Oğrencilerinden biri Mevlana'ya sormuş;

"-Efendim, bu 4 kapı meselesini ben pek anlayamıyorum. Bana anlayabileceğim bir lisanla anlatır mısınız?"

"-Şimdi bak, karşı medresede dersini calışan dort kişi var ve hepsi rahlelerine eğilmiş. Sen git bunların hepsinin ensesine bir şamar at, sonra gel sana anlatayım.

Oğrenci gitmiş, birincinin ensesine bir tokat akşetmiş. Tokadı yiyen derhal ayağa kalkıp arkasını donmuş ve daha kuvvetli bir tokatla Mevlana'nın oğrencisini yere yıkmış. Oğrenci dayağı yemiş, geri donecek ama hocasına itaat var. Yaradana guvenip ikinciye de bir tokat akşetmiş. O da derhal ayağa kalkıp elini kaldırmış. Tam tokadı vuracakken vazgecip yerine oturmuş. Oğrenci devam etmiş, ucuncuye de bir tokat atmış. Ucuncu şoyle bir kafasını cevirip baktıktan sonra calışmasına devam etmiş. Dorduncu, tokadı yemesine rağmen hic oralı bile olmadan calışmasına devam etmiş.
Oğrenci Mevlana'ya donmuş, olanları anlatmış.

Mevlana; "-İşte sana istediğin ornekler....

Birinci, şeriat kapısını gecmiş biri idi. Şeriatta kısasa kısas olduğu icin, tokadı yiyince kalktı, aynısını sana iade etti.

İkinci, tarikat kapısındadır. Tokadı yiyince o da kalktı, tam tokadı iade edecekti ki, tarikat oğretisinde verdiği soz aklına geldi. "Sana kotuluk yapana bile iyilik yap". Onun icin dondu, oturdu.

Ucuncu, marifet kapısına kadar gelmiştir. İyinin ve kotunun tek Yaradandan geldiğini bilir, inanır. Yaradan bu kotuluğe hangi iblisi alet etti diye merakından şoyle bir donup baktı.

Dorduncu, hakikat kapısını da gecmiştir. İyinin ve kotunun tek sahibi olduğunu ve aynı olduğunu bilir. Onun icin donup bakmadı bile..."

Mevlana


__________________