Bugun sizlerle kur’an dan bir konuyu birlikte araştırmak ve uzerinde sizleri duşunmeye davet etmek istiyorum. Bizler eğer kur’anın zerresini bile zayi etmeden istifade etmek, yararlanmak istiyorsak, Kur’anın 1400 yıl oncesinde insanlara indirilmiş gibi duşunmeden, bizlere peygamberimizin bugun, yeni tebliğ ettiğini duşunerek bakmamız ve kur’an dan oyle istifade etmeye calışmamız gerekir. Cunku kur’an Dunya yaşadıkca tum Âleme yaşadıkları surece, rehber olsun diye indirilmiş bir kitaptır.

Şimdide kur’an dan araştıracağımız konuya bakalım. Kur’an da bircok ayetinde Allah lanetlediği, inkÂrları sonucu cehennemlik olduklarını belirttiği, inkÂrcı ve kÂfir sozlerini cok kullanır. Acaba bu sozleri Allah, peygamberini ve gonderdiği kur’anı tumden inkÂr edenler icin mi kullanır yalnız Rabbim? Cunku gercekten Kur’anın bu sozlerinden anladığımız kadarıyla, bizleri cok kotu bir sonuca, cehenneme goturduğunu ayetlerden anlıyoruz. Yani Rabbim bu sozleri soylediği kişilerin, cok buyuk gunahlar işlediğini ve bu insanları affetmeyeceğini anlatıyor bizlere. Allah ı inkÂr edenlerin, cehennemde ebedi kalacaklarını ve onları asla bağışlamayacağını, kur’anın onlarca ayetinde goruyoruz. Peki, Allah bu sozleri kur’an da, başka kişiler icinde kullanıyor mu, inkÂrcı ve kÂfir sozlerini, iman ettiği halde yaptığı bazı yanlışlar neticesinde, bu duruma duşen insanlar icinde kullanıyor olabilir mi? Gelin isterseniz bu cok onemli sorunun cevabını birlikte kur’andan arayalım. Acaba farkında olmadan yaptığımız buyuk bir yanlış var mı?

Sizlere şimdi hatırlatacağım ayette Allah şeytan icin kÂfir oldu diyor, ayeti yazalım uzerinde duşunelim.

Bakara 34: Hani biz meleklere (ve cinlere): Âdem'e secde edin, demiştik. İblis haric hepsi secde ettiler. O yuz cevirdi ve buyukluk tasladı, boylece kÂfirlerden oldu.

Lutfen cok iyi duşunelim bu sozleri. Bizler kÂfir sozunu Allah ı inkÂr edenler icin kullanırız genelde. Dikkat edin şeytan Allah ı ve kitaplarını inkÂr etmiyor, tam tersine onun huzurunda onu biliyor, tanıyor fakat Rabbin istediği bir şeyi yerine getirmediği icin, buyukluk tasladığından Rabbim şeytan icin kÂfir sozunu kullanıyor. Demek ki tek bir konuda bile Kur’anın ayetini gormezden gelsek, onun bir ayetinin bile hukmunun artık olmadığını soylersek, aynı sucu işlemiş olmuyor muyuz dersiniz? Buradan da anlaşılıyor ki Rabbin kur’an dan ayetlerinin anlamını değiştiren, Rahmanın vermediği manaları, hukumleri yukleyen, şu ya da bu ayetin artık hukmu yoktur, hukmu kalkmıştır diyerek ayetleri gormezden gelenler, ayetleri gizleyenler icinde Rabbim aynı şeyleri soyluyor. ONLAR KÂFİRDİRLER DİYOR. Bu soylediklerime Kur’an dan vereceğim bazı ayet ornekleri acıklık getirmektedir. Lutfen vereceğim ayetler uzerinde cok dikkatle duşunelim. Hicbir etki altında kalmadan rabbin ayetlerini anlamaya calışalım. Cunku hesap gunu gelmeden alacağımız onlemler, hatalarımızdan vazgecmemiz sayesinde, kurtuluş recetemiz olacaktır.

Aşağıdaki ayetin bizlere anlatacak cok ama cokkk şeyleri var. Birazcık duşunene aklını calıştırana tabiî ki. Bundan sonra vereceğim ornekleri de, yukarıdaki ornek verdiğim ayetin ozunde duşunmeye, anlamaya calışalım.

Bakara 159–160: İndirdiğimiz acık delilleri ve kitapta insanlara apacık gosterdiğimiz hidayet yolunu gizleyenlere hem Allah hem de butun lÂnet ediciler lÂnet eder. Ancak tovbe edip durumlarını duzeltenler ve gerceği acıkca ortaya koyanlar başkadır. Zira ben onların tovbelerini kabul ederim. Ben tovbeyi cokca kabul eden ve cokca esirgeyenim.

Yukarıdaki Rabbin sozlerinden anlaşılıyor ki, iman edenler icinde oyle bir grup insan var ki, Rahmanın tebliğ ettiği apacık kur’an ayetleri icinde, hidayetin, doğrunun, guzelin yolunu gizleyenlerin, yani bazı ayetleri ortbas edenlerin olduğunu soyluyor. Ayetlerin bir kısmına adeta inanmıyorlar. Gerek geleneklerin etkisi, gerek şahsı menfaatler bu yola itiyor insanları. Bugunde aynı şeyler yapılmıyor mu? Ayetlerin bir kısmının artık hukmu yoktur, onlar nesh edilmiştir dersek, bazı ayetleri gizlemiş, hukmunu kaldırmış olmuyor muyuz? Bakın burada butunuyle iman etmeyenden bahsedilmiyor. İman ettiği halde kur’an gerceklerinden bir kısmın ı gizlemeye calışanlardan bahsediyor. İşte bu insanlara Allahın lanet etiğini soyluyor. Elbette bundan vazgecenleri, gerceği acıkca ortaya koyanları Allah affedeceğini de belirtiyor.

Aşağıda ki ayette Rabbim bakın ne diyor?
Bakara 161: Ancak, ayetlerimizi inkÂr etmiş ve kÂfir olarak olmuş olanlar işte, Allah'ın laneti, meleklerin laneti, insanların laneti hep onların ustune olsun.

Yukarıdaki ayette Allah ayetlerimizi inkÂr edenler ve onların kÂfir oluşundan bahsediyor. Tabiî ki bu insanların lanetlendiğini de belirtiyor. Peki, bu insanlar Allah ı, peygamberini, kur’anı hic kabul etmeyip inkÂr edenler mi? Kesinlikle hayır. Yukarıda bu ayetin oncesi ayetleri vermiştim, okudunuz. Orada kimler icin soyluyordu hatırlayalım. (kitapta insanlara apacık gosterdiğimiz hidayet yolunu gizleyenlere.) Demek ki bu insanlar tamamen inkÂr edenler değil, tam tersine iman etmiş ama atalarından gelen inancların etkisinde olan, ya da nefislerinin esiri olduğundan dolayı, bazı ayetleri hidayet yolunu gizlemeleri, anlamlarını değiştirmeleri neticesinde, Rabbim soyluyor bu sozleri. Bunu yapmak cok ceşitli yollarla olur. Kimisi bu ayetin artık hukmu kalkmıştır der gormezden gelir, kimisi de ayetlerin anlamlarını ceşitli yollarla değiştirir. Demek ki inandım iman ettim demekle bu iş olmuyormuş. Rabbin istediği bir Musluman, kur’anın butun hukumlerine iman eden bir Musluman olması gerektiği, cok acık anlaşılıyor.


Yine bakara suresi 42. ayette zaten bizleri Rabbim uyarıyor ve bakın ne diyor?
Bakara 42: Bilerek hakkı batıl ile karıştırmayın, hakkı gizlemeyin.
Hak olan yalnız ve yalnız KUR’ANDIR. Kur’anın dışından Rabbin vermediği bir hukmu, yine Allah katındandır diye dine sokarsak, hakkı batılla karıştırmış ve gizlemiş oluruz. Temiz bir bardak suya bir damla mikrop damlattığımızda, nasıl artık o su icilmez oluyorsa, imanımız da aynen boyledir. Hakkın icine batıl karıştırdığımızda da, bu bilgiyle ulaşacağımız yolun sonu, asla Rabbim e ulaşmayacaktır. Bu bilgiler ışığında, lutfen gunumuz İslam anlayışını karşılaştırınız. Verdiğim tum ayet orneklerinde Rabbim hakkı batılla gizlemeyin diyerek, gizleyenlere lanet ediyor ve kÂfir diyor. Yazdığım ayetleri anlamaya calışırken, Rabbin bu uyarısını unutmayalım.

Şimdide aşağıdaki ayete bakalım.

Bakara 174: Allah'ın indirdiği Kitaptan bir şeyi goz ardı edip saklayanlar ve onunla değeri az (bir şeyi) satın alanlar; onların yedikleri, karınlarında ateşten başkası değildir. Allah kıyamet gunu onlarla konuşmaz ve onları arındırmaz. Ve onlar icin acı bir azab vardır.

Demek ki iman edenler arasında da yine bir kısım insanlar var ki, Rabbim lanet ediyordu, onu yukarıda ki ayette gormuştuk. Allahın indirdiği kitap tan bir şeyi saklayanlarda var. Yani anlamını değiştirenler, ayetin anlamını saptıranlar, hatta bazı apacık ayetleri gormezden gelip artık hukmu kalkmıştır diyenler var demek ki. Bakın Rabbim bunu yapanlara ne diyor? Karınlarındaki ateşten başka değildir. Demek ki cehennemin ateşi bunları saracaktır diyor. Kıyamet gunu yani hesap gunude bunların yuzlerine bile bakılmayacağını, şimdiden bizlere hatırlatıyor. Tekrar hatırlatmakta yarar var. Tum bu lanetlenen insanlar, iman ettiğini soylediği halde, kur’an gerceklerinin bir kısmını saklayan ve ayetleri saptıranlar icin soyleniyor. Acaba bizler tum bu gerceklerin farkında mıyız?

Yine bir başka ayete bakalım. Allah burada kitap ehli insanlardan bahsederek yaptıkları yanlışlar neticesinde, bakın nasıl uyarıyor ve ne diyor?
Aliimran 105–106: Kendilerine apacık deliller geldikten sonra parcalanıp ayrılığa duşenler gibi olmayın. İşte onlar icin buyuk bir azap vardır. O gun bazı yuzler ağarır, bazı yuzler kararır. Yuzleri kararanlara, “İmanınızdan sonra inkÂr ettiniz, oyle mi? Oyle ise inkÂr etmenize karşılık azabı tadın” denilir.

Rahman gonderdiği apacık deliller olan kur’anı tebliğ alan, iman ettim diyen, bazı Muslumanların ya da daha once ehli kitabın yaptığı gibi gonderilen kitaba bakmak yerine, kitap dışı iman edenlerin, duştuğu durumu anlatıyor ve bakın onların yaptığı yanlışı nasıl değerlendiriyor. Sizlere apacık delillerle kur’anı gonderdikten sonra, kitap uzerinde tartışmaya girip, onun sozleri uzerinde ayrılığa duşup, sakın dinde bolunmeyin diyor. Boyle yapanlara BUYUK AZAP edileceğini belirtiyor. Peki, buradan ne anlamalıyız. Cok acık anlaşılıyor ki, kur’anın dışında hukumler aramak, bolunmek Rabbin en cok kızdığı bir konu. Bu sozleri birde gunumuz İslam ın durumu ile karşılaştırınız, acaba halimiz nicedir dersiniz? Kur’anın butununden sakın ayrılmayın diyen Rabbim, benim vermediğim bir hukmun peşinden sakın gitmeyin diye ozellikle bizleri uyarıyor. Bunun tersini yapanlara buyuk azap vaat ediyor. Ayetin devamında ise cok guzel bir sahnenin adeta resmini ciziyor Rabbim bizlere. Hesap gunu iman ettiğini zanneden insanları iki grupta topluyor. Bazı yuzlerin kararacağını soyluyor. Peki, bunlar kimler? Hic iman etmeyenler mi? Elbette hayır. İmanlarından sonra inkÂr edenlerden bahsediyor. İşte burada cok dikkatle duşunelim, acaba yuzleri kararacak olan inkÂrcılar kimler olabilir? Onu da acıklıyor iman ettiklerini soyledikleri halde, gercek iman edenler gibi kur’anın ipine sarılmayanlar, hurafenin rivayetin peşine koşarak, Rabbin apacık indirdiği ayetlerin anlamlarını saptıranlar olduğu ayetlerden anlaşılıyor. İmanınızdan sonra inkÂr ettiniz, sozunden elbette tamamen inkÂr etmek anlaşılmamalıdır. İnkÂr edilen apacık bazı ayetlerin, hukumlerini gormezden gelerek, ya da işlerine gelmediği icin ayetlerin anlamını değiştirmekten, bu konularda ayrılığa duşenleri kast ediyor Rabbim bu sozleriyle, yani hakka batıl karıştıranlardan bahsediyor. İşte bu insanlara da azap vereceğini belirtiyor. Hatırlayınız Rabbim nasıl uyarıyordu bizleri, bilmediğimiz emin olmadığımız konular icin?

Enam 116: Yeryuzundeki insanların coğunluğuna uyarsan seni Allah yolundan saptırırlar. Sadece sanıya uyarlar onlar ve sadece sacmalarlar.
İsra 36: Hakkında bilgin olmayan şeyin ardına duşme! Cunku kulak, goz ve gonlun hepsi bundan sorumlu tutulacaktır.


Hemen bu ayetler uzerinde duşunelim. Sanı nedir? Sanmaktan, zannetmekten gelen bir sozcuk. Yani emin olmadığımız, doğru olması da mumkun olabilecek, yanlış olması da mumkun olan bilgi anlamındadır. Din ve iman konusunda Rabbim sanıya, bilinmeyen emin olmadığımız bilgilere asla yer vermemizi istemiyor. İsterse bu coğunluğun kabul ettiği bir konu dahi olsa. Bu sizi sakın yanıltmasın diyor. Bilgin olmayan sozlerin, duşuncenin ardından gidersen, senden bunun hesabını sorarım diye ikaz ediyor. Hesap soracağı kitap hangisiydi? Elbette apacık olduğunu soylediği kur’an. Peki, dostlar rabbim tum bunları soyledikten sonra, acaba hÂşÃ‚ sozunden cayarda, başka kitaplardan, bilgilerden, hukumlerden hesaba ceker mi bizleri? Elbette cekmez diyeceksiniz. Peki, gunumuzde yaşadığımız dini, nasıl yaşadığımızın farkın damıyız o zaman? Yorum sizlerin. Biraz aklımızı başımıza almanın zamanı, sizce gelmedi mi dersiniz?

Aşağıda sizlere hatırlatacağım ayet uzerinde lutfen cok iyi duşunmenizi rica edeceğim.
Tahrim 9: Ey Peygamber! Kufre sapanlarla ve munafıklarla mucadele et ve onlara karşı sert davran! Varacakları yer cehennemdir onların. Ne kotu donuş yeridir o.
Yukarıdaki ayette Rabbim kufre sapanlar ve munafıklardan bahsediyor. Once her ikisinin de kur’anı tebliğ almış olan insanlar olduğunu bilelim. Kufre sapan yani ilk once Rabbin gerceklerini tebliğ almış, Musluman olduğunu soyleyen, fakat daha sonra tum bu gercekleri gordukleri halde, yolunu sapıtan, yalnız kur’ana iman etmek yerine, hakka batıl karıştıran insanlardan bahsediyor. Peki, munafık sozuyle Rabbim kimlerden bahsediyor olabilir? Bunlarda kendilerinin Musluman olduğunu, iman ettiğini her yerde soyleyen kişiler, ama bakın bu kelimenin anlamı neymiş onu anlarsak bu insanların ne tur kişiler olduğunu cok daha iyi anlamış oluruz.
Munafık: İkiyuzlu, araya nifak sokan. FitnekÂr. Ahdini bozan, yalan soyleyen, hıyanet eden. Demek ki sozde Musluman olduğunu soyleyen, ama hayatına yaşamına bunu tam olarak yansıtamayan sozde Muslumanlar diyebiliriz. Peki, rabbim bunlar icin neler soyluyor, nasıl bir son bekliyor bunları? Bunların varacakları yer cehennemdir diyor. Hatırlayınız bu munafık tipler gunumuzde cok fazla yok mu sizce? Aramızda namaz kılar, oruc tutar, kurban keser, hacca da birkac kez gider ama her turlu lanetliktende geri kalmaz. Lutfen hatırlayınız bizlere ne oğretmişlerdi? Musluman olan cehenneme asla gitmeyecektir, azap cekmeyecektir. Sizce bu ayetti okuyan sizler, bu sozun doğru olabileceğine, bu işin bu kadar basit olduğuna inanıyor musunuz? İşte kur’ana uymak yerine, kur’anı kendimize uydurmak bu olsa gerek. Yine aynı konuyu işleyen bir ayeti daha hatırlatmak istiyorum sizlere.


Beyyine 6: Ehlikitap'ın kufre sapanlarıyla muşrikler, icinde surekli kalıcılar olarak cehennem ateşindedirler. İşte onlardır yaratılmışların en şerlisi.
Yukarıdaki ayette yine muşrikler yani Allaha ortak koşanlardan ve en onemlisi de Ehlikitap icinde olup, kufre sapanlardan bahsediliyor. Peki, kufre sapma şekli ne olabilir bunların? İşte bir ayet oncesine bakarsak onu da anlıyoruz.
Beyyine 5: HÂlbuki onlara, ancak dini Allah’a has kılarak, hakka yonelen kimseler olarak O’na kulluk etmeleri, namazı kılmaları ve zekÂtı vermeleri emredilmişti. İşte bu dosdoğru dindir.

İşte buradan cok net anlıyoruz ki, iman edenlerin yani ehli kitaptan olanların bir kısmı, dini yaşarken Allaha has dini yaşamak yerine, başka veliler edinip onlara da kulluk edenler den soz ediyor. Bu nasıl olur, Rabbin yalnız benden yardım dileyeceksin, yardım isteyecek veliniz yalnız benim emrini, ayetini aldığı halde, beşere de kulluk edip bizlere bu kişilerde şefaat edecek, Allaha yaklaştıracak dedikten sonra, başka velilerde edindiysek, İslam ı Rabbim e has, kur’ana has yaşamamış oluruz. Boyle yapanlara Rabbim kufre sapma olarak niteliyor. Sanırım bunları yapanlarında cezasının ne olduğu cok acıktır. Dosdoğru dini yaşamak istiyorsak, Allaha has kılarak yaşamalıyız. Bunun yolu da yalnız ve yalnız KUR’ANDAN GECİYOR bunu da unutmayalım.

Yine araştırdığımız konuya cok onemli acıklık getiren, bir ayet daha hatırlatmak istiyorum sizlere.

Aliimran 19: Doğrusu Allah katında din, İslam'dır. O kitap verilenlerin ayrılığa duşmesi ise sırf kendilerine ilim geldikten sonra, aralarındaki ihtirastandır. Her kim de Allah'ın ayetlerini inkÂr ederse, şuphe yok ki Allah, hesabı cabuk gorendir.

Ayeti cok dikkatli inceleyelim, duşunelim. Burada Rabbim birilerinden bahsediyor, ama bunların Allahın ayetlerini kendi ihtirasları yuzunden, ayrılığa duştuklerini soyluyor. Bu ne demektir, Rabbin ayetlerde emrettiği manası dışında, ayetlere kendi menfaatlerince, cıkarlarınca anlamlar, manalar verip gercek anlamından saptırmaktır. Gercek iman, Rabbin kitabının tamamına kayıtsız şartsız iman etmekle olur. Eğer kitabın icinden ayetleri secerek alır veya bazılarını gormezden gelirsek, bir kısmının da hukmu gunumuzde yok diyerek, onların nesih edildiğine inanırsak, işte hataların en buyuğunu yapmış oluruz. Ayetleri İNKÂR ETME SUCUNU İŞLEMİŞ OLURUZ. Allah gonderdiği kitabın tumune iman etmemizi emrediyor, eğer nesih edilmiş, cıkartılmış ayetler olsaydı bunu da acıkca soylerdi. Allah cumlemizi bu duşuncelerden korusun. Ayette ne diyor? Kitap verilenler, yani kur’ana iman etiğini, kabul ettiğini soyleyenlerin bakın neler yaptığını soyluyor? Kendilerine ilim yani kur’an geldikten sonra ihtiraslarından, cıkar ve menfaatlerinden dolayı ayrılığa duşmeleri anlatılıyor. Bu kadar acık sozleri, gercekleri anlamayanlar Rabbimin gozlerine perde cektiği, gonullerine muhur vurdukları insanlardır. Onlara ne soylersek soyleyelim, kur’an gerceklerinin asla farkına varamayacaklardır.

Yine iman edenler icinde rabbimin cok kızdığı bir gruptan soz ediliyor.
Bakara 79: Yazıklar olsun o kişilere ki, Kitap'ı kendi elleriyle yazarlar da sonra onunla basit bir karşılık satın alsınlar diye, "İşte bu, Allah katındandır!" derler. Vay haline onların, ellerinin yazdıkları yuzunden! Vay haline onların, kazanıp durdukları yuzunden!

Buradan da anlaşılıyor ki, Allahın yazıklar olsun dediği, iman ettiğini soyleyen bir grup icin soyleniyor. Fakat bunlar kur’an da olmadığı halde insanları aldatmak ve kandırmak menfaat elde etmek icin, bunlar Allah katından derler diyor. Daha acıkcası hakka batıl karıştıranlardır. Bu ayetten de anlaşılıyor ki, hesabımızın goruleceği, sorumlu olduğumuz kitap apacık KURANDIR. Demek ki boyle insanlarında din ve imanla bir ilgisi olmadığı ve Rabbimin onları lanetlediği cok kotu cezalandıracağı anlaşılıyor. Yorum sizlerin.

Yine Allah iman ettiğini soyleyen, kur’anı okuyan bir topluluğa bakın ne diyor?
Bakara 44: Siz kendinizi unutarak diğer insanlara erdemli olmayı mı oğutluyorsunuz -hem de ilahi kelamı okuyup durduğunuz halde?- Siz hic aklınızı kullanmaz mısınız?

Sanırım bu ayeti cok fazla izaha gerek yok. Kur’anı apacık okudukları halde, işine gelen ayetleri gorup istifade eden, kimisini gormezden gelip faydalanmadıkları anlaşılıyor ki, rabbim bu insanları uyarıyor. Once sen kendine bak ve okuduğun apacık ayetlerimi duşun ve yerine getir, onları gizleme, ondan sonra başkalarını eleştir diyor. Bu tip insanlar cevremizde o kadar cok var ki, duşunen akleden anlayacaktır. Aşağıda sizlere hatırlatacağım ayetler yine iman ettiğini soyleyen, fakat kalpleri taşlaşmış ve şeytanın esiri olmuş insanlardan bahsediyor. Lutfen ayetler uzerinde dikkatle duşunelim.
Hac 51: Ayetlerimizi işe yaramaz kılmak icin gayret gosterenlere gelince, onlar cehennemin dostlarıdır.
Rabbim bir kısım insanlar var, ayetlerin anlamlarını işe yaramaz hale getirirler diyor. Bu insanlarında cehennemlik olduğunu belirtiyor. Peki, bu insanlar kimler olabilir? Hic iman etmemiş olanlar mı, yoksa iman edipte bazı ayetleri devre dışı bırakmaya calışanlar mı? Hic iman etmeyenler dersek yanılırız, cunku onlar kur’anın bir kısmına değil, tumune iman etmiyorlar. Gelin bu ayetin devamındaki iki ayetten bunların kimler olduğunu oğrenelim.
Şimdi hatırlatacağım ayetler uzerinde cok dikkatli duşunelim lutfen.


Hac 52: Biz senden once bir resul ve bir nebi gondermedik ki, o bir şey yapmak arzu ettiğinde, şeytan onun arzularına şupheler karıştırmasın. Bunun uzerine Allah şeytanın karıştırdığı şupheyi derhal giderir. Sonra da Allah, ayetlerini guclendirir. Allah, bilendir, hikmet sahibidir.
Hac 53: (Allah, şeytanın boyle yapmasına musaade eder ki) kalplerinde hastalık olanlar ve kalpleri katılaşanlar icin, şeytanın kattığı şeyi bir deneme (vesilesi) yapsın. Zalimler, gercekten (haktan) oldukca uzak bir ayrılık icindedirler.

Rabbimin verdiği iki ornekte cok onemli. Allah gonderdiği peygamberlere bile şeytanın musallat olduğunu, onları bile yoldan cıkarmaya calıştıklarını soyluyor bizlere. Fakat Rabbim elbette buna musaade etmediğini de belirtiyor. Peki, 53. ayette ne anlatıyor, işte burası cok onemli. Bizlerin bu dunyada birer imtihanda olduğumuzu, kur’an dan anlıyoruz. Şeytanı da imtihanın en buyuk sorusu olarak kabul etmeliyiz. Bakın bu ayette Rabbim bizlerin dikkatini cekerek neler soyluyor. Şeytanın insanlar uzerinde etkisine musaade ederiz diyor, peki nicin? Kalplerinde hastalık olanlar, fitne fesat insanlar, kalpleri katılaşanları denemek ve imtihan etmek icin şeytan ile imtihan edeceğini soyluyor. Nasıl bir imtihandı onu hatırlayalım hac 51. ayette soyluyordu Ayetlerimizi işe yaramaz kılmak icin gayret gosterenlere. İşte bizlerin bu konu uzerinde cok dikkatle durmamız gerekir. Gunumuzde bizlere soylenenleri lutfen hatırlayınız. Kur’an da bircok ayetin nesh edildiğini, artık hukmunun kalmadığını soylediğimizde, Rabbin soylediği gibi, ayetlerin bir kısmını işe yaramaz kılmak icin, caba gostermek değil de nedir? Rabbin apacık ayetlerini gorduğumuz halde, aslında Allah burada şunları ya da, bunları da soyluyor hukum veriyor, bunu herkes anlayamaz demekte cok mu farklı? Rabbim ne diyordu bizlere? Ben ayetlerimi acık, secik ve her şeyden nice orneklerle, kolaylaştırarak gonderdim demiyor muydu? Bunu soyleyen Rabbim, acaba kur’an da bir hukum verirken, bir kelimenin ardında herkesin anlayamayacağı bir hukum verip, daha sonrada bizleri bu hukumden emrinden, sorumlu tutar mı dersiniz?

Rabbim soylemediği halde bunlar Allah sozudur diyenlere bakın, Yuce Rabbim ne diyor. Bunları yapanlar binlerce kez duşunup oyle soylemelidir.

Zumer 60: Allah'a yalan isnat edenleri, kıyamet gunu yuzleri simsiyah halde gorursun. Kibirliler icin cehennemde bir barınak mı yok.



Rabbim soylemediği, hukum vermediği halde bu Allah emridir diyerek, Allaha yalan isnatta bulunanlar, şunu sakın unutmasınlar; Kıyamet gunu bu insanların YUZLERİ SİMSİYAH OLACAK VE CEHENNEME GİDECEKLERDİR.

Sizlere şoyle bir ornek versem ve desem ki; Siz bilmem kim icin o kadın kotu bir kadındır, ondan her şey beklenir dedi desem, soylemediğiniz halde, yalan bir sozu isnat etsem size, bunu soyleyene nasıl bir duyguyla bakarsınız? Onun hakkında ne duşunursunuz? Sanırım en medenice olanı yapar, onu mahkemeye vermek istersiniz. Birde bunu Rabbim e uyarlayalım ve duşunelim. Rabbimin asla soylemediği, bahsetmediği bir sozu, hukmu bu Allah sozudur, emridir diye soylersek, Rabbim hesap gunu bizlere ne soyler, neler yapar bunu hic duşunuyor muyuz? Rabbim boyle olmaktan bizleri korusun inşallah, cunku bu hata gunumuzde o kadar cok yapılıyor ki, ornek vermeye dahi gerek yok sanırım.

Şimdide aşağıdaki ayeti anlamaya calışalım.

Ahkaf 9: De ki: 'Ben elcilerden bir turedi değilim, bana ve size ne yapılacağını da bilemiyorum. Ben, yalnızca bana vahye dilmekte olana uyuyorum ve ben, apacık bir uyarıcıdan başkası değilim.

Yukarıdaki ayet aslında cok şeyler anlatıyor, ama birazcık ozgur iradesiyle duşunene tabiî ki. Rabbim elcisine, deki onlara diyor ve bakın ne soyluyor? Ben, yalnızca bana vahye dilmekte olana uyuyorum. Peki, bu kadar acık soylenildiği halde, bizler neler soyluyoruz? Birde onları duşunun isterseniz. Cok ilginctir bizlerin gunumuzde cok soylediği ve savunduğu bir duşunce geldi aklıma. Peygamberimiz onlarca ayetinde bizleri uyarıp BEN RABBİMİN İNDİRDİĞİ KURANA UYARIM bundan başka hicbir soze uymam sizde ona uyun diyor, fakat bizler tum bu ayetlerin ustunu ortup, gormezden gelip, kur’anın hic soz etmediği, bahsetmediği, hukum vermediği onlarca, yuzlerce hukumlerin peygamberimizin hukmudur diye inanmakta hic bir kusur gormuyoruz. HÂlbuki kur’an da onca ayette peygamberimiz bizlere, ben yalnız kur’ana uyarım siz de ona uyun demiyor mu? Ne kadar ilginc ve bir o kadar da tezat bir durum yaşadığımızın farkında mıyız? Peygamberimiz ben kur’ana uyarım diyor, bizde peygamberimize uyarız diyoruz, ama acaba uygulamamız sozlerimizi, davranışlarımızı onaylıyor mu? Bakın size iki ayetin sonundaki iki cumleyi, hukmu hatırlatmak istiyorum. Rabbim insanlara neyle hukmedilmesini istiyor?

Maide 44. Kim Allah'ın indirdiği (hukumler) ile hukmetmezse işte onlar kÂfirlerin ta kendileridir.
Maide 45: Kim Allah'ın indirdiği ile hukmetmezse işte onlar zalimlerdir.

Duşunebiliyor musunuz Allah insanları Kur’an ile hukmedilmesini emrediyor. Bunu yapmayanları da kÂfir ilan ediyor. Allahınız aşkına birazcık duşunun bu sozleri ve yazdıklarımı. Bu emirleri alan bizler, hayatımıza din ve iman adına gecirdiğimiz şeyleri bir duşunelim, hatırlayalım. Bizlere Allah emri diye kabul ettirmek istedikleri kur’an da hic bahsedilmeyenleri, hatta Rabbin şeriatı, kur’an emri diye dayatmaya calıştıkları konuları hatırlayalım. Bircoğunu asla kur’an da bulamayız. Bunları hatırlatıp soylediğimizde ise ne cevap aldığımızı duşunelim. Her şey kur’an da yoktur, orada ozet bilgiler vardır demiyorlar mı bizlere? Kur’an da bizleri ilgilendiren şeyin, her hukmun olduğunu soyleyen ve peygamberimizin de onun dışına asla cıkmadığını hatırlatan ayetleri gormezden gelmenin, ayetleri saklayanın, hukumsuz bırakmaya calışanların, Rabbin katında nasıl bir sona ulaşacağını tekrar hatırlatmak isterim.

Cabalarının boşuna gitmesini istemeyen, RABBİN KELAMINA, ZİKRİNE SARILIR. Onun vermediği hicbir hukumden sorumlu olmadığını bilir. Cunku peygamberimizde yalnız ve yalnız kur’an a sarılmış, topluma Kur’an ile hukmetmişti. Bizi de kur’ana sarılmaya davet etmiştir. Bunun dışına cıkanlara Rahmanın neler soylediğini, sizlere hatırlatmaya calıştım. Bizlerin yapacağı Rabbin sozlerinden dersler almak olmalıdır. Bir kısım beşer, bu hatırlatmalarımdan hoşlanmaya bilir, ama gercekler acıdır, kimisini uzer kimisine mutluluk verir. Ne mutlu Rabbin ışığından hoşnut olanlara.

Hesap gunu yanımızda hic kimseyi bulamayacağımızı asla unutmayalım. Gelin en garantili yolu secelim, yanımıza kur’anı alalım, onu anlamaya calışalım. Onun onayından gecen her bilgiden de yararlanalım. İnanın hayatımızın nasıl değiştiğini o zaman cok daha iyi goreceksiniz. Kusursuzluk Allaha mahsustur, elbette hepimiz hatalar yapacağız, ama onemli olan buyuk hatalar, gunahlar yapmamak olmalıdır amacımız. Rabbim cumlemizin yardımcısı olsun.

Sizlere Rabbin uyarılarını hatırlattım. Kalbi muhurlenmeyen tum gercekleri fark edecek, adeta titreyip kendine gelecektir. Ayetleri gormezden gelenler, ustunu ortmeye calışanlar ise, bu yazımı okuduğunda bir fitne yine dine fesat sokmaya calışıyor diyerek, ayetlerin uzerini ortmeye devam edecek, gerceklerin farkına varamayacaktır. Dilerim Rabbimden rehberi kur’an olan, onun ışığıyla nurlanan, yalnız gozleri ile değil gonluyle, aklıyla da goren, duşunen iman eden kulları arasında oluruz inşallah.

SAYGILARIMLA Haluk GUMUŞTABAK
__________________