KIYAMET ALAMETİ UYDURMALARI: İSALAR, MEHDİLER…
Kuran’da dunyamızın bir sonu olduğu soylenir. Dunyamızın sonu ve bundan sonra başlayan surec “saat” veya “kıyamet” olarak tarif edilir. Kıyamet alametlerinden kasıt da evrenin ve dunyanın sonuna yakın zaman diliminde olacak olaylardır. Dolayısıyla bu olayları gormek beklenen sonun yakın olduğunun habercisi olacaktır. Kuran’da olmayan izahların halka nasıl yutturulduğunu ve din adına uydurulan hurafeleri gosterebilmek icin bu bolumde “kıyamet alametleri”ni işleyeceğiz. Kıyamet alametlerini işlerken ilk once Kuran’da hic gecmemesine rağmen gercekleşmesine inanmanın İslam’ın bir şartı, inanmamanın kafirlik olarak ilan edildiği konulardan; 1- Mehdilik, 2- Deccaliyet, 3- Hz. İsa’nın yeniden gelişini işleyeceğiz. Daha sonra ise Kuran’da bir iki ayette bahsedilen, fakat hadislerde yuzlerce yalanla şişirilen konulardan 4- Yecuc-Mecuc ve 5- Dabbe konularına değineceğiz.
MEHDİLİK VE DECCALİYET
Mehdi, kıyamet alametleri icinde en populer olan, hakkında en cok hadis uydurulan ve en cok istismar edilen karakterdir. Hadisler kullanılarak oluşturulan bu karakterin, sonuna yakın dunyaya geleceğine, herkesi yenip dunyaya hakim olacağına, daha sonra gelecek Hz. İsa ile buluşup dunyayı yoneteceğine, bunları gercekleştirmek icin ise Deccal ile savaşacağına inanılır. Hadislere gore Mehdi kadar, Mehdi’nin talebeleri de ustun yeteneklere sahip sıra dışı kişilerdir. Tum bu yeteneklere sahip olabilmek, kendi şeyhinin veya kendi liderinin Mehdi olduğunu ispat edebilmek icin binlerce hadis uydurulmuştur. Bu yuzden Mehdi’nin dış gorunuşu hakkında, yapacakları hakkında, cıkacağı yer hakkında birbiriyle celişen bircok hadis vardır. Mesela bir hadise gore Mehdi Şam’dan cıkacakken, diğerine gore Kufe’den, bir diğerine gore İstanbul’dan, bir başka hadise goreyse Medine’den cıkacaktır. İlk nesiller kendi şeyh veya liderlerini Mehdi ilan etmek icin o kadar cok hadis uydurmuşlardır ki sonraki nesillerin hadis uydurmasına gerek kalmamıştır. Bu nesiller de kendi liderlerine uyan hadisleri doğru kabul etmiş, diğer hadisleri yorumla saptırmış veya yalanlamışlardır. Orneğin liderleri kucuk burunluysa, “Mehdi kucuk burunludur” hadisini kabul etmişler, Mehdi’nin gaga burunlu olduğuna dair hadisleri gozardı veya inkar etmişlerdir. İslam Âleminde Mehdi enflasyonu yaşanmıştır. Şu anda Mehdi sanılan bir dini grup lideri var mı şeklindeki bir soruya vereceğimiz cevabımız “Acaba hangi grup kendi liderini Mehdi sanmıyor ki?” şeklindedir.
HER TARAF MEHDİ KAYNIYOR
Gerek Turkiye’deki, gerek İslam Âlemindeki gelenekci cemaatleri iyi tahlil etmemiz icin Mehdilik olgusunu iyice kavramamız gerekmektedir. Biz, Turkiye’deki, bizce en buyuk olan on geleneksel İslami cemaati bir kenara yazdık ve sonra bunların hangisinin şeyhini, liderini Mehdi zannettiğini araştırdık. Sonucta tamama yakınının kendi şeyhini, liderini Mehdi sandığını gorduk. Bu da gercek manada İslami cemaatleri kavramak icin Mehdiyet olayını bilmenin ne kadar onemli olduğunu gostermektedir. (Unutmayın ki cemaatlerin buyuk bir kısmı Mehdiyet konusunda acık konuşmaz. Bu konuyla ilgili bilgileri kendi icine girenlere bile hemen acıklamazlar. Bircok cemaatte bu bilgileri acıklayan, şeyhin kendisi değil, onun en yakın halkası olmaktadır.) Hadislerde Mehdi’nin kendisinin bile Mehdi olduğunu soylemeyeceği de nakil edilir. Cemaatler bu hadisi, liderlerinin Mehdiyet’ini gizlice, kulaktan kulağa, basının ve diğer kuruluşların onunde belli etmeden yaymalarının daha iyi olduğuna işaret kabul ederler. Mehdiyet bir cemaate buyuk bir kuvvet verir. Liderinin, 1400 yıl kadar once tarif edilen, bazı Peygamberler ile eşit ustunlukte olan, dunyaya hakim olacak kişi olması, bu liderin muritlerinde cok guclu bir bağlılık oluşturur. Bu bağlılıkla muritler tum enerjilerini, tum paralarını, tum olanaklarını şeyhin eline teslim ederler. Şeyhin hicbir lafını tartışmayı bile duşunemezler. 1400 yıl once hadislerle mujdelenmiş, “dunyayı fethedecek Mehdi”ye karşı gelmek kimin haddine duşmuştur? Liderini Mehdi diye yuceltenler, Mehdi’nin talebeleri olma vasfıyla 1400 yıl onceki hadislerde mujdelendikleriyle uyutulurlar. Mehdi’nin halife olacağına dair izahlar, grup liderlerinin uzun vadeli ayaklanma, darbe gibi organizasyonlarla halifeliğe oturtulması gerektiğine dair planları da duşundurur. İslam tarihi, kendini Mehdi sanıp ayaklanmalar cıkartmış ve yuzlerce kişinin olumune sebep olmuş şizofrenlerin ornekleriyle doludur.
HUMEYNİ’NİN MEHDİLİKTEN GELEN GUCU
Şiilik’te Mehdilik konusu imanın şartlarındandır. Şiilik’teki bu konuya atfedilen onem Sunnilik’tekinin de ustundedir. Mehdi’nin hicri 256’da doğan Hasan Askeri’nin oğlu Muhammed olduğu, ortadan kaybolduğu ve gunu gelince meydana cıkıp vazifeyi alacağı inancı Şiiliğin temel inanclarındandır. Şu anda hicri 1400’lu yıllarda olduğumuz duşunulurse; Şiiler’in temel inancına gore Mehdi, 1100 yıldan fazla bir suredir bizle saklambac oynayan bir kişidir. Geleneksel İslamcılar icinde kalabalık bir kitleyi temsil eden Şiiler’in bu inancı, gelenekci kitlelerin aklı nasıl bir kenara bırakıp, Kuran yerine mezheplere, hem de inanılmaz Kuran dışı izahlarına rağmen tabi olabildiklerini gostermektedir. Şii yonetimleri ve İran devrimini tahlil etmek icin de Mehdilik konusunun bilinmesi cok onemlidir. Şiiler’e gore Mehdi ortaya cıkıncaya kadar onun vekilleri hukum surecektir ve vekillere itaatsizlik, Mehdi’ye itaatsizliktir, Mehdi’ye itaatsizlik ise Allah’a isyandır. Ayetullah Humeyni de Mehdi’nin bir donemdeki vekili kabul edilmekteydi. Boylece Ayetullah Humeyni, halkı kontrol edecek ve yonlendirecek kuvveti Mehdi vekilliğinden aldı. Humeyni’ye -Mehdi’nin vekiline- itaat Şii inancında farzdı. İran devriminde, halkın bolunmeden, tek kaynaktan, buyuk bir bağlılıkla idare edilip ayaklanmasının altında da Mehdiyet inancı vardır. Yani yakın tarihte onemli yeri olan Şii-İran devrimini iyi anlamanın yolu da Mehdiyet konusunu iyi analiz etmekten gecmektedir. Şiilik’te, Sunnilik’teki binlerce Mehdi’ye karşı tek bir saklambac oynayan Mehdi vardır; fakat bu Mehdi’nin Humeyni gibi vekilleri bile sırf bu vekaletten dolayı ihtilal yapacak gucu ellerinde bulundurmuşlardır.
OLU DİRİLTEN DECCAL
Deccal ise Mehdi’nin savaşacağı kişidir. Şeyhlerini Mehdi ilan edenler, şeyhlerine karşı cıkan veya şeyhlerinin yaşadığı devirde karşı fikirlere sahip olan kişileri Deccal ilan edivermişlerdir. Mehdi’ye hizmeti ibadet sananlar, Deccal’in ordu veya fikir sistemiyle savaşı da ibadet sayarlar. Hadislerde bir Mehdi, bir Deccal tarifi varken; on binlerce kişinin Mehdi ve onlara karşı on binlerce kişinin Deccal ilan edilmesi, konunun nasıl zıvanadan cıktığını gosterir. Deccal hakkındaki hadislerde Deccal’in cenneti ve cehennemi olduğu, oluleri dirilttiği, alnında kafir yazdığı, kor olduğu, yeryuzunde gelmiş gecmiş en buyuk fitne olduğu anlatılır.
Kuran’ın Mehdi ve Deccal hakkında ne dediğinin cevabı koca bir hictir. Yani Kuran’da tek bir ayette bile gecmeyen bu karakterler yuzunden binlerce Mehdi’nin peşine duşulmuş ve bunların duşmanları Deccal diye lanetlenmiştir. Binlerce kişinin kanı dokulmuş, adeta bir “İslam mitolojisi” oluşturulmaya calışılmıştır. Her devirde gelecekmiş gibi beklenen Mehdi, kişileri tembelliğe itmiş, bircok Mehdi bekleyicisi kendi urettikleriyle kurtuluşu arayacaklarına, kurtuluşu gelecek Mehdiler’den ummuşlardır. Ayrıca mezhepciler, icinde bulundukları zayıf, hukmedilen, bilimsel olarak geri durumun gunahını da kendilerinde arayıp kendilerini duzelteceklerine, uydurma Deccaller’e sucu yukleyip kurtulmuşlardır.
HZ. İSA’NIN YENİDEN GELECEĞİ İDDİASI
Kuran’da yer almamasına rağmen, ortaya atılan iddialardan biri de Hz. İsa’nın dunyanın sonuna yakın yeniden geleceğidir. Hadislerde Hz. İsa’nın Şam’ın doğusunda beyaz minareye ineceği, Mehdi ile buluşacağı, Deccal’i oldureceği anlatılır. 12. bolumde bazı hadis uydurucuları anlatılırken geniş yer verdiğimiz Ebu Hureyre’nin, Buhari ve Muslim gibi, gelenekcilerin en guvendikleri iki kaynaktaki bir hadisi şoyledir: “Allah’a yemin ederim ki İsa’nın adil bir hakem olarak aranıza inmesi yakınlaşmıştır. O indiğinde hacları kırıp domuzları oldurur, cizyeyi kaldırıp maymunu oldurur ve İslam’dan başkasını kabul etmez.” Hıristiyanlık’tan ilk devirlerde dinimize gecenlerin yaydığını sandığımız bu uydurma, Kuran ayetleriyle de uyuşmaz.
Allah şunu demişti: Ey İsa, seni vefat ettireceğim, seni kendime yukselteceğim, seni inkar edenlerden ayıracağım…
3-Ali İmran Suresi 55
Huseyin Atay bu ayete gondermeler yaparak şu acıklamayı yapar: “Hz. İsa hakkında Kuran-ı Kerim’in verdiği bilgi icinde onun olduğu fakat oldurulmediği bilinmektedir. Bunlara gore Hz. İsa olmuştur, hayatta değildir ve dunyaya donmeyecektir. Hadislerle iman esasları sabit olmaz ve Kuran’a ilave yapılamaz. Hıristiyan kultunden ve kulturunden, Hz. Muhammed’in vefatından sonra İslam literaturune gecen hikayelerden birinde; Hz. İsa’nın olmediği, goğe cıkarıldığı ve kıyamet kopmadan dunyaya Şam’daki minareden ineceği anlatılmaya başlanmıştır. Hıristiyan mitolojisi İslamlaştırılarak Muslumanlar’ın inancları arasına sokulmuştur. Oyle ki buna inanmayanlar, aklı başında sanılanlar tarafından bile kafirlikle itham edilmektedirler.” (Huseyin Atay, Kuran’a Gore Araştırmalar)
Muhammed sizin erkeklerinizden hicbirinin babası değildir. O Allah’ın elcisi ve Peygamberler’in sonuncusudur.
33-Ahzab Suresi 40
Ayetten Peygamberimiz’in son Peygamber olduğunu anlıyoruz. Kuran’da Hz. İsa’nın da Peygamber olduğu gectiğine gore, Peygamberimiz’den sonra Hz. İsa’nın gelişi Kuran’ın bu ayetiyle celişir.
Selam uzerimedir doğduğum gun, oleceğim gun ve diri olarak kaldırılacağım gun.
19-Meryem Suresi 33
Meryem suresinde, Hz. İsa’nın ağzından nakledilen yukarıdaki sozlerde, Hz. İsa’nın uc onemli gununden bahsedilir. Gorulduğu gibi bu gunler sayılırken; Hz. İsa’nın kıyamette dunyaya yeniden geleceği şeklinde bir gunden bahsedilmez. Eğer boyle bir gun olsaydı, elbette bu da yalanlarla dolu hadislere bırakılmadan, şupheye yer bırakmayacak şekilde Kuran’da bildirilirdi.
Ne yazık ki Kuran’ın belirtmediği ve Kuran ile celişen Hz. İsa’nın gelişi hikayesi, yuzlerce sahte İsa’nın cıkışına yol acmıştır. Sahte Mehdi enflasyonu gibi, sahte İsa enflasyonu da yaşanmıştır.
YECUC-MECUC
Yecuc-Mecuc, Kuran’da bahsedilen bir kavmin ismidir. Mehdiyet, Deccaliyet, Hz. İsa’nın yeniden dunyaya geleceği Kuran’da yer almamasına karşın “kıyamet alametleri” olarak anlatılırken; Yecuc-Mecuc konusunda Kuran’da olmayan, Kuran’a uymayan sacma izahlar, Kuran’da gecen Yecuc-Mecuc konusunu detaylandırmak icin anlatılmıştır. Yecuc-Mecuc, Kuran’da iki surede şu şekilde gecmektedir:
93- İki setin arasına kadar ulaştı, onların onunde hemen hemen hicbir sozu kavramayan bir kavim buldu.
94- Dediler ki: “Ey Zulkarneyn, Yecuc-Mecuc bu yerde bozgunculuk yapıyorlar. Onlarla bizim aramızda bir set inşa etmen icin sana vergi verelim mi?”
95- Dedi ki: “Rabbim’in beni icinde tuttuğu imkan ve guc daha ustundur. Siz bana bedensel gucle yardım edin de sizinle onlar arasında sapasağlam bir engel yapayım.”
96- “Bana demir kutleleri getirin. İki ucu eşit duzeye gelince korukleyin.” dedi. Onu ateş haline getirince “Bana erimiş bakır getirin dokeyim” dedi.
97- Artık onu ne aşabildiler ne de delebildiler.
98- Dedi ki: “Bu benim Rabbim’den bir rahmettir. Rabbim’in vaadi gelince onu yerle bir eder. Ve Rabbim’in vaadi haktır.”
18-Kehf Suresi 93-98
96- Yecuc-Mecuc’un onu acıldığı zaman onlar her tepeden akın ederler.
97- Gercek olan vaat yaklaşmıştır. İnkar edenlerin gozleri birden donup kalmıştır. “Vay başımıza! Biz bundan gafil bulunuyorduk. Hayır, biz zalimlerdik.”
21-Enbiya Suresi 96-97
Yecuc-Mecuc’un Kuran’da gectiği ayetleri, bu konuya ilave yapılan uydurmalarla ayırt edebilmeniz icin yazdık. Bir izaha gore Yecuc-Mecuc, Hz. Adem’in ruyalanması sonucu toprağa akan spermlerden oluşmuş bir millettir. Yecuc-Mecuc’un toprağın altında bir karış boyunda bir millet olduğu, kıyamete yakın yeryuzune cıkacağı diğer bir acıklamadır. İbni Abbas’ın rivayetine dayanan bu son hadise karşı İbni Ebi Hatem Şueyh’in hadisi ise şoyledir: “Onlar uc sınıftır. Birinci sınıf buyuk ağac gibidir. İkinci sınıf dort arşın uzunluk ve dort arşın da genişliktedir. Ucuncu sınıf da kulaklarından birini yatak edip ikincisini yorgan yapıyorlar.” Tum bu birbirleriyle celişkili nakillerinden daha ilginci ise Yecuc-Mecuc’un Turkler olarak tarif edilmesidir.
DABBE
Kuran’da, ileride gercekleşecek bir vaka olarak, tek bir ayette gecen Dabbe; aynı Yecuc ve Mecuc gibi uydurma, mitolojik hadislerle anlatılarak sunulmaya calışılmış ve her seferinde olduğu gibi ortaya cıkan tablo rezillik olmuştur. Once Kuran’da gecen “Dabbe” ile ilgili ayeti gorelim:
O soz başlarına geldiği zaman onlara yerden bir Dabbe cıkarırız. O da insanların bizim ayetlerimize kesin bir bilgiyle inanmadıklarını soyler.
27-Neml Suresi 82
Bu tek ayete karşın gecen acayip hadislerden biriyse şoyledir: “Dabbe’nin başı okuz başı gibi, gozu domuz gozu gibi, kulağı fil kulağı gibi, boynuzu keci boynuzu gibi, boynu deve kuşunun boynu gibi, goğsu aslan goğsu gibi, rengi kahverengi gibi, boğru kedi boğru gibi, kuyruğu koc kuyruğu gibi, ayakları deve ayağı gibidir.” Ayrıca cok daha garip hadisler vardır ki bunlardan kimine gore Dabbe’nin başı gokte, kuyruğu kutupta, ayakları Arabistan yarımadasındadır. Kimine goreyse Dabbe’nin bir elinde Hz. Suleyman’ın muhru, diğer elinde Hz. Musa’nın asası vardır. Diğer tum konularda gorduğumuz gibi Kuran dışında dini kaynak arayanların karşılaşacakları izahlar bunların benzerleridir.
K:http://www.kurandakidin.com/20-kiyam...alar-mehdiler
__________________
Kiyamet alametİ uydurmalari: İsalar, mehdİler…
Dini Sohbetler0 Mesaj
●33 Görüntüleme
- ReadBull.net
- Eğitim Forumları
- İslami Bilgiler
- Dini Sohbetler
- Kiyamet alametİ uydurmalari: İsalar, mehdİler…
-
12-09-2019, 10:49:52