Gecen gun televizyonda ramazan dolayısıyla oruc konusunda bilgi veriliyordu. Burada dikkatimi ceken bir bilgiyi sizlerle paylaşıp uzerinde yine birlikte sizleri duşunmeye davet etmek istiyorum. Şoyle soyluyordu konuşmacı; Allah oruc konusunda yolcu ve hasta halinde oruc tutulmayıp, hastalık ve yolculuk gectiğinde, tutamadığımız sayısı kadar tutulmasını emreder ayetinde dedi. Oruc tutamamak diye bir neden yoktur cunku Allah orucun faydasından dolayı daha sonra tutulmasını emrediyor, geleneksel İslam da ve hadislerde ise, bizlerin devamlı rahatsızlığı ve oruc tutamayacak işlerde calışan kişiler icin ise, bir kolaylık sağlanmış ve bu kişilerin bir insanı doyurması kefaretini vermesi kolaylığını getirmiştir dedi. Bu kolaylık kur’an da belirtilmemiştir deyince, doğrusu cok şaşırdım, acaba ben ayeti yanlış mı hatırlıyorum, ya da yanlış bir bilgimi aldım diye araştırmaya başladım, bahsedilen ayeti. Fakat Yuce Rabbin kur’anda sizler icin bu kitabı yemin olsun ki kolaylaştırdım, sizler icin her şeyi ayrıntısıyla acıklayıcı, bir kılavuz olsun diye gonderdim dediği sozlerine hic uymadığını da duşundum. Gelin bu konuyu birlikte anlamaya calışalım, elbette kur’anın butunluğunde, ondan ayrılmadan ondan sapmadan. Once Diyanet İşleri Başkanlığının yeni kur’an mealinden alıntı yapalım, Bakara 184. ayeti.

Diyanet İşl. Bşk. Yeni: Bakara 184: Oruc, sayılı gunlerdedir. Sizden kim hasta, ya da yolculukta olursa, tutamadığı gunler sayısınca başka gunlerde tutar. Oruca gucu yetmeyenler ise bir yoksul doyumu fidye verir. Bununla birlikte, gonulden kim bir iyilik yaparsa (mesela fidyeyi fazla verirse) o kendisi icin daha hayırlıdır. Eğer bilirseniz oruc tutmanız sizin icin daha hayırlıdır.

Yukarıdaki ayeti okuduğumda daha onceki bilgimin de bu doğrultuda olduğunu gordum. Peki, o zaman televizyonda ki konuşmacı, oruc tutamayacak kadar surekli rahatsız olan bir kişinin, yoksulu doyurma fidyesinin kur’anda olmadığını, bu geleneksel İslam’ın bir oğretisidir diye neden soyledi, bu beni gercekten tedirgin etti. Cunku bu konu bir hukum konusudur, hic kimse Rabbin vermediği bir hukmu, bir kolaylığı bir ruhsatı asla beşer veremez, sanki HÂŞÂ Rabbin gostermediği bir eksikliği tamamlarcasına. Cunku Allah her konuda sizler anlayasınız diye ornekler verdim diyor kur’anda. Gelin bu konuda diğer kur’an meallerine bakalım, acaba farklı duşunen, ceviren var mı?

Muhammet Esed. Bakara 184: Sayılı gunlerde [oruc]. Ancak sizden kim, hasta veya seyahatte olursa diğer zamanlarda [aynı gun sayısı kadar oruc tutmalıdır]; ve [bu gibi hallerde] gucu yetenlere bir muhtacı doyurarak fidye vermek, bir yukumluluktur. Her kim, yapmaya yukumlu olduğundan daha fazla iyilik yaparsa kendisine iyilik yapmış olur; zira oruc tutmak kendinize iyilik yapmaktır -keşke bunu bilseydiniz.

Yukarıdaki Muhammet Esed in mealinde dikkat ederseniz burada oruc tutamayacak durumda olanlar, bir muhtacı doyursun diye tam bir acıklama yok, bu gibi hallerde sozunden tam ne demek istediği anlaşılmıyor, ustu kapalı bir gecişle aktarmış. Şimdide Edip Yukselin mealine bakalım.

Edip Yuksel Bakara 184: Sayılı gunlerde... Hasta olanlarınız veya yolculukta bulunanlarınız tutamadığı gunlerin sayısınca diğer gunlerde tutar. Guc yetirenler bir yoksulu doyurarak adakta bulunsunlar. Kim gonul isteğiyle (daha fazla yoksulu doyurmak icin) iyilik yaparsa kendisi icin daha iyidir; ancak oruc tutmanız sizin icin en iyisidir, bir bilseniz.

Yukarıdaki mealde acıkca belirtiliyor ve dikkat ederseniz surekli oruc tutamayacak durumda olanlardan hic bahsedilmiyor, guc yetirenler yani maddi durumu iyi olanlar, orucun yanında bir yoksulu da doyurması gerektiği belirtiliyor. Ayeti bu durumuyla kabul edersek, surekli rahatsız oruc tutamayacak durumda olanlar icin, bu ayette hicbir hukum, acıklama yok demektir. Yine bir başka mealde de bu ceviriye rastladım bu meal kimindir oğrenemedim ama Suleymaniye Vakfının sitesinden alıntı yaptım.

Bakara 184:“Sayılı gunlerde… Sizden kim hasta veya yolculukta olursa, o gunler sayısınca diğer gunlerde oruc tutsun. Onu tutabilenlere bir yoksulu doyuracak fidye de gerekir. Kim bir hayrı icten gelerek yaparsa onun icin daha hayırlı olur. Oruc tutmanız sizin icin daha iyidir. Bir bilseydiniz!”

Yukarıdaki kur’an mealin dede dikkat ederseniz, surekli oruc tutamayacak durumda olanlardan bahsedilen hicbir acıklama yok. Sizlere ilk verdiğim kur’an meali, Diyanet İşleri Başkanlığının yeni kuran cevirisiydi orada da bahsettiğimiz cumlede;( Oruca gucu yetmeyenler ise bir yoksul doyumu fidye verir.) diye acıklanmıştı. Şimdide diğer kur’an meallerine bakalım, onlar rabbin bu cumlesinden ne anlamışlar.

Diyanet vakfı bakara 184: Sayılı gunlerde olmak uzere (oruc size farz kılındı). Sizden her kim hasta yahut yolcu olursa (tutamadığı gunler kadar) diğer gunlerde kaza eder. (İhtiyarlık veya şifa umudu kalmamış hastalık gibi devamlı mazereti olup da) oruc tutmaya gucleri yetmeyenlere bir fakir doyumu kadar fidye gerekir. Bununla beraber kim gonullu olarak hayır yaparsa, bu kendisi icin daha iyidir. Eğer bilirseniz (gucluğune rağmen) oruc tutmanız sizin icin daha hayırlıdır.

Ali Bulac meali. Bakara 184: (Oruc) Sayılı gunlerdir. Artık sizden kim hasta ya da yolculukta olursa tutamadığı gunler sayısınca başka gunlerde (tutsun). Zor dayanabilenlerin uzerinde bir yoksulu doyuracak kadar fidye (vardır). Kim gonulden bir hayır yaparsa bu da kendisi icin hayırlıdır. Oruc tutmanız, -eğer bilirseniz- sizin icin daha hayırlıdır.

Yaşar Nuru Ozturk Bakara 184: Sayılı gunlerdir. Sizden kim hasta olur veya yolculuk halinde bulunursa tutamadığı gun sayısınca başka gunlerde tutar. Oruca zorlukla dayananlar uzerine duşen, fidye olarak bir yoksulu doyurmaktır. Kim bir mecburiyeti olmaksızın icinden gelerek iyilik yaparsa bu onun icin daha hayırlı olur. Ve oruc tutmanız, eğer bilirseniz, sizin icin daha hayırlıdır.

Dikkat ederseniz yukarıda ornek verdiğim kur’an mealleri ve baktığım ama buraya yazmadığım bircok yazarların kitaplarının cevirileri de, yukarıda verdiğim gibi oruca zorlukla dayananlar, yani surekli tutamayacak durumda olanların, bir yoksulu doyurmaları gerektiği anlamında cevirmişler ayeti. Sanırım sizlerde tedirgin oldunuz benim gibi. Dikkat ederseniz aynı ayet cok farklı manalarda cevrilmiş isterseniz alt alta yazalım daha cok dikkatimizi ceksin.

Oruca gucu yetmeyenler ise bir yoksul doyumu fidye verir.
Onu tutabilenlere bir yoksulu doyuracak fidye de gerekir.

Sanırım iki cumle arasında taban tabana zıtlık acıkca goruluyor. İşte bu ve buna benzer bazı ayetlerin kur’an butunluğun den uzak cevrilmesi bizleri cok tedirgin etmektedir, hatta bizleri korkutmaktadır da diyebiliriz. Fakat asla korkmadan kendimize guvenerek, kur’anı defalarca okuyup onun ayetlerini bir butun olarak duşunduğumuzde, inanın Rabbinde yardımıyla doğruyu bulacağımızdan hic şuphem yok. Şimdi soylediğim şekilde birlikte duşunelim, acaba bu iki hukmun hangisi doğru olabilir?

Allah her şeyden nice ornekleri değişik ifadelerle verdim ki anlayasınız diyorsa, hic oruc tutamayacak durumda hasta olan kullarının da durumu hakkında bir acıklama yapmalı değil mi sizce? Allah her hukmu verdim kur’anda diyorsa, bunun tersini asla yapmaz ve bu konuda ki hukmu de beşerin inisiyatifine de bırakmaz.

Şimdide diğer duşunceye bakalım, Allah burada oruc tutamayan ile fakiri doyurma orneğini veriyorsa, kur’anın bir başka yerinde de buna benzer bir orneği vermiş olmalı mantığından yola cıkarak, kendimize delil arayalım rabbin yardımıyla.

Maide 95: Ey iman edenler! İhramlı iken avı oldurmeyin. İcinizden kim onu kasten oldururse oldurduğu hayvanın dengi (ona) cezadır. (Buna) KÂbe'ye varacak bir kurban olmak uzere icinizden adalet sahibi iki kişi hukmeder (oldurulen avın dengini takdir eder). Yahut (avlanmanın cezası), fakirleri doyurmaktan ibaret bir kefarettir yahut onun dengi oruc tutmaktır. Ta ki (yasak av yapan) işinin cezasını tatmış olsun. Allah gecmişi affetmiştir. Kim bu sucu tekrar işlerse Allah da ondan karşılığını alır. Allah daima galiptir, oc alandır.

Yukarıdaki ayeti dikkatle incelediğimizde Allahın yapmamızı istediği bir hukmun yapamadığımızdaki gosterdiği yonteme bakalım lutfen. Bir yasağı ciğniyoruz ve bunun karşısında bizden istenen kolaylıklara bakalım. Burası cok onemli, Rabbin onerdiği yol FAKİRLERİ DOYURMAK YA DA BUNU YAPAMIYORSANIZ ONUN DENGİ ORUC TUTMAK DİYOR. Demek ki Oruc ile fakiri doyurmak arsında bağı kuran, onu eşitleyen Yuce Rabbim acıklamasını yapıyor bizlere. İşin ilginci Bakara 184. ayetti cevirirken bir kısım Onu tutabilenlere bir yoksulu doyuracak fidye de gerekirdiye cevirmişlerdi. HÂlbuki Allah ikisini bir arada değil, birini diğerinin yerine kullanıyor. Sizlere bu konuda başka ornekte verebilirim kur’andan. Bakara 196. ayette yine bir birinin yerine aynı denklemi kurmuş Rabbim. (İcinizden hasta olan yahut başından rahatsızlığı bulunan ORUC tutarak, yahut sadaka vererek….)Bir başka ornekte yine Maide 89. ayette.( . Boyle bir yeminin kefÂreti, ailenize yedirmekte olduğunuzun orta derecesinden on yoksulu doyurmak yahut onları giydirmek yahut da ozgurluğunden yoksun kalmış bir benliği ozgurluğune kavuşturmaktır. Bunlara imkÂn bulamayan uc gun ORUC tutar. )Yine bir başka ornek Mucadile 4. ayetinde. (aralıksız iki ay ORUC tutacaktır. Buna da gucu yetmeyen, altmış yoksulu doyuracaktır.)Tum bu orneklerden de anlaşılacağı gibi rabbim, bizler icin kolaylaştırdığı dini yaşarken, her kolaylığı gostermiştir. Tum bu orneklerden anlaşılacağı gibi Allah oruc tutamayacak kadar hasta olan ve bu surekli ise, onunda cozumunu yapmış ve fakiri doyurma kolaylığını getirmiştir.

Bu bilgiler ışığında tekrar duşunelim. Allah bu kadar onemli bir sorunun, yani orucu hic tutamayacak kadar hasta olanların durumu hakkında hukum vermemiş olabilir mi? Bana gore asla olamaz, bunu duşunmek kur’anın ilkelerine ters duşer. Bu durumda bakara 184. ayette gecen acıklama mutlaka orucu hic tutamayanlar icin getirilen kolaylıktır demeliyiz diye duşunuyorum. Buna acık delilimde yine sizlere ornek gosterdiğim Maide 95. ayet ve yazdığım diğer orneklerdir. Allah burada fakirleri doyurmak ile orucu, aynı derecede tuttuğunun orneğini de vermiştir. Bakara 184. ayeti butunuyle duşunduğumuzde de ayetin son kısmındaki oneriden bunu da anlıyoruz. Ayette oruc tutamayacak durumda olanlara getirilen kolaylık tan bahsediyor olmalı ki sonunda bakın ne diyor?


(Kim bir mecburiyeti olmaksızın icinden gelerek iyilik yaparsa bu onun icin daha hayırlı olur. Ve oruc tutmanız, eğer bilirseniz, sizin icin daha hayırlıdır.)

Sozcuklere dikkat edelim lutfen, Allah hicbir mecburiyeti zorunluluğu olmadan iyilik yaparsa, yani vermek zorunda olmadan mecburiyet karşısında kendisini hissetmeden hayırda bulunursa, bu daha iyidir diyor Allah. Demek ki burada yapılan iyilik hayır bir mecburiyetten oluşuyor, yani oruc tutacak durumda değiliz bunun karşılığında insanlara hayırda bulunuyor, onları doyuruyor anlamı cıkıyor. Devamındaki cumlede duşuncemi doğruluyor. Ve oruc tutmanız, eğer bilirseniz, sizin icin daha hayırlıdır diyorsa Rabbim, demek ki bir onceki verilen hukum oruc tutamayanlar icin olmalı ki, oruc tutulmasının bizler icin cok faydalı ve hayırlı olduğu acıklaması yapılıyor.

Ben kur’andan ve onun butunluğunde duşunduğumde, bakara suresi 184. ayeti ben boyle anladım. Rabbim yanıltmasın, doğruyu gercek doğruyu yalnız Rabbim bilir. Bizlere duşen onun rehberinden, gonul gozunden faydalanarak doğruları aramak ve bulmak olmalıdır. Bizleri şaşırtmak, korkutmak ve bakın kur’an meallerini okursanız işte boyle oluyor diyenlere aldırmadan, onu mutlaka anlayarak okuma yoluna gitmeliyiz. Onumuze cıkan sivri taşları, engelleri yine Rabbin guneşi, rehberiyle cozumleme, bulma cabasında olursak Onun yardımcı olacağından hic şuphemiz olsun. Bir butunun tamamını anlamadan okumak ve hic bir şey anlamamak yerine, birkac engelle karşılaştığımızda yine o engelleri kur’anın butunluğunde cozmeye calışmanın da, bizler icin buyuk bir imtihan olduğunu unutmayalım.
SAYGILARIMLA Haluk GUMUŞTABAK
__________________