Kur’an butunuyle evrensel bir kitap mıdır? Evet, konu bana gore cok onemli. Kur’an evrenseldir, tum zamana hitap eder diyorsak, kur’an ayetleri icinde hukmu bizleri ilgilendirmeyen, ya da hukmu kaldırılmış hicbir ayetin olmadığına oncelikle inanmış olmalıyız. Gunumuzde bir kısım duşunce, bazı ayetlerin hukmunun kalktığını, yani nesih edildiğini soylediği gibi, bazı ayetlerinde yalnız peygamberimizi, ya da eşlerini ilgilendirdiği icin, bizleri hic ilgilendirmeyeceğini soylemektedir. Eğer iki fikrin herhangi birisini kabul edersek, kur’anın tumuyle evrensel olduğunu soylemek, sanırım pek doğru olmaz.

Bir arkadaşım bana verdiği cevapta peygamberimize hitap eden ayetlerin, o doneme hitap etmesinden dolayı, bu ayetlerden bizlere kıssadan hisse duşmediğine inandığı icin olsa gerek, bu ayetlerin evrensel olmadığını anlatmak icin şu sozleri soyledi.

(Bu sorunun cevabı o doneme ait bir konu başlığı ise işte o zaman bu ayet evrensel bir ayet değil anlamı cıkmaz mı?)

Yazımın başında da soylediğim gibi, bir kısım duşunce, bircok ayetleri one surup, hukmunun kalktığına inanırlar. Yani kur’an da bahsedilen bu tur ayetlerin olduğunu kabul ettiğimizde, bu ayetlerin gunumuzde hicbir hukmu, yaptırımı yok demektir. Eğer bunu kabul edersek, kur’anın evrensel oluşundan da bahsetmemiz yanlış olur. Şoyle duşunelim, madem bazı ayetlerin hukmu kaldırıldı, peygamberimiz hukmu kalkan bir ayeti nicin kur’an a dÂhil etti? Ya da Rabbim hukmu kalkanları, gecersiz olanları nicin kur’an dan cıkarmadı ve bu konuda tek bir acıklama bile yapmadı da, onlarca ayetinde ayrım yapmadan kur’ana sarılın diyor bizlere. Nicin tek bir acıklama bile olmadan, yani hukmu kalkan bir ayetten bahsedilmediği halde, bizler boyle bir duşunceye inanabiliyoruz? Hani Rabbim her şeyden nice ornekleri, değişik ifadelerle verdim ki anlayasınız diyordu, ne oldu bu ayetlerin hukumleri? Yoksa tum bu ayetlerin ustunu ortup, gormezden mi geliyoruz?


Yazımın asıl konusu kur’an da nesih konusu değil. Uzerinde duracağımız konu, kur’an da gecen peygamberimiz ve eşlerine hitap eden ayetlerin, acaba bizlere vereceği hicbir şey yok mu? Bu ayetlerden bizler kıssadan hisse almayacaksak, kur’an da ne işi var? Gelin bu konuyu kur’an butunluğunde birlikte duşunelim. Once şu iki ayete bakalım.


Araf 3: Rabbinizden size indirilene uyun; O'nun berisinden bir takım velilerin ardına duşmeyin! Siz ne kadar da az oğut alıyorsunuz.

Nur 34:Andolsun ki biz size (gerekeni) acık acık bildiren ayetler, sizden once yaşayıp gitmiş olanlardan ornekler ve takvaya ulaşmış kimseler icin oğutler indirdik.


Once yukarıdaki iki ayeti anlamaya calışalım. Allah bizlerin uyacağı kitabın kur’an olduğunu soyluyor. Acaba bu ve buna benzer onlarca ayetinde Rabbim, bizleri kur’ana yonlendirdiği halde, icinde hukmu kalkmış, bizleri gunumuzde ilgilendirmeyen, fayda sağlamayıp kıssadan hisse almayacağımız, yalnız peygamberimize ve eşlerine hitap eden ayetler olabilir mi? Eğer oyle olsaydı, kur’an da yer alacağına, direk kendilerine tebliğ edilmez miydi? Nur suresi 34. ayetinde de, sizlere gercekleri acıklayan, sizden once gelip gecmiş olanlardan ornekler verdik ki, oğutler alasınız diyor. Demek ki bunlar gecmişte olan kimseleri ilgilendiriyor demek, doğru bir yaklaşım olmasa gerek. Hitap ve emir peygamberimiz ve eşleri olabilir, ders alınacak konu bizleri ilgilendiriyor ki, Rahman bu ornekleri kur’an da bizlere iletmiş. Tum bu ayetlerden eğer oğut alamıyorsak, sanırım kur’an a bakarken, taktığımız gozluğu mutlaka değiştirmemiz gerekir.


İbrahim peygamberimizi duşunun lutfen. Babası iman etmiyor ve babası icin dua ederken, senin icin dua etmekten başka hic bir şey yapamam diyor ve bu bilgi de peygamberimiz donemindeki topluma ve bizlere iletiliyor, kur’an ayetleriyle. Peki, neden iletiliyor, o devirde İbrahim peygamberimizin soylediği, bizlere ne gibi bir faydası olabilir diyebilir miyiz? Bu bilgi yalnız bunu soyleyeni bağlar diyemiyor da, burada anlatılmak istenen oğudu, anlamaya calışıyorsak, kur’an da verilen tum ayetlerin de, bizlere anlatmak istediği, cok ama cok şeyler olduğunu bilmeliyiz. Allah kur’an da bircok olayı, cok iyi anlayabilmemiz icin ornekleme yontemini kullanmıştır. Bu yontem daha iyi anlaşılması ve akılda kalması icindir. Okulda oğretmenler bile bu yontemle ders anlatır oğrencilerine.



Eğer ayetlerde gecen konu, hitap edilen kişileri ilgilendirir dersek, bu mantıkla yola cıkarsak, peygamberimiz doneminde kur’anı tebliğ alanlar, bizden onceki olaylar, orneklerde gecenleri ilgilendirir der, o ayetleri siler. Bizlerde peygamberimiz devrine ait ornekler icin, bu ayetlerde peygamberimiz devrindeki muhatapları ilgilendir dememiz gerekir ki, bu durumda kur’an ı ellerimizle silmiş, ustunu ortmuş yok etmiş oluruz. Gerci ne yazık ki buna benzer bir durum gunumuzde kanayan bir yaradır. Acısını da hep birlikte cekiyoruz. Rabbim yardımcımız olsun.

Başka orneklere bakmaya devam edelim.


Taha 99: İşte boylece, gecip gitmişlerin haberlerinden bir kısmını sana anlatıyoruz. Biz sana katımızdan da bir Zikir vermişizdir.

Bakın Rahman ne diyor bizlere. Gecip gitmiş ve yaşanan olaylardan haberler veriyoruz ki, ibret alasınız diyor. Peygamberimiz devrinde yaşayanlar, onların gecmişinde olanlardan ibretler aldılar, bizlerde hem onların gecmişlerinden, hem de peygamberimiz devrinde yaşanan orneklerden ve olaylardan ibretler alalım diye Rahman, tum yaşanmış ornekleri kur’ana dÂhil etmiştir.


Gelin konuyu daha iyi anlamak icin Rabbimin direk peygamberimize hitap ederek, onun şahsı ya da eşleri ile ilgili ayetlerden bir kısmını alarak, ayetleri anlamaya calışalım, acaba bizlerin alacağı kıssadan hisse yok mu bu ayetlerden?



Tahrim 1: Ey Peygamber, eşlerinin hoşnutluğunu isteyerek, Allah'ın sana helal kıldıklarını nicin haram kılıyorsun? Allah cok bağışlayandır, cok esirgeyendir.


İsra 73. Az kalsın seni, sana vah yettiğimizden uzaklaştırarak ondan gayrisini uydurup bize isnat edesin diye fitneye duşureceklerdi. İşte o takdirde seni dost edinirlerdi. 74. Eğer biz seni sağlamlaştırmamış olsaydık, yemin olsun, onlara birazcık meylediverecektin.


Abese sur.1234. ayetler: Yuzunu ekşitti ve oteye dondu; Yanına kor adam geldi diye. Nereden bilirsin, belki de o arınıp temizlenecek. Belki de duşunup taşınacak da oğut kendisine yarayacak.)


Yukarıdaki ayetlere dikkatlice baktığımızda, rabbimin elcisini ikaz ettiğini goruyoruz, yani direk bizzat kendisine hitap ediliyor. Peki, Yuce Rabbim elcisine bizzat hitap eden, yalnız şahsına munhasır bu ayetleri, nicin kur’ana dÂhil etmiştir, bunu hic duşunuyor muyuz? Eğer bu ayetlerde bizlere anlatacağı hicbir bilgi, ibret, ders yoksa nicin elcisi ile arasındaki diyalogu bizlerin duymasını sağlasın, ozel bildirirdi elcisine. Kur’an da gecen her olayın bizlere anlatacakları cok şeyler vardır, yeter ki duşunup oğut almasını bilelim.



Yukarıdaki ayetlerden ibret alacağımız kucuk ornekler verelim kısaca. Tahrim 1. ayette Allah, kendisinin haram demediği bir şeye elcisinin bile haram diyemeyeceğini ornekle bizlere vermektedir. İsra 73. ayette her beşer yanılabilir, hata yapabilir bu Allahın elcisi dahi olsa. Fakat Rahmana dayanan ondan yardım isteyene ben yardım ederim, doğru yola iletirim orneğini bizzat elcisi uzerinden vermiştir bizlere. Abese suresinde de, kimin iman edeceğini sizler bilemezsiniz, yalnız ben bilirim, onun icindir ki insanlara on yargılı yaklaşmayın. Allahın tebliğini hicbir ayrım yapmadan iletiniz, gerisi bana kalmıştır ben bilirim, dersini vermektedir bizlere.


Yine bazı ayetlerde elcisi icin izin verdiği, ama başkalarına yasak koyduğu konular vardır. Yine peygamber eşlerine hitaben onları ikaz eden, hatta onlara has indirilen ayetlerde vardır. Bir ornek alalım acaba bu ayetlerden bizlere duşecek kıssadan hisse yok mu dersiniz?


Ahzap 32: Ey Peygamber hanımları! Siz, kadınlardan herhangi biri gibi değilsiniz. Eğer (Allah'tan) korkuyorsanız, (yabancı erkeklere karşı) cekici bir eda ile konuşmayın; sonra kalbinde hastalık bulunan kimse umide kapılır. Guzel soz soyleyin.


Yukarıdaki ayeti okuduğumuzda, bizlere vereceği hicbir ders yok diyebilir miyiz? HÂlbuki bakın peygamber eşlerine hitap ediyor. Buna benzer daha bircok ayet vardır. Hatta sizin yaptığınız bir yanlışa, iki kat gunah yazarım diyerek de, Rabbin peygamber eşlerinin dikkatlerini cektiğini hatırlayalım. Bu ayetlerden eğer bizler alacak hicbir dersimiz yok diyorsak, bu ayetin uzerini ortmuş olacağımızı unutmayalım. Allah burada ozellikle cok ozel konumdaki bir insanın eşinin de, cok ozel bir konumda olduğunun dikkatini cekiyor.

Yaşantımızda hatırlayalım. Bizleri yoneten başbakan, ya da Cumhurbaşkanı olsun, bizlerin gozleri ya da basının dikkati, eşleri uzerinde yoğunlaşır. Hepimiz onların konuşmasına, davranışına dikkat eder, onların yaptığı yanlış bir hareket ve davranışı da eşlerine mal ederiz. İşte cok ozel konumdaki insanların eşlerinin de cok ozel olacağı, onların kendilerine dikkat etmeleri gerektiği ikazı, kur’an da cok guzel orneklendirilmiştir. Biraz araştırınız devleti yoneten ozel insanların eşleri ile ilgilide kanunlar vardır ve onlara da cok ozel haklar tanınır. Orneğin ozel arac tahsisi. Eşleri ile birlikte seyahatte onlara eşlik etme hakkı, onlara da harcırah tahsisi. Kim bilir daha bu ayetlerden ne kadar guzel kıssadan hisse cıkaranlar vardır, bizimle paylaşanlardan, Allah razı olsun. Demek ki buradan da anlıyoruz, liderler ya da cok ozel konumdaki insanların ve eşlerinin, bazen normal vatandaşlardan cok farklı hakları vardır. Buda konumundan dolayı olduğu verilen orneklerden anlaşılıyor.



Yine peygamber ve eşleriyle ilgili bir başka ayete bakalım, konu daha iyi anlaşılması icin.


Ahzap 53:Ey iman edenler! Size bir yemek icin izin verilmedikce Peygamber'in evlerine girmeyin. Vaktini bekleyip durmaksızın cağırıldığınızda girin, ancak yemeği yiyince hemen dağılın. Soze dalıp lafı koyulaştırmayın. Cunku boyle davranmanız Peygamber'i rahatsız eder. Fakat o size bir şey soylemekten utanır. Allah ise hakkı dile getirmekten cekinmez. Peygamber'in eşlerinden bir şey istediğinizde, onlardan perde arkasından isteyin. Bu, hem sizin kalpleriniz hem de onların kalpleri icin daha temiz bir yoldur. Allah'ın resulune rahatsızlık vermeniz ve kendisinden sonra onun eşleriyle nikÂhlanmanız, size helal kılınmamıştır. Boyle bir şey Allah katında buyuk bir vebaldir.



Ayeti okuduğumda, gunumuzde yaşadığımız devletin yonetici kademelerinde olan kişilerden gelen, şikÂyetler geldi aklıma. İş ya da ozel isteklerini anlatmak icin, memleketlerinden habersiz ve sık sık evlerine gelen misafirlerinden yakınırlar. Onları ağırlamaktan gorevlerini yapamadıklarını soylerler. Ayrıca hemşerilerinin yuzlerine, bu sıkıntılarını soyleyemedikleri icin yakınır dururlar, televizyondan duyarız tum bunları. İşte kur’an, işte bizlere verdiği kıssadan hisse. Peygamberimizin eşlerine gelince, bakın burada Allah elcisinin evine sık sık gelenleri nasıl uyarıyor ve eşleri ile muhatap olurken dikkatli ve saygılı olun diyor. Ayrıca cok ozel bir hukumle elcisinin eşlerini de koruma altına alarak, onlara sakın art niyetle bakmayın, daha sonra bile olsa evlenmenizi yasaklıyorum diyor. Şimdi buradaki cok ozel konuma bakalım ve bizlere bu hukmuyle ne anlatmak istiyor onu duşunelim. Allahın elcisi hem kur’anı tebliğ eden, hem de devletin başı, yani yoneticisi durumundaydı. Daha onceki ayette Allah ne demişti eşlerine hitap ederek? (Siz, kadınlardan herhangi biri gibi değilsiniz.) Peki, ozellikleri nedir ki boyle soyluyordu Allah? Elbette cok ozel konumlarından dolayı, hem Allahın elcisi hem de devletin, yonetimin, adaletin başı konumunda olan birinin eşleri. Demek ki bazen kişinin konumu, cok ozel kanunlarla korunabildiği ve bunun da gerekliliği anlatılıyor bizlere. Başbakanımızı ya da Cumhurbaşkanımızı duşunun, işleyeceği yuz kızartıcı suc haric, gorev surecinde her hangi bir suctan yargılanmıyor bile. Demek ki ozel insanlara yine cok ozel yetki ve sorumluluk vermenin, rabbin orneklerinden doğru olduğu anlaşılıyor. Bizler bu ornekleri gorduğumuzde, yonetici konumunda olan bir insana verilen, konumundan dolayı farklı hak ve ustunluklerin normal olduğunu, Rabbin orneklerinden cok guzel anlamaktayız. Bu ve buna benzer ayetler icin, cok daha farklı yaklaşımlarla dersler alınabileceği, akıldan cıkartılmamalıdır. Bakın Allah kur’an ayetleri uzerinde nasıl duşunmemizi ve ondan yararlanmamızı istiyor.


Muhammet 24: Peki bunlar, Kur'an'ın anlamını inceden inceye duşunmuyorlar mı? Yoksa kalpler uzerinde o kalplerin kilitleri mi var?


Demek ki Rabbin kitabını okurken, yalnız gozlerin okunuşu ile değil, aklın, fikrin ve kalbin de devreye girmesini, okuduklarımızı inceden inceye duşunmemizi emrediyor. Duşunup de anlamayanlara bakın ne diyor Rahman. Kalpleri uzerinde yoksa kilitlerimi var? Allah bu durumdan bizleri korusun. Demek ki bizlere duşen gorev, ayetler uzerinde duşunmek ve o ayetlerden ne gibi fayda sağlarız, nasıl nasibimizi alırız, onun yontemini bulmalıyız once. Bir şeyi yok etmek, kaldırmak cok kolaydır, asıl olan var olandan nasıl yararlanırız, onu bulmaktır.

Allah Bakara suresi 26. ayette cok dikkat cekici bir ornek veriyor. Ayeti once yazalım ve uzerinde duşunelim.


Bakara 26: Şu bir gercek ki Allah, bir sivrisineği hatta onun da ustundeki bir varlığı ornek gostermekten sıkılmaz. Boyle bir durumda, inananlar bilirler ki o, Rablerinden bir gercektir. Kufre sapmışlar ise şoyle derler: "Allah, bunu ornek vermekle ne demek istedi?" Allah onunla bircoğunu saptırır, bircoğunu da onunla doğruya ve guzele kılavuzlar. Allah onunla yoldan cıkmışlardan başkasını saptırmaz.

Allah kur’an da verdiği ornekler ve bilgiler icin bakın ne soyluyor. Bir sivrisineği ya da onun benzerini ornek vermekten, onun uzerinden dersler anlatmaktan cekinmez. İman edenler verilen ornekler ve anlatılan hikÂyelerin Rabbin bizlere vereceği dersler olduğunu bilirler, burada Allah bizlere ne anlatıyor diye, duşunup oğut almanın yollarını ararlar diyor. Kufre sapanlar ise, burada kufre sapanlar sozunden kur’an a iman etmeyenler anlaşılmamalıdır. İnandığı halde, imanını hurafelerle yaşayıp, Allahın saf, katıksız dinini emin olmadığımız bilgilerle karıştıranlardan bahsediyor. Kufre sapmak, doğru bilgiden duşuncesizce sapmak anlamını taşıyor. İşte bunlar Rabbin verdiği bazı ornekler icin, Allah, bunu ornek vermekle ne demek istedi?" diyerek, ayetin anlatmak istediğinden uzaklaşırlar, anlamaya calışmak istemezler diyor. Ayetin devamında ise cok daha dikkat cekici bir soz soyluyor Rahman. Bu kısmı cok iyi anlamadığımız takdirde aynı yanlışı hepimiz yapma tehlikesi ile karşı karşıya kalabiliriz. (Allah onunla bircoğunu saptırır, bircoğunu da onunla doğruya ve guzele kılavuzlar.) Dikkat ederseniz Allah verilen orneklerden faydalanmak ta nazlanan, ustunu orten, işi yokuşa suren, bu konu bizleri ilgilendirmiyor o devirde yaşayan insanları ilgilendiriyor, ya da artık bu ayetlerin hukmu kalkmıştır diyerek, ayetleri gormezden gelenleri, ozellikle gercekleri gormemelerini sağlarım diyor. Gercek iman edenlerinde istifade etmeleri icin, gerekeni yapacağını, alması gereken dersleri alacaklarını belirtiyor ve onları doğruya ve guzele kılavuzlarım diyor Rabbim. Dikkat edin aynı bilgilerden bahsediyor, bir kısmı bu ayetleri gormezden geliyor ve yoldan sapıyor gereken bilgiden nasiplenmiyor, bir kısmı da yine diğerlerinin gormezden geldiği bilgilerden, doğru yolu buluyor. Doğrusu uzerinde cok duşunulmesi gereken bir ayet. Anlayana, anlamak isteyene.


Kur’an zerresine kadar evrenseldir. Kur’an her zamana her cağa ayak uyduran, her topluma hitap eden bir rehberdir. Allah kur’an icin, sizlere rehber olsun diye indirdik diyorsa, o rehberin bir kısmının gecerliliğini kaybettiğini duşunmek, kur’an dan gerektiği kadar nasiplenmemek demektir. Kur’an ayetlerini dikkatle incelediğimizde, Allahın kelimeleri cok ozel itinayla sectiğini goruruz. Eğer kur’an dan Rabbin ne soylediğini tam olarak anlamak istiyorsak batılı, hurafeyi karıştırmadan, onu bir butun olarak alıp, uzerinde Rabbin soylediği gibi, inceden inceye duşunursek, inanın bircok gerceğin farkına varacağımızı unutmayalım.

Dilerim Rabbimden, gonul gozleri muhurlenmemiş, aklını kullanarak iman eden, kur’an dan gereği gibi yararlanan, dersler, ibretler alan, zikir ehli kulları arasına, bizleri de alması dileklerimle.

SAYGILARIMLA Haluk GUMUŞTABAK





__________________