Selamlarin en guzeliyle..
Simdi size, kiyametin gerceklesecegi (bazilarinin zoruna gitse de) ile ilgili Kur'an'dan ve (belki inanmayanlar vardir) o guvendigimiz bilimden, fizikten kanitlarin oldugu cok faydali bir yazi paylasacagim.
Okuyalim, istifade edelim.
Okuyalim, anlayalim.

“Yerin o şiddetli depremle sarsıldığı, yerin ağırlıklarını dışarı atıp cıkardığı ve insan buna ‘Ne oluyor?’ dediği zaman, İşte o gun haberlerini anlatacaktır.” (Zilzal, 1-4)
“6- Kaynatılmış denize, (andolsun ki)
7- Rabbinin azabı mutlaka vuku bulacaktır.” (Tur Suresi)
“Denizler kaynatıldığı zaman” (Tekvir, 6)

Yukarıdaki ayetlerde anahtar noktayı temsil eden “ağırlıklar” kelimesinin sozluk karşılığı aşağıda gorulmektedir. Arapcada “hafif” kelimesinin zıttıdır.
Yeryuzunun ağırlıkları olarak nitelenen Magma tabakasının yer yuzeyine gore cok daha yoğun, ağır ve sıcak olduğu, buyuk bir depremde zincirleme kırılan faylar arasından fışkırıp tum denizleri buharlaştırabilecek potansiyele sahip olduğu gibi bilimsel veriler cok yakın bir gecmişte elde edilebilmiştir.

Dağlar gocuveren bir kum yığını haline gelecektir.” (Muzzemmil, 14)
“Yer dumduz edildiğinde, icinde olanları dışa atıp boşaldığında” (İnşikak, 3-4)
Yeryuzunun icindeki ağırlıkları basıncla kusarak magma ve lavla kaplanmasının ardından, hayat son bulacak ve lavlar donarak uzerinde hic yukselti olmayan dumduz bir kayalığa donuşecektir. Bu denli buyuk bir lav patlamasının yeryuzunu dumduz bir ova haline getireceğini vahiy almadan Peygamber Efendimizin bilmesine yine imkÂn yoktu.“O gun, goğu kitabın sayfalarını katlar gibi dureriz. Ve onu yaratılışa ilk başladığımız duruma iade ederiz. Bu uzerimizdeki bir vaattir. Elbette gercekleştireceğiz.” (Enbiya, 104)
Boyle buyuk bir felaket yani kıyametin goğun yapısını değiştireceğini hatta ilk haline geri cevireceğini soyluyor ayetler. Peki, goğun ilk hali Kuran’da nasıl anlatılıyordu?“Sonra duman halinde olan semaya yoneldi. Sonra da ona (semaya) ve arza: “İsteyerek veya istemeyerek gelin.” dedi. İkisi de: “İsteyerek geldik.” dediler.” (Fissulet, 11)
“Hadean” ismi verilen oluşum devresinde aşırı volkanik patlamalar ve gaz cıkışı nedeniyle tum atmosfer duman kaplıydı. Ve bu zehirli sıcak gazlarla dolu yuksek basınclı atmosferin zamanla kimyasal yapısı değişerek şimdiki berrak ve temiz atmosferimizin yerini almıştı. Ayetler mucizevî şekilde cok buyuk bir depremin ve magmanın tum dunyada fışkırmaya başlaması sonucunda atmosferin ilk yaratıldığı donemlerdeki gibi zehirli duman ve gazlarla kaplanacağını, duman haline geleceğini haber vermektedir.“Guneş durulduğu zaman” (Tekvir, 1)
“Gezegenler sacıldığı zaman” (İnfitar, 2)
Kıyamet, hesap verme donemi, ahiret yaşamını anlatan tekvir suresinin bu ayetlerinde ilginc bir astronomik bilgi verilmektedir. Guneşin duruleceği; yani buzuşup kuculeceği bilgisini; Gercekten de guneş gelecekte kızıl dev evresine gecerek dunyayı yutacak kadar buyuyecek ve ardından hızlı şekilde buzuşerek yani durulerek beyaz bir cuceye donuşecektir. Bu olay sonunda gezegenler yorungelerinden cıkarak buyuk felaketlerle karşılaşacaklardır.“Yıldızlar ‘sondurulduğu’ zaman!”(Murselat, 8 )
Modern bilim gelecekte yıldızların ışığının da mutlaka soğuyup soneceğini ya da bir karadelik tarafından yutulup cokertilerek sonduruleceğini tespit etmiştir.“Coktuğu zaman yıldıza andolsun!” (Necm, 1)
Guneşin başına gelecek bu cokmenin, yıldızların başına da geleceğini yani guneşinde herhangi bir yıldız olduğunu ifade edercesine Yaratıcı buyuk bir ilimle goğun sırlarını insanlara acıklıyordu. Yıldızların ve guneşin cokeceğini ve gezegenlerin yorungelerinden cıkacağını kim bilebilirdi ki?“(Allah), geceyi, gunduzu, Guneş’i ve Ay’ı sizin hizmetinize verdi. Yıldızları da, kendi emrine boyun eğdirdi. Muhakkak bunda, akıl edecek bir topluluk icin deliller vardır.” (Nahl, 12)
İnsanoğlu tum cağlar boyunca yıldızlara ulaşma hayalleri kurdu ve icten ice bir gun gidebileceğine inandı. Fakat Allah Yuce Kuran’da guneş, Ay’ı ve Dunya’yı insanlara istifade ve hizmet aracı kılacağını soylemiş fakat yıldızları bundan ayrı ifade etmiştir ki bu da insanoğlunun hicbir zaman kıyametten once yıldızlara erişip kendi hizmeti icin istifade edemeyeceği anlamına gelmektedir. Bilimsel araştırmalar gostermiştir ki guneşten sonra en yakınımızdaki yıldız olan sonuk kırmızı cuce Proxima Centauri yıldızı dahi bize yaklaşık 37,84 trilyon km. uzaklıktadır. En hızlı uzay aracları ile bile bu yolun yuz bin yıldan az surede asla gidilemeyeceği tahmin edilmektedir. Bu durumda gostermektedir ki; diğer yıldızlar hatta en yakınımızdaki bile insanoğlunun asla fayda elde edemeyeceği durumda veya uzaklıktadır.
Toprak icine duşen her tohumu dirilterek cıkaran bir anne rahmi gibiydi. Ve bir tohum gibi toprağa duşen DNA yeniden dirilişin gizemini icinde barındırıyordu.
Cok uzun cağlar sonra Yaratıcı’nın egemenliği ile yuksek bilgi ve guce sahip bir topluluk ilahi emirle dirilişi ve adaleti gercekleştirmek icin Dunya’ya gelecekti. Eski metinlerde onlar icin goklerden gelenler ya da Yaratıcı’nın guclu orduları; Kutsal kitaplarda ise onlara “melekler” denmişti.“Rabbin gelip melekler saf saf dizildiğinde, ki Cehennem de o gun getirilmiştir…” (Fecr, 22-23)

Araştırmacı yazar ve Yonetmen Erdem Cetinkaya’nın Kutsal Gizemler -I- kitabından alıntıdır.

__________________