Gunumuzde İslam ı, Kur’an ı anlamaya calışırken, oyle kaynaklardan, bilgilerden istifade ediyoruz ki, hic sorgulamadan, duşunmeden Kur’an suzgecinden gecirmeden yaşamımıza geciriyoruz. Ne yazık ki bu yol ve yontemi, gecmişte de buyuk bir coğunluk boyle yaşamış, bugunde oyle yaşıyor. Bu konuya ornek olması adına, yazdığım yazıma bir kardeşimizin verdiği cevap uzerinde, sizleri duşunmeye davet etmek istiyorum.
(Sen edille-i şeriyye diye bir şey duydun mu hic?
Ayrıca hic kimse Kuran ayetlerini dizip dizip, bak şurada şu yazıyor, o zaman benim aklıma gore şu anlam cıkar, diyemez. Diyen kişi ya din sapığıdır ya ultra mezhepsizdir ya da ozel yetiştirilmiş bir siyonisttir.
Sen Kuranın acıklamasının seninin minicik beyninin aldığı kadar olduğunu mu sanıyorsun?
Yuru git, burada coluk cocuk kandıracağım diye uğraşma.
Her onune gelen din şarlatanı olmuş.)
Yukarıdaki sozleri değerlendirdiğimizde, bizler şuan ki aklımız ve mantığımızla, Allah ın emrettiği, bizlere rehber olsun diye gonderdiği Kur’an ın muhkem ayetlerini, anlamamızın mumkun olmadığını, Kur’an ı anlayabilmemiz icin, başka kaynaklara mutlaka ihtiyacımızın olduğu anlatılmaya calışılıyor. Duşunun lutfen beşerin dahi yazdığı bir ilmi kitaba, bu sozleri soylesek, sanırım kitabın yazarı cok uzulurdu.
Kur’an ı kendi aklı ve cabasıyla anlamaya calışanlara da, arkadaşımızın layık gorduğu sozlere uzulmemek elde değil. Bu kardeşimiz Kur’an ı anlayarak okumuş olsaydı, bu yolu ve yontemi Allah ın onerdiğini bilirdi.
Elbette Kur’an ı anlamak adına, bir cumlenin ya da kelimenin ardına duşup, kendimizce anlamlar cıkarmamız buyuk hata olur. Bugun bu hata ne yazık ki yapılıyor. Kur’an da bir kelimeden yola cıkarak, acıkca belirtilmeyen gizli anlamlar yukleyerek, hurafe inanclarımıza delil arama cabası icinde kanıt aranıyor. Bu yontemde elbette bizleri, yanlışa goturecektir.
Bizler inandığımız rivayetlere, kelimelerin ardından kanıt aramak yerine, Allah ın bizlere neler anlattığını, bizlerden ne istediğini, nasıl bir yolu izlememiz gerektiğini, bir butun olarak anlamaya calışırsak, en doğru yolu izlemiş oluruz. Daha sonra işimiz daha kolay olacaktır.
Kur’an ayetlerini doğru anlamak icin, mutlaka Kur’an ın diğer ayetlerinden yararlanmalı ve Kur’an ın bir başka ayetine ters duşecek bir anlamı, manayı cıkarmamalıyız. Allah dinin anası, temeli olan muhkem ayetleri, yine Kur’an icinde verdiği nice orneklerle acıkladığını bizlere anlatır ve yalnız Kur’an ın ipine bizlerin sarılması icinde oğut verir.
Gelin Kur’an butunluğunde, arkadaşımızın yazdığı cevabı birlikte değerlendirelim ve uzerinde duşunelim. Once gunumuzde Kur’an ı anlamanın kesin şartlarından sayılan, EDİLLE-İ ŞER’IYYE NEDİR onu anlamaya calışalım.
Geleneksel İslam anlayışına gore, Kur’an ı doğru anlayabilmemiz icin, bazı ek bilgilere, beşeri kitaplara ihtiyacımız olduğu anlatılır. Bu bilgiler yoksa Kur’an ı doğru anlamakta mumkun değildir denir. Bunun şartları olarak da şunlar sayılır.
1. Kur’an
2. Sunnet
3. İcma
4. KıyÂs
Kur’an ı anlamada en onemli kaynak, bizzat kendisi olduğu anlatılır, bu doğrudur. Fakat Kur’an ı, tek başına ayetleri anlamamızın mumkun olmadığı, doğru anlayabilmemiz icinde, peygamberimizin sunneti yani hadislerine mutlaka ihtiyac duyulduğu vurgulanır. İcma ise, peygamberimizin olumunden sonra, herhangi bir konudabutun muctehidlerinin şer’i bir hukum uzerinde ittifakıyla alınan kararlar olduğu soylenir. Kıyas ise bir şeyi başka bir şeye benzetmek, karşılaştırmak suretiyle anlamaya calışmaktır.
Şimdi gelelim bu dort başlığın, Kur’an ı anlamamızdaki doğruluğuna. Allah Kur’an da bircok kez bizleri uyararak, sizlere yemin olsun ki bu Kur’an ı kolaylaştırdım der. Hatta hala oğut almayacak mısınız diye de dikkatimizi cekerek, ayetler uzerinde bizlerin duşunmesini emreder. Eğer aklı başında bir insan, ayetleri anlayamayacak olsa, Allah bizlerin, neden ayetler uzerinde duşunmesini istesin? Duşunmeyenlere de ikaz edip, uyarıda bulunsun? İşte bunu da dikkatle duşunmeliyiz.
Allah Kur’an ı doğru anlamamız icinde yol gosterir ve Kur’an da, her şeyden nice ornekleri sıraladık ki, anlayasınız diye de acıklama yapar. Bir başka deyişle Kur’an ı, yine Kur’an ayetleriyle anlamamızı oğutler bizlere.
Sunnete ve peygamberimizin hadislerine gelince. Yine bu konuda acıklama yapan Kur’an, peygamberimizin yalnız Kur’an a uyduğunu, ummetine yalnız Kur’an ı tebliğ edip ve yalnız Kur’an ile hukmetme gorevi aldığını da cok acık anlatır bircok ayetinde.
Hatta oyle bir ornek verir ki, eğer elcim sizlere indirdiğime, tek bir soz ilave etmiş olsaydı bizim adımızı kullanarak, onun şah damarını keserdik diye de, cok acık hukmunu vermiştir. Buradan da anlıyoruz ki, peygamberimizin yolundan gitmek isteyen, yalnız Kur’an a sarılmalıdır.
Tum bu bilgileri, Kur’an butunluğunde duşunduğumuzde, peygamberimizin Kur’an dışından ne bir hukum verebileceğini, nede Kur’an ın dışına asla cıkamayacağını anlıyoruz. Eğer bizler Kur’an ı rivayetlere, ya da yuzlerce yıl once Kur’an ı anlayanların anladıkları gibi anlamaya calışırsak, hata yaparız.
Şunu asla unutmamalıyız. Dine hukum koyan yalnız benimdir diyen, Allah ın hukmunu asla unutmadan, peygamberimizin adını kullanarak, bugun bizlere iletilen rivayetleri, Kur’an suzgecinden gecirerek almalı ve yararlanmalıyız. Hicbir doğru bilgi dışlanmamalıdır tek bir şartla, imtihan olduğumuz Kur’an ın onayından gecmesi şartıyla.
Diyelim ki bizler Kur’an ayetlerini okuduğumuzda anlamamız mumkun değil, o zaman neden Kur’an ı bizlerin anlayacağı şekliyle peygamberimiz yazdırmadı diye, bir soru gelmez mi akla? Yine duşunmeye devam ettiğimizde, madem bizler Kur’an ın muhkem ayetlerini okuyup duşunduğumuzde anlamamız mumkun değil, bu durumda peygamberimiz Kur’an ile birlikte, ayetlerin acıklanmış halini neden sağlığında yazdırıp bizlere ulaştırmamış? Bakın ne kadar ilginc sorular cıkıyor ortaya.
HÂlbuki Allah hatırlayınız, yalnız Kur’an ın ipine sarılmamızı, onun uzerinde duşunmemizi ve yalnız Kur’an ı koruması altına aldığını, sizlere gonderdiğim elcimin, yalnız sizleri Kur’an ile uyaracağını soylemiyor muydu bizlere Kur’an da? İmtihanda oyle olmaz mı zaten. Herkes kendisi imtihan icin duşunup, aklını kullanıp, caba gostermesi gerekmez mi? Allah bizlerin anlayamayacağımız bir kitaptan, sizce sorumlu tutarda imtihan eder mi? Allah bakın elcisinin Kur’an dışına cıkamayacağını, topluma yalnız Kur’an ile hukmedeceğini, cok net nasıl acıklıyor hatırlayalım.
Nisa 105: Kuşku yok ki, biz bu Kitap'ı sana, insanlar arasında Allah'ın sana gosterdiği ile hukmedesin diye hak olarak indirdik. Sakın hainlere yardakcı olma.
Maide 67: Ey resul! Rabbinden sana indirileni tebliğ et. Eğer bunu yapmazsan onun verdiği peygamberlik gorevini yerine getirmemiş olursun. Allah seni insanlardan korur. Allah, kufre batmış topluluğa kılavuzluk etmez.
Ahkaf 9: De ki: "Ben, resuller icinden bir turedi değilim! Bana ve size ne yapılacağını da bilmiyorum. Bana vahye dilenden başkasına da uymam! Ve ben, acıkca uyaran bir elciden başkası da değilim.
Ahzap 2: Rabbinden sana vah yedilene uy! Allah, yapmakta olduklarınızdan en iyi bicimde haberdardır.
Araf 3; Rabbinizden size indirilene uyun; O'nun berisinden bir takım velilerin ardına duşmeyin! Siz ne kadar da az oğut alıyorsunuz.
Yukarıdaki ayetlere ve buna benzer onlarca ayetlere gozlerini yumanlara, elbette soyleyecek sozumuz olamaz. Madem okuduğumuzda herkesin anlaması mumkun değil, Allah nasıl olurda sizleri bu kitaptan sorumlu tutuyorum der, bunu da mı duşunen yok? Elbette duşunme ve akıl devre dışı kalırsa, neyin doğru neyin yanlış olduğu da anlaşılmayacaktır.
Allah hem din ve iman adına veliniz yalnız benim, sakın velilerin ardına duşmeyin diye ikaz ettikten sonra, acaba bizlerin rehberi, dinin anası olan muhkem ayetleri, bizlere anlaşılması zor gonderir de, birilerinin ardı sıra bizlerin gitmesini sağlar mı? Nasıl olur da Allah a boyle bir adaleti layık goruruz, bunu damı duşunemiyoruz?
Size kucuk bir ornek vermek istiyorum. Peygamberimizin yaşadığı donemde gecen, bir olayı sizlere nakletmek istiyorum. Peygamberimizin anlattığı bir konu, dilden dile nakledilerek, peygamberimizin kulağına kadar gelmiş. Peygamberimiz ben boyle bir şey soylemedim, diyerek soylenen bu sozleri yalanlamış. Cunku kendi soylediği sozler değiştirilmiş, ilaveler yapılmış ve asıl anlamından saptırılmış. Bakmış ki bu yol cok tehlikeli ve Allah yolundan saptırıcı, hemen kendisinden bundan boyle hadis naklini yasaklamış ve bakın ne soylemiş.
(Allah’ın elcisinden sozlerini yazmak icin izin istedik, bize izin vermedi.
Tirmizi, Es Sunan, K. İlm 11
Biz hadis yazarken Hz. Peygamber yanımıza geldi ve “Yazdığınız şey nedir?” dedi. “Senden işittiğimiz hadisler” dedik. Hz. Peygamber: “Allah’ın kitabından başka kitap mı istiyorsunuz? Sizden evvelki milletler Allah’ın kitabı yanında başka kitaplar yazdıkları icin yoldan cıktılar.”
El Hatib, Takyid 33 )
Elbette bunlarda birer rivayettir, peygamberimizin soylediği rivayet edilir, ama onemli olan Kur’an ın onayını almış olmasıdır. Peygamberimizin ilk once hadis yazımını yasakladığı, fakat daha sonra izin verdiği anlatılır. HÂlbuki dort halife devrine baktığımızda, dort halife doneminde de, peygamberimizden hadis naklinin, yasağının ciddiyetle takip edildiğini goruruz. Bakın sizlere birkac ornek.
Hz. Ebu Bekir, peygamberin vefatından sonra Muslumanları toplayarak şoyle demişti: “Sizler, Peygamberden hadis rivayet ediyorsunuz ve bu hadislerde ihtilafa duşuyorsunuz. Sizden sonrakiler ise daha fazla ihtilaf edecektir. Peygamberden hicbir şey tahdis etmeyin. Size bir soru soran olursa, “Bilgimizle sizin aranızda Allah’ın kitabı var” deyin ve onun helal kıldığını helal, haram kıldığını haram kılın”
[Zehebi, “Teskiretu’l Huffaz, I, 2-3]
Hadisler Omer doneminde coğalmıştı. Omer halktan beraberlerinde bulunan hadis sayfalarını getirmelerini istedi. Sonra bunların yakılmasını emrederek şunu soyledi: Kitap Ehli’nin Mişna’sı gibi Muslumanların Mişnası’dır bunlar.
[İbn Sad/Tabakat 5/140]
Hz. Osman cok hadis nakletmelerinden oturu Ebu Hureyre’yi Devş dağlarına gondermekle, Kab’ı Kırede dağlarına gondermekle tehdit etmiştir.
[Tahzırul Havas 10b. ]
Hz. Ali’den rivayet edildiğine gore o yanında yazılı sahifeler bulunan kimseleri, bunlara muracaat etmekten sakındırmış ve “Sizden onceki insanlar, Rab’lerinin Kitabını terk ederek Âlimlerinin sozlerine uydukları icin helak olmuşlardır” demiştir.
[İbn Abdilberr, 108]
Şeddad, İbni Abbas’a “Hz. Peygamber bir şey bıraktı mı? ” diye sordu. O da “Sadece Kuran’ın iki kapağı arasında olanları bıraktı” cevabını verdi.
[Buhari, K. Fezailul Kur-an 16; Muslim K. Fezailus Sahabe 30, 31; Ebu Davud K. Fiten 1, Tırmızı K. Fiten 43]
Elbette yukarıda yazdıklarımda, daha once soylediğim gibi rivayettir, onemli olan Kur’an un suzgecinden geciyor olmalarıdır. Bizim icin kriter Kur’an dır. Onun onayladığı her bilgi, bizlerin başının tacıdır.
Şimdide bu konuyu kendi akıl suzgecimizden gecirelim ve diyelim ki, eğer peygamberimizin hadisleri olmasaydı, bizler Kur’an ı doğru anlayamazdık. Bu durumda Allah, kullarının anlayacağı bir rehber gondermemiş diye inandığımızın farkında mıyız?
Bugun mezhepleri duşunun lutfen. Aynı konuda dahi, cok farklı hadis nakledilmiş gunumuze ve hepside farklı bilgileri iceriyor. Sizce peygamberimiz aynı konuda farklı farklı sozler soyler mi? Bu yontemle Kur’an ı anlamaya calışırsak, hangisini doğru kabul etmeliyiz, bunun garantisini veren var mı aramızda?
Allah Kur’an ı koruması altına aldığını soyler bizlere. Eğer Kur’an anlaşılması zor bir kitap olsaydı, onun acıklanmış bilgilerini de korumasına almaz mıydı? Lutfen dikkatle duşunelim, madem Kur’an ayetlerini peygamberimizin hadisleri olmasaydı anlayamazdık, acaba peygamberimiz neden sağlığında hadislerini toplatıp yazdırmadı?
Hatırlayınız hadis toplama ve kayda gecirme calışmaları peygamberimiz devrini bırakın, dort halife devrinde de yapılmamıştır. Ancak dort halife devrinden sonra, İslam ın mezheplere bolunmesi ile toplanmaya yazılmaya başlanmıştır. Bu durumda ki duşuncelerinizi lutfen irdeleyiniz. Dikkatle duşunduğunuzde gercekleri anlayacaksınız. Elbette herkes kendi imtihanını yaşıyorsa, istediğine inanmakta da ozgurdur.
HÂlbuki Allah yuzlerce ayetinde, bizlerin yalnız Kur’an ın ardı sıra gitmemizi soylediği gibi, Kur’an ayetleri uzerinde bizlerin bizzat duşunmesini de emreder. Bizler eğer dinin anası olan muhkem ayetleri okuduğumuzda anlayamasaydık, yaradan bu sozleri soyler miydi?
Duşunun lutfen, herkes kendi yaptıklarından sorumlu tutuluyorsa, her beşer kendi imtihanını bizzat Kur’an dan yaşamakla gorevliyse, din ve iman adına veliler edinmeyi Rabbim yasakladıysa, nasıl olurda Allah bizlerin anlayamayacağı hukumler koyar, ondan sonrada bizleri sorumlu tutar, bunu da mı duşunemiyoruz?
Boyle bir adaletsizliği, nasıl olurda Rabbimize isnat ederiz, bunu anlamak gercekten cok zor. Kur’an ı doğru anlamak icin, mutlaka peygamberimizin hadisleri lazımdır demek, buyuk yanlış olur. Cunku bizlere rivayet edilen bilgilerin, peygamberimizin sozleri olduğundan emin değiliz. Bunun garantisini de kimse veremez. Ayrıca bunları soylemek ve inanmak, Kur’an a da saygısızlıktır. Allah hadi bir benzerini getirsinler bakalım derken, acaba bizlerin Kur’an ın karşısına getirdiğimiz kitapların farkında mıyız?
Bugun yaptığımız buyuk yanlışlardan biriside, mezheplerin, geleneğin dine ilavelerini Kur’an da goremediğimizde, bakın gercekten Kur’an da her şey yokmuş, deme yanılgısına duşmemizden kaynaklanmaktadır. Şunu lutfen unutmayalım, Allah sizlere her şeyden nice ornekler verdik Kur’an da diyor ve sizleri bu kitaptan sorumlu tutuyorum diyorsa, lutfen Kur’an ı yetersiz gorme yanılgısından kurtulalım. İlavelerin geleneğin ve mezheplerin ilaveleri olduğunu bilelim, onlar olmazsa eksik iman etmiş oluruz diyerek, Rahmana ve kitabına saygısızlık etmeyelim.
Peygamberimizin olumunden sonra, yaklaşık beş yuz civarında hadis toplandığından bahsedilir. Peki, gunumuzde bu sayının yaklaşık ne kadar olduğunu biliyor musunuz? Ne yazık ki gunumuzde milyonlara yaklaşmıştır. Peygamberimizin olumunden sonra, hadis toplama yarışlarını lutfen araştırınız. Bu yolun nasıl tehlikelerle dolu olduğunu, o zaman daha iyi anlayacaksınız. Bu yolla mı Kur’an ı anlamaya calışacağız?
Buradan da anlaşılıyor ki, dine nifak sokmaya calışanlar cok calışmışlar. Peygamberimizin adını kullanarak, dine nifak sokanların bu acı gerceğini duşunduğumuzde, Kur’an ı anlamak adına izlediğimiz yolun tehlikelerini artık fark edelim ki, din duşmanlarının oyunları bozulsun.
Kur’an ı anlama yontemlerinden olan, İcma ve kıyasa gelince. Bizler gecmişte yaşamış Âlimlerin anladığı şekliyle, bugun Kur’an ı anlamaya calışırsak, buyuk yanlış yaparız. Kur’an her cağa uyan ve ilmin, bilimin ışığında cok daha doğru anlaşılan bir nurdur. Onun icindir ki Allah, muteşabih ayetlerden bahsederken, Âlimlerin bu ayetler hakkında yeni buluşlarıyla, iman edenlerin imanlarının artacağından bahseder.
Bugun gecmiş Âlimlerin bilgileri, muctehidlerinin gunumuze ulaşan nakillerini, bizlere doğru ulaştığını asla bilemeyiz. Bunun garantisini verebilecek, hic kimse de yoktur. Hatırlayınız peygamberimizin sağlığında bile, kendi sozunun donup dolaşıp yine kendisine buyuk yanlışlarla geri donmesi orneği, dikkatle duşunulmelidir.
Din ve iman şaka goturmez. Allah korusun donuşu olmayan yola girdiğimizde, pişman olmak istemeyen, Rahmanın koruması altındaki Kur’an ı anlamaya calışmalıdır. İmtihanımızda yalnız Kur’an dan dır. Bunu soyleyen bizleri yaratan Rabbimizdir.
Kıyas yontemi aslında, her zaman ve her konuda kullanılan bir yontemdir. Acıklanan ve hukum verilen bir konuda, benzeri konularla bağdaştırmaktır ki, bu her zaman uygulanmıştır. Onemli olan kıyas ettiğimiz hukum, Kur’an ın apacık hukmu olsun.
İşte dostlar, bizler imanımızı, inancımızı boyle yaşıyoruz ve kendimiz gibi duşunmeyenleri de, şarlatanlıkla, daha da ileri gidip Siyonistlikle sucluyoruz. İcimize giren Yahudi fitnesi, ne yazık ki yuzlerce yıldır bizden birisi gibi icimizde yaşadığı yetmemiş, İslam toplumu icersinde saygın yerlere de gelmiş. Artık bunun farkında olalım. Oyle yanlışlara inandırılmışız ki, doğrular yanlış gorunur olmuş. Allah yardımcımız olsun.
Aklımızı devre dışı bırakarak, eğer rivayetler ve sanı ile hala Kur’an ı anlamaya calışırsak, sanırım Rabbin cezalarından da, kurtulmamız mumkun olmayacaktır.
Aklını kullanmayanı Allah, pislik icinde bırakırım diyorsa, gelin artık aklımızı devreye sokalım ve duşunerek Kur’an ı anlamaya calışalım ve ona gore iman edelim. Aklımızı kullanalım ki, pislikten kurtulalım, huzura kavuşalım.
Dilerim Rabbimden, aklını kullanarak Kur’an ı anlama cabasıyla İslam ı yaşayan, Rabbin halis kullarından oluruz.
Saygılarımla Haluk GUMUŞTABAK
__________________
Kur'an ı anlayabilmek adına, yaptığımız yanlışlar.
Dini Sohbetler0 Mesaj
●34 Görüntüleme
- ReadBull.net
- Eğitim Forumları
- İslami Bilgiler
- Dini Sohbetler
- Kur'an ı anlayabilmek adına, yaptığımız yanlışlar.
-
12-09-2019, 11:05:13