerine değil, RABBİN SOZLERİNE KULAK VERELİM.

Son olarak bir ayet daha hatırlatmak istiyorum sizlere.

Casiye 20:Bu Kur'an, insanların kalp gozlerini acacak ışıklardan oluşur. Gereğince inanan bir toplum icin de bir kılavuz ve bir rahmettir o.


Bu ayeti okuduğumda doğrusu şunları duşundum. Kur’an icin bizler eğer, ozet bilgi ve herkes anlayamaz dersek, bu kitabı anlayarak okuyup uzerinde duşunmezsek, acaba Kur’an bizlerin kalp gozlerimizi aydınlatıp, onun nurundan faydalanmamıza musaade ederek, bizlere rehber, kılavuz olur mu? Yorum sizlerin. Allah cok acık ve net bakın Kur’an icin yukarıdaki sozlerin soyleneceğini bildiğinden, bircok kez tekrar ederek, aklını kullanan kullarına neler soylemiş.

Kamer 17: Andolsun biz, Kuran'ı oğut almak icin kolaylaştırdık. Oğut alan yok mudur?

Kamer 22: Yemin olsun ki, biz, Kuran'ı oğut ve ibret icin kolaylaştırdık. Fakat duşunen mi var?

Lutfen cok değil, birazcık duşunelim yetecektir. Beşerin oğretisi, Kur’anı herkes anlayamaz, onu buyuk eğitimlerden gecmiş veli insanlar anlar diyor, ama bakın Yuce Rabbim ne diyor? Yemin ederek bu kitabı duşunen, aklını kullanan kullarına rehber olsun diye kolaylaştırdığını soyleyende Rabbim, sizce kime inanmak gerekir? Bununda yorumunu sizlere bırakıyorum, cunku herkes kendi imtihanını yaşıyor ve kendisinden sorumludur.

SAYGILARIMLA Haluk GUMUŞTABAK
__________________