İslam toplumunda hadis konusu, ne yazık ki yanlış algılanmış, adeta Kur’an ile eş tutulan kitaplar haline getirilmiştir. HÂlbuki hadis, peygamberimizin soylediği soylenen sozlerdir.


Peygamberimize ait olduğuna dair, kesin bir kanıt yoktur. Bu bilgilere, sozlere peygamberimizin soylediği sozlerinin, bulunma ihtimali olacağı mantığıyla yaklaşarak, araştırmalı Kur’an ın onayını mutlaka almalıyız.


Dikkat ederseniz hadislerin tamamı, bir rivayete gore diye başlar. Yani hadislerin tamamına doğru gozu ile bakamayız. Rivayet, icinde doğru bilgi olma ihtimali olan, fakat hurafe ve yanlış bilgininde karışmış olabileceği sozlerdir.


Bildiğiniz gibi Allah Kur’an ı, bizzat kendi koruması altına aldığını bizlere, Kur’an da bildirmiştir. Hadisler ise hicbir koruma altında olmayıp, dilden dile ulaştırılan bilgilerdir. Onun icindir ki, bu bilgilere dikkatle yaklaşmalı ve mutlaka Kur’an suzgecinden gecirmeliyiz.


Dine hukum koyan yalnız Allah tır, onun rehberi Kur’an dır. Kur’an ın bir ayetini bile kabul etmeyen, ya da gormezden gelen, gercek iman etmiş sayılmayacağını Allah soyluyorsa ayetinde, Kehf suresi 26. ayetinde Yaradan, Kendi hukmunde hic kimseyi ortak kılmaz diyorsa, Enam 57. ayetinde de, HUKUM YALNIZ ALLAH INolduğuna, apacık hukmediyorsa, başka hukum koyucular aramakla, dinden uzaklaşacağımızı unutmamalıyız.


Bir sarrafa altın bozdurmaya gittiğinizde, sarraf nasıl aldanmaması, zarara uğramaması icin mihenk taşı ile kontrol edip, altının ayarını dahi kontrol edip alıyorsa, bizlerde zarara uğramak istemiyorsak, bunlar Allah katındandır dedikleri bilgileri bizlere ulaştıranlara, aynı dikkati ve itinayı gostermeli, bu sozleri, bilgileri bizlerin mihenk taşı Kur’an a sormalı ve danışmalıyız.


Onun iznini, onayını almayan hicbir bilgiyi de kabul etmemeliyiz. Tabi daha sonra, pişman olmak istemiyorsak, bu itinayı ozeni mutlaka gostermeliyiz. Din ve iman şaka goturmez. Emin olmadığımız bilginin ardına duşerek, ebedi hayatımızı riske atmaya sizce değer mi?


Hadisler konusu, cok dikkat ve itina isteyen bir konudur. Peygamberimiz sağlığında, sozlerinin insanlar arasında yanlış anlatıldığını, nakledildiğini gorduğunde, bu nakli yasaklaması dikkatle duşunulmelidir. Daha sonra peygamberimizin hadis nakline izin verdiğini soyleyenler, dort halife devrinde hadis nakliyle nasıl mucadele edildiği ve naklinin yasaklandığı konusunu da, iyice araştırıp duşunmelidirler.


Peygamberimiz sağlığında, asla hadislerini yazdırmamıştır. Hadis yazımı dort halife devrinin sona ermesi ve dinin mezheplere ayrılması ile toplanmaya başlanmıştır. Bu gerceklerin goz ardı edilmemesi ve dikkatle uzerinde duşunulmesi gereken bir konudur.


Bakın Peygamberimiz, hadis konusunda neler soylemiş. Bu sozleri soyleyen Allah elcisi, daha sonra bunların tam tersini soyler mi sizce. Yorum sizlerin.

Biz hadis yazarken Hz. Peygamber yanımıza geldi ve “Yazdığınız şey nedir?” dedi. “Senden işittiğimiz hadisler” dedik. Hz. Peygamber: “Allah’ın kitabından başka kitap mı istiyorsunuz? Sizden evvelki milletler Allah’ın kitabı yanında başka kitaplar yazdıkları icin yoldan cıktılar.”
El Hatib, Takyid 33

Ey insanlar ateş tutuşturuldu ve karanlık gecenin parcaları gibi fitneler yakınlaştı. Allah’a yemin ederim ki aleyhimde tutunacak bir şeyiniz yoktur; Kuran’ın helal kıldıkları dışında bir şeyi helal kılmadım. Kuran’ın haram kıldıkları dışındakileri de haram kılmadım.
İbni Hişam Siret 4 sayfa 332

Allah’ın kitabında helal kıldığı helal, haram kıldığı haramdır. Hakkında sustuğu ise serbesttir. Allah’ın serbest bıraktıklarını kabul edin ve bilin ki Allah hicbir şeyi unutucu değildir.
Ebu Davud K. Etime 39/Tırmizi K. Libas 6 İbni Mace K. Etime 60/ El-Muracaat sayfa 20

Allah Kur’a na gore amel eden kavimleri yukseltir, onun gosterdiği yoldan gitmeyenleri de alcaltır.
Rivayet Omer b. Hattab Muslim

Peygamberimizin hadislerini nakleden, rivayet eden kişileri değerlendiren Âlimlerinde, hata yapabileceğini goz ardı etmemeliyiz. Hatasız insan olmadığı gerceğini unutmadan nefsi etkilerin, menfaat ilişkilerinin, hatta dine nifak sokmak isteyen din duşmanlarının, bu nakle dÂhil olma ihtimalinin, yuksek olduğu gerceği de unutulmamalıdır.

Dort halife devrinden sonra toplanan, hadis sayısının yaklaşık 500 kadar olduğu gerceğinden yola cıkarak, bugun milyonları gecen hadislerin, dikkatli olmadığımız takdirde, bizler icin nedenli din ve iman adına tehlikeli olduğu gerceği ile el birliğiyle elimizde Kur’an, mucadele etmeliyiz.

Birileri icimize girmiş, bizleri Allah ile aldatıyor. Bu gerceği fark edebilmek icin, Allah ın rehberinin cevresinde toplanmalıyız. Onun ipine sıkı sıkı sarılarak, bizi yuzlerce yıldır aldatanların tuzaklarından artık, yine Kur’an ın yardımıyla kurtulmalıyız.

Peygamberimiz Allah ın kontrolunde idi. Yanlış yapma ihtimali yoktu. Ama bizlere hadis nakleden ya da bu bilgiler uzerinde duşuncelerini soyleyen Âlimler, Allah kontrolunde olmadığı icin, hata yapma riski her zaman vardır.

Lutfen dikkatle duşunelim. Peygamberimizin sağlığında bile, sozlerinin bir diğerine naklinde ihtilafa duşmuşlerse, yuzlerce yıl sonra gunumuze kadar gelen bu naklin, ne derece sağlıklı olacağı konusu dikkatle duşunulmelidir.

Hadisleri toptan reddetmek yerine, icinden doğru olan bilgileri mutlaka secip ayırmalıyız. Tum hadislerin yanlış olduğunu soyleyerek reddetmek, akılcı olmaz. Bugun bizler, binlerce yıl once tarihin akışı icinde yaşayan toplumları, araştırmalar ve bulduğumuz kalıntılar yoluyla bilgileniyor ve faydalanıyorsak, peygamberimizin hayatı ve yaşamı hakkında da doğru bilgileri araştırmalı ve ondan faydalanmalıyız.

Peygamberimizin hayatı, Kur’an ın yaşanmış canlı orneğiyse, peygamberimizin Kur’an ın onaylamadığı hicbir yaşam şeklini hayatına gecirmeyeceğine gore, bizlere bu konuda iletilen her bilgiyi mutlaka Kur’an suzgecinden gecirmeliyiz. Her doğru bilgi, bizlerin İslam ı anlamasında etken olacaktır. Ozellikle peygamberimizin hayatı, yaşamı, olaylara bakış acısı bizler icin ornek gosterilmiştir Kur’an da.

Rivayet bilgileri eğer, belirli bir tasniften, suzgecten gecirmeyip, hayatımıza direk gecirirsek, yanlış yolu izlemiş oluruz. Cunku suzulmeyen, emin olduğumuz doğru bilgiyle kıyas edilmeyen bilginin, mutlaka tortusu olacaktır. Bir kazan suyun icine damlatılan bir damla mikroplu suyun, bizlere neye mal olacağını cok iyi biliyorsak, emin olmadığımız, suzgecten gecmeyen din adına bilgilerinde, bizlere nasıl zararlar vereceğini unutmamalıyız.

Allah sizleri Kur’an dan sorumlu tutuyorum, Kur’an dan hesaba cekeceğim diye hukum verdiyse, Peygamberimizin de yalnız Kur’an hukumlerine gore yaşadığı acıktır.

Yaptığımız buyuk yanlış, bizlere din ve iman adına oğretilenleri Kur’an da bulamadığımızda, bakın demek ki her şey Kur’an da yokmuş, deme yanılgımızdan kaynaklanmaktadır. Allah biz her konudan ornekler verdik, hicbir şeyi unutmadık, Allah unutucu değildir diyor ve bunları bizlere apacık iletiyorsa, lutfen geleneksel İslam ın oğretisini, ilavelerini Kur’an da bulamadığımızda, Kur’an a takındığımız yanlış tavrın, artık farkına varalım.

Yine Rabbim ayetinde, elcisinden ornek vererek bakın ne diyor.

Hakka44; Eğer bazı lafları bizim sozlerimiz diye ortaya surseydi, 45: Yemin olsun, ondan sağ elini koparırdık. 46: Sonra ondan can damarını mutlaka keserdik.

Buradan da anlıyoruz ki, Allah ın elcisi, Kur’an ın dışında hicbir bilgiyi, bunlarda Allah katındandır dememiş ve bizlere iletmemiştir. Bunu lutfen unutmayalım. Allah Enam suresi 19. ayetinde, bu Kur’an bana vah yolundu ki, onunla sizi ve ulaştığı herkesi uyarayım diyorsa, lutfen peygamberimizin Kur’an dışından, Kur’an da hukmu gecmeyen hukumler de verdiğini, artık soylemeyelim ve soyleyenlere inanmayalım. Peygamberimiz Allah ın verdiği hukumlerle topluma, ummetine hukmettiğini asla aklımızdan cıkarmayalım. Cunku ne diyordu Rabbim ayetinde. Sana indirdiğimle onlara hukmet.

Allah Bakara suresinde, bakın bizleri nasıl uyarıyor.

Bakara 42: Bilerek hakkı batıl ile karıştırmayın, hakkı gizlemeyin.

Hak olan, Allah ın korumasındaki, sorumlu olduğumuz Kur’an dır. Onun onayından gecmiş her bilgi de, bizlerin faydalanacağı kaynaklardır.

Bizlerin imtihan olduğumuz kitabın, Kur’an olduğuna apacık hukum veren Rabbimizin, Kur’an ın dışından, bizlere iletilen rivayetlerden de sorumlu tutacağını soylemek, Rabbin adaletine saygısızlık olduğu gibi, Yaradan a da bir iftira olduğunu bilmeliyiz. Allah a iftira atanların, mahşer gunu yuzlerinin simsiyah kesileceğini ve onların cehennemin ebedi kalıcıları olacağını unutmamalıyız.

Dilerim Rabbimden, icimize sokulan hurafe itikatları, Allahın nuru Furkan ile farkında olan, onun ışığıyla aydınlanarak gercekleri gorebilen, o azınlık mutlu kulları arasında oluruz.

Saygılarımla Haluk GUMUŞTABAK

__________________