Bugun sizlerle gunumuzde cok konuşulan ve bizlere beş vakit namazın mirac ile emredildiği anlatılan, bu konuyu kur’an dan araştırıp, yine kur’ana gore doğru olup olamayacağını, birlikte araştırarak, herkesin bu konuyu kendi nefsinde, benliğine bu sorunun cevabını vermesini istiyorum. Cunku hepimiz bu Dunyada bir imtihandayız, bu konuya vereceğimiz cevap ile de, cok onemli bir sınav verdiğimizi unutmayalım. Once MİRAC olayının nasıl olduğunu, rivayetler yoluyla geleneksel İslam’ın bu konuyu nasıl anlattığını ve inandığını sizlere kısaca yazmak istiyorum.
(Mirac, Recep ayının 27. Gecesi Cenab-ı Hakkın daveti uzerine Cebrail AleyhisselÂmın rehberliğinde Peygamber Efendimiz AleyhissalÂtu Vesselamın Mescid-i Haramdan Mescid-i AksÂ'ya, oradan semaya, yuce Âlemlere, İlÂhî huzura yukselmesidir.
Peygamber AleyhissalÂtu Vesselam Mescid-i Haramdan (Mekke'den), Mescid-i AksÂ'ya (Kudus'e) ata benzer beyaz bir Cennet bineği olan Burak ile geldi. Kudus'e gelmeden yol uzerinde Hz. Musa'nın makamına uğradı, orada iki rekÂt namaz kıldı, daha sonra Mescid-i AksÂ'ya geldi. Orada butun peygamberler kendisini karşıladı. Miracını kutladılar. Peygamber AleyhissalÂtu Vesselam burada peygamberlere iki rekÂt namaz kıldırdı, bir hutbe okudu.
Semanın butun tabakalarına uğradı. Sırasıyla yedi sema tabakalarında bulunan Hz. Âdem, Hz. Yahya ve Hz. Îsa, Hz. Yusuf, Hz. İdris, Hz. Harun, Hz. Musa ve Hz. İbrahim gibi peygamberlerle goruştu, Onlar kendisine “Hoş geldin” dediler, tebrik ettiler.
Bundan Sonra Hz. Cebrail ile birlikte imkÂn ile vu-cub ortası (kÂinatın bittiği yer) Sidretu'l-muntehÂ'ya geldiler. Peygamberimiz AleyhissalÂtu Vesselam orada ikisi gizli, ikisi acıktan akan (Nil, Fırat) dort nehir gordu. Sonra her gun yetmiş meleğin ziyaret ettiği Beytu'l-Ma'mur'u ziyaret etti.
Hz. Cebrail'in buradan oteye gitmesi mumkun değildi. Peygamberimiz AleyhissalÂtu Vesselam bundan sonra Refref adında bir vasıta ile zaman ve mekÂndan munezzeh (uzak) olan Cenab-ı Hakkın cemaliyle muşerref oldu.
Peygamberimiz AleyhissalÂtu Vesselam Rabbinin huzurundan dondukten sonra Hz. Musa ile karşılaştı. “Allah ummetine neyi farz kıldı?” diye sorunca, Peygamberimiz AleyhissalÂtu Vesselam “50 vakit namaz” buyurdu.)
Hz. Musa'nın, “Rabbine don, azaltması icin Rabbinden niyazda bulun, ummetin buna guc yetiremez” demesi uzerine, Peygamberimiz AleyhissalÂtu Vesselam, beş sefer Cenab-ı Hakka niyazda bulundu, her seferinde 10 vakit indi, sonunda beş vakitte karar kıldı.
Daha sonra Peygamberimiz AleyhissalÂtu Vesselam Hz. Cebrail'in rehberliğinde Cenneti, Cehennemi, Âhiret menzillerini ve butun Âlemleri gezdi, gordu, Mekke'ye dondu.)
MİRAC konusunda anlatılanların bir ozetidir yazılanlar. Şimdi yukarıdaki yazıyı kur’an ile karşılaştıralım acaba yazılanlar, soylenenler kur’ana uyuyor mu? Once miracın anlatıldığı yazının başından bir alıntı yapalım.
(Peygamber Efendimiz AleyhissalÂtu Vesselamın Mescid-i Haramdan Mescid-i AksÂ'ya, oradan semaya, yuce Âlemlere, İlÂhî huzura yukselmesidir.)
Bu satırlarda gecen Mescidi haramdan mescidi aksaya peygamberimizin goturuluşu Kur’anda İsra suresi 1. ayetinde cok acıkca anlatılır. Peki, daha sonra oradan semaya yukselmesi, bu kadar onemli bir konu, acaba neden hic ama hic bahsedilmez, bunu duşundunuz mu? Allah bu kadar onemli bir olayı bizden saklamak isteyeceğini sanmıyorum, peki neden kur’an da bundan sonra olanlar, yani miraca yukseltilmesi gecmediği halde, hic kuşku duymadan bizler buna inanabiliyoruz? İşte bu sorunun cevabını aramaya devam edelim, eğer kur’ana uyan bir cevap bulursak baş tacı elbette yaparız, yok kur’ana uymuyorsa ben şahsım adına kabul edemem, cunku kur’ana uymayan bir şeyi kabul etmenin hesabının zor verileceğini soyluyor Rabbim. Daha da kotusu, Rabbimin hukum vermediği konulara iman etmenin Allaha iftira atmak olduğunu soyleyen Rabbimin sozlerine kulak vermeyenlerin, hesap gunu yuzlerinin kapkara olacağını ve Rabbimin onlarla asla konuşmayacağı acıklamalarını unutmamalıyız. Once İsra suresi 1. ayeti yazalım okuyalım ki daha iyi anlaşılsın.
İsra 1: Bir gece, kendisine ayetlerimizden bir kısmını gosterelim diye (Muhammed) kulunu Mescid-i Haram’dan, cevresini mubarek kıldığımız Mescid-i AksÂ'ya goturen Allah noksan sıfatlardan munezzehtir; O, gercekten işitendir, gorendir.
Hatırlayınız yukarıdaki ayeti ornek vererek, mirac bu ayetin devamında gercekleşmiştir deniyor, peki neden Rabbim devamını yazmamış da, kur’an dışından rivayetlerle oğreniyoruz, namazın miracta beş vakit emredildiği bu kadar onemli bir olayı, bunu lutfen iyice duşunelim. Once yukarıda yazdığım ve MİRACIN anlatılma şekli ve bilgileri uzerinde duralım birazda, acaba gercekten Rabbim kullarına 50 vakit namazı once emredip, daha sonra Rabbim HÂŞÂ kullarının bu yuku kaldıramayacağını hesap edemeyip, peygamberimizin Hz. Musa ile karşılaştığında, bu kadar vakit namazı ummetinin guc yetiremeyeceğini soyleyip, Yaratanla pazarlık suretiyle, peygamberimizin namazı beş vakte duşurduğune inanmamız, sizce cok normal bir duşuncemi?
Değerli arkadaşım şimdide kur’an dan hic haberdar olmadığımızı duşunelim, kafamızı calıştıralım yalnız, acaba Yaradan bizlere 50 vakit namaz emreder mi? Bu zamanı hemen hesaplayalım. 24 saat carpı 60 dakika=1440 dakika bunu da 50 vakte bolelim, buda 28,8 dakikada bir bizlerin namaza durması gerekiyor dikkat edin hic yatmamak şartıyla. Sizce Rabbim in boyle bir emir verdiğini duşunmemiz normal mi?
HÂlbuki bakın rabbim kur’anda bizlere ne diyordu hatırlayalım.
Bakara 286.:Allah, hic kimseye guc yetireceğinden başkasını yuklemez.
Muminun 62: Biz hic kimseyi gucunun yettiğinden başkası ile yukumlu kılmayız. Nezdimizde hakkı soyleyen bir kitap vardır ve onlar haksızlığa uğratılmazlar.
Peki, bu ayetleri ve buna benzer bircok ayetleri gorduğumuz halde, nasıl olur da Rabbimin bizlere 50 vakit namaz emredeceğine ve peygamberimizin pazarlık sonucu bunu beşe indirdiğine inanabiliriz? Yine yazıda gecen peygamberimizin semadaki yedi katı ziyaret ettiğini ve bircok peygamberle goruştuğunu, cenneti cehennemi gorduğunu, ikisi acıkta ikisi gizli olan nehirleri gorduğunu, Allahın en yakın gorevlisi Cebrailin bile gidemediği yere gittiğini, işin en ilginci ise(Cenab-ı Hakkın cemaliyle muşerref olduğu.) anlatılmaktadır.HÂlbuki Allah ı gormek isteyen Musa peygamber ve buna benzer orneklerde asla rabbim i cıplak gozle gorulemeyeceğini ornek ayetlerle acıklamasına rağmen, bakın neler soyleniyor ve bizler bunlara inanabiliyoruz. Kur’anın hic bahsetmediği onca gaibi bilgileri, peygamberimiz gormuş mu, biliyor mu şimdide kur’an dan bu sorunun cevabını arayalım.
Enam Suresi 50. Onlara şunu soyle: "Ben size Allah'ın hazineleri yanımdadır demiyorum. Gaybı da bilmem ben! Size ben bir meleğim de demiyorum. Yalnız bana vah yedilene uyarım ben!" Sor onlara: "Korle goren bir olur mu? HÂl duşunmuyor musunuz?"
Maide sur.109. ayet: Allah, resulleri bir araya getireceği gun şoyle der: "Size ne cevap verildi?" Şoyle derler: "Hicbir bilgimiz yok. Gaybları en iyi bicimde bilen sensin, sen.
Araf 188: De ki: "Ben kendi nefsime, Allah'ın dilediğinden başka ne bir yarar sağlayabilirim ne de bir zarar verebilirim. Eğer Gaybı bilseydim elbette daha cok hayır yapardım…
Yukarıdaki sozleri boşuna soylemesini istemiyor Rabbim bizlere. Bakın onlara şunu soyle diyor ve(Gaybı da bilmem ben) ama yukarıda o kadar gaybi bilgileri bildiğini saydık ki, duşunun Cebrailin bile gidemediği yere, peygamberimizi hic bahsedilmeyen bir aracla, yani Rabbin huzuruna bile gittiğine inandık. Rabbin cemalini gorduğu dahi anlatılmadı mı bizlere. Karar sizlerin, cunku herkes yaptıklarından ve inandıklarından sorumlu tutulacaktır.
Şimdide de Miracı, İsra suresi birinci ayetin devamında olmuştur diyerek savunduğu duşunce, kendilerini cok fazla tatmin etmemiş ve kendileri de inandırıcı bulmamış ki, yine kur’andan delil arayış icine girmişler ve bakın yukarıda saydığım tum ayetlere uymaması onları cok fazla etkilememiş olmalı, şimdi yazacağım bir sozun ardından, Miracın kanıtını arar olmuşlar. Şimdi ayeti geniş bir şekilde yazalım.
NECM SURESİ 1. Battığı zaman yıldıza andolsun ki; 2.Arkadaşınız (Muhammed) sapmadı ve bÂtıla inanmadı. 3.O,arzusuna gore de konuşmaz. 4. O (bildirdikleri) vah yedilenden başkası değildir. 5. Cunku onu guclu kuvvetli biri (Cebrail) oğretti. 6. Ve ustun yaratılışlı(melek), doğruldu: 7. Kendisi en yuksek ufukta iken. 8. Sonra (Muhammed'e) yaklaştı,(yere doğru)sarktı9. O kadar ki (birleştirilmiş) iki yay arası kadar, hatta daha da yakın oldu. 10.Bunun uzerine Allah, kuluna vahyini bildirdi. 11.(Gozleriyle) gorduğunu kalbi yalanlamadı. 12. Onun gordukleri hakkında şimdi kendisi ile tartışacak mısınız? 13. Andolsun onu, onceden bir başka inişte daha gormuştu, 14.Sidretu'l-MuntehÂ'nın yanında. 15. Cennetu'l-Me'v da onun yanındadır. 16. Sidre'yi kaplayan kaplamıştı. 17. Gozu kaymadı ve sınırı aşmadı. 18. Andolsun o, Rabbinin en buyuk ayetlerinden bir kısmını gordu.
Yukarıdaki yazdığım ayeti lutfen duşunun bu bahsedilen olaylar Mirac tamı gecmiş, yoksa kur’an ayetlerinin indirilişini mi anlatıyor?Ayeti okuduğunuzda zaten hemen anlaşılıyor. Rabbim kur’an ayetlerinin indirilişini bizlere anlatıyor. Bildirilenlerin vahye dilenlerden başkası olmadığını soylemesi, kur’an ayetleri icin soylendiği zaten belli oluyor. Peygamberimiz icinde ovgu var ve arkadaşınız ne saptı ne batıla inandı diyor Rabbim. Ayrıca kendi kafasından konuşmadığını bu sozlerin yani kur’an ayetlerinin Yaratanın sozleri olduğunu belirtiyor. Hatta acıkcada soyleyerek indirilmiş bir vahiyden başkası değildir diyor. Peygamberimize de iyice bellettirildiğini acıklayarak Kur’anın geldiği yerden bahsediyor ve onu getiren Cebrail ile peygamberimiz o kadar yakın oldu ki diyor ve ornek veriyor, iki yayın beraberliği gibi, hatta ondan daha yakın olduğunu soyluyor. Peygamberimizin Cebrail i gormesi ile kalbinin de tastiklediğini imanın daha da arttığı acıklamasını yapıyor.
Bakın tum bu ayetlerde Miracdan asla bahsedilme yok, yalnız kuran ın indirilişinden bahsediyor. Fakat ayette gecen ama gunumuzde dahi tam olarak anlaşılmayan muteşabih bir konumda olan (Son sınır ağacı, Sidretul Munteha yanında) cumlesini, işte bu Miracta gecen yer denecek kadar zorlama ve delilsiz bir kanıt olarak gosterilmektedir. HÂlbuki bu sozun hemen oncesinde goğe cıkışı bırakın tam tersine, bir başka inişte gormuştu sozuyle bu yerin yeryuzunde olduğu anlaşılıyor.( onu bir başka inişte de gormuştu.) Kur’ana uymak yerine kur’anı kendimize uydurmak bu olsa gerek. Zorlamayla kur’andan delil aramak, gerceklerin ustunu ortmektir. Buda bizi Allah a değil, şeytana yaklaştırır dinden uzaklaştırır. Allah boyle bir olay vuku bulmuş olsaydı, bizlere rehber olarak gonderdiği kitapta, apacık ve detaylı yazardı. Cunku ben ayetlerimi acık, detaylı ve her şeyden nice orneklerle sizlere gonderirim demiyor muydu?
Şimdide bu konuyu yine kur’anın diğer ayetleri ile karşılaştırarak doğru olup olamayacağını duşunelim. Bakın Rabbim kur’an ayetleri icin ne diyor?
( İsra89; Yemin olsun, biz bu Kur’an'da, insanlar icin her benzetmeden nice ornekler sıraladık. Ama insanların coğu inkÂr ve nankorlukten başka bir şeyde diretmediler.)
( Kehf 54; Yemin olsun, biz, bu Kur’an'da, insanlar icin her turlu orneği değişik ifadelerle gozler onune koyduk. İnsan ise varlığın, tartışmaya en cok tutkun olanıdır.)
Bu ayetlere benzer onlarca ayet yazabilirim, sanırım bunlar yetecektir. Rabbim bizlerin anlayacağı şekilde yemin ederek, bu kitapta bizler icin her benzetmeden nice ornekleri verdiğini, her turlu orneği değişik ifadelerle gozler onune koyduğunu soyluyor. Hatırlayın bizlere beş vakit namazın farz olduğunu anlattıkları MİRAC ise kur’an da yok. Soyledikleri delillerin ise konu ile ilgisi dahi yok. Peki, bu durumda Rabbin soylediği gibi, bir kez orneği dahi verilmediyse ona inanmamız normal midir dersiniz? Yine karar sizlerin, herkes kendisinden sorumludur. Elbette burada acıklamaya calıştığım konu, namazın beş vakit olmadığını kanıtlamak değildir, Mirac olayının kur’ana uyup uymadığını anlamaya calışmaktır. Rahmana beş vakit değil, on vakit namaz kılsak azdır. Onemli olan Rabbin doğrularını oğrenmektir amacımız. Allah bir ayetinde ne diyordu?
( Muddesir 11: Benimle, yarattığım kişiyi baş başa bırak!)
Bakın bir başka ayetinde yine bunun devamı olarak duşunebileceğimiz bir ayetinde ne soyluyor?
Rad 40: Ya onlara vaat ettiğimiz şeylerin bir kısmını sana gosteririz yahut da seni vefat ettiririz. O halde tebliğ etmek sana, hesap sormak bize duşer.
Yine Mirac olayının kur’an da gecmemesi beni duşundurdu ve kur’anda verilmeyen bir hukumden Rahman bizi sorumlu tutar mı diye, gelin kur’an dan bu konuda delil arayalım. Bakın rabbim neler soyluyor? Acaba bu sozleri soyleyen rabbim acıkca hic bahsetmediği bir konudan hesap sorup, bizleri sorumlu tutar mı sizce? Karar yine sizlerin.
Zuhruf 43: Sen, sana vah yedilene sımsıkı sarıl! Hic kuşkusuz, sen, dosdoğru bir yol uzerindesin.
Araf 3; Rabbinizden size indirilene uyun; O'nun berisinden bir takım velilerin ardına duşmeyin! Siz ne kadar da az oğut alıyorsunuz.
Maide 67. Ey resul! Rabbinden sana indirileni tebliğ et. Eğer bunu yapmazsan onun verdiği peygamberlik gorevini yerine getirmemiş olursun. Allah seni insanlardan korur. Allah, kufre batmış topluluğa kılavuzluk etmez.
Ankebut Suresi 51. Karşılarında okunup duran bir kitabı sana indirmiş olmamız onlara yetmiyor mu? Bunda, inanan bir toplum icin elbette ki bir rahmet ve bir oğut vardır.
Zuhruf 44Doğrusu Kur'an, sana ve kavmine bir oğuttur. İleride ondan sorumlu tutulacaksınız.
Yukarıdaki ayetleri tebliğ alan bir insan, bizlere vah yedilen Kur’ana sımsıkı sarılmasını istiyorsa, Rabbim ozellikle bizlere indirilene uyun diye tembihte bulunuyorsa, elcisine gorev verdiğinde yalnız indirdiğimi tebliğ etmesi ve iman edilmesi konusunda detaylı bilgi veriyorsa ve bizleri uyarıyorsa, kur’anı yeterli gormeyen o devrin insanlarına bile Rahman kızarak, sizlere İNDİRDİĞİM KURAN YETMİYORMU diyorsa, en son olarak Yuceler yucesi Rabbim acıkca (. Bu kitaptan sorumlu tutulacaksınız.) diyorsa, sanırım soyleyecek sozun bitim noktasıdır diyorum. Rabbim bu kitaptan hesaba cekeceğini soyluyorsa, kur’an dışından da asla sorumlu olacağımızı lutfen artık soylemeyelim. Cunku bunu soylemek bana gore ACIKCA RAHMANLA İNATLAŞMAKTIR, bunu da unutmayalım.
Sizlere son olarak bir ayet daha hatırlatmak istiyorum. Miracın oluşunda Rabbin kur’anda asla bahsetmediği, peygamberimizin gorduğunu soyledikleri cok onemli detayları hatırlayın. Bunların kur’anda asla bahsedilmediğini de duşunun, daha sonra aşağıdaki ayeti anlamaya calışın, sanırım birazcık duşunen cok kolay anlayacaktır her şeyi.
Araf 33.;De ki: Rabbim ancak acık ve gizli kotulukleri, gunahı ve haksız yere sınırı aşmayı, hakkında hicbir delil indirmediği bir şeyi, Allah'a ortak koşmanızı ve Allah hakkında bilmediğiniz şeyleri soylemenizi HARAM kılmıştır .
Duşunebiliyor musunuz Rabbim Kur’anda acıklamadığı, hakkında hicbir delil indirmediği, Allah katında bilmediğimiz şeyleri soylememizi HARAM kıldığını soylediği halde bizler, her gun neredeyse HARAM sucunu işliyoruz, HEMDE TIKA BASA. HÂlbuki Rabbim haram kelimesini, yapmamızı istemediği, hatta kesin sınarlar cizdiği adeta buyuk gunahları işaret edercesine saymıştı kur’an da bizlere. İşte bizlerin yaptığı buyuk yanlışlar bu kadar acık ve net. Rabbim bakın emin olmadığınız sozlerin ardına duşmeyin diye bizi nasıl ikaz ediyordu.
İsra Suresi 36. Hakkında bilgin olmayan şeyin ardına duşme! Cunku kulak, goz ve gonlun hepsi bundan sorumlu tutulacaktır.
Allah Tek guvenilir ve kendi koruması altında olan kitabın KUR’AN olduğunu soyler. Emin olabileceğimiz garantili ve sorumlu olduğumuz tek bilginin kur’an olduğunu unutmayalım. Kur’ana uyan onun suzgecinden gecen her sozu de, elbette kabul edelim. Emin olmadığımız ve kur’anın onaylamadığı hicbir bilgininde ardından gitmeyelim, Rabbin soylediği gibi sorumlu olacağımızı unutmayalım.
Ben bana anlatılanları ve bu bilgiler Allah katındandır dediklerinde, Kur’ana muracaat ediyor ve onun suzgecinden gecirmek icin elimden geleni yapıyorum. Rabbim utandırmasın. Bende bir insanım, elbette hata yaparım, ama en az hata yapmak istiyorsak, yaratanın vermediği bir hukmun peşinden gittiğimizde, hataların en buyuğunu yapacağımızı da unutmayalım.
Mirac olayını kendi sitesinde değerlendiren, eski Diyanet İşleri Başkanı, Sayın Prof. Dr. Suleyman Ateş, bakın yazısında bu konu ile ilgili neler soyluyor. Sizlere bir bolum nakledeceğim detayını kendi sitesinden alabilirisiniz.
(Butun rivÂyetlerin ozunu, BuhÂrî’nin Enes’ten aktardığı rivÂyet oluşturmaktadır. Olay, bir ruy biciminde anlatılsa da gerceklere ters duşen şeylerle doludur:
Henuz Peygamber olmayan Hz. Muhammed’in ummetine namazın farz kılınması tuhaftır. Cunku henuz peygamber olmayan Hz. Muhammed’in ummeti de yoktur ki namaz farz kılınsın.
Allah namazı farz ettikten sonra Hz. Muhammed’in, MûsÂ’nın onerisini CebrÂîl’e danışması ve onun onerisi ile beş kez Allah’a donup “Ya Rabbi bunu bizden hafiflet, hafiflet” şeklinde itirazda bulunması, akıl ve mantığın alacağı bir şey değildir. Allah, verdiği emri henuz tebliğ edilmeden değiştirir mi? Değiştireceği şeyi neden emretsin? Verdiği emri şartların değişmesiyle değiştirmesi, yani nesh ve tebdîl etmesi, sosyolojik kurallara uygundur. Fakat emrini, daha tebliğ edilmeden, aradan zaman gecmeden geri alması, ma‘kul değildir. Kadîy(Abdu’l-CebbÂr)’a gore bu, henuz yururluğe konmayan bir hukmu neshetmektir ki bidÂ’ demektir. BidÂ’, iyi olmadığı sonradan anlaşılan şeyi ortadan kaldırmaktır. Yani Allah, once insanların, buna dayanamayacağını bilmeyip sonra bunu anlamış ve değiştirmiş, hafifletmiş demektir ki muhal(imkÂnsız)dır. Kabulu caiz olmayan duşunceleri taşıyan bu rivayetin reddedilmesi gerekir.)
Mirac konusunu ben, kur’anın suzgecinden gecirmeye calıştım, ama bir turlu Rabbin suzgecinden gecmedi. Yazdıklarım benim kur’andan anladıklarımdır, yalnız beni bağlar. Sizlere duşen bu soylediklerimi bizzat kendimiz kur’anı anlayarak okuyup, kur’anı bir butun olarak duşunerek, doğruluğunu araştırmalıyız. Bizlerin asıl gorevi birilerinin soylediklerinin ardından gitmek değil, Rabbin ne soylediğini bizzat ilk kaynaktan anlamaya calışmak olmalıdır.
Şunu asla unutmayalım ki, Rabbim anlayamayacağımız bir kitap gonderip, daha sonrada bizi sorumlu tutmaz. Bunu soylemek Rahmanın adaletini sorgulamaktır. Tabi bu soylediklerim MUHKEM ayetler, yani bizleri din ve iman adına bağlayan, Rabbin yapmamızı istediği ayetler icindir. Zaten Allah bu ayetlerin acık ve anlaşılır olduğunu ve bunlardan hesaba cekileceğimizi soyler. Bu ayetlerden bahsederken de, Kitabın anasıdır deyimini kullanır. Rahman sizleri bu kitaptan hesaba cekeceğim diyorsa, kur’anın acıklamadığı izah etmediği hicbir konudan sorumlu tutmaz. Bunun tersini soyleyenin, Rabbin adaletini sorguladığını hatırlatırım. Sanırım asla bağışlanmayacak buyuk gunahta bu olsa gerek. Bu yola duşmekten Rabbim cumlemizi korusun.
Allah gonul gozleri acık, bakan değil goren, yalnız duyan değil hisseden, aklını kullanmasını bilen, tum bu ozellikleri kur’anı anlamak icin kullanan, gonluyle tastikleyen kulları arasına bizleri alması dileklerimle.
SAYGILARIMLA Haluk GUMUŞTABAK
__________________
Mirac Konusu ve kur'anın bu konuya cevabı.....
Dini Sohbetler0 Mesaj
●39 Görüntüleme
- ReadBull.net
- Eğitim Forumları
- İslami Bilgiler
- Dini Sohbetler
- Mirac Konusu ve kur'anın bu konuya cevabı.....
-
12-09-2019, 11:05:59