Son yıllarda dunya toplumlarının İslam ahlakına yoneldiği, bugun artık acıkca gorulen bir gercektir. Dunya genelinde İslam'a olan ilgi her gecen gun artmakta, Kuran'ı okuyup Peygamberimiz (sav)'in hayatını inceleyen pek cok kişi kendisine din olarak İslam'ı secmektedir. Yapılan araştırmalar ve duzenlenen kamuoyu yoklamaları da dinin insanların hayatında cok onemli bir yer tuttuğunu, eskiye kıyasla cok daha fazla insanın dini değerlere onem vermeye başladığını ve maneviyata yoneldiğini gostermektedir. Dunyanın pek cok ulkesinde yaşanan bu dini bilinclenme ve İslam’a yoneliş, dunya tarihinde yeni bir doneme girildiğinin de en onemli işaretlerinden biridir.
31 Mart 2008 tarihinde Reuters Haber Ajansı tarafından yayınlanan bir haber, İslamiyet'in dunya capındaki uyanışını ve yaşanan bu yeni donemi detaylarıyla ortaya koymaktadır. Dunya Katoliklerinin en yuksek dini otoritesi olan Vatikan’da gorevli olan ve Vatikan’ın 2008 yıllığını hazırlayan Vittorio Formenti’nin Vatikan’ın gazetesi L’Osservatore Romano’da yaptığı acıklamaya gore, 2006 yılı rakamlarına gore Muslumanların sayısı dunya nufusunun yuzde 19,2’sine ulaşmış ve Katoliklerin sayısı ise yuzde 17.4 oranında kalmıştır. Monsenyor Formenti “Artık zirvede değiliz. Muslumanlar bizi gecti” diye ekleyerek aynı zamanda İslamiyet'in dunya capındaki zaferini de ilan etmiştir.
Dunya Tarihi İcin Donum Noktası Olan İslam’a Yoneliş Nasıl Gercekleşti?
Dunya genelinde din ahlakına ve ozellikle İslam'a yonelişin temelinde, başta Darwinizm olmak uzere din ahlakına uygun olmayan ideolojilerin fikren mağlup olması vardır. 18. yuzyılda başlayan dinden uzaklaşma sureci, 19. yuzyılda Darwin'in evrim teorisiyle sozde bilimsel bir dayanak bulmuş ve hız kazanmıştı. Ancak 20. yuzyılda bilim ve teknolojide yaşanan gelişmeler, Darwinizm'in hayal urunu bir hikayeden ibaret olduğunu, bilimsel bir değer taşımadığını gozler onune serdi. Bilim, bazı cevrelerin umduğu gibi materyalizme ve dinsizliğe destek sağlamadı. Elde edilen her yeni bulgu ve yapılan her keşif, Yaratılış'ın acık bir gercek olduğunu ortaya koydu. Darwinizm'in bizzat bilim tarafından yalanlandığının gorulmesi, paleontoloji, genetik, biyoloji, mikrobiyoloji, zooloji, arkeoloji gibi sayısız bilim dalının evrimin hicbir zaman yaşanmadığını ortaya koyması, geniş kitlelerin gercekleri gormesini sağladı.
Tum bu gelişmeler dolayısıyla yaklaşık 1.5 asırdır suregelen Darwinist ve materyalist baskı, artık gercekleri ortbas edememektedir. Farklı ulkelerde yapılan anketler, halkın artık Darwinizm masalına inanmadığını gostermektedir. Turkiye bu konudaki en carpıcı orneklerden biridir. 80'li yıllarda halkın yarısından fazlası Darwinizm'e inanırken, bugun yapılan anketler halkımızın %75'inin evrime inanmadığını ortaya koymaktadır. (Turkiye Ekonomik ve Sosyal Etudler Vakfı (TESEV)'in yaptığı kamuoyu araştırmasına gore bugun ulkemizde “insanı Allah yaratmıştır” diyenlerin oranı % 87.4’tur.) Darwinizm'e karşı verilen buyuk ilmi mucadele, başta Avrupa olmak uzere dunya genelinde de etkisini gostermektedir. Orneğin;
Fransız Science Actualités tarafından yapılan ankette, insanların evrim ile oluşmadığına inananların oranı %92, evrime inananların oranı ise %5 olarak cıkmıştır.
Suddedeutsche Zeitung adlı unlu Alman gazetesinin yaptığı ankete gore, insanın bir Yaratıcı'nın eseri olduğuna inananların oranı %85, evrim teorisinin gecerli olduğunu duşunenlerin oranı ise sadece %9'du.
Avrupa'daki fikri değişimi acığa cıkaran anketlerden biri de İsvicre'de yayınlanan Blick'in anketi oldu. Bu ankette, Yaratılış'a inananların oranı %85, evrim teorisine inananların oranı da %8 olarak cıktı.
Birkac tanesine yer verdiğimiz bu anket sonucları gostermektedir ki; evrenin ve canlılığının kokeninin kor tesadufler olmadığını, tum varlıkların ustun guc ve kudret sahibi Yaratıcı, yani Yuce Allah tarafından yaratıldığını goren tum insanlar akın akın dini değerlere ve hak din olan İslam'a yonelmektedir. Bazen bir gazete kupurunde, bazen bir televizyon haberinde duymaya başladığımız bu yonelişle ilgili gelişmeler ard arda sıralandığında, yaşananların ne kadar olağanustu olduğu gorulmektedir. Coğu zaman sadece gundem maddelerinden herhangi biri gibi sunulan bu gelişmeler, aslında İslam ahlakının dunyaya cok hızlı bir şekilde yayıldığının cok onemli işaretleridir.
İslam Ahlakının Etkilerini Gosteren Onemli Gelişmeler
Dunyanın onde gelen devlet adamlarının konuşmalarında Kuran ayetlerine yer vermeleri ve her fırsatta Kuran ahlakını ovmeleri,
Camileri ziyaret etmeye başlamaları ve bu ziyaretleri sırasında İslam hakkında detaylı bilgilendirilmeyi talep etmeleri,
Dunya tarihinde ilk defa, Papa'nın Hıristiyanları Muslumanlarla birlikte bir gunluğune oruc tutmaya davet etmesi,
Hıristiyan din adamlarının vaazlarında Kuran'dan ayetler okumaları,
Kuran'ın Batı ulkelerinde haftalar boyunca en cok satılan kitap olması,
Uluslararası yayın yapan televizyonlarda İslam'ı tanıtan ozel haberler, roportajlar ve tartışma programları yayınlanması,
Dunyanın onde gelen gazetelerinin İslam'ı anlatan ve Muslumanları konu edinen haberler yayınlaması ve
Kutuphanelerde en cok talep edilen kitapların İslam'ı ve İslam tarihini anlatan kitaplar olması kuşkusuz İslam ahlakının etkilerini gosteren gelişmelerdir.
Ortacağ Karanlığından İmani Aydınlanmaya…
İslamiyet'in Onlenemeyen Zaferi
Amerıka’da Hızla Yayılan İslam
Amerika'nın unlu dergilerinden The Christianity Today dergisi, 'Are Christians Ready for Muslims?' (Hıristiyanlar Muslumanlar icin Hazır mı?) başlığı ile yayınladığı haberde, İslam'ın Amerika'daki yukselişine şoyle yer vermiştir:
2015 yılına gelindiğinde İslam'ın Yahudiliği gecerek Amerika'nın ikinci en buyuk dini olacağı tahmin ediliyor. Bazı tahminlere gore ise, bu coktan gercekleşti bile. Batı'ya goc eden Muslumanlar, Batı’nın kulturel ve dini değerlerinde bir takım değişiklilere neden oldular.
Detroit'de bir hastane Musluman hastalarına Kuran dağıtıyor,
Denver Uluslararası Havaalanında Muslumanların ibadet edebilmesi icin bir mescid acıldı,
Amerikan Senatosu acılış toreni icin Musluman bir din adamı davet etti,
Ordu Musluman din adamlarını goreve aldı,
Beyaz Saray (tıpkı Noel kartları gibi) Ramazan Bayramı icin tebrik kartları yollamaya başladı,
Washington'daki Suudi Arabistan Buyukelciliği her ay hapishanelere 100 Kuran hediye ediyor ve mahkumlarla goruşmesi icin imamlar gonderiyor.
Ira Rifkin'in Religion News Service'de bildirdiği habere gore ise (30 Kasım 1999), Kongrede calışan Muslumanlar her hafta duzenli olarak ibadetlerini yerine getiriyorlar.”
“6 milyon takipcisi ile İslam, Birleşik Devletler'de goclerin ve İslam'ı secenlerin sayısının artması sayesinde en hızlı yukselen din olarak adlandırılıyor. Konunun uzmanları tarafından yılda yaklaşık 25 bin kişinin İslam'a donduğu tahmini yapılmakta. Bazı uzmanlar ise bu sayının 11 Eylul olayları sonrasında dort kat daha arttığını belirtiyorlar… Uzmanlar, İslam'ın evrensel mesajı ile insanları etkilediğini soyluyorlar. Diğer dinlerle ortak inancların cokluğu ve Hz. İsa'nın, Hz. İbrahim'in ve İncil'de bahsi gecen bircok peygamberin Muslumanlar tarafından peygamber olarak kabul edilmesinin İslam'a yonelişi artırdığı bir gercek. İnsanlar sadece kelime-i şehadet getirerek Musluman olabiliyorlar." (The New York Times, 22 Ekim 2001)
İslam'ın Amerika'daki bu hızlı yukselişi, Amerikan ordusunun internet sitesinde yayınlanan 'Islam is Growing in America' (İslam Amerika'da Buyuyor) başlıklı haberde de şu şekilde yer almıştır:
Muslumanlar, İslam dinine inanan insanlar, Birleşik Devletler'de her yerde karşınıza cıkabilir. Sizin doktorunuz veya taksi şoforunuz olabilirler. Restoranlarda size yemek sunabilir veya hukuk danışmanınız olabilirler. Ve gittikce artarak, sizinle aynı makamda, aynı pozisyonda ve hatta aynı savaş ucağında olabilirler. Amerika Birleşik Devletleri'nde İslam en hızlı yukselen dindir.
Latinler “Kadınlara saygıyı” İslamiyet'te Buluyorlar
Guney Kaliforniya Amerika-İslami ilişkiler yetkilileri, her gecen gun daha cok Latin insanın İslamiyet'le kucaklaştığını kaydetti.
İslamiyet'i secen Latin kokenli insanlar, İslamiyet'te kendilerini; sadeliğin, Allah'la olan direkt bağlantıyı oğretmesinin ve en cok kadınlara duyulan saygının etkilediğini belirtiyorlar.
İslam’ın Avrupa’da Yenıden Yukselişi
Chicago Tribune'de (19 Aralık 2004) "İslam'ın fiekillendirdiği Yeni Avrupa" başlıklı yazıda, tarihte ilk kez Muslumanların laik Batı dunyasında bu kadar buyumekte ve genişlemekte olduğu belirtilmekte ve son 20 yılda Batı Avrupa'daki kadar hicbir yerde sayılarının iki kattan fazla arttığının gorulmediği vurgulanmaktadır. İslam'ın etkisinin Amsterdam'dan Paris'e ve Madrid'e kadar yayıldığı belirtilerek yuzyılın ortasına kadar her beş Avrupalı'dan en az birinin Musluman olacağı acıklanmaktadır.
K. House'da (K. House, İncil'e inanan, destekleyen ve İncil calışmaları yapan bir site) "Avrupa İslamlaşıyor mu?" başlıklı yazıda, İslamiyet'in hızla Avrupa'nın kulturel ve politik manzarasının onemli bir kısmını oluşturduğu belirtilmektedir. Sitede yer alan yazıya gore, bugun Avrupa'da 55 milyon Musluman yaşamaktadır ve İslamiyet en geniş dini azınlık konumuna gelmiştir. Ayrıca gunumuzde İslam dinini kabul eden kişilerin sayılarındaki hızlı artış goz onunde bulundurulduğunda, Avrupa'daki Muslumanların sayısının hızla artmaya devam edeceği ongorulmektedir. Bu gerceği, Princeton Universitesi eski tarih profesoru ve aynı zamanda İslam tarihi ve Ortadoğu uzmanı olan Bernard Lewis, "Avrupa yuzyılın sonuna kadar İslamlaşacak" şeklinde vurgulamaktadır.
40 Yıl Sonra Almanya Nufusunun Coğunluğunu Muslumanlar Oluşturacak
Almanya'nın Sest şehrindeki İslam Araştırma Enstitusu Merkezinden uzmanlara gore, 2046 yılında Almanya'nın coğunu Muslumanlar oluşturacak. Bunun esas nedeni; surekli Musluman gocmenlerin gelmesi ve yerli Almanların İslam'ı secmesi olarak gosteriliyor. 2004-2005 yılları arasında yaklaşık olarak 4 bin Alman İslam'ı secti.
İngiltere’de Camiye Gidenler Arttı
İslamiyet, ingilizler arasında hızla yayılıyor. İngiltere'de son birkac yılda binlerce kişi Musluman oldu. İngiliz Daily Telegraph gazetesine gore, ulkedeki Musluman toplum bu hızla artmaya devam ederse, 2013 yılında duzenli olarak camiye giden Muslumanların sayısı Pazar gunleri ayin icin kiliseye giden Hıristiyan sayısını gececek.
İslam Avusturya'yı Fethediyor
İslam Dini Kurulu Başkanı, aynı zamanda da Avusturyalı Muslumanların temsilcisi konumundaki Enes fiakfeh, İslamiyet'in ders olarak, Avusturya okullarına ilk girdiği senenin 1982-1983 eğitim-oğretim donemi olduğunu belirterek sozlerini şoyle surdurdu: "O zamanlar, 200-220 oğrenci icin, sadece 5 oğretmen bulunuyordu. Bugunse Musluman oğretmenlerin sayısı 300'e, İslam dininin okutulduğu okul sayısı ise, Avusturya'nın genelinde, 1800'e ulaştı. İslam dininin ders olarak verildiği okullara, 3000 farklı okuldan oğrenci, İslam dinini oğrenmek icin geliyor. Ayrıca İslam Kurulu'na ait 12 okul ve bu okullarda ders veren toplam 60 oğretmen var. Bircok Avusturyalı Hıristiyan Musluman oldu. Artık İslam Avusturya'yı fethediyor."
Dunyanın Diğer Bolgelerınden Ornekler Rusya’da Musluman Nufus Artıyor
ABD'li Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği (SSCB) uzmanı Paul Goble, Amerika'nın Sesi Radyosu'nda yer alan acıklamasında, Rus nufusunun giderek azaldığını ve buna karşılık ulkedeki Musluman nufusunun ise istikrarlı bir şekilde artış gosterdiğini hatırlatarak, Muslumanlığı secen Rus nufus goz onunde bulundurulduğunda 25 yıl sonra bu ulkede dengelerin değişeceğine işaret etti.
Goble, Rusya'nın şimdiden Avrupa'da en cok Musluman’ın yaşadığı Hıristiyan ulke konumunda olduğunu ve 2030 yılına kadar Rusya'daki Musluman nufusunun, Rus nufusunu katlayacağını kaydetti.
Japonya'da İslam Doğuyor
İslam Haber Ajansı dergisinin, Japon Muslumanları Birliği Başkanı Dr. Halid Galluş'a dayanarak verdiği bilgiye gore, Budizm ile fiintoizm gibi iki inancın hakim olduğu Japonya'da Muslumanların sayısı, 50 bini Japon asıllı olmak uzere yaklaşık 300-350 bin civarında. Japonya'nın her tarafına dağılan Muslumanlara ait 100 islÂmi kurum ve kuruluşun yanı sıra 180 kadar da cami var. Son zamanlarda Japonların İslam'a olan yoğun ilgisinin giderek arttığı ve binlerce Japon'un İslam'ı kabil ettiği, Tokyo İslam Merkezi Muduru tarafından ifade ediliyor.
Japonya'daki İslam Merkezi'nin Turk hocalarından Nimetullah Hoca da Japonya'da bundan 20 sene oncesine kadar sadece 2 cami bulunduğunu, şimdi ise irili ufaklı mescitlerle birlikte 400'u gectiğini ve bazen gunde 50 kişinin uzerinde Japon'un, Japonya'da faaliyet gosteren İslam Merkezi'ne gelip Musluman olduğunu belirtti.
Kazakistan İslam'a yoneliyor
Kazakistan'da 1.756 caminin faaliyet gosterdiği kaydedildi.
Cami ve mescitlerin sayısında son yıllarda gozle gorulur bir artış yaşandığı, 10 bin kadar Kazakistan vatandaşının da hac ibadetini yerine getirdiği belirtildi.
Cok farklı inanclarda 150'ye yakın farklı topluluğun yaşadığı Kazakistan nufusunun 9 milyonunu Kazaklar, 4.5 milyonunu ise Ruslar ve diğer Slav halkları oluşturuyor.
Ulke nufusunun tamamının yuzde 55'i, Kazak asıllıların ise yuzde 70'i Musluman.
Togo’da İslamiyet
Afrika kıtasının batısında yer alan Togo'da İslamiyet'e girenlerin sayısı gun gectikce artıyor. Togo, bir donem Musluman azınlığın yaşadığı bir Batı Afrika ulkesi iken, Muslumanların coğunluk oluşturduğu islÂm merkezine donuştu.
Togo Muslumanları, her sabah namaz kıldıktan sonra Kuran ezberleme halkaları duzenliyorlar. Bu Kuran ezberleme halkaları, Togo Muslumanları tarafından buyuk ilgiyle karşılanıyor ve derslere katılanların sayısı her gecen gun artıyor.
Togo Devlet Başkanı da Hıristiyan olmasına karşın butun islÂmi kutlamalara katılıyor.
Yeni Donemde Turkiye’nin Oynayacağı Rol
Yazının başında da belirttiğimiz gibi dunya, artık yeni bir doneme girmiştir. Bu donem, İslami değerlerin yukseldiği dolayısıyla Musluman ulkelerin gundemde olacağı bir donem olacaktır. Uzun suredir Batı ve İslam medeniyeti arasında kurulmaya calışılan diyalog, 11 Eylul saldırıları sonrasında artık bir zaruret haline gelmiştir. Batı İslam'ı tanıma ve anlama sureci icerisindedir. İşte bu surecte nufusunun %99'u Musluman olan, aynı zamanda Musluman ulkeler arasında Batılı değerleri benimsemiş belki de tek ulke konumundaki Turkiye'yi onemli bir liderlik gorevi beklemektedir: Dunyaya barış ve huzur getirecek İslam Birliği'ni sağlamak ve bu birliğe onderlik etmek… Bu konuda, Turkiye'nin hayati bir konuma sahip olduğu acık bir gercektir. Cunku Turkiye;
Sozunu ettiğimiz manada bir İslam Birliği'ni kurmuş ve beş asırdan uzun bir sure başarıyla idare etmiş olan Osmanlı imparatorluğu'nun mirascısıdır.
Demokratik ve laik yapısıyla Turkiye, Batı’nın değerleri ile İslam'ın değerlerinin catışmadığının somut bir orneğidir.
İslam dunyası ile Batıyı biraraya getirebilecek tek ulkedir.
İslam dunyasının Batı ile ilişkileri en gelişmiş ulkesidir ki; bu, Batı ile İslam dunyası arasındaki sorunların cozumunde arabuluculuk yapabilmesine Allah'ın izniyle imkan sağlayacaktır.
Bununla birlikte sahip olduğu tarihi miras, Turkiye'yi doğal olarak liderlik pozisyonuna yerleştirmektedir.
Tum bu ozellikler dunyanın icine girdiği bu yeni donemde, Turkiye'ye hayati avantajlar kazandırmaktadır. Bu avantajlar, zaman zaman Batı dunyasındaki araştırmacılar, stratejistler, devlet adamları ve gazeteciler tarafından da dile getirilmektedir. Orneğin, ABD eski başkanı Bill Clinton 1999 yılında Turkiye'ye yaptığı ziyarette Turkiye'nin 21. yuzyılın lideri olacağı yonundeki goruşlerini şu şekilde aktarmıştır:
"Turkiye, Avrupa, Asya ve Afrika'yı icine alan milyonlarca kilometrekarelik bir alanda, dunya siyasetinin merkezi olan bir bolgede soz sahibi bir ulke olduğu icin 21. yuzyılın şekillenmesinde kilit rol oynayacaktır."
Turkiye'nin bu gelecek donemde kilit bir pozisyona sahip olacağına dikkat ceken isimlerden birisi de unlu gazeteci Stephen Kinzer'dir. 1996-2000 yılları arasında The New York Times gazetesinin Turkiye temsilcisi olan Kinzer, 11 Eylul saldırılarının hemen ardından, CNN televizyonunda yaptığı stratejik değerlendirmelerde Turkiye'nin konumuna bir kez daha dikkat cekmiştir:
Turkiye'nin oynayabileceği role dikkat cekmek istiyorum. Uzun vadede oynayacağı rol, daha hayati bir onem taşımaktadır. Eğer Turkiye kendi ic sorunlarını aşabilirse, Musluman demokrasisinin carpıcı bir orneği olarak karşımıza cıkacaktır. İslami hassasiyetleri radikalizmden ayıran bir mıknatıs gorevi gorebilir. Musluman dunyası uzerinde buyuk bir etkisi olabilir ve boylelikle tum dunyayı değiştirebilir.
Bu onemli değerlendirme, Turkiye'nin onceden de vurguladığımız gecmişi ve sahip olduğu mirası goz onunde bulundurulduğunda daha da anlam kazanmaktadır. Yaklaşık altı asır boyunca dunyaya nizam veren Osmanlı imparatorluğu'nun mirasına sahip olan Turkiye icin bu misyonu gercekleştirmek, Allah’ın izniyle hic de zor olmayacaktır. Dunyanın etnik ve dini ceşitlilik bakımından en renkli ve idaresi en guc bolgelerini asırlar boyunca hakimiyeti altında tutan Osmanlı'yı ayakta tutan guc, ozunu Kuran ahlakından alan manevi değerler olmuştur. Milli ve manevi değerlerine sahip cıkan, sahip olduğu medeniyet mirasını iyi değerlendiren ve yuzunu her zaman Batıya donuk tutan bir Turkiye, tıpkı gecmişte olduğu gibi gelecekte de tarihi yonlendirenler arasında yer alacaktır.
21. Yuzyıın Mujdesi: İslam Ahlakı Hz. Mehdi ve Hz. İsa'nın Gelişi ile Dunyayı Aydınlatacaktır
Vatikan’dan yapılan acıklamalar başta olmak uzere tum bilgiler alt alta konulduğunda, dunya genelinde yoğun olarak İslam'a yoneliş olduğu, İslam'ın dunya gundeminin giderek en onemli konusu haline geldiği acıkca ortaya cıkmaktadır. Bu yeni donemde, Allah'ın izni ile, Kuran ahlakı insanlar arasında dalga dalga yayılmaya devam edecektir. Bilmek gerekir ki, bu yoneliş tam 14 asır once Kuran'da mujdelenmiş olan cok onemli bir gelişmedir. Yuce Allah ayetlerde şoyle buyurmuştur:
"İnsanların Allah'ın dinine dalga dalga girdiklerini gorduğunde, hemen Rabbini hamd ile tesbih et ve O'ndan mağfiret dile." (Nasr Suresi, 2-3)
Bu ayetlerle birlikte Peygamber Efendimiz (sav)'in pek cok hadisinde de Kuran ahlakının dunyaya hakim olacağı bildirilmiştir. Buna gore ahir zaman olarak adlandırılan kıyamet oncesindeki donemde, insanlar once haksızlığın, adaletsizliğin, yalanın, sahtekarlığın, savaşların, catışmaların, kavgaların, ahlaki dejenarasyonun yaygınlaştığı bir donemi yaşayacaklardır. Bu donemin ardından ise, Kuran ahlakının dalga dalga insanlar arasında yayılmaya başladığı ve en sonunda tum dunyaya hakim olduğu Altıncağ gelecektir. Peygamberimiz (sav)'in Altıncağ'ı mujdelediği hadislerden biri şu şekildedir:
".. Kurtla koyun birarada oynayacak, yılanlar cocuklara zarar vermeyecektir. İnsan bir avuc tohum atacak, 700 avuc hasat edecektir. Riya, riba, zina, icki kalmayacak, omurler uzayacak ve emanet zayi olmayacaktır. Kotuler helak olacak, Peygamber Efendimiz (sav)’e buğzedecek kimse kalmayacaktır." (El Kavlu'l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, s. 43)
Hadislerde de gorulduğu gibi Altıncağ adaletin, bolluğun, bereketin, huzurun, guvenliğin, barışın, kardeşliğin hakim olacağı insanlar arasında sevgi, fedakarlık, hoşgoru, şefkat, merhamet, sadakat gibi duyguların yoğun olarak yaşanacağı bir donem olacaktır. Peygamberimiz (sav) hadislerinde bu kutlu donemin Hz. Mehdi'nin vesilesi ile yaşanacağını belirtmiştir. Mehdi (AS), ahir zamanda gelecek ve tum dunyayı icinde bulunduğu kaostan, adaletsizlikten ve ahlaki cokuntuden kurtaracaktır. O, inkarcı ideolojileri ortadan kaldıracak, dunyanın dort bir yanında devam eden adaletsizlikleri, zulumleri, teroru sona erdirecek, dinin Peygamberimiz (sav)'in donemindeki şekliyle yaşanmasını sağlayacak, Kuran ahlakını insanlar arasında hakim kılacak, tum dunyada huzuru ve barışı tesis edecektir.
Hz. Mehdi ile aynı donemde yeryuzune ikinci kez gelecek olan Hz. İsa ise, ozellikle Hıristiyan ve Yahudi dunyasına hitap edecek, onları icine duştukleri hurafelerden sıyrılıp Kuran ahlakını yaşamaya cağıracaktır. En onemlisi de Hıristiyanların Hz. İsa'ya uyup İslam ahlakına yonelmesiyle birlikte İslam ve Hıristiyan alemi tek bir inancta birleşecek ve dunya “Altıncağ”’da buyuk bir barış, guvenlik, mutluluk ve refah donemi yaşayacaktır.
Allah, İslam ahlakının tum yeryuzunde yerleşik kılınmasını dilemiştir; Allah'ın izniyle bu buyuk vaad gercekleşecektir. Temennimiz Allah'ın bizleri de bu kutlu doneme şahit kılmasıdır. Kuran'da Allah'ın dilemesiyle muminlerin ustun geleceği, şoyle mujdelenmiştir:
"Muşrikler istemese de, O, dini (İslam’ı) butun dinlere ustun kılmak icin elcisini hidayetle ve hak dinle gonderen O’dur." (Tevbe Suresı, 33)
Son otuz yıldır dunya genelinde Muslumanların sayısında istikrarlı bir artış soz konusudur. 1973 yılında yapılan istatistikler, dunya capında Musluman nufusun 500 milyon olduğunu gosterirken, bugun bu rakam 1.5 milyarı gecmiştir.
Dunya Katoliklerinin en yuksek dini otoritesi Vatikan’ın gazetesi L’Osservatore Romano da, gectiğimiz gunlerde tum İslam alemi icin bir mujde olan bu konuyu gundeme taşımıştır.
Musluman sayısının Katolikleri geride bıraktığının ve İslam’ın dunyanın en buyuk dini haline geldiğinin vurgulandığı haberde Vatikan’da gorevli Monsenyor Vittorio Formenti de, tarihi bir acıklamada bulunmuştur:
“Dunyanın En Buyuk Dini Artık İslam!” (Vatican says Muslims more numerous than Catholics)
Bundan otuz-kırk sene once ınsanların buyuk coğunluğu İslam hakkında hemen hıcbır bılgıye sahıp değılken, bugun İslam, dunyanın dort bır yanında uzerınde en cok konuşulan, hakkında en cok program hazırlanan, yazı yazılan, araştırma yapılan dın halıne gelmıştır. Kuşkusuz bu durumun toplumların İslam'ı oğrenmelerınde buyuk katkısı vardır. Bır yandan bu programları, yazıları, araştırmaları, raporları hazırlayanlar İslam hakkında detaylı bılgıye sahıp olurken, dığer yandan bu bılgının aktarıldığı kıtleler de, belkı de hayatlarında ılk defa İslam'la ılgılı kapsamlı bılgı edınme fırsatı elde etmektedır. Boylece bılgısızlık veya yanlış bılgılendırme nedenıyle İslam'dan uzak kalmış olan ınsanlar da dalga dalga İslam'a yonelmektedır.
“Avrupa’nın dini İslam olacak” (CNS News.com, 2 Mart 2007)
“İtalyan devlet okullarında İslam oğretiliyor” (İslamonline)
“Hacca giden Rus Musluman grubu kalabalıklaştı” (Religio News)
Yaşanan tum bu gelişmeler Kuran'da bildirilen,
"İnsanların Allah'ın dinine dalga dalga girdiklerini gorduğunde, hemen Rabbini hamd ile tesbih et ve O'ndan mağfiret dile." (Nasr Suresı, 2-3) ayetlerının tecellı edeceğı vaktın cok yakın olduğunu, hatta yaşanmaya başlandığını gostermektedır. Allah bu vaadini muhakkak tamamlayacaktır. İman edenlerin yapması gereken ise, bu gelişmelerde ellerinden geldiğince pay sahibi olmaya gayret etmektir.
11 Eylul Saldırılarının Sosyolojik Sonucu…
Başta Muslumanlar olmak uzere tum dunyanın şiddetle kınadığı 11 Eylul saldırıları, bir anda insanların –ozellikle Amerikan vatandaşlarının- dikkatlerini İslam'a cevirmelerine neden oldu. İslam'ın nasıl bir din olduğu, Kuran'da nelerin anlatıldığı, Muslumanın sorumluluklarının neler olduğu ve gercek bir Muslumanın nasıl yaşaması gerektiği Batı’da en cok konuşulan konular haline geldi. Bu ilgi doğal olarak pek cok ulkede İslam'a yonelen insanların sayısında onemli bir artış sağladı. Boylece 11 Eylul saldırılarının ardından pek cok kişi tarafından dile getirilen, "bu saldırının dunya tarihinin akışını değiştirecek bir olay olduğu" şeklindeki ongoru, bir anlamda gercekleşmeye başladı. Uzun bir suredir dunya capında yaşanan dini ve manevi değerlere donuş sureci, bu olayla birlikte hak din olan İslam'a donuş halini aldı.
Avrupa'daki İslami merkezlerden birinin yoneticisi, bundan yaklaşık olarak 10 yıl once, Avrupalı Hıristiyanlarla ilgili olarak onemli bir yorumda bulunmuş ve bugun “dinsizliğin buyuk olcude ortadan kalkarak, Avrupalıların İslamiyet’e yonelmesinin” aslında surpriz olmadığına dikkat cekmiştir:
"50 yıl icinde Avrupa, ya İslamlaşacak ya da geniş olcude İslam'ın etkisi altına girecek. Ustelik bu gelişme, ucuncu dunya ulkelerinden gelen gocmenlerle değil, komunizmin iflası ve kapitalizmin icten ice cokuşu sonucunda İslam'ın tek alternatif olduğunun anlaşılması sayesinde gercekleşecek." (Aktuel, Sayı 402, 1-7 Nisan 1999)
Sayın Adnan Oktar’ın ingiliz “The Guardian” Gazetesi ile 3 Nisan 2008 Tarihinde Yaptığı Roportajdan…
Muhabir: Daha onceki birkac konuşmanız esnasında dini eğilimlerin guclenmesinin yalnızca Turkiye ile sınırlı olmadığını, tum dunyada da bunun boyle olduğunu ifade ettiniz ve Tony Blair ve Sarkozy orneklerini (Tony Blair’ın Katolik olduğunu ve Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy’nin dindar olduğunu acıklaması) verdiniz. Biz de zaten goruyoruz dunyanın pek cok yerindeki bu eğilimi. Hatta belki dinin bir Ronesans cağı ya da yeniden bir enerji kazanması cağı diye de adlandırabiliriz. Sizce zamanlama olarak neden bu zamanda gercekleşiyor bu?
Adnan Oktar: Evet onemli bir soru. Bu devirde, bu yuzyıl icerisinde, onumuzdeki yıllar icerisinde Hıristiyanların da Muslumanların da beklediği Hz. İsa Mesih'in yeryuzune inişi mevzu bahistir. Bu yuzyıl, Hz. İsa’nın geliş yuzyılıdır. Dolayısıyla hem İslam aleminde onun sevinci ve heyecanı var, hem Hıristiyan aleminde onun sevinci ve heyecanı var. Benim inancıma gore, cevremdekilerin inancına gore, Muslumanların inancına gore genel anlamda, 20 – 25 yıl icerisinde en fazla, Hz İsa’nın ineceğine, dunyada bir Altıncağ’ın yaşanacağına inanıyorum.
Muhabir: 21. yuzyılda dinin kendini modern cağa adapte ettiğini soyleyebilir miyiz?
Adnan Oktar: Modern cağ, kendini dine adapte ediyor olabilir.
__________________
Dunyanın En Buyuk Dini Artık İslam
Dini Sohbetler0 Mesaj
●27 Görüntüleme
- ReadBull.net
- Eğitim Forumları
- İslami Bilgiler
- Dini Sohbetler
- Dunyanın En Buyuk Dini Artık İslam
-
12-09-2019, 11:36:07