Aşağıdaki yazı Seyyid Abdulhakim Arvasi kuddise sirruh tarafından yazılmış olup n-f-k.com'dan alınmıştır.
Namaz kılmıyan, namaz kılmamakla butun muminlere zulmetmiş bulunuyor. Zîra her namazda (EsselÂmu aleyn ve al ibÂdillÂhissÂlihîn) demekle butun muminlere du ediliyor. Her gun beş vakit namazda yirmi defa tekrar olunan bu duÂdan muslumanları mahrûm bırakıyor. Yani hakları olan bu duÂyı terkediyor. KıyÂmet gununde butun mu’minler bu haklarını namaz kılmıyanlardan alacaktır. Namaza gevşeklik gosterenler, namazı onemsemeyip hafif tutanlar bircok cezÂya uğrarlar:
Omrunden hayır ve menfaat gormez. Ceşitli hastalıklar, ceşit ceşit aşağılıklar, hakaretler ve zilletler icerisinde hayat surer. Kimseden saygı gormediği gibi, ceşitli mahrumiyet ve zaruretlere mubtel olur. Sıhhatinden hayır ve menfaat gormez. Genel olarak kotu yerlerde bulunan kimseler, namazına devam etmiyenler veya namazında gevşeklik gosterenlerdir. Bu gibi yerlerde, ekseriya namazı terkedenler, namaza gevşeklik gosterenler gorulur. Bunun gibi, zahmetli, yorucu ve ağır işlerde calışanlar da coğunlukla yine namaz kılmıyanlardır. Namazı doğru kılanlar, sÂlihlerin yanında hurmet ve haysiyet ve îtibar sÂhibidir. Bu gibiler, arkadaşları ve akrabaları arasında secilmiş ve saygılıdır. Aşağı, cirkin, suflî ve ezici işlerde calışanlar genellikle namaz kılmıyan veya namaza gevşeklik gosterenlerdir.
CenÂb-ı Hakkın hizmetinde bulunmaya yarar kimselerin simÂlarında, kendi yaradılışlarındaki, guzellik ve cemÂlden ayrı olarak bir başka guzellik ve cemÂl vardır ki, namaza gevşek davrananlar her ne kadar guzellenme ve suslenme sebeblerine başvursalar da, hergun defalarca hamama girip cıksalar da, turlu turlu, ceşit ceşit ve yeni elbiseler giyseler de, yine bu guzellik ve cemÂle kavuşamaz ve bu simaya burunemezler. Her ceşit guzel kokular surunseler de, kendilerinde hÂsıl olan yahûdî kokusuna benzer kokuyu hissedebilenlerden gizliyemezler. Bu kokuyu duyanlar vardır. Nitekim yehûdîler, yehûdîliğe mahsûs olan kokudan, İslÂma gelip İslÂm dîninde karar kılmadıkca kurtulamıyacakları gibi, namazı terkedenler de, namaza devam ve şartlarına riayet etmedikce kurtulamazlar.
SimÂ-i sÂlihîn ancak namaza devam edenlerde bulunur. Bunu anlıyanlar vardır. Hatt bu işin ehli olanlar, gecirilen namazın hangi vaktin namazı olduğunu da bilebilirler. Namaza devam edenler, uzun zaman hamama gitmeseler de, yıkanmasalar da, bunun gibi hayli zaman camaşır değiştirmeseler de, vucudları, elbise ve camaşırları pis kokmaz. Namazı terkedenler, aksine sık sık hamama gitseler de ve camaşır değiştirseler de, o nezafet, o tarÂvet ve o zarafete sÂhip olamazlar.
Gunde defalarca sadaka verse, bircok yetim sevindirse, yedirse, giydirse, gunlerce Kur’Ân-ı kerîm hatmetse, bircok kere hacca gitse, buna benzer ibÂdet, tÂat ve iyilikler yapsa, CenÂb-ı Hak ona zerre kadar bir sevab vermez. Butun amelleri boştur.
Allahu teÂlÂ, o vakitleri namaza mahsus kıldığından bu vakitleri namazda gecirmeleri elbette lÂzımdır. Bu vakitleri Allahu teÂlÂnın tÂyin ettiği şekilden duzenden cıkarmak zulmunde bulundukları icin namazı terkedenlerin her işinden, dunyevî ve uhrevî yaptıklarından iyilik, hayır ve bereket kalkar.
YÂ Rabbi diyen kuluna, Allahu teÂlÂ, (Lebbeyk = soyle yapılsın) buyuruyor. Namaz kılmıyan kimseye, boyle soylemez. Onun duÂsı kabûl olunacak makama getirilmez. Yanî bir engel cıkar da geri bırakılır. Kabûl olunacak yere ulaşamaz. Tıpkı dunya işinde, dilekce yazanın, dilekcesinin bir yerde takılıp yerine ulaşamaması gibi.
SÂlihler, Allahu teÂlÂya yÂr olanlar namaz kılanlardır. Ancak bunlar hayır ve berekete ve rahmete vesile olurlar. Namazda, Âdem aleyhisselÂmın yaratılmasından yeryuzunde bir tek mu’min kalıncaya kadar, butun muminlerin ve dolayısiyle butun mahlûkatın da hakları vardır. Namaz terkedilince, Hakkın rahmeti, ortulu kalır. Rahmetin gelmesine değil kesilmesine sebeb olduğundan butun mahlûkat namazı terkedene buğz ve duşmanlık eder.
Muslumanların duÂlarının bereketinden mahrum kalır. Yanî hisse, pay alamaz. Olse, mezarı yanından gecen bir muslumanın okuduğu FÂtihadan gerektiği kadar faydalanamaz. Allahu teÂl boylelerini, ulûhiyet makamında ozel hizmet sayılan namaza almadığından, Hakka hizmetten kovulmuş ve bu hizmet icin verilecek olan faydalardan mahrum kalmıştır.
Namaz kılmıyan, gorunuşu bozuk bir sûrette ve rahatsız olarak yatağa duşer. Ustunu başını, yorganını, karyolasını ve diğer şeylerini pisleterek berbat eder. Oyle olur ki, en yakınları olan cocukları ve hanımı, anası ve babası da olumunden nefret eder. Beklenilen hurmet ve riÂyeti gosteremezler. Dunyalık olarak cok buyuk mesel pÂdişah da olsa, yine olum zamanında şu veya bu şekilde ikrah olunur bir sûret ve şekilde vefat eder ki, butun etrafı ve yakınları ondan nefret ederler.
Namaz kılmıyanın olumunde; gozlerinde korku alÂmetleri, telÂş ve huzun eserleri, gozunu goğe dikme işaretleri gorunur. Gozlerinin rengi değişir. Yukarıya veya aşağıya doğru dikilir ki, bakmak mumkun değildir. Burun delikleri kurur. Kuş tuyu yataklarda, muhteşem karyolalarda, suslu odalarda ve saraylarda binbir ihtişam ve ceşitli debdebe icerisinde bulunsa da, yine zelil ve aşağı olur. Gittikce zillete, alcalmaya doğru yol alır. Cunku izzet, ancak Allahu teÂlÂya, Muhammed aleyhisselÂma ve muminlere mahsustur. Hz.Omer bunun icin: “Biz zelîl bir kavim idik. Allahu teÂl bizi İslÂm dîni ile azîz eyledi. Eğer izzet ve şerefi, Allahu teÂlÂnın bizi azîz ettiğinden başka yerde ararsak, eskisinden daha zelîl ve aşağı oluruz” buyurdu.
Namaz kılmamakla îmÂn zayıflar. Namazı kılmıyanların îmÂnları zayıf olduğundan, ne melekler, ne rûhlar, ne oluler, ne diriler, ne de diğer mahlûkat onu azîz tutmaz, ona hurmet ve riÂyet gostermezler. Namaz kılmıyan olurken sacları ve sakalları sarkar. Sarkık, duşuk, karışık bir manzara alır. Kısaca, hayatındaki şeklinde bulunmaz. Mu’minler ise olumunde de hayattaki durumu bozulmaz, aynen canlı gibi kalır. Onun olumunu goren, olumunden haberdar değilse, uyuduğunu zanneder.
Ne kadar cok yemek yese de, yine aclık ızdırabı dinmez. Gittikce şiddetlenir. Dayanılmaz, tahammul edilmez bir hÂl alır. Ne kadar fazla, ne kadar kuvvetli ve iyi yemekler yedirilse, bu acı, bu ağrı, bu sızı dindirilemez. Bu ızdırap teskin olunamaz. Bu hasta yedirilmekle doyurulamaz. Boğazı, barsakları aclıkla acı ceker.
Aclık bir orantı hÂlinde yukselir, artar. NihÂyet kıvrana kıvrana can verir. Cunku namazı terketmek buyuk gunahtır. CezÂsı da o nisbette buyuk olur. Aclık da muhim bir hastalıktır. Neticesi mutlaka olumdur. Diğer hastalıklar gibi değildir. İşte namaz kılmıyanlar aclık hastalığı ile kıvranıp oyle giderler. Her namaz kılmıyan mutlaka ac olarak olur.
Namaz kılan, guler yuzlu mutebessim, parlak ve nûrÂnî yuzlu olur. Sevinc ve neşe alÂmetleri yuzunde ve gozlerinde ÂşikÂr olur. Hak teÂlÂdan ve meleklerinden hay eder. Kendi kusurlarını ve Hak teÂlÂnın lutuf ve ihsanını gorur de, alnından terler dokulur, burnunun delikleri sulanır. Kulak altları ve burun delikleri hafif bir şekilde terler. Guzel bir şekilde kokar. Renginde lÂtif bir guzellik olur.
Etrafa guzel kokular yayılır. En lezzetli ve en nefis yemekler yemiş gibi tok ve kanmış olarak vefat ederler. Namazın tamam olması ve kemÂl uzere bulunması, fıkıh kitablarında genişce anlatıldığı şekilde namazın farzlarını, vÂciblerini, sunnet ve mustehablarını yapmaya, yerine getirmeye bağlıdır. Namazda huşu’ bu dort şeyde toplanmış ve kalbin hudû’u da bunlara bağlanmıştır. Mu’minle kÂfir arasındaki fark namazdır. Mu’min namaz kılar, kÂfir kılmaz. MunÂfık ise bÂzan kılar, bazÂn kılmaz.
Hadîs-i şerîflerde buyuruldu ki:
(ÎmÂn, namaz demektir. Namaz icin kalbini hazırlar ve namazı itin ile, vaktine, sunnetine ve diğer şartlarına riÂyet ederek kılan, mumindir.) [İbni NeccÂr] (
KıyÂmette kulun ilk sorguya cekileceği ibÂdet namazdır. Namaz duzgun ise, diğer amelleri kabûl edilir, duzgun değilse, hicbir ameli kabûl edilmez.) [TaberÂnî]
(Namaz kılmıyan, KıyÂmette, Allahı kızgın olarak bulacaktır.) [BezzÂr]
(Namazı kılmıyanın ibÂdetleri kabûl olmaz ve namaza başlayana kadar Allahın himÂyesinden uzak kalır.) [Ebû Nuaym]
(Namaz dinin direğidir, terkeden dinini yıkmış olur.) [Beyhekî] (Namaz kılan kıyÂmette kurtulacaktır, kılmıyan perişan olacaktır.) [TaberÂnî]
Hanbelî’de bir namazı ozursuz terkeden kÂfir olduğundan oldurulur. Yıkanmaz kefene sarılmaz, namazı kılınmaz ve muslumanların kabristanına konulmaz. Ayağına ip bağlanır, murdar bir it gibi, bir cukur kazıp icine konur. Uzerine toprak atılır. Uzerine kabir alÂmeti de yapılmaz. ŞÃ‚fiî ve MÂlikî’de buyuk gunÂh işlediği icin cez olarak oldurulur. Hanefî’de namaza başlayıncaya kadar dovulup hapse atılır. Namaz kılmamak îmÂnsız olmeye, namaz kılmak ise iki cihan seÂdetine sebep olur.
__________________
Musluman Olup Ta Namaz Kılmayanların Durumu
Dini Sohbetler0 Mesaj
●32 Görüntüleme
- ReadBull.net
- Eğitim Forumları
- İslami Bilgiler
- Dini Sohbetler
- Musluman Olup Ta Namaz Kılmayanların Durumu
-
12-09-2019, 11:10:18