Tokalaşma Ve Kucaklaşma


Soru:

Bazı kimseler bayram namazından sonra dostlarını, akrabalarını ziyarete gittiklerinde ya tokalaşıyorlar, ya da kucaklaşıyorlar. Şunu anlamak istiyorum: Bayram namazın­dan sonra bayramlaşmak icin kucaklaşmak doğru mudur? Hadis-i Şeriflerle veya bir sahabenin yaptığı bir hareket ve amelle bunun caiz olduğu isbat edilebilir mi?

Cevap:

Mesele tokalaşmak (musafaha yapmak)tan ibaret olun­ca, sadece neşeli, kutlu gunlerde değil; her zaman, her goruş­me, buluşma anında tokalaşmak caiz olmakla kalmaz, sun­net, mustehab bile olur. Ebu DÂvûd’da nakledildiğine gore Ber b. Azib, Peygamberimizin şoyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "İki Musluman birbiriyle buluştuklarında tokalaşırlar da Allah'a hamdederler ve O'ndan bağışlanmayı di­lerlerse Allah ikisini de bağışlar."

Tirmizi'de ise Hz. Peygamberin (s.a) mubarek buyruğu­nun kelimeleri şoyledir:

"İki Musluman birbiri ile buluştuğunda musafaha (toka­laşma) ederlerse, onlar birbirinden henuz ayrılmadan Allah onun ikisini de affeder."

Yani onların birbiriyle tokalaşmaları, Muslumanın Muslumana muhabbetini ve birbirine iyilik ve ikram duygusu ta­şıdıklarını gosterdiği icin, bu hareket ikisinin de mağfiretine sebep olmaktadır. Ebu Davud'da, Hz. Ebu Zerr’den (r.a), Hz. Peygamberle (s.a) karşılaştığınızda sizlerle tokalaşır mıydı, diye sorulduğu, O'nun da: "Ben Rasûlullah ile karşılaşmış olayım da o benimle tokalaşmış olmasın, bu hicbir zaman ol­madı" diye cevap verdiği anlatılmaktadır. Bu bakımdan, to­kalaşma konusunda fıkıh bilginleri arasında hicbir ihtilaf yoktur.

MuÂnaka (kucaklaşma) konusunda ise fıkıh bilginleri arasında farklı goruşler ortaya atılmıştır. Aralarında İmam Ebu Yusuf’un da bulunduğu bazı fıkıh bilginleri bunu kerahetsiz caiz gormuşlerdir. Bazıları sadece bir yolculuktan do­nuşte veya buna benzer herhangi bir onemli durumda ku­caklaşmayı caiz gormuşler, genel durumlarda mekruh kabul etmişlerdir. İmam Ebu Hanife'ye gore ise bu kesinlikle mek­ruhtur. Bu farklı goruşlerin sebebi, muÂnaka konusunda birbirinden farklı Hadislerin bulunmasıdır.

Tirmizi'de Hz. Enes'in (r.a) şoyle rivayet ettiği bildirilmektedir: "Adamın biri Rasûlullah'a (s.a): 'Ya Rasûlallah, bizden bir kişi herhangi bir kardeşi ile karşılaştığında onun onunde eğilsin mi?' diye sordu. Rasûlullah (s.a): 'Hayır' buyurdu. Adam: 'O'nunla kucaklaşsın ve onu opsun mu?' diye sordu. Rasûlullah (s.a): 'Hayır' buyurdu. O adam yine: 'Elini tuta­rak tokalaşsın mı?' diye sordu. Rasûlullah da (s.a): 'Evet', buyurdu." Tirmizi'de bir başka rivayet daha vardır ki, onda Hz. Aişe (r.a) şoyle buyuruyor: "Zeyd b. Halid b. Harise (se­ferden donerek) Medine'ye ulaştığında doğrudan bize gele­rek kapımızı tıklattı. Rasûlullah (s.a) hızlıca kalkarak dışa­rı cıktı ve onun boynuna sarılarak yuzunden optu."

Ebu Davud’da, Hz. Ebu Zerr'in (r.a) şoyle anlattığı zikre­dilmiştir: "Bir keresinde Rasûlullah (s.a) beni istemiş, ben ise evde yoktum. Rasûlullah'ın beni hatırladığını oğrenince, mubarek huzuruna vardım. O da beni kucakladı."

Bu rivayetleri bir araya toplayınca anlaşılıyor ki, Pey­gamber Efendimiz sadece musafaha yapmakla (tokalaşmakla) yetinirdi. MuÂnaka (kucaklaşma) genel Âdeti değildi. Şuphesiz ara sıra ozel bir durumda kucaklaşmış olduğu da bir gercektir ki, O'nun bu hareketi kucaklaşmanın caiz oldu­ğuna bir delildir.


(Tercumanu'l Kur'an, Şubat, 1966; FETVALAR, Seyyid Ebû'l A'l el-Mevdûdî, C: 4, Sh: 174-176)
__________________