Buradan anlaşılıyor ki muslumanı kÂfirden ayıran sadece iki şey*dir. Biri ilim (bilgi) diğeri de amel (bilgiye gore davranış). Yani ilk once şunu bilmek lÂzımdır ki yaratan, mÂlik, sahib kimdir? Bu Ya*ratan, ne gibi emirler vermiştir? Ne gibi hukumler koymuştur? Onun rızasını kesb eylemek icin ne şekilde davranılacaktır? Nasıl hareket edilecektir. O, hangi işlerden hoşlanır, sever, hangi işleri sevmez Hangilerinden hoşlanmaz? Bu hususlar anlaşıldıktan sonra iki mese*le ortaya cıkar ki, insan oğlu kendi kendisini, sahibinin, malikinin ku*lu ve kolesi kıla. Sahibinin rızası bulunan yoldan yuruye, onun rıza*sı bulunmayan yolu bıraka. Eğer insan oğlunun kalbinde bir istek or*taya cıkarsa ve bu istek Sahib hukmune aykırı olursa, o zaman bu insan oğlu, kendi isteğini bırakıp sahibinin hukmune gore davranacak ve işini ona gore ayarlayacak. Kendi isteğine gore değil. Eğer insan oğlu,her hangi bir işin, Sahib tarafından kotudur diye bildirildiğini duşunurse o da bu işi kotu bilecektir. Yok herhangi bir iş, insan oğlu tarafından kotu bilinirse, ancak Sahib tarafından iyi diye bildirilir bunu iyi bilecektir. Her hangi bir işte insan oğluna zarar gelecek olursa, veya zarar geleceğini duşunurse, fakat Sahib, bu iş her ne şekilde olursa olsun yapılacaktır diye bildirirse, insan oğlu, her ceşit mal ve can zararını sineye cekecek ve o işi de yapacaktır. Başka bir işde de yine İnsan oğlu faydalıdır diye duşunurse, fakat Sahiıb, bunun yapılmamasını emrederse, her ne kadar faide duşunurse duşunulsun, yapılmayacaktır. İster bu işi yapmakla, butun dunyanın varlığı ve ni*meti insan oğlunun eline gececek olsa bile, katiyen bu iş yapılmaya*caktır.
__________________