Mevlana Celaleddin Rumi hazretleri (kaddesallahû sırrûhul aziz) tasavvuf deryasına dalmış bir Hak Âşığıdır. İlmi, teşbihleri, sozleri ve nasihatleri bu deryadan sacılan hikmet damlalarıdır. O, bir tarikat kurucusu değildir. Yeni usûller ve ibadet şekilleri ihdÂs etmemiştir. Ney, dumbelek, tambur gibi ceşitli calgı Âletleri calınarak yapılan torenler ve Âyinler, Hazret-i Mevlana’nın vefatından 3-4 asır sonra meydana cıkmıştır. Halbuki o, ney ve dumbelek calmadı. Donmedi, raks etmedi. Bunları sonra gelenler uydurdu. 24 binden ziyade beytiyle dunyaya nûr sacan Mesnevî’sine, her ulkede, bircok dillerde şerhler yapılmıştır. En kıymetlisi Mevlana CÂmi’nin kitabı olup, bunun da şerhleri vardır. Turkce şerhlerinden, Ankara vÂlisi Âbidin Paşanın şerhi cok kıymetlidir. Âbidin Paşa bu şerhinde, ney’in, insan-ı kÂmil olduğunu ispat etmektedir.

Mevlevîlik, cahillerin eline duştuğunden, bunlar ney’i calgı sanarak, ney, dumbelek gibi şeyler calmaya, donmeye başlamışlar. İbadete, İslam dininin yasak ettiği cirkin şeyler karıştırmışlardır. Hazret-i Mevlana, bırakın ney calmayı, oynayıp donmeyi, yuksek sesle zikir bile yapmadı. Nitekim Mesnevî’sinde diyor ki:
Pes zî cÂn kun, vasl-ı Canan-r taleb
Bî leb-u gÂm mîgû nÂm-ı rab.

Manası şudur:
O halde, Canana kavuşmayı, cÂn-u gonulden iste
Dudağını oynatmadan, Rabbinin ismini kalbinden soyle.

Bugun, bu tasavvuf ustadının turbesine sonradan konan calgı Âletlerini gorenler, işin gerceğini bilmeyenler, bu mubarek zatın calgı caldığını, bu aletlerin onun olduğunu zannetmektedirler. O hakikat guneşini yakından tanıyanlar, bunlara elbette itibar etmez. Zaten bu buyukler, şupheli şeylerden kactıkları gibi, mubahları bile sınırlı ve olculu kullanmışlardır.

Alıntı:
Sual: Raks, sima ve teganni nedir, haram mıdır?


CEVAP
Raks
, eli, ayakları tempo ile oynatmak ve dans etmek demektir. Eskiden raks eden erkeğe rakkas, kadına da rakkase denirdi.İhtiyari olmayan, yani kendi elinden olmadan raksa vecd denir. Vecde gelmek, kendi elinde olmadığı icin gunah değildir.

Sima, nağmeli ses demektir. Nağmeli sesin de, mubah ve haram olanı vardır.

Aletsiz, calgısız olan insan sesine, sima [teganni] denir. Calgılı veya calgıyla birlikte olan insan sesine gına [muzik] denir.

Buyuk İslam Âlimi seyyid Abdullah-i Dehlevi hazretleri buyuruyor ki:
Sima kalbi oldurur ve kalbde nifak hÂsıl eder. (Mekatib-i şerife m.99)

Teganninin bir sunnet olan kısmı, bir de haram olan kısmı vardır:
Sunnet olan teganni, Kur'an-ı kerimi tecvide uyarak okumaktır. Teganni, kelimenin manasını değiştirmezse ve harfler, iki harf kadar uzamazsa, yalnız sesi guzelleştirip okumayı suslerse, caiz olur. Hatta namaz icinde de, namaz dışında da, mustehab olur.
Haram olan teganni, ırlamaktır, sesini hanceresinde tekrarlayıp turlu sesler cıkarmaktır. Harfleri, kelimeleri bozarak turlu sesler cıkarmak demektir. Bir hadis-i şerif meali şoyledir:
(İlk teganni eden şeytandır.) [Taberani]

Teganni yaparken harfler bozulursa haram, harfler bozulmazsa mekruh olur. Burada kelimeler bozuluyor. Kur'an-ı kerimi teganni ederek, yani kelimeleri bozarak okumak, caiz değildir.

Kalbde helal olan şeyin sevgisi [mesela Allah sevgisi] varsa, sima [ilahi, kaside gibi nağmeli sesler] onu artırıyorsa o kimsenin teganni dinlemesi helal olur. Kalbinde, dinimizin yasak ettiği bir şey olanın, teganni dinlemesi gunah olur. (K. Saadet s.322)

Sima ancak, Allahu teÂlÂya muteveccih olanlara caizdir. (Durr-ul mearif s.4)

Teganni ile okuyan bir imam arkasında kılınan namazın iadesi gerekir. (Halebi)

İmam-ı Rabbani hazretleri buyuruyor ki: İlahi ve kasideleri teganni ile okumak ve dinlemek, bizim yolumuzda yasaktır. (1/266 ve 3/7)

İmam, amel-i kesir olacak kadar teganni ederse namaz bozulur. (Ebussuud efendi fetvası)

Kur’an-ı kerimi, zikri, duayı, teganni ile okumanın haram olduğu, Bezzaziyye’de yazılıdır. (Berika)

Teganni ile okunan ezanı, Kur’an-ı kerimi ve mevlidleri dinlemek de gunahtır. Kelimeleri bozmadan teganni etmek, yani sesi guzelleştirmek caizdir ve iyidir. (S. Ebediyye)

Teganni ile okuyan bir imamın arkasında kılınan namazın iadesi gerekir. (Halebi)

Teganni haramdır. (Tıbb-un-nebevi)

Kur’an-ı kerimi teganni ile okumak ve dinlemek haramdır. Burhaneddin-i MergınÂnî buyurdu ki:
Kur’an-ı kerimi teganni ile okuyan hÂfıza, ne guzel okudun demek, kufur olur. Tecdid-i iman gerekir. KuhistÂnî de boyle yazmaktadır. (Durr-ul-muntekÂ)

Musiki ile okunan şeyleri dinlememeli. Cahil tarikatcılar teganni ile ilahi okuyorlar. Musikiden hÂsıl olan şehvet lezzetlerine, ibadette lezzet hÂsıl olduğunu, feyiz geldiğini sanıyorlar. Boyle sapıklar, Deccal’ın askeridir. Kur’an-ı kerimi, zikri ve duayı teganni ile okuyanları dinlememek gerekir. Tatarhaniyye fetva kitabı, bunları teganni ile okumanın haram olduğunda sozbirliği bulunduğunu yazmaktadır. (Birgivi vasiyetnamesi şerhi)

Kur’an-ı kerimi teganni ile okumak haramdır. (K. Saadet) [Tecvide uygun olarak teganni edilirse mahzuru olmaz.]

Mescitlerde Kur’an-ı kerimi teganni ile okuyanları nehyetmek farzdır. (İhya 2/823)

Tekkelerde ilahiler okuyarak raks etmek, oynamak, donmek haramdır. (Hindiyye)

Sima esnasında raks gunahtır. (Merec-ul-bahreyn)

Hicbir Âlim, hicbir zamanda, teganninin mubah olduğunu soylememiştir. (Multekıt)

Hak sevgisi ile sima dinleyen sıddık, nefse uyup dinleyen zındık olur. (Siyerul-aktab)

Şeyh-i ekber Muhyiddin-i Arabi hazretleri, zamanındaki sofileri sima ve rakstan men etmişti. (Mektubat-ı Masumiye 4/29)

Tasavvuf ehlinde meşhur olan sima ve raks iki turludur:
Birincisi, kalbin ve nefsin fani olmasından sonra, cemal veya celal sıfatlarının tecellisinde hÂsıl olur ki, bunda aklın ve nefsin mudahalesi yoktur. Mevlana Celaleddin-i Rumi’nin ve Sunbul Sinan efendinin zikir ve simaları boyleydi. Şah-ı Nakşibend hazretleri, (Biz, bunları yapmayız, buyuk zatların yaptıklarına da gunah demeyiz) buyurdu.
İkincisi, bazı cahil ve gafil tarikatcıların, noksan akıllarına ve azgın nefislerine uyarak, bağırmaları ve zıplamalarıdır. (Makamat-i Mazheriyye m.11)

Kur’an-ı kerim okumaya, namaz kılmaya vakit bırakmayan her mubah iş mekruhtur. Tarikatcıların raks etmeleri, donmeleri haramdır. Onları seyretmek de haramdır. Her ceşit calgı calmak haramdır. (Fetava-yı Hindiyye)

Eğlence veya para kazanmak icin başkalarına şarkı soylemek haramdır. Calgıyla raks etmek buyuk gunahtır. Sıkıntısını gidermek icin, kendi kendine şarkı soylemek gunah değildir. Calgı olarak, yalnız kadınların duğunlerde def calması caizdir. (Redd-ul-Muhtar)

Mevlidde, salihlerle salevat okumak, her zaman sevabdır; fakat buna haram karıştırmak, mesela calgı, şarkı, raks gibi şeyler yapmak buyuk gunah olur. (Allame Zahiruddin bin Cafer)

Buyuk Âlim İbni Arabi hazretleri Futuhat-ı Mekkiyye kitabında, raks ile ve donerek olan simanın yasak olduğunu bildirmiştir. (Mektubat-ı Rabbani)

Raksla, sozle [şarkıyla, calgıyla] başkalarını eğlendirenin şahitliği kabul edilmez. (Mecelle m. 1705)

Ney de, diğer calgılar gibi, asla caiz değildir. Eğlence ve para kazanmak icin şarkı soylemek haramdır. Her calgıyı calmak ve dinlemek, raks etmek caiz değildir. (Redd-ul-muhtar)

Allahu teÂlÂnın aşkı ile dolmuş, evliyanın buyuklerinden olan Mevlana Celaleddin-i Rumi hazretleri, ney ve başka hicbir calgı calmadı. Musiki dinlemedi ve raks etmedi. Zikrin kalble, sessiz olacağını Mesnevi’de bildirmektedir. (S. Ebediyye)


__________________