Bizler İslam ı ne yazık ki doğruluğundan emin olmadığımız, beşeri rivayetleri, hic duşunmeden kur’an ile karşılaştırmadan, yaşamaya kabul etmeye devam ettiğimiz surece, gercek İslam ın guzelliğini, nurunu, guneşini de gormemiz, ondan gereği gibi istifade etmemizde, mumkun olmayacaktır.


Bu yazımda sizleri duşunmeye davet etmek istediğim konu, bir yazıma cevap veren bir kardeşimiz, bana sitemkÂr sozlerle, peygamberimize ruyasında tebliğ edilen, kur’an dışından kur’an ayeti hukmunde hadislerin olduğunu soyleyip, benim bunları kabul etmediğime karşılık soylediği sozleri sizlere hatırlatıp, acaba bu sozlerde, birazda olsa doğruluk payı var mı diye ben cok duşundum, sizleri de duşunmeye davet etmek istiyorum. Tabi duşunurken elimize, guvenilir rehber kur’anı alalım, ona soralım bakalım, bu sozlere kur’an ne cevap veriyor. Bakın arkadaşımız bana neler soylemiş.


(Allah'ın resulune ilhamı olan, ayet hukmunde olan ruya hadislerini dahi kabul etmezsiniz. Sizi uyarıyorum, yolunuz yol değil.)


Bu arkadaşımız bizlerin, din ve iman adına sorumlu olduğumuz, tıpkı kur’an ayetleri gibi, bazı bilgilerin, hukumlerin peygamberimize Allah tarafından ruyasında vah yedildiğini ve bizlerinde bunlardan sorumlu olduğumuzu soyluyor. Bizler bu sozleri hemen kur’an a muracaat ederek soralım, bakalım Allah elcilerine bu yolla, yani ruya yoluyla bizlerinde sorumlu olduğu, vahiy tebliğ etmiş olabilir mi?


Şura 51:Allah bir insanla ancak vahiy yoluyla veya perde arkasından konuşur, yahut bir elci gonderip izniyle ona dilediğini vah yeder. O yucedir, hakîmdir.


Once vahiy kelimesinin anlamına bakalım. Vahiy genel anlamda Allahın buyruğu, yani emirlerinin elcilere bildirildiği sozlerdir. İşte bu sozlerini bakın hangi yontemlerle bildirdiğini soyluyor Rabbim. İlk iki cumleyi once anlamaya calışalım. Allah bir insanla vahiy yoluyla, ya da kendisini gostermeden sesli olarak konuştuğunu soyluyor. Gercektende kur’an a baktığımızda, Musa peygamberimizle sesli olarak, kendisini gostermeden konuştuğu orneğini goruyoruz. Peki, burada bahsedilen Allahın bir insanla vahiy yoluyla konuşması sozunden ne anlamalıyız? Burada anlatılan yine kendisini gostermeden ama sesli değil de, başka bir yol ile de goruşebileceğini anlatmaya calışıyor bizlere, ben bunu anladım. Peki, bu nasıl bir yontem olabilir? Size bir ayet ile bunu anlatmak istiyorum.


Nahl 68: Rabbin, balarısına şoyle vah yetti: "Dağlardan evler edin, ağaclardan ve insanların kurdukları cardaklardan da..."


Bu ayete baktığımızda Rahmanın bir başka vahye diş şeklini, daha iyi anlıyoruz. Bu yonteminde gonullerine verdiği, İLHAM, sessizce hukumlerinin seslenişi diyebiliriz. Ayete baktığımızda Allahın bir insana vah yediliş şekli olarak da bahsediliyor, demek ki Rabbim elcisi ne ya da herhangi bir kulunun, kalbine ilham ile konuşmadan sessiz vah yedebilir diyebiliriz. Ben bunu anladım. Ayete devam ettiğimizde ise, bir başka vahyin iletiş şekli cıkıyor ortaya. Gorev verdiği elcisine, melekleri aracılığıyla, dilediğini vah yetmesi. İşte kur’an a baktığımızda genellikle kur’anın vah yediliş şeklinin bu yontemle, Allahın meleği Cebrail aracılığıyla olduğunu goruyoruz.



Rabbimin verdiği bu bilgi ışığında hemen duşunelim. Arkadaşımızın bana soylediği gibi, bizlerin sorumlu olduğumuz kur’an ayetleri hukmunde, peygamberimize ruyasında vahiy gelmiş olabilir mi? Rabbimin yukarıda bizlere tebliğ ettiği vahiy yontemlerine baktığımızda ruyada vahiy yolu, asla zikredilmiyor. O halde bunu soyleyenlere inanmamız mumkun değildir. Cunku Allah eğer bu yontem ile elcisine ruyasında eğer bizlere iletecek, bizleri ilgilendiren bir vahiy gondermiş olsaydı, Allah elcisi bunu kur’a na hemen gecirmez miydi?

Bakın bizler peygamberimizin ruyada bizleri din ve iman adına bağlayıcı, vahiy aldığını soyleyip, buna inandığımızda nelere inanmış oluyoruz once onu duşunelim. Allah kur’anı ben koruyorum dediği halde, kur’an a gecmesi gereken, kur’an ayeti değerindeki ruyada vah yedilen ayetlerin, bu durumda Allah tarafından korunmadığını soylemiş oluyoruz. Cunku Rabbim ne diyordu? Sizleri bu kitaptan hesaba cekeceğim, bu kitaptan sorumlusunuz. Bu kitabı ben koruma altına aldım. Bu durumda elimizdeki kur’an da her vahyin olmadığını da soylediğimizin ve inandığımızın farkın damıyız? Bakın hÂlbuki rabbim onlarca ayetinde bizleri nereye yonlendiriyor.

Enbiya 10: Andolsun ki, size oyle bir kitap indirdik ki. Butun şanınız ondadır; hala akıllanmayacak mısınız?

Kehf 27: Rabbinin Kitabı'ndan sana vah yedileni oku. Onun kelimelerini değiştirebilecek yoktur. O'ndan başka bir sığınak da bulamazsın.

Yasin 69. Biz ona (Peygamber'e) şiir oğretmedik. Zaten ona yaraşmazdı da. Onun soyledikleri, ancak Allah'tan gelmiş bir oğut ve apacık bir Kur'an'dır.


Enam 19: Sor: "Tanıklık bakımından hangi şey daha buyuktur?" De ki: "Benimle sizin aranızda Allah tanıktır. Bu Kuran bana vahyolundu ki, onunla sizi ve ulaştığı herkesi uyarayım


Şimdide Allah elcilerine ve ozellikle peygamberimize, ruyasında bazı ilhamlarla bilgiler vermiş midir, verdiyse bunlar hangi konuları iceriyor, şimdide ona bakalım kur’an dan. Yusuf suresi 4. ayetinde, Yusuf peygamberimiz bir ruya goruyor ve bu ruyasını babasına anlatıyor. Ruyasında on bir yıldız ile guneş ve ayı bana secde ederken gorduğunu soylediğinde, bunu kardeşlerine anlatmaması icin babasından tembih aldığı ayeti duşunelim. Ayette anlatılan ve ornek verilenlerin tamamı kişisel bilgi ve gelecekte olacakları işaret eden konuları iceriyor. Yine başka bir ornek verelim ruya konusu ile ilgili peygamberimizden. Once bir ayet hatırlatmak istiyorum.


Fetih 27: Andolsun ki Allah, elcisinin ruyasını doğru cıkardı. Allah dilerse siz guven icinde başlarınızı tıraş etmiş ve kısaltmış olarak, korkmadan Mescid-i Haram'a gireceksiniz. Allah sizin bilmediğinizi bilir. İşte bundan once size yakın bir fetih verdi.


Peygamberimiz Medine de gorduğu bir ruyasında, kendisine iman edenlerle birlikte huzur icinde, Mescid-i Harama gittiklerini ve kabeyi tavaf ettiklerini goruyor. Bu ruyasını da topluma anlatıyor. İman edenler buna inanmak istemiyor, cunku iman etmeyenlerin bu ziyarete engel oldukları ve iman edenlerin zorluklar icinde kaldığı bir ortamda goruyor bu ruyayı peygamberimiz.


Allah elcisi bu ruyayı gorup topluma ruyasını anlattıktan kısa bir sure sonra, yukarıdaki ayet nazil oluyor. Bakın burası cok onemli, Allah elcisine yakın zamanda olacak bir olayı ruyasında gosterip, onu onurlandırıyor ve bu olayı da kur’an a gecirerek ayetiyle sabitlendiriyor. Tabi daha sonra bu ruya gercek oluyor ve iman edenlerin zaferleri ile toplum Mescid-i harama huzur icinde giriyorlar. İşte alacağımız kıssadan hisse. Demek ki Allah elcisine ruyasında, bizlere hukum bazında herhangi bir ayet bildirmiyor, ancak onu, onu re edecek, saygın lığını artıracak bir konuma getirecek bir bilgi ile onurlandırıyor. Sonunda da ruyasını gercekleştiriyor. Demek ki verilen orneklere baktığımızda, Allah elcisine ruyasında gosterdikleri, kur’an hukmunde asla bir bilgi olmayıp,onun gucune guc katacak, onu onurlandıracak, gelecekte olacak bir olayın ipuclarını iceren, bilgiler olduğunu goruyoruz. Ama en onemlisi gorduğu ruyayı kur’ana gecirip bilgi vermesidir. Buda demektir ki, her soylenen sozlere değil, kur’ana bakarak tum gerceklerin farkına varabiliriz, yeter ki duşunelim, aklımızı calıştıralım tabi kur’anın ışığında.


Sonuc olarak, buradan da anlaşılıyor ki Allah, bizlere iletilecek ve bizlerin din ve iman adına sorumlu olacağımız vahiylerini elcisine ruyasında değil, bahsettiği diğer yontemlerle bildirmiştir. Bildirdiği ve sorumlu olduğumuz tum vahiylerde kur’an ile sabittir. Cunku rabbim bizlerin kur’an a sarılmasını emredip, daha sonrada bu kitaptan sorumlu olacağımızı apacık bildirmiştir. Kur’an dışından, tıpkı kur’an ayetleri gibi vahiylerinde olduğunu soylemek, kur’anın onlarca ayetine ters duşer, bu acıkca KUR’ANA ŞİRK KOŞMAKTIR. Bunları kabul ettiğimizde kur’anın onlarca ayetine iman etmediğimizin artık lutfen bilicine varalım. Zamanında yanlışımızdan donmeyip, gercekleri huzuru mahşerde farkına varırsak, iş işten gecmiş olacaktır, bunu da unutmayalım.


Bizler Allahın emrettiği yolda gitmek ve hesap gunu şaşkın bir halde kalmak istemiyorsak, Rabbin onerdiği gibi kur’anın ipine sarılmalıyız. Onu anlayarak okuyup, rabbin neler soylediğini anlamaya caba gostermeliyiz. Birileri bizi Allah ile aldatmanın yarışına girmiş, belli ki bizleri hak yolundan alıkoymak isteyenler var.Bakın rabbim apacık hesap gunu hesabın goruleceği hangi kitap ortaya konacak diye bizlere hatırlatıyor.


Zumer 69:Yeryuzu, Rabbinin nuruyla parıldamış, Kitap ortaya konmuş, peygamberler, tanıklar getirilip aralarında hakla hukum verilmiştir. Onlar asla haksızlığa uğratılmazlar.


Rahman cok acık soyluyor, ama ne yazık ki bizler gozlerimizi, gonlumuzu, aklımızı kur’an a kapatmış, beşerin sozleriyle iman eder olmuşuz. Cok ama cok buyuk yanılgılar icinde yaşıyoruz. Lutfen artık aklımızı başımıza toplayalım, silkinip kur’anın guneşine gonlumuzu acalım. Yoksa hesap gunu yuzlerimizin kapkara olmasından asla kurtulamayız.

SAYGILARIMLA Haluk GUMUŞTABAK
__________________