Kur’an ı anlayarak birkac kez okuyan bir Musluman, onun aydınlık nuruyla aydınlanacak ve Kur’an ın gerceklerini gorecektir. Eğer anlamını bilmeden okuyor, uzerinde hic duşunemiyorsak, işte o zaman Rabbin nurundan, guneşinden de, istifade edemiyoruz demektir. Cunku Allah ayetlerin uzerinde, ozellikle bizlerin duşunmesini ve aklımızı kullanmamızı emreder.

Allah Kur’an ı sizlere rehber, yol gosterici olsun diye gonderdim diyor da, onu anlayarak okuyup, uzerinde duşunen kullarının, gonul gozlerini acacağı mujdesini veriyorsa, bizlere duşen Rabbin rehberini bilerek, anlayarak, duşunerek okumak olmalıdır.

Allah Kur’an ın yarısından fazlasında verdiği, kıssadan hisseler ve orneklerle, bizlere nasıl yaşamamız gerektiğini, gecmiş toplumların yaptığı hataları ornekler gostererek anlatmıştır. Bunu yapmasının nedeni, aynı hataya bizlerinde duşmemesi icindir. Gecmiş kavimlerin yaptığı yanlışların sonunda, Allah ın bu toplumlara verdiği cezalardan da ornekler vererek, ibret almamızı sağlamıştır.

Bizler Kur’an ın verdiği ornekleri, ne yazık ki hikÂye dinler gibi dinleyip, o gunku yanlış olayların, bizlere hitap ettiğinin de, farkında değiliz. Daha acıkcası bizler gunumuzde, Allah ın ayetlerinde verdiği ornekler, kıssalar sanki o devrin toplumuna has indirilmiş gibi, verilen orneklerden hic uzerimize alınmıyoruz bile.

Hatta bazen bizler, Allah ın o devrin toplumuna, atalarının sanı ve rivayetlere dayalı itikatlarından vazgecmeyenlere, Araf suresi 185. Ankebut 51. ayetinde seslendiği aşağıdaki uyarıları, bugun gormezden gelenler, uzerine alınmayanlar, acaba Kur’an dan ne derece istifade ediyor olabilir?

— Peki, bu Kuran'dan sonra hangi soze iman ediyorlar.

— Karşılarında okunup duran bir kitabı, sana indirmiş olmamız onlara yetmiyor mu?

Gercektende bizler, Kur’an dan gereği gibi istifade edemiyoruz. Cunku onu anlamak icin caba gostermiyoruz. Anlamını bilmeden okumanın yarışlarını yaptığımız gibi, anlamadan okuyanların kulaklarına ve nefislerine hoş gelmesi adına, onu makamla okuyoruz. HÂlbuki Allah bizlere, Kur’an ı nasıl okumamız gerektiği konusunda, bircok oğutler vermiştir.

Kur’an dan istifade edebilmek icin, once anlayarak ve uzerinde duşunerek okumamız gerektiği anlatılır. Kur’an ne bir şiirdir nede masal kitabıdır. Kur’an bir oğut, yol gosterici ve ilim rehberidir. Onu yavaş yavaş, duşunerek okumamız oğutlenir Kur’an da. Onun icinde bolum bolum, zamana yayılarak indirilmiştir.

Sizlere bu yazımda, Allah ın bizlere ibret olsun diye ornekler vererek, Yahudi ve Hıristiyan toplumlarının yaptığı yanlışları anlatan, ayetleri hatırlatmak istiyorum.

Gecmiş kavimler, Allah ın elcilerine ve gonderdiği kitaplarına, o devirde uyacaklarını, onun dışına sapmayacaklarını Allah a vaat etmiş, sozler vermişlerdi. Fakat daha sonra bu toplumlar sozlerinde durmayıp, Allah ın apacık soylediklerinin tersine nasıl hareket ettiklerini, gonderdiği rehber kitaplardan nasıl saptığını, Kur’an da ornek vermesi ve bu yanlışları yapan toplumları nasıl cezalandırdığını, birlikte hatırlayalım. Hatırlayalım ki, aynı yanlışı bizlerde yapmayalım, eğer yapıyorsak da farkında olalım ve vazgecelim.



MAİDE 13-Sonra bu sozleşmelerini bozmaları yuzunden, Biz onları lanetledik ve kalplerini kaskatı ettik. Onlar, kelimeleri yerlerinden oynatarak değiştirirler, uyarıldıkları gerceklerden paylarını almayı unuttular. İclerinden pek azı dışında, onlardan surekli bir hainlik gorursun, yine de sen, onları affet ve aldırma! Cunku Allah, iyilik yapanları sever.


14-Ve: 'Biz Hıristiyanlarız' diyenlerden kesin soz (misak) almıştık. Sonunda onlar kendilerine hatırlatılan şeyden (yararlanıp) pay almayı unuttular. Boylece biz de, kıyamete kadar aralarında kin ve duşmanlık saldık. Allah, yapa geldikleri şeyi onlara haber verecektir.


Allah o kadar guzel ornekler veriyor ki Kur’an da, anlayana anlamak isteyene elbette. Bu iki ayet bizlere, gunumuzde yaptığımız yanlışları, yuzumuze bir tokat gibi vuruyor, ama anlayan nerede?

Allah Yahudilerin, yaptığı cok buyuk yanlışa dikkat cekerek, bizim gonderdiğimiz kitabı zamanla devre dışı bırakarak, buyuk coğunluğu gonderdiğimiz kitapta hukum verdiklerimizin anlamlarını değiştirip, kendi hurafe inanclarının peşi sıra gittiklerini soyluyor. Maide 13. ayetinde elcisine seslenerek, bunları yapanları da sen yinede affet ve onlara aldırma tebliğine devam et diyor Yaradan.

Maide 14. ayette de, Hıristiyanların yaptığı yanlışlara ornek vererek, onlardan da soz aldığımız halde, onlarda zamanla gonderdiğimiz rehberin dışına cıktılar ve kitabı unuttular diyor.

Şimdi gelelim bu sozlerinde durmayıp, Allah ın rehberinin dışına cıkanlara, onu yeterli gormeyip atalarının rivayetlerinin ardı sıra gidenlere, Allah dışında Veliler edinenlere karşı, Allah ın verdiği cezalara bakalım. Cunku burası cok onemli. Bakın Allah Rabbin rehberinin dışına cıkanlara, nasıl cezalar vermiş.


— Biz onları lanetledik ve kalplerini kaskatı ettik.

— Boylece biz de, kıyamete kadar aralarında kin ve duşmanlık saldık.


Yuce Rabbim bizleri affet. Cunku biz senin verdiğin bu ve buna benzer bircok ornekten hic ders almadığımız gibi, aynı hataları bugunde bizlerin coğunluğu ne yazık ki yapıyor. Hatırlarsanız yukarıda ki ayette, iclerinden pek azı dışında bu hatayı yaptıklarını Allah soyluyordu. Evet, bugun bizlerinde pek azımız dışında, aynı hatalar yapılmaktadır.

Gecmiş toplumlarda, bu hataları yapanlara Rabbin verdiği cezalar, elbette bugunde aynı hataları bizler yaptığımız icin, bizlerin uzerine de olması kacınılmazdır. Yani Allah ın rehberinin dışına cıkıp, onu anlaşılması zor ilan edip, beşerin kitapları, rivayetleri peşi sıra gittiğimizde, Kur’an da hukmu olmadığı halde, bunlarda Allah katındandır diyenlere inandığımızda, Allah ın laneti elbette uzerimize olacaktır. Kalpler kaskatı, toplumlar birbirine duşman kesilmiş, kendi din kardeşini bile oldurmekten cekinmeyen, birbirine kin ve nefret duyan toplumlar olmamız kacınılmazdır.

İslam toplumlarının bugunku halini duşunduğumuzde, Allah ın kitabına yaptığımız saygısızlığın, Kur’an ı devre dışı bırakmanın cezasını cektiğimizi, Allah ın bizleri nasıl cezalandırdığını gorebilirsiniz.

Cunku bizler, tıpkı bizden onceki ehli kitap gibi, Allah ın rehberinden saptık. Sozlerini değiştirdik, anlamlarını kaydırdık. Onu sen alayamazsın diyerek, Kur’an ı anlayarak okumalarını, uzerinde duşunmelerini engelledik. Yani Allah ve Kur’an ın arasına, emin olamayacağımız kişileri soktuk. Kur’an ın onune perde cektik. Boylece akıl ve Kur’an devre dışı kaldı, beşerin kitapları dinde yerini aldı, topluma hukmetti.

Şimdide aşağıdaki ayeti anlamaya calışalım.

MAİDE 15-Ey kitap verilenler, şimdi size, kitabınızın gizlemekte olduğunuz bircok yerlerini sizlere acıklayan bircoğunu da geciveren Peygamberimiz geldi. İşte size Allah'tan bir nur, bir parlak kitap geldi.


HÂlbuki Allah, elcisi kanalıyla Yahudi ve Hıristiyanlara yaptıkları yanlışları hatırlatarak, sizlere daha once gonderdiğim kitaplardan gizlediklerinizi, unuttuklarınızı, uygulamadıklarınızı hatırlatan, acıklayan hatta bazı hukumleri de sizler icin kaldıran Allah ın ayetlerini tebliğ eden, peygamberimizin getirdiği KUR’AN IN geldiğini anlatıyor o gunku topluma. Ayetin son cumlesi uzerinde lutfen dikkatle duşunelim.


İşte size Allah'tan bir nur, bir parlak kitap geldi.


Yahudi ve Hıristiyanların yaptığı hatalar yuzunden, Allah ın onları nasıl cezalandırdığını, yukarıdaki ayetlerde apacık gorduk. Elbette bizler tum bu ayetlerden hic ders almadığımız icinde, aynı hataları daha da ileri goturerek yaptık ve yapıyoruz.

Allah peygamberimiz yoluyla, o gunku tum Ehlikitaba seslenerek, sizlere bir nur ve parlak bir kitap, rehber indirdim dediği halde, bizler bu nura karşı oyle saygısızlıklar yaptık ve yapıyoruz ki, Allah ın lanetinden bu gidişle kurtulmamız pek mumkun olmayacak gorunuyor.

Bizden onceki ehli kitabın yaptığı hataları, bizlerde yapıyoruz. Onların hatalarını duzeltmeleri icin Kur’an ı gonderdiğini soyleyen Rabbin sozlerini hic anlamadık, anlamakta istemediğimiz goruluyor. Elbette bunu yaptığımız icin de aynı kaderi paylaşıyor ve Rabbin lanetini kazanıyoruz.

Bizler Allah ın gonderdiği nuruna, aşağıdaki saygısızlığı yaptığımız surece, İslam toplumu icinde bir birine karşı, kin ve duşmanlık asla bitmeyecektir.

- Kur’an her konuda acıklama yapmaz, ozet bilgiler verir.
- Kur’an ı herkes anlayamaz, Âlim ve veli insanlar anlar.
- Kur’an her dile cevrilemez.
- İslam ı doğru anlamak istiyorsanız, fıkıh kitaplarından oğrenebilirsiniz.
- Velisi olmayan İslam ı doğru anlayamaz ve cennete gidemez.


İşte bu duşunce ve fikre bizlerde inandığımızda, bizden onceki Ehlikitabın yanılgısına duşmuş oluruz. Onlarda Rabbin rehberine, nuruna aynı yakıştırmaları, saygısızlıkları yaptığı icindir ki, yoldan cıkarak Allah tarafından cezalandırıldılar.

Elbette bizlerde Allah tarafından cezalandırılıyoruz, ama farkında bile değiliz. Bizden onceki Ehlikitabın yanlışlarını, bizlerde yaptığımızı kendimize ne yazık ki itiraf edemiyoruz.

Allah gecmiş kavimlerin coğunluğunun, Allah ın gosterdiği yoldan saptığını soylerken, iclerinden cok azının, doğru yolda caba harcadıklarından bahsediyor. Hatta Enam suresi 116. ayetinde bizleri uyararak bakın ne soyluyor.

(Yeryuzundeki insanların coğunluğuna uyarsan, seni Allah yolundan saptırırlar. Sadece sanıya uyarlar onlar ve sadece sacmalarlar.)


Bizler sanıya, rivayetlere değil, Allah ın nuruna, guneşine, rehberine uymalıyız, sarılmalıyız ki, kurtuluşa erebilelim. Boylece Rabbin gercekten iman eden, O azınlık olan Halis kullarından olabilelim.

Azınlık olmak zordur. İtilirsin, kakılırsın, dışlanırsın belki bu Âlemde. Ama sabredersen, Rabbin gerceklerini anlamak adına caba harcarsan, mutlaka ebedi mutluluğa kavuşursun.

Dilerim Rabbin doğru yolundan giden mutlu, gelecekten umutlu azınlık kullarından oluruz.

Saygılarımla Haluk GUMUŞTABAK

__________________